monşeri de sahaya indi | " /> monşeri de sahaya indi | "/>

En Sıcak Konular

Hürriyet'in monşeri de sahaya indi

26 Şubat 2009 16:11 tsi
Hürriyet'in monşeri de sahaya indi Papyonuyla, duruşuyla, yazılarıyla, o, nev-i şahsına münhasır biri. Halkla, sokaklarla, hayat gaileleriyle ilgisi yoktur, ama kültür, sanat, edebiyat, opera, şarap ondan sorulur. Hürriyet'in monşeri Doğan Hızlan bugün okurlarını şaşırttı...

Doğan Medya Grubu’nun “Amiral Gemisi” olduğu söylenen Hürriyet gazetesinin, siyasi gündem ne kadar yoğun ve çalkantılı olursa olsun, kendi köşesinde günün sanat ve kültür olaylarını yazan, okuduğu kitaplardan bahseden, okurlarına kitap, sinema veya tiyatro oyunları tavsiyelerinde bulunan bir yazarı vardır: Doğan Hızlan.

Hızlan, sadece Hürriyet açısından değil, bir bütün olarak Türk basınında, “nevi şahsına münhasır” biri. Daha ileri gidip bir “ekol” olduğu bile söylenebilir.

‘Akil adam’
Doğan Hızlan’ın Türk basınına hediye ettiği “köşe” yazarlarından biri olan Oray Eğin, Akşam’da bugünkü köşesinde onun için övgüde sınır tanımamış: O sadece “danışman” değil, gazetesinin (Hürriyet) dış dünyayla bağlantısını kuran kişi, iş ve sanat dünyasıyla basın arasındaki köprü, herkesin saygı duyduğu isim, gerçek bir İstanbul beyefendisi, bir gizli kahraman, Türk basınının “taşınmazı”, akil adam… Bunlar Eğin’in yazısı içerisinde hemen gözümüze çarpan Doğan Hızlan tariflerinden sadece bazıları…

Eğin’in Doğan Hızlan övgüsünün sebeb-i hikmeti, AKP’ye bir “Doğan Hızlan lazım” tespiti. “Bu da bir görüştür” deyip geçelim. Zira asıl konumuz, Hızlan’ın bizatihi kendisi…

‘Büyük birader kim’
Oray Eğin’in yere göğe sığdıramadığı büyük, yaman ve akil adam Doğan Hızlan, bugünkü köşesinde, köşesinin sürekli okurlarını şaşırttığını düşündüğümüz bir yazı yazmış. Köşesinin başlığı, “Büyük birader kim”. Bu ne bir tiyatro oyununu anlatan, ne bir operadan bahseden, ne de bir başka sanatsal-kültürel veyahut edebi olayla ilgili okurunu aydınlatan bir köşe yazısı başlığına benzemiyor.

Okuyunca anlıyoruz yanılmadığımızı. “İlk defa” mıdır araştırmadık, ama hiç de alışkın olmadığımız şekilde Hızlan, gayet politik bir yazı kaleme almış. Yazısında George Orwell’in Büyük Birader’iyle enteresan bir Türkiye analojisi yapmış. Meğerse Orwell’in 1984’ünde yaşıyormuşuz! Şöyle diyor Hızlan:

“Dün akşam birlikte yemek yediğim işadamı bir dostum, artık işlerinde telefonu kullanmadığını, müdürleriyle yüz yüze konuştuğunu söyledi.

Durum bu derece vahim ve muhaberat güvensizliği kol geziyor. Herkes birbirini şöyle uyarmalı: ‘Sus, yerin kulağı var.’

George Orwell’in (1903-1950) ürkütücü kitabı Bin Dokuz Yüz Seksen Dört (1949) için neler yazılmıştı?

‘Her şeyin tümüyle devletin denetiminde olduğu, belirsiz ve muhalefetsiz bir toplum tehlikesine karşı yürekten uyarı. Gerçeklerin, doğruların saptırıldığı, konuşma özgürlüğünün yok edildiği modern dünyayı protesto ediyor.’

Yukarda okuduğunuz satırlar romanı mı anlatıyor, yoksa bir günlük gazeteden alıntı mı diye zamansızlık tereddüdüne düştüm.

Bugün yaşadıklarımızın ta kendisi.

Her yetkilinin kulağının büyüdüğü, büyütüldüğü bir dönem yaşıyoruz. Altmış yıl öncesinden Orwell, bugünkü Türkiye’yi anlatmış adeta.”

Gördüğünüz gibi biz abartmış değiliz, Hızlan’ın görüşü böyle: “Orwell bugünkü Türkiye’yi anlatmış adeta.”

Türkiye’nin çağdaş demokrasi standartları açısından kat etmesi gereken çok yol olduğu açık. Ama biraz insaf ve izan sahibi herkes de görüyor ve biliyor ki, Türkiye sancılı da olsa bir yola girdi ve o yolda ilerlemek gayretinde.

Eleştirileri olmak, eksikliklerden bahsetmek, demokratik hak ve özgürlüklerin çerçevesinin daha da genişletilmesini istemek son derece anlaşılır bir şey.

Ama günümüz Türkiye’si için Orwell’in 1984’ü benzetmesini yapmak için ya Türkiye gerçeklerinden bihaber olmak gerek ya da Doğan Hızlan olmak… Ki, ikisi de burada aynı kapıya çıkıyor…

Çok uzaklara gitmeye gerek yok. Yakın geçmişimizde bir 12 Eylül olgusu var. 12 Eylül’ün hemen ertesinde yaşadığımız zor yıllar var. 1990’lı yıllar var. “28 Şubat süreci” var. Susurluk var. Ülkede iç savaş çıkarmak, darbe koşullarını olgunlaştırmak üzere girişilen kirli faaliyetler var… Ama Hürriyet’in monşeri Hızlan’ın bütün bu zorlu dönemlerde kaleme aldığı bir “siyasal” uyarıcı, aydınlatıcı, eleştirici yazı yok…

Bunu bir kenara not ediyoruz.

Ve Hızlan sahada…
Doğan Hızlan’ın bu yazısının bir başka anlamı daha var. Hürriyet’in siyaset yazan çok sayıda yazarı olduğu biliniyor. Kendisinin de üst düzey yöneticisi olduğu Doğan Medya Grubunu oluşturan diğer gazete ve dergilerde de. Grup bünyesindeki televizyonlarda da çok sayıda siyaset konuşulan program var.

Doğan Hızlan yazacak konu sıkıntısı çekecek biri olmadığına göre, geriye kalan ihtimal şu: Doğan cenahında işler gerçekten “vahim”. Doğan Hızlan’ı harekete geçiren asıl mesele de işte bu…

Türkiye’de bazılarının ayaklarının altındaki “zemin” kayıyor. Kayan zeminden aşağıya doğru sürüklenmenin en son ve en çarpıcı örneği, Doğan Hızlan’ın “büyük birader” yazısıdır.

Bu arada belirtmiş olalım. Doğan Hızlan’ın yazısında adı geçen Joseph Fouche için “üstad” Hızlan, onun en önemli özelliğini belirtmeyi unutmuş. Fransız İhtilali’nin en ilginç kişiliklerinden biri olan Fouche, bütün dönemlerin adamı olmasıyla ayırt edicidir…

Ama bütün dönemlerin adamı olmak, her zaman mümkün olmayabilir. Hele ki koşullar saflaştırıcı bir özellik taşıyorsa…

www.iyibilgi.com



Bu haber 1,569 defa okundu.


Yorumlar

 + Yorum Ekle 
    kapat

    Değerli okuyucumuz,
    Yazdığınız yorumlar editör denetiminden sonra onaylanır ve sitede yayınlanır.
    Yorum yazarken aşağıda maddeler halinde belirtilmiş hususları okumuş, anlamış, kabul etmiş sayılırsınız.
    · Türkiye Cumhuriyeti kanunlarında açıkça suç olarak belirtilmiş konular için suçu ya da suçluyu övücü ifadeler kullanılamayağını,
    · Kişi ya da kurumlar için eleştiri sınırları ötesinde küçük düşürücü ifadeler kullanılamayacağını,
    · Kişi ya da kurumlara karşı tehdit, saldırı ya da tahkir içerikli ifadeler kullanılamayacağını,
    · Kişi veya kurumların telif haklarına konu olan fikir ve/veya sanat eserlerine ait hiçbir içerik yayınlanamayacağını,
    · Kişi veya kurumların ticari sırlarının ifşaı edilemeyeceğini,
    · Genel ahlaka aykırı söz, ifade ya da yakıştırmaların yapılamayacağını,
    · Yasal bir takip durumda, yorum tarih ve saati ile yorumu yazdığım cihaza ait IP numarasının adli makamlara iletileceğini,
    · Yorumumdan kaynaklanan her türlü hukuki sorumluluğun tarafıma ait olduğunu,
    Bu formu gönderdiğimde kabul ediyorum.




    En Çok Okunan Haberler


    Haber Sistemi altyapısı ile çalışmaktadır.
    2,644 µs