Kürtlerin Davos'u olsun | " /> Kürtlerin Davos'u olsun | "/>

En Sıcak Konular

Bu da Kürtlerin Davos'u olsun

26 Şubat 2009 14:23 tsi
Bu da Kürtlerin Davos'u olsun 'Kürtçe konuşmanın kabul edilemez türden bir şey olduğu algısı Türk’ün bu çıkışı ile güncellenmiş oldu. Geç oldu, güç oldu, ama oldu.'

Markar Esayan / Taraf

Bu da Kürtlerin Davos'u olsun

DTP’nin Meclis’teki grup toplantısında Kürtçe konuşma yapması, bir ahlaksızlık abidesi olan “medya”mızın üzerindeki eprimiş örtüyü bir kez daha aşağı çekti. 1991’deki Kürtçe yemin törenine benzer bir linç ayini beklentisinde ve ümidinde olan medya Meclis önünde pusu kurdu ama, nafile, pek ekmek çıkmadı. Televizyonların gün boyu yaptıkları kriz yayınına rağmen, dünkü gazetelerin ilk sayfalarına baktığınızda, sözde “Kürtçe Krizi”ne pek teveccüh edilmediği görülüyordu. Mesela Hürriyet haberi ilk sayfada hiç görmemiş, iç sayfalarında da DTP’den ziyade Erdoğan’a yüklenen bir başlık atmıştı. Hükümet yanlısı gazeteler ise neredeyse aynı yerden emir almışçasına benzer, mahcup, ama DTP’yi yeren haberi küçük alanlarda savuşturdular.

Tabii bunda siyaset zemininin 1991’li yıllara göre oldukça güçlenmiş olması ve siyaseti manipüle edecek –28 Şubat benzeri- oluşumların gücünü önemli ölçüde yitirmelerinin payı büyük. Bahçeli başta olmak üzere, muhalefet partilerinden gelen eleştirilerin de, AKP’nin Kürt açılımına –ve özellikle TRT Şeş üzerinden- vurmakla –bu kalibrede partilere de münasip düşecek şekilde- seçim öncesi yapılması zorunlu hareketler olarak garipsememek gerekir. CHP’li Özyürek’in –bence bu konuda sorgulanması gerekli asıl konu olan- Meclis TV’nin, Türk konuşurken yayını kesmesini sansürcülük olarak değerlendirmesi, Onur Öymen’in anadilde konuşmayı insan hakları meselesi olarak gördüklerini söylemesi bence azımsanmayacak olgunluk örnekleridir.

Gördüğünüz gibi CHP’ye özel bir antipatimiz yok.

Şimdi gelelim Türk’ün “Geçmişin hatalarını tekrarlamayacağız, dersimizi aldık” sözüne atıfla kendisine yapılan “sözünde durmadı” eleştirilerine... Öncellikle, 1991’deki Kürtçe yemin töreninde bir hata ve suçlu aranacaksa, o da aşağılıkça engellemeler sonrası Meclis’e zar zor girebilen milyonlarca Kürt’ün temsilcisi bir partinin deneyimsiz ve heyecanlı milletvekilleri değil, herhalde onları linç eden, yok yere yıllarca hapiste süründüren bu ülkenin totaliter zihniyeti olmalı. Ahmet Türk, TRT Şeş ve bölgeye yapılan yatırımlar ve güçlü vaatlerle atak halindeki AKP’ye karşı mutlaka bir hamle yapmalıydı. Bunu da bence zamanlaması, seçtiği mekân, konuşmanın dayandığı –BM Anadil Günü gibi- şık gerekçeler ve konuşmanın barışçıl içeriği ile çok da ustaca yaptı. Bunun adına uygar ülkelerde “siyaset” deniyor. Bir halkın en tabii hakkını gasp edeceksiniz, sonra da o halkı temsilen Meclis’e giren bir partiye, hem de seçim öncesinde zamanlama uyarıları yapacaksınız. Temel hakların kullanılması konusunda zamanlama çekincesi olmaz, uyarı da. Olsa olsa bu konuda Kürtlerden özür dilemek gerekebilir. O da olacak tabii. Yavaş, yavaş...

Meclis TV’nin yayını kesmesini TBMM Başkanı Köksal Toptan her ne kadar “Anayasa ve Siyasi Partiler Kanunu açık” diyerek savunsa da, kazın ayağı hiç de öyle değil. Meclis’te Kürtçe –veya herhangi başka bir anadilde- konuşmayı engelleyecek yasal bir mevzuat yok. Anayasa’nın 3. maddesi resmî dili tanımlarken, diğer dillerin konuşulmasına yasak getirmiş olmuyor. Siyasi Partiler Yasası’nın zaten tartışmalı olan ilgili maddesinin de Meclis’i içerecek denli genleştirilmesi, muğlâklığı gideremediği gibi, olayın anlamsızlığının altını daha koyu hatlarla çiziyor.

Tabii burada aslolan Bahçeli’den gelen sert açıklamalardan ziyade, Erdoğan’ın nasıl bir tepki göstereceği. Şüphesiz Erdoğan bunun bir seçim yarışı ve yapılanın da siyaset olduğunun farkında. Bir yandan TRT Şeş’i yayına sokarken, bir yandan Bahçeli türünden o eski puslu günleri hatırlatacak bir saldırganlığa kalkışacağını zannetmiyorum. İnşallah yanılmam. Diğer yandan Erdoğan’ın, Türk’ün bu hamlesini boşa çıkaracak bir çıkış da yapması gerekir. Erdoğan’ı Kürt politikasında ciddi bir sınav bekliyor. Türk öyle başarılı bir taktik uyguladı ki, her durumda kazanan DTP olacak gibi. Erdoğan ya özgürlüklerden yana çıkacak ve Kürt sorununda ciddi bir direnç daha kırılmış olacak, ya da tepki verecek ve Güneydoğu’da DTP lehine ciddi bir oy kaybına razı gelecek. Eh, siyaset zor zanaat, ama izleyenler için de bir o kadar keyifli.

Bu işler böyle, tabular bir kırılmaya görsün, domino etkisi o alandaki tüm saçmalıkları bir bir görünür hale getiriyor. Ahmet Türk, haklı olarak “Başbakan bile Kürtçe konuşuyor, ben konuşunca mı suç oluyor,” diye soruyor. Doğru... Kürtçe konuşmanın kabul edilemez türden bir şey olduğu algısı Türk’ün bu çıkışı ile güncellenmiş oldu. Geç oldu, güç oldu, ama oldu.

Öte yandan, DTP’nin sadece Meclis’te Türk’e Kürtçe konuşturarak tabanına yönelik etkili bir politika oluşturması mümkün değil. PKK’yı silahsızlandırma konusunda sessiz ve derinden devam eden, ABD ve AB’nin de desteğini alan Eve Dönüş Planı’nda partinin çok daha belirgin bir pozisyon alması gerekli. Gün geçtikçe olgunlaşan bu plan karşısında DTP’nin tavrı nedir? Parti plana karşıysa bunu gerekçeleri ve alternatif önerileriyle birlikte açıkça anlatmalı, değilse de katkısını mutlaka sunmalı. Kürt sorunu AKP ve DTP’nin oy kaygısı taşımamaları ve mutlaka işbirliği gereken çok öncelikli bir konu çünkü.

Her halükârda, baskınlardan, köy yakmalardan, şehitlerden konuşmak yerine, sorunun çözümüne yönelik siyaset analizleri yapıyor olabilmek bile önemli bir kazanç.

Nereden nereye...



Bu haber 628 defa okundu.


Yorumlar

 + Yorum Ekle 
    kapat

    Değerli okuyucumuz,
    Yazdığınız yorumlar editör denetiminden sonra onaylanır ve sitede yayınlanır.
    Yorum yazarken aşağıda maddeler halinde belirtilmiş hususları okumuş, anlamış, kabul etmiş sayılırsınız.
    · Türkiye Cumhuriyeti kanunlarında açıkça suç olarak belirtilmiş konular için suçu ya da suçluyu övücü ifadeler kullanılamayağını,
    · Kişi ya da kurumlar için eleştiri sınırları ötesinde küçük düşürücü ifadeler kullanılamayacağını,
    · Kişi ya da kurumlara karşı tehdit, saldırı ya da tahkir içerikli ifadeler kullanılamayacağını,
    · Kişi veya kurumların telif haklarına konu olan fikir ve/veya sanat eserlerine ait hiçbir içerik yayınlanamayacağını,
    · Kişi veya kurumların ticari sırlarının ifşaı edilemeyeceğini,
    · Genel ahlaka aykırı söz, ifade ya da yakıştırmaların yapılamayacağını,
    · Yasal bir takip durumda, yorum tarih ve saati ile yorumu yazdığım cihaza ait IP numarasının adli makamlara iletileceğini,
    · Yorumumdan kaynaklanan her türlü hukuki sorumluluğun tarafıma ait olduğunu,
    Bu formu gönderdiğimde kabul ediyorum.




    En Çok Okunan Haberler


    Haber Sistemi altyapısı ile çalışmaktadır.
    3,637 µs