'Özgür basın' AB'ye ödev verdi!

24 Şubat 2009 11:26 tsi
Doğan Grubu’nun yeni sloganını duydunuz mu: ‘Özgür basın’! Ve şimdi de 'özgür basın' konusunu AB’nin gündemine sokmaya çalışıyorlar. Sedat Ergin AB’den güvence istiyor. Bunun bir anlamı var elbette. İşte bu göz yaşartan 'ö

Milliyet Genel Yayın Yönetmeni Sedat Ergin, bugün “Özgür basın için AB güvencesi var mı?” başlıklı bir yazı yazdı.

Yazının başlığı, Ergin’in meramını gayet iyi özetliyor aslında, ama yine de ne dediğine bakmakta yarar var.

Ergin, Türkiye’nin 1999 Aralık ayından bu yana AB’ye aday üye statüsünde olduğunu hatırlattıktan sonra, özgür basının Kopenhag Kriterlerinin olmazsa olmaz şartlarından biri olduğunu belirtiyor ve devam ediyor:

“Basına boykot çağrılarının ne demokrasi kültürü, ne de Kopenhag kriterleriyle uzaktan yakından ilgisi yoktur. Bu arada, siyasal iktidarın başı miting meydanlarında toplumu, ekonomik açıdan zarar vermeye teşvik ederken,  bürokrasiden aynı gruba dönük astronomik bir vergi cezasının gelmesi kaçınılmaz olarak Başbakan’ın kastı ile ilişkilendirilecektir.
Aslında meseleye daha farklı bir açıdan bakmak gerekiyor.  Türkiye’de medyanın mülkiyet yapısı geçen dönem önemli bir değişimden geçti. Bugün ülkemizde yayımlanan gazetelerin ve TV kanallarının azımsanmayacak bir bölümü hükümete destek veriyor.  Bir demokraside isteyen istediğine destek verir.”

Ergin, bu uzun girizgahtan sonra sadede geliyor ve soru formatında da yazmış olsa adeta AB’ye “ödevlerini” sıralıyor.

“Bu bağlamda konuya Kopenhag kriterleri açısından yaklaşıp şu soruya yanıt aramak gerekiyor: Siyasal iktidardan bağımsız tavırlar alabilen gazetelerin, gazetecilerin susturulduğu ya da  gözdağı verildiği  bir senaryo, AB’ye tam üye  adayı bir ülke açısından nasıl bir durum yaratır? 
Sadece hükümete sıcak bakan bir medyanın görev yapabildiği bir demokrasi, Kopenhag kriterlerine uyar mı? 
AB hükümetleri ve Komisyon’un bu senaryolardaki sorular üzerinde  kafa yormalarının zamanı galiba gelmiş bulunuyor. 
AB Komisyonu, geçen kasım ayında yayımladığı Türkiye ile ilgili İlerleme Raporu’nda,  ‘basın üzerindeki baskılara’  dikkat çekerek, ‘basın özgürlüğüne tümüyle saygı gösterilmesini mümkün kılan bir ortamın, güvence altına alınması ihtiyacı vardır’ tespitini yapmıştı.  Bu, doğru bir tespittir. Sadece kasım ayından bu yana durum daha da ağırlaşmıştır. 
İçinden geçtiğimiz dönem, bu tespitin ışığında, AB’nin Türkiye’de özgür bir basının bekası açısından yeterli bir güvence olup olmadığını göstereceği için de önemli bir sınav niteliği taşıyor.”

Gerçek ne: Özgür basın mı, yoksa?
Doğan grubunun “özgür basın” ilgi ve duyarlılığı, işin aslını ve içyüzünü bilmeyenler açısından son derece “göz yaşartıcı”.

Dileyen minik bir araştırma yapabilir ve Milliyet ve Hürriyet başta olmak üzere Doğan Medya Grubu’nun “özgür basın” konusunda sürekli bir ilgi ve duyarlılığıyla hiçbir alakası bulunmadığını görür.

Bu ülkede muhalif gazetelerin baskı gördüğü, gazeteci ve yazarların mahkeme mahkeme dolaşmak durumunda kaldıkları zamanlar yaşandı. Yani laf ola diye değil, gerçekten “özgür basın” diye bir duyarlılığa sahip olmamız gereken zamanlar…

Ve o zamanlarda ne Ergin ve yöneticisi olduğu gazete, ne de diğer “main stream” olarak kategorize edilen basın ve medya organları, “özgür basın” diye bir duyarlılığın sahibi olmadılar.

Kendileri daima iktidarlarla “al takke ver külah” ilişkisi içerisinde oldukları için, buna gerek duymadılar.

Onlar için “özgür basın” olmanın kriteri, iktidarla ilişkilerinin iyi olup olmamasına göre değişiyor. İktidarla ilişkiler iyi ise, yaşasın “özgür basın”! Değilse, o zaman nerede “özgür basın”? AB uyuyor mu?

Ergin’in AB’ye ödev verircesine sorduğu sorular, yaşadıkları “sorunu” AB’ye taşıma isteklerini gösteriyor.

AB yetkilileri bu açık “manipülasyon” çabasına ne kadar gelirler, göreceğiz, ama gerçek olan bir şey varsa, o da bu medya grubunun gerçek manada bir “özgür basın” duyarlılığı taşımaktan çok, iktidarı “sıkıştıracak” yeni imkanlar arayışı içinde olduğudur…

www.iyibilgi.com

Bu haber 584 defa okundu.