Dedektifliği bırak, biraz da proje anlat

24 Şubat 2009 09:10 tsi
Bir Belediye Başkan adayının vaadi, 'çalmayacağım,' olabilir mi? Türkiye'de oluyor!

Atılgan Bayar / Akşam

Sadece namus yetmez, işini de iyi yapacaksın

Kemal Kılıçdaroğlu'nun bir Zekeriya Temizel figürüne dönüşmesinden endişe ediyorum.
Olası bir seçim başarısızlığı, kampanya süresince öne çıkardığı değer 'namus' olduğu için, namus algısını zora sokacaktır.
Zekeriya Temizel, Mümtaz Soysal gibi örnekleri yaşayan toplumun, 'namuslular iş beceremez' sloganına yatkınlığı, Kılıçdaroğlu başarısız olursa tavan yapacak.
Dolayısıyla Kılıçdaroğlu, toplumsal değerler yelpazesinde 'namus'u korumak için başarılı olmak zorundadır.
Yanlış anlaşılmasın, seçilmek zorunda değil, başarılı olmak zorundadır.
Bu yüzden, televizyon programlarında, gazete mülakatlarında artık Dedektif Nick, söylemine biraz ara vermesi, bunun yerine takır takır proje anlatması, Belediye'nin mali yapısınını nasıl çözümleyeceğini göstermesi, mimari projelerin ayrıntılarını vermesi gerekiyor.
Türkiye çok ilginç bir süreçten geçiyor...
Bir Belediye Başkan adayının vaadi, 'çalmayacağım,' olabilir mi?
Türkiye'de oluyor!
Ama vaadin 'çalmayacağım,' olması toplumsal bir bozulmaya işaret ettiği gibi, bu bozulmanın derinleşmesine veya çeşitlenmesine de sebebiyet verebilir.
Çünkü 'hırsızlık yapmamak' bir belediyecilik hizmeti değildir.
Tabii ki hırsızlık yapmayacaksın.
Ama ne yapacaksın?
Türkiye tarihi sadece namuslu olduğu için önemli görevlere getirilen, ama o görevlerde başarılı olamayan ve işleri sarpa sardıran figürlerle doludur.
Bir siyasetçinin, 'sadece namuslu' olduğu için seçilmesi, bir hırsızın seçilmesi kadar tehlikelidir.
Çünkü 'sadece namuslu' olduğu için seçilen siyasetçi, 'namuslular iş ve hizmet üretemez' önyargısını besler.
Aynı şekilde, 'çalmayacağım'ı bir belediyecilik vaadi olarak sunarsanız... Seçilmediğiniz takdirde, 'toplum namusluyu seçmiyor,' imajı oluşturacaktır ki... Bu da çürümeyi tersten beslemek anlamına gelir.
Dolayısıyla, bugünün 'namuslu'su Kemal Kılıçdaroğlu, yalnızca bir siyasi vazife olarak değil, aynı zamanda bir toplumsal vazife olarak da, 'sadece namuslu' olmadığını ispat etmek durumundadır.
Eminim, Kılıçdaroğlu'nun belediyecilik konusunda hazırlıklıdır. Ancak, belki de artık dozunu aşan 'namus vurgusu' bu projelerin görülmesini engelliyor.
Ben artık ekranlarda 'Inspecter Gadget' izlemek değil, mimarların isimlerine ve üsluplarına vakıf, kiminle çalışacağını, kime ne yaptıracağını bilen, İstanbul'un ayrıntıları üzerine kafa yormuş bir aday görmek istiyorum.
Evde patlayan su borusunu değiştirecek tesisatçının namuslu olmasını elbette isterim, ama o tesisatçı 'sadece namuslu'ysa, sanırım tesisatı benim değiştirmeye kalkmam daha hayırlı olacaktır. Bilmem anlatabildim mi?

Senden başka herkes namussuz değil
Tamam kabul, toplumsal çürümenin olduğu dönemlerde 'namuslu' olmak bir değerdir.
Ancak, toplumsal liderliğe ve hizmete soyunan isimler, soyundukları konuda ne kadar yetersizler ise, 'namus'u o oranda ön plana çıkartıyorlar.
'Namus,' vurgusu o kadar ağırlık taşıyor, o kadar belirginleşiyor ki, bu figürlerin verdiği mesajla, kendileri hariç toplumun tümü ve tüm rakiplerinin 'namussuz' olduğunun söylendiği gibi bir algı doğuyor.
Kendi namusunun aşırı biçimde altını çizen her siyasal aktör, niyeti bu olmasa da geriye kalanları bir 'namussuz' ithamıyla karşı karşıya bırakıyor.
Sempatinin antipatiye dönüşebildiği psikolojik eşik, işte burası...

Bu haber 549 defa okundu.