'Bu işte bir tuhaflık var'

24 Şubat 2009 16:23 tsi
DTP lideri Türk, meclis çatısı altında Kürtçe konuşunca ortalık birbirine girdi. Yorumlar muhtelif. Yüzleşme Derneği Başkanı Cafer Solgun, meseleye değişik bir bakış açısı getiriyor... iyibilgi özel

DTP Genel Başkanı Ahmet Türk’ün TBMM’de grup toplantısı esnasında konuşmasının bir bölümünü Kürtçe yapması gündemde “bomba” etkisi yarattı.

Aslında bu, beklenmesi gereken bir gelişmeydi. Çünkü Kürtçe yayın yapan bir TRT kanalı açılmış olmasına rağmen, Kürtçe “serbest” bir dil haline de gelmemişti. Ortaya çıkan fiili durumun, bugünkü türden bir tartışmaya yol açması, adeta “geliyorum” diyen bir gelişmeydi.

DTP Genel Başkanı Türk’ün meclis çatısı altında Kürtçe konuşmasıyla, sorun çok sayıda yorum ve değerlendirmelere konu oldu.

Yüzleşme Derneği Başkanı yazar Cafer Solgun, Alevi sorunuyla olduğu kadar Kürt sorunuyla da yakından ilgili biri. Türk’ün Kürtçe konuşması ve yapılan yorumlara ilişkin görüşlerini sorduğumuz Solgun da, bunun “beklenen bir gelişme” olduğunu söylüyor. Solgun görüşlerini şu şekilde ifade ediyor:

TRT Şeş açıldı, ama…
Yeni yılla birlikte “hayırlı olsun” dilekleriyle birlikte TRT Şeş adında, 24 saat yayın yapan bir Kürtçe televizyonumuz oldu. Bu, hiç kuşkusuz, Kürtçe diye bir dilin varlığı dahi inkar ediliyorken, önemli bir adımdı. Fakat deyim yerindeyse, sorunlu ve “sakat” bir adımdı. Çünkü Kürtçe yayın yapmanın gereksindiği yasal reform ve düzenlemeler yapılmamıştı. Fiili bir durum söz konusuydu. Nitekim Kürtler tarafından temkinli karşılandı…

Ahmet Türk meclis çatısı altında Kürtçe konuşmasıyla, bizi bu gerçekle karşı karşıya getirmiş oldu. Kürtçe serbest mi, değil mi? Türkiye’nin buna açık ve net şekilde karar vermesi gerekiyor.

Ahmet Türk ne yapmak istiyor?
Ahmet Türk’ün ne yapmak istediği konusunda yapılan yorumlar muhtelif. Türk’ü “provokasyon” yapmakla suçlayanlar da var, yasalara “başkaldırdığını” söyleyen de var, “seçim yatırımı” yaptığını iddia eden de…

Öncelikle şunu belirtmek mümkün: 29 Mart seçimlerine yaklaşıyorken, seçime giren bütün siyasi partiler gibi DTP de elbette seçmenlerine hoş görünmek kaygısıyla hareket etmiş olabilir. Bunda anormal bir durum yok. Siyasi partilerin özellikle bugünlerdeki bütün söyledikleri, yaptıkları, bir şekilde seçimle bağlantılı. Bu nedenle sorunu bu bağlamda tartışmak çok anlamlı değil.

Türk’ün Kürtçe konuşmasını 1991’de Leyla Zana’nın yemin töreni esnasında Kürtçe konuşmasına benzetenler de oldu. Doğru değil. Çünkü her şeyden önce dönemler ve şartlar çok farklı. O dönemde Kürtçe yayın yapan bir TRT kanalı yoktu mesela.

Ahmet Türk’ün ne yapmak istediğinden ziyade, şu anda var olan durumun acayipliğiyle yüzleşmek daha doğru…

Kürt sorununu çözmeye karar vermek
Meselenin esası, Kürt sorununu çözmeye karar vermektir. Bu yönde bir siyasi irade ortaya koymaktır. Kürt sorununu demokratik, barışçıl bir tarzda çözmek yönünde bir irade ortaya konulduktan sonra, Kürtçe yayın yapmak, Kürtçe konuşmak ve konuyla bağlantılı diğer hususlar demokratik bir tartışma süreci içerisinde kendi cevaplarını bulacaktır. Soruna ilişkin sözü olanların, çözüm projesi olanların, hatta gerçek manada çözüm isteyip istemeyenlerin niyetleri de ancak bu şekilde ortaya çıkabilir.

Bence Ahmet Türk’ün konuşmasını “yasalara uygunluk veya karşıtlık” bağlamında da değil, bu kapsamda tartışmanın, değerlendirmenin bir vesilesi olarak ele almak gerekir…

Yoksa bir yanda TRT Şeş, bir yanda “Kürtçe konuştu” diye vaveyla koparmak gibi “acayiplikler” yaşamaya, “di vî karî de şaşiyek heye” (Bu işte bir tuhaflık var) demeye devam edeceğiz…

www.iyibilgi.com

Bu haber 1,124 defa okundu.