Batı’nın en hızlı spiker çeken televizyonu

26 Şubat 2009 16:24 tsi
Sivilay Abla merak ettiğiniz soruları yanıtlıyor...

Soru: Sevgili Sivilay Abla, AKP’li bakanlar, vekiller “Belediye seçimlerinde bizi seçmezseniz taş üstüne taş koyamazsınız” diye konuşuyorlar. Bu durum karşısında ben bir seçmen olarak ne yapmalıyım? (Belgin)

Cevap: Sevgili Belgin, bence taş üstüne taş koymayan belediye en makbul belediyedir. Belki bu sayede belediye başkanları bayındırlık ve iskân başkanı olmaktan çıkar, inşa eden, yenileyen değil biraz da koruyan başkan olurlar. Öteki taraftan da dağıtacak rant olmadığı için de kentlerimiz müteahhitlerden kurtulurlar.

Az veren candan, çok veren maldan

Soru: Merhaba Sivilay Abla, Ülkemizin en en zengin işadamları, işkadınları Türkiye Eğitim Gönüllüleri Vakfı yararına düzenlenen gecede sahne aldı. Kimi şarkı söyledi, kimi dans etti, kimi perküsyon çaldı. O gecede satılan biletlerden elde edilen kârın tamamı, evet yanlış duymadınız tamamı Eğitim Gönüllüleri’ne kaldı. Böyle bir cömertlik, böyle bir özveri, böyle bir engin yüreklilik hangi ülkenin burjuvazisinde vardır söyleyin lütfen? (Selim Memişoğlu –Isparta)

Cevap: Sevgili Selim, bir minik imza atarak orada satılan biletlerin yüz bin katı bir parayı bağışlayabilecek iken, canlı yayında, beyaz adam eli değmiş siyah çocuklarla sarmaş dolaş sanatsal performanslar sergilemek; işadamları ve işkadınlarımız için şapka çıkartılacak bir fedakârlıktır, iyi kalpliliktir. Hele hele, banknot hışırtısına alışmış kulaklarını müzik kulağına dönüştürmek için ne saatler harcamışlardır. Bir saniyesi dahi kıymetli patronların işgücü kaybının parasal değeri kim bilir kaç milyon dolardır. Zaten tilki atalarımız da ne güzel söylemiş: Az veren candan çok veren maldan. Candan vermek varken maldan, mülkten vermek olur mu?

Ben de yıllar önce elim ayağım tutarken, Lioneslerin Çırağan Sarayı’nda düzenledikleri yardım partilerine katılırdım. Yüz dolara sattığımız biletlerin, doksan beşi masraflara giderdi ama kalan beşiyle ihtiyaç sahibi çocukların okullarında çikolata, şeker dağıtırdık. Hatırlıyorum da, bütün hafta boyunca ne zaman kanatlarım çıkacak diye aynanın karşısına geçip sırtımı kontrol ederdim. Bu arada kanadım çıkmadı ama kamburum çıktı. Yaşlılık işte J

Akif Beki’den Ahmet Hakan olur mu?

Soru: Sivilay Abla, başbakanın basın danışmanıyken istifa edip Radikal gazetesi yazarı olan Akif Beki, ufaktan ufaktan başbakanı eleştirmeye, İslamcı köyden getirdiği çeyizini sergilemeye başladı. Ne dersiniz? Yeni bir Ahmet Hakan vakasıyla karşı karşıya mıyız? (Sadık Toloğlu –Aydın)

Cevap: Sevgili Sadık, Ahmet Hakan Kanal 7 haberlerini sunuyor, İskele-Sancak programını yapıyordu. Ahmet Hakan kanaldan ayrılınca Akif Beki bu işleri yapmaya başladı. Peki, kimse Akif Beki’ye İslamcıların Ali Kırcası dedi mi? Ya da İskele-Sancak bir daha reytinglerde üst sıraları görebildi mi? Yani kısacası Akif, Ahmet olabildi mi? Hayır. Ancak takipte ısrar ediyor. Halbuki; Ahmet Hakan öteki mahalleden gelen adam hikâyelerini anlattı, bitirdi. Bunun üstüne başbakanlıktan gelen adam hikâyeleri pek kimsenin ilgisini çekmeyecektir.

Diğer taraftan bu konunun başka bir tarafı var. Akif Beki, başbakanlıkta çalışıyorken Radikal muhabirinin akreditasyonunu iptal etmişti. Daha sonra yazar olmak için Radikal’den teklif almış olmasını Stockholm Sendromu deyip geçmek olmaz. Freud kitaplarımı tavan arasından indirip karıştırmam lazım.

Batı’nın en hızlı spiker çeken televizyonu

TRT, DTP’li Ahmet Türk’ün partisinin grup toplantısında Kürtçe konuşmaya başlamasından saniyeler sonra spiker çıkartarak Batı’nın en hızlı spiker çeken televizyonu oldu. TRT’yi yürekten kutluyorum. Öte taraftan, Ahmet Türk’e de “hiç yardımcı olmuyorsunuz Mehmet Ali Bey” diyesim geliyor.

Bu haber 1,033 defa okundu.