iyibilgi Ankara" /> iyibilgi Ankara"/>

En Sıcak Konular

Herkese izin vermez!

24 Şubat 2009 11:42 tsi
Herkese izin vermez! Bazı ülkelere verir. 3-4 tanesine. Batı'ya yok! iyibilgi Ankara

iyibilgi Ankara

Türkiye’nin Afrika’ya duyduğu ilginin somut ifadesi ilk olarak 2008 yılının Ağustos ayında İstanbul’da gerçekleşen Türkiye-Afrika zirvesi oldu.

Esasen zirvenin ismi bile ilginçti. Genellikle iki veya biraz daha fazla sayıda ülkenin katılımıyla yapılan zirvelerden farklı olarak bu sefer, bir ülke ve bir kıtanın zirvesi yapılıyordu!

Bu toplantıda bir çok şey konuşuldu ama o sıralarda Birleşmiş Milletler Güvenlik Konseyi üyeliği konusunda girişimlerde bulunan Ankara, Afrika ülkeleri nezninde genellikle bu dili kullandı.

Ancak Afrika’yı sadece bu denklemde görmedi. BMGK üyeliği için Türkiye’ye bu kıtadan tam 50 oy geldi. Bu rakamın bir emsali pek bulunmuyor. Çünkü Afrika’nın neredeyse “tamamı” ediyor.

Türkiye-Afrika ilişkilerindeki son temas ise bilindiği gibi, Cumhurbaşkanı Abullah Gül’ün bazı Afrika ülkelerine düzenlediği resmi gezi.

Afrika neden önemli?

Afrika uzun zamandır ihmal edilmiş bir kıta. Buradan kasıt Türkiye’nin ihmali değil. Belki Türkiye’nin de bir tür yavaşlığı var ama, kara kıtanın görmezden gelinmesi küresel bir eğilim.

Tabii tamamen körlük söz konusu değil. Bir çok Batı ülkesi Afrika’da çeşitli zamanlarda, farklı nedenlerle bulundu. Ama bu uzun veya kısa “ziyaretler”den Afrika çoğunlukla memnun kalmadı.

Bugün Afrika’da kendi ayağının üzerinde hasbelkader durabilen ve etrafına bakma enerjisini bulan hemen tüm ülkeler, Batı ülkeleri ile ilişkilerinde başlarına sürekli bir iş geldiğinin farkında.

Bunu açıkça da söylüyorlar. Batı ülkelerinin Afrika’ya bakışında “gaddar” bir emparyalist yaklaşım olduğunu, bunun da insanlara acı çektirdiğini zikrediyorlar.

Uzun zaman dilimine yayılmış bu süreç, Afrika ülkelerinde derin bir güvensizlik yaratmış durumda. Ağır bir psikolojik korunma duyguları mevcut. Bu nedenle yeni ilişki kurulacak ülkelere bakarken, “geçmişi temiz” başkentleri tercih ediyorlar.

Uluslararası ilişkilerde bu türden bir ruh halinin işbirliği için mihenk taşı sayılması garih karşılanabilir. Ama gerçek bu. Afrika ülkelerinin çoğu, güvenilir ve karşılıklı eşitlik esasına dayalı prensipleri daha ilk görüşmelerde misafirlerinin burnuna dayıyorlar.

Türkiye içinse bu bir mesele değil. Afrika’nın bütününe bakıldığında, Türkiye’nin bu kıta ile ilişki kurmaktaki yavaşlığı şimdi avantaja dönüşmüş durumda. Ama zaten ilişki kurulan, örneğin kimi Afrika ülkeleriyle de kötü anılar hiç yok.

Başlangıç için bu iyi bir zemin. Afrika ile geçen on yıllar hatta yüzyıllar içinde Batı ülkelerinin kurduğu ilişkiler varsa da, kıtanın hala bakir olduğu söylenmeli. Zaten Afrika-Batı ilişkilerinde yanlış noktalardan biri de bu.

Afrika’nın bugün için önemi ise iki temel değerden ivmeleniyor. Birincisi elbette yüksek enerji kaynakları. İkincisi ise kalkınma süreci.

Afrika’nın ruh hali Batı ile barışık değilse de ABD ve Avrupa’nın Afrika’da hiç bulunmadığını söylemek yanlış. Öneminin çok farkındalar. Fakat global politik ve ekonomik konjonktür, Batı’nın kıtaya konsantrasyonunu bozuyor.

Peki ama koca kıtada kim var? Hangi ülkeler etkin? Tamam Türkiye bu coğrafyada bulunmak istiyor ve bunun için somut adımlar atıyor. Ama ya diğer ülkeler? Etkin olanlar?

Bu soruların yanıtını uzun analizler ve bilgi notları aktararak betimlemek mümkün. Fakat buna hiç gerek yok.

Cumhurbaşkanı Abdullah Gül son Afrika ziyaretini değerlendirirken, aslında hiç de o amaçla olmasa da bir liste vermiş bulunuyor. Bu liste aslında dünyada yaşanan rekabetin ana hatlarını da zımni olarak çiziyor.

İşte aynı konuşma içinde ama birbirinden bağımsız alıntıların haberleri;

“Bu son ziyaretimizde sadece ihracat noktasında değil iş adamlarımızın yatırım anlaşmaları yaptıklarını da gördük. Buraya yapılacak yatırımlar ülkemize kaynak sağlayacaktır. Afrika çalışmalarımızı sürdürürken dünya da boş durmuyor. Bakın Çin Cumhurbaşkanı bu bölgelere dördüncü gezisini yapıyor. Önümüzdeki günlerde yine Kenya’ya bir Çin heyetinin geleceğini öğrendik.”

“Biz Cumhurbaşkanı düzeyinde ilk kez geliyoruz. İran cumhurbaşkanı bölgede dolaşıyor.”

Görülüyor ki, ve aslında geçmiş dönemde uluslararası ilişkileri izleyenler tarafından fark edilmiş olan bu iki ülkenin, yani Çin ve İran’ın ama özellikle Çin’in Afrika’da önemli bir ağırlının bulunduğu.

Ama Gül konuşmasında Afrika’yla ilişkiler özelinde olmasa bile bir başka ülkenin ismini de zikrediyor; “"Gerektiğinde devlet başkanlarını, başbakanları arıyorum. Bizzat bir çok proje için kendim gidiyorum. Bu konuları önemsiyoruz. Rusya ziyaretimize gelenlerle konuşun. Çok büyük heyet katıldı. Rusya ile yaptığımız görüşmelerde Ruble’nin kullanımı konusu vardı. Hazine Müsteşarı’nı, Merkez Bankası Başkanı’nı, bürokratları çağırdım. Bu tür girişimler Türk sanayisinin krizden çıkışına yardım eder."

www.iyibilgi.com



Bu haber 2,278 defa okundu.


Yorumlar

 + Yorum Ekle 
    kapat

    Değerli okuyucumuz,
    Yazdığınız yorumlar editör denetiminden sonra onaylanır ve sitede yayınlanır.
    Yorum yazarken aşağıda maddeler halinde belirtilmiş hususları okumuş, anlamış, kabul etmiş sayılırsınız.
    · Türkiye Cumhuriyeti kanunlarında açıkça suç olarak belirtilmiş konular için suçu ya da suçluyu övücü ifadeler kullanılamayağını,
    · Kişi ya da kurumlar için eleştiri sınırları ötesinde küçük düşürücü ifadeler kullanılamayacağını,
    · Kişi ya da kurumlara karşı tehdit, saldırı ya da tahkir içerikli ifadeler kullanılamayacağını,
    · Kişi veya kurumların telif haklarına konu olan fikir ve/veya sanat eserlerine ait hiçbir içerik yayınlanamayacağını,
    · Kişi veya kurumların ticari sırlarının ifşaı edilemeyeceğini,
    · Genel ahlaka aykırı söz, ifade ya da yakıştırmaların yapılamayacağını,
    · Yasal bir takip durumda, yorum tarih ve saati ile yorumu yazdığım cihaza ait IP numarasının adli makamlara iletileceğini,
    · Yorumumdan kaynaklanan her türlü hukuki sorumluluğun tarafıma ait olduğunu,
    Bu formu gönderdiğimde kabul ediyorum.




    En Çok Okunan Haberler


    Haber Sistemi altyapısı ile çalışmaktadır.
    8,019 µs