9/11'in sebebini Türkiye'de aramadan önce...

26 Şubat 2009 16:31 tsi
'Her şeyden önce terör için kullanılan silahlar zengin Batılı ülkelerde imal ediliyor. Bu silahların terör örgütlerince satın alınmasının finansmanı da yine zengin ülkelerin bankaları tarafından yapılıyor ve bu gerçek yıllardır belgeleniyor.'

Süleyman Yaşar / Taraf

Türkiye kayıtdışı ekonomisi büyük olan ülkeler arasında sayılıyor. Bu ülkede her yıl 240 milyar dolarlık ekonomik faaliyet kayda alınamıyor ve vergilendirilemiyor. Eğer bu tutarda bir ekonomik faaliyet vergilendirilebilse, devlet 57 milyar dolar ilave gelir sağlayacak ve böylece sağlık hizmetsiz ve okulsuz çocuk kalmayacak. Toplumda gelir dağılımı düzelecek, fakirlik azalacak. İnsanlar refah seviyesi çok daha yüksek bir ülkede yaşayacak.

Friedrich Schneider’in OECD ülkeleri arasında yaptığı araştırmaya göre, Türkiye, yüzde 32,1 oranındaki kayıtdışı ekonomisiyle OECD ülkeleri arasında birinci geliyor. Türkiye’yi, Yunanistan yüzde 28,6, İtalya yüzde 27,0, Belçika 23,2, Portekiz 22,6 ve İspanya yüzde 22,6 oranındaki kayıtdışı ekonomileriyle izliyor. En az kayıtdışı ekonomisi olan ülke ise yüzde 8,8 ile İsviçre oluyor.

Peki, ‘kayıtdışı’ denilen ekonomi nedir?

Devletten gizlenen, kayda alınmayan ya da alınamayan gelirlere ‘kayıtdışı ekonomik faaliyet’ adı veriliyor. Kayıtdışı faaliyetlerin bir kısmını suç olan işlemler oluşturuyor ve tabiatıyla bunların önüne geçilmesi gerekiyor. Zaten yasadışı mal ve hizmet üretimi sonucunda oluşan bu kayıtdışı ekonomiye ‘suç ekonomisi’ deniyor.

Türkiye’de kayıtdışı ekonomi içinde suç ekonomisinin boyutlarının oldukça yüksek olduğu öteden beri biliniyor. Son IMF’yle yapılan destek kredisi görüşmelerinde bu konu da Türk heyetinin önüne getirildi. IMF, Türkiye’nin vergi sistemine “nereden buldun” sorusunu koymasını istedi.

IMF aslında bu talebinde haklı. Çünkü artan terör eylemlerinin finansmanı dünyanın her yerinde ‘suç ekonomisi’ tarafından yapılıyor.

11 Eylül 2001 saldırılarının ardından IMF, bu yüzden görevleri arasına kayıtdışı ekonomiyi önlemeyi de soktu. Ülkelerde kayıtdışı ekonomiyi ve kara parayı takip işini de üstlendi. Bugün IMF, üyesi olan 185 ülkeye kayıtdışı ekonomi ve kara para trafiği için önlem almaları konusunda teknik destek veriyor. Ayrıca yaptığı her türlü anlaşmada, kayıtdışı ekonominin önlenmesini bir koşul olarak öne sürüyor.

IMF’nin bu haklı talebini Türkiye de yerine getirmek zorunda. Zaten Maliye Bakanlığı, kayıtdışı ekonominin önlenmesi ve kara paranın takip edilmesi konusunda yeni bir strateji planı hazırladı ve bakanlık örgütünü halen bu plan doğrultusunda yeniden yapılandırıyor. Yani Türkiye kayıtdışı ekonominin suç ekonomisiyle ilgili kısmı konusunda üzerine düşeni yapmaya çalışıyor.

Peki, IMF kayıtdışı ekonominin ve kara paranın takibi konusunda üzerine düşeni yapıyor mu? Bu konuda IMF’nin görevini iyi yaptığı söylenemez. Her şeyden önce terör için kullanılan silahlar zengin Batılı ülkelerde imal ediliyor. Bu silahların terör örgütlerince satın alınmasının finansmanı da yine zengin ülkelerin bankaları tarafından yapılıyor ve bu gerçek yıllardır belgeleniyor.

En son olarak gene 12 Ocak 2009 tarihli Financial Times ve The Wall Street Journal gazetelerinde haberleri çıktı. ABD’li şirketler, soykırım yapan Sudan’a ve küresel teröre destek verdiği iddia edilen İran’a yıllarca silah satmışlar. Bu silahların paraları da Avrupa’nın en büyük dokuz bankası tarafından yıllarca ABD’deki silah satan firmalara transfer edilmiş. Ama bu işi yapan Amerikan firmaları nedense takip edilmiyor ve bir türlü bulunmuyor.

IMF, dünyada terörün finansmanını önlemek istiyorsa ve kayıtdışı ekonomiyle mücadele etmekte gerçekten samimiyse önce işe zengin ülkelerden başlamalı. Zengin ülkelere ses çıkarmayıp, gerekli önlemleri almaya çalıştığı halde Türkiye’yi sıkıştırmak, hele hele yaşanmakta olan bu dünya krizi ortamında hiç mi hiç kabul edilebilir bir uygulama olmuyor.

Bu haber 900 defa okundu.