katliam yapan işgalci bir devlettir’ | " /> katliam yapan işgalci bir devlettir’ | "/>

En Sıcak Konular

‘İsrail, katliam yapan işgalci bir devlettir’

27 Şubat 2009 04:49 tsi
‘İsrail, katliam yapan işgalci bir devlettir’ Gerçek sol biziz... Doğan Medyası tuzak kurar, Rabbim bana yardım eder, ben de tuzaklarını bozarım... İsrail bu coğrafyanın kalbine saplanmış bir hançerdir... Başbakan’ın Davos çıkışı beni de mutlu etti… iyibilgi’nin Mehmet Bekaroğlu röp

Saadet Partisi İstanbul Belediye Başkan Adayı Mehmet Bekaroğlu ile yaptığımız röportajın ikinci bölümü…

Ahmet Hakan sizin için “Müslüman sol” dedi. Sizce Müslüman’ın sağı solu olur mu? Ve en son Vatan gazetesine verdiğiniz röportajda “Gerçek sol biziz” dediniz. Herkes Ak Parti’nin oylarını böleceğinizi söylüyor ama siz CHP’nin de oylarını bölmeye adaysınız sanırım…

Dinin herhangi bir tamamlayıcı sıfata ihtiyacı olduğu kanaatinde değilim. Ama siyasi literatüre baktığınızda emekten, hukuktan, haktan yana politikalar sol; sermayeden, statükodan yana politikalar ise sağ olarak adlandırılagelmiş. Bu doğrultuda benim söylediklerim sol siyasete giriyor ve bu anlamda da rahatsız değilim. Gerçek sol biz oluyoruz.

Gerçek olmayan hangisi?

Türkiye’deki solun ciddi problemleri olduğunu herkes biliyor. Çünkü sol, dinle, kültürle, medeniyetle ilgilenmedi. Bize has medeniyet işaretlerimizi bırakıp, seküler bir toplum olmak ve modernleşmek sol olarak gösterildi. Bu açıdan sol ile ilgimiz yok. Hani meşhur şarkı var ya “Arabası var ama ruh yok.” Biz araba kötü demiyoruz ama ruh da arıyoruz. Cipin içinde ruh olmaz diyoruz. Ey arkadaş aynaya bak, kullandığın cip diğer araçlara göre havayı beş misli daha fazla kirletiyor. Gelecek nesilleri de düşünmek zorundasın. Ben bunları söylüyorum. Benim görevim bunları hatırlatmak. Kaybettiğimiz iddiaları hatırlatıyorum.

Gelecek nesiller için en hayati konulardan biri de su. Mart ayında düzenlenecek Dünya Su Forumu ile ilgili “neo-liberal soyguncuların Türkiye’nin suyuna göz koymalarıdır” dediniz. iyibilgi olarak sonuna kadar katılıyoruz bu tespite. Suyu sattırmamak için ne yapacaksınız?

Önce suyu tanımlayacaklar, sonra çokuluslu şirketler devreye girecek ve suyu ticari meta haline getirecekler.  Dünya Su Forumu Başkanı diyor ki “İnsanlar cep telefonuna para verdikleri gibi suya para verecekler. Cep telefonu ile konuşmazsa olur ama suyu kullanmadan olmaz”. Kontörlü su yani. Gerekçe de kuraklık.
Merkez Hükümet’te satacak bir şey kalmadı. Şimdi belediye varlıklarını satmaya başlayacaklar. Bunun başında da su var. Peki biz ne yapacağız? Önce Su Forumu’nda ciddi şekilde görüneceğiz.

Eylem mi yapacaksınız?

Eylem olarak da nitelemeyelim de görüneceğiz. Sanıyorum başkaları da görünecek. Bu memlekette vicdanı olan başkaları da var. Aday olmadan da hazırlanıyorduk zaten su işine, devam edeceğiz. Biz suyu insanlara maliyetine vereceğiz diyoruz, onlar ise suyu satarak, kontörlü hale getirecekler, bu kabul edilebilir bir şey değil.

Rizeli olduğunuz için Rize’den aday olmanızı dillendirenler olmuştu. Ama siz bir yerel bir gazeteye “Rize’de Tayyip Erdoğan-Mesut Yılmaz olgusu var. Böyle bir yarışın içinde olmak peşinen kaybetmektir” dediniz. İstanbul’da da Topbaş ve Kılıçdaroğlu var. Ve aslında anketler gösteriyor ki kazanmanız pek de mümkün değil. Nasıl bir strateji bu? Saadet’le devam mı? Ak Parti’yi vurmak mı?

Sayın Genel Başkanımız Numan Kurtulmuş’la yeni dönemdeki siyasi hareketimizi insanlığın hak, hukuk, adalet mücadelesinin bir halkası olarak görüyoruz. Tam da Türkiye’nin ihtiyacı olduğu yerde devreye giriyoruz. İstanbul Büyükşehir adaylığı büyük bir fırsattır. Yapmak istediklerimizi tüm mecraları kullanarak ulaşabildiğim kadar insana anlatmaya çalışıyorum. Bu amaçla adayım. Gerçekçi amacım budur. Buna adım adım yaklaşıyorum.

Sizi Doğan Medyası ile çok haşır neşir olmakla suçlayanlar var…

Haksız davranıyorlar. Bunu diyenler Saadet’e ambargo uyguluyor. Eleştirdikleri her şeyi kendileri yapmaya başladılar. Adalet olgusundan uzaklaşıyorlar. Ben uzatılan mikrofonlara kim olursa olsun aynı şeyleri ifade ediyorum. Oraya başka buraya başka söylemiyorum. Kaldı ki 2001’de Tayyip Erdoğan, Bülent Arınç, Abdullah Gül, Abdüllatif Şener çarşaf çarşaf bu gazetelerdeydiler. Her gün üç tane beş tane prime-time programda bunlar vardı. Şimdi beni eleştiren İslami köşe yazarlarının hiçbiri çıkıp da Erdoğan’a “bir kısım medyanın, 28 Şubat’çıların kanallarındasın” demedi. Haksızlık yapıyorlar ve kanaat önderi olma pozisyonlarını yitiriyorlar. Özellikle Sayın Ahmet Taşgetiren’e sitemlerimi iletiyorum. Adını veriyorum, çünkü açıkça ve iyi niyetli olmayan bir başlık kullandı. “Saadet Partisi, CHP ve Doğan Medyası” diye başlık attı. Kendisini ayıpladım ve üzüldüm. Hiçbir şekilde 2001’de bunları söylemedi. Kaldı ki biz nerede olursa olsun doğru bildiğimizi anlatıyoruz. Burada kimseyle de işbirliği yapmıyoruz.

DOĞAN MEDYASI TUZAK KURAR, RABBİM BANA YARDIM EDER, BEN DE TUZAKLARINI BOZARIM

İşbirliği yapmıyorsunuz ama Doğan Medyası’nın temel dürtüsünü de tahmin etmek zor değil. Mesela Ruhat Mengi’nin programına çıktınız. Küstah bir şekilde size dönüp din ticareti yaptığınızı söyledi. Yeni açılımlarla bu ticaretin elinizden alınacağını filan ima etti. Hoş değildi.

Bana ne. O küstahça sorular sorabilir ama ben de onurumla, şerefimle cevaplarımı verdim. 28 Şubat’ın da cevabını verdim Doğan Medyası’nın temel dürtüsü beni ilgilendirmez. Ben onların niyeti nedir bilmiyorum. Onlar tuzak kurar, Rabbim bana yardım eder, ben de tuzaklarını bozarım.

Seçilemeseniz de Saadet’le yola devam mı?

Evet devam. Onur ve vicdan üzerine yeni bir örgütlenme. İnsanlara iyilikleri, güzellikleri hatırlatmakla sorumluyuz.

Tebliğ denebilir mi?

Tebliğ kavramını kullanmayacağım. Ben siyaset yapıyorum. Hatırlatma yapıyoruz. Bu tavır iktidardakileri de hizaya sokacak bir tavırdır. Hiç kimse Saadet Partisi’nin Gazze’yle ilgili düzenlediğini Çağlayan Mitingi ile Davos bağlantısını unutmasın lütfen. Çağlayan-Davos bağlantısı önemlidir.

Nasıl bir bağlantıdan söz ediyorsunuz?

Irak Savaşı’nda 1 buçuk milyon insan ölmüştür. Bu ülkede tezkere olayı vardır. Tayyip Erdoğan ve ekibi tezkereyi geçirip Amerika ile Irak’a girmek için çırpınmışlardır. Ama o dönem milletvekillerinin tavrıyla reddedilmiştir. Ama ondan sonra kararname çıkarmışlardır. Irak’a tüm mühimmat İncirlik Üssü’nden gitmiştir. Bu kararnameyi Bakanlar Kurulu çıkarmıştır. Halk o dönemde ortalığı çıkamamıştır. Çünkü vicdanı fena halde bastırılmıştır. Saadet Partisi halkın vicdanını yeniden örgütlendiğinde, Çağlayan Mitingi’ni yaptığında Erdoğan da Davos’ta o şekilde davranabiliyor. Dolayısıyla Saadet Partisi’nin güçlenmesi, iktidarın da kendisini gözden geçirmesini sağladı.

İSRAİL BU COĞRAFYANIN KALBİNE SAPLANMIŞ BİR HANÇERDİR

Vatan Gazetesi’ne verdiğiniz röportajda Tuzla’daki ölümleri referans alarak Başbakan için, “Siz de öldürmeyi iyi bilirsiniz” dediniz. Bence doğru bir şey yapmadınız. Perez’in yaptığı küstahlığa tarihi bir çıkışla yanıt veren Türkiye Başbakanının bu tavrını Tuzla ölümleriyle paralelleştirmek ne kadar doğru? “Ama”lara gerek var mı? Samimi olarak soruyorum Başbakan’ın Davos’taki hareketi sizi mutlu etmedi mi?

O hareket beni de mutlu etti. Hepimiz bunu onayladık, heyecanlandık. Doğru da… ‘Da’sı var.

“Ama”sı var yani…

Sayın Başbakan orada başka şeyler de söyledi. İki İsrail Başbakanı’nın ifadelerinden bahsetti. Sayın Başbakan’ın onlarla nasıl bu kadar samimi olduğu başlı başına bir soru bence.
Bakın bir insanı haksız yere öldürmek, bütün insanları öldürmektir. Tuzla’da insanlar para ile alınacak tedbirler alınmadığından dolayı ölüyor. Hükümet, yerel yönetimler önlem almadığı için ölüyorlar. Son olarak Gazze’de bin 400 kişi, Irak’ta 1 buçuk milyon insan öldü.
Ağır görünebilir ama burada, yanı başınızda, bizim yerimizde, Tuzla’da, “biz de insanları öldürmeyi biliyoruz”.
Bir şey daha söyleyeyim, bir tuzağın altını çizeyim. İsrail eleştirileri zaman zaman anti-semitizme varabiliyor. Yahudi İsrail Devleti’ni eleştirmek çok anlaşılır, doğru bir şey. Hırçın bir devlet, işgalci bir devlet, bu coğrafyanın kalbine saplanmış bir hançer. Ve yıllardan bu yana katliam yapıyorlar. Ama dünyaya bakıldığında, emperyalizme, kapitalizme bakıldığında İsrail sadece karanlık bir nokta. Emperyalizm ise karanlığın bütünü. Biz karanlık noktaya teksif olmuşuz, karanlığın bütününü ihmal ediyoruz. Esas düşmana yani Amerika’ya tepki göstermiyoruz. Belki gücümüz yetmeyeceğinden, belki bir sürü bağlantılarımız olduğu için, belki stratejik ortak olduğumuz için, belki parayı vermeyince memurlarımıza maaş ödeyemeyeceğimizi düşündüğümüzden dolayı tepki göstermiyoruz.

Siz İsrail’in, Amerika’dan az mı güçlü olduğunu düşünüyorsunuz? Gücün etkisi anlamında soruyorum…

Arkadaş burada İsrail dediğimiz şey, Amerika’nın kolu zaten. Emperyalizmin oradaki karakolu. Bir karanlık noktaya teksif olmuşuz. Sürekli oraya bakıyoruz. Bu bir oyundur. Bu sebepten dolayı kimse ABD Başkanı’na “Siz çocukları çok iyi öldürebiliyorsunuz” demedi, desin birisi de…

Siz söyleyin hocam!

Tabii ki söylerim. Davos’ta öyle bir fırsat bulursam…

Son bir soruyla yerel siyasete dönelim… Psikiyatrist kimliğinizle bir deri koltukta Kılıçdaroğlu, bir deri koltukta Topbaş uzanıyor olsa…  Kişisel olarak nasıl bir çözümleme yapardınız?

Bir defa hiçbir şekilde mesleğimi siyasette araç olarak kullanmam. Yeminime ters düşer. Onları siyasetçi olarak eleştiririm, psikiyatr olarak değil.

İstanbul’da sizin haricinizde kimin kazanmasını istersiniz?

Kendim kazanmak isterim. Bu anlattıklarım hiçbir şekilde rakiplerimin akıllarından geçen şeyler değil. Ben bunları kalbimden çıkarıyorum.

Röportajın birinci bölümü için tıklayınız!



Bu haber 1,178 defa okundu.


Yorumlar

 + Yorum Ekle 
    kapat

    Değerli okuyucumuz,
    Yazdığınız yorumlar editör denetiminden sonra onaylanır ve sitede yayınlanır.
    Yorum yazarken aşağıda maddeler halinde belirtilmiş hususları okumuş, anlamış, kabul etmiş sayılırsınız.
    · Türkiye Cumhuriyeti kanunlarında açıkça suç olarak belirtilmiş konular için suçu ya da suçluyu övücü ifadeler kullanılamayağını,
    · Kişi ya da kurumlar için eleştiri sınırları ötesinde küçük düşürücü ifadeler kullanılamayacağını,
    · Kişi ya da kurumlara karşı tehdit, saldırı ya da tahkir içerikli ifadeler kullanılamayacağını,
    · Kişi veya kurumların telif haklarına konu olan fikir ve/veya sanat eserlerine ait hiçbir içerik yayınlanamayacağını,
    · Kişi veya kurumların ticari sırlarının ifşaı edilemeyeceğini,
    · Genel ahlaka aykırı söz, ifade ya da yakıştırmaların yapılamayacağını,
    · Yasal bir takip durumda, yorum tarih ve saati ile yorumu yazdığım cihaza ait IP numarasının adli makamlara iletileceğini,
    · Yorumumdan kaynaklanan her türlü hukuki sorumluluğun tarafıma ait olduğunu,
    Bu formu gönderdiğimde kabul ediyorum.




    En Çok Okunan Haberler


    Haber Sistemi altyapısı ile çalışmaktadır.
    3,579 µs