Uzak gidemediğin yerdir...

25 Şubat 2009 12:49 tsi
Farkında mısınız, seçimler derken İstanbul ve Ankara’yı, biraz da İzmir’i konuşuyoruz. Oysa “uzaklarımızda” da seçimler var. Ve hem “oralarda” seçim, büyük kentlerde olandan daha heyecanlı, daha sahici. Hiç değilse şunu

Her seçim, “uzakları” getirir akla… “Uzaklarımızı”… Mitingler yapılır o “uzaklarda” da… O “uzakların” sorunları hatırlanır. Kim, nasıl çözmeye talip ise o sorunları, çıkar ortaya, sıralar vaatlerini…

Bazen o “uzaklardan” bazılarına, televizyonlardan izlediğimiz, gazetelerden takip ettiğimiz siyasi partilerin liderleri de gelirler. Meydanlar şenlenir. Yağmur mu yağıyor, kar mı, hava muhalefeti nedeniyle beklenen lider geç kalır genellikle,ama meydanı dolduran insanlar beklemeyi sürdürürler… Her zaman olan bir şey değildir ne de olsa; şehre başbakan gelmektedir veya bir partinin lideri. Kimisi taraftarı olduğu için, kimisi meraktan. Madem ki gelmiştir buralara kadar, görmek, el etmek gerekmektedir…

Bazısı o “uzakların”, kırgındır. Sitem yüklüdür. Dertlidir. Ve sadece seçimden seçime hatırlanıyor olmaktan yana, çok da hoşnut değildir. Hele ki miting yapmaya gelen o liderlerin ağzından, derdine, davasına dair kendisini hoşnut edecek sözler duyamamışsa…

Her ne şekilde olursa olsun, seçimler, “uzaklar” için önemli zamanlardır. Bir anda siyasetçi kesilir herkes. Sokaklarda, evlerde, kahvehanelerde, gündem siyasettir. Kim, ne demiştir, doğru mu söylemektedir yalan mı; inandırıcı mıdır değil midir…

Büyük kentlerde rastlanamayacak kadar, seçim ve siyaset, o “uzakların” en büyük, en önemli gündemidir…

Malum; yerel seçimler yaklaşıyor. Belediye başkanları, belediye meclis üyeleri, muhtarlar seçilecek. Yaşadığımız yerleri yönetecek insanlar yani. Yaşadığımız yerlerin gündelik sorunlarına çare olması gereken kurumların başına getireceğimiz insanlar…

Televizyonlar, büyük kentlere odaklanmış. Büyük kentler dediysek, İstanbul, Ankara ve biraz da İzmir. Büyükşehir belediye başkanlığına aday olanların tartışmalarını, vaadlerini, bu arada birbirlerine yönelik eleştirilerini, suçlamalarını izliyoruz her gün. Gece ve gündüz.

Gazetelerin gündemi de aynı. Anketler yayınlanıyor mesela. Kim önde gidiyor, kim kazanabilir, kim kaybedebilir anketleri… Bu anket ve haberlere yorumlar, analizler eşlik ediyor. Köşe yazarlarının gündemi de farklı değil.

Ne zaman “sıra dışı” bir şey olursa, o zaman, o “uzaklardan” bir tanesinde neler olup bittiğinden haberdar olabiliyoruz. “Tunceli’de muhtaç yurttaşlara valilik beyaz eşya dağıtıyor” gibi. Bir de, o uzaklardan birine giden bir siyasinin ülke gündemine ilişkin yaptıkları açıklamalar vesilesiyle. Bu durumda o “uzak” kent, bir ayrıntıdan ibarettir. “Başbakan Erdoğan Çorum’da dedi ki…” gibi.

Başbakan Erdoğan, bir seçim mitingi vesilesiyle gittiği Çorum’da söylemişti, “uzak, gidemediğin yerdir” diye… Ne de olsa Erdoğan, şiiri seven bir başbakan. Bunun bedelini mahpus yatarak ödemişliği de var.

Erdoğan, sözlerinin devamında siyasi hasımlarını eleştiren sözler etti. Ama biz, o söze takılıp kaldık; “Uzak, gidemediğin yerdir”…

Uzak, durduğun yerden bakınca “gidemediğin” yer oluyor.

Türkiye, meselelerine Ankara ve İstanbul’dan bakıyor. Bunun içindir ki “uzak” deyince, Çorum’u anlıyoruz mesela veya Yozgat’ı ya da Kars’ı veyahut Hakkari’yi…

Peki hiç düşündünüz mü, Çorum’da veya Yozgat’ta ya da Kars’ta veyahut da Hakkari’de yaşayan insanlarımızın gözünde, “uzak” neresidir?

Unutmayalım: Seçim, “uzaklarımızda” da seçim. Ve hem, en heyecanlı ve sahici olan seçim…

"Uzaklarımızı" unutmayalım. Seçimlerden sonra da...

Hasan Soylu www.iyibilgi.com

Bu haber 454 defa okundu.