Türkiye gardıroptan çıkmalı artık!

24 Şubat 2009 09:00 tsi
Türkiye kılık kıyafet kavgasından, “gardıropçu” hurafelerden kurtulmalı; kadının sosyal, siyasi ve mesleki gelişmesinin önündeki engelleri kaldırmalı... Taha Akyol yazıyor...

Taha Akyol / Milliyet

Kadının adı var!
Rahmetli Duygu Asena Türkiye’deki büyük bir değişimin öncüsü oldu. O zamanlar gerçekten “Kadının Adı Yok“tu. Dünyada olduğu gibi bizde de evlenen kadının kızlık soyadını bırakıp kocasının soyadıyla kimliklenmek zorunda kalması bunun bir simgesiydi.

Duygu Asena bayrak açtı ve gelişme öyle hızlı oldu ki, Medeni Kanun değişti, artık kadınlar isterlerse kızlık soyadlarını da sürdürüyorlar. Bunu yapana da yapmayana da saygım var.

Kadın hareketinin tarihimizdeki ilk öncüsünün 19. yüzyılda Cevdet Paşa’nın kızı Fatma Aliye Hanım olduğunu söyleyebiliriz. Daha yakın tarihte, babalarının adlarıyla tanınan Halide Edip’i, Nezihe Muhiddin’i de hiç unutmamak gerekir.

Gelişme öyle hızlı ki, bugün Fatma Aliye Hanım paralarımızda yer alıyor! Nezihe Muhiddin için doktora tezleri yazılıyor.
Daha da gelişecek bu süreç.

İslami kadın
Eğitim, şehirleşme, mesleklenme gibi modernleşme dinamikleri artık bizde de kadını “adı var” hale getiriyor. Her kesimde böyle.
Geleneklerde kadının fazla şık ve alımlı olması, ortalıkta gözükmesi pek hoş karşılanmazdı; ama bugün türbanlı kadınlar da hemen “her yerde var”dır, defile bile yapılıyor.
Eğitimi ve sosyal statüsüyle, burjuvalaşan dindar kadınlara bir bakın...
Sosyolog ve romancı Fatma Karabıyık Barbarosoğlu, kızlık ve evlilik soyadıyla isim yaptı. Cevdet Paşa’nın kızları ve ilk Osmanlı kadın öncüleri Emine Semiye ve Fatma Aliye hanımları kitlelere o tanıttı. Fatma Aliye’nin büyük kızı İsmet’in Hıristiyan olmasına yol açan kültürel ve psikolojik sorunları roman diliyle bize o anlattı.
‘İslami feminizm’ diyebileceğimiz olgunun fikir ve hareket öncüsü Hidayet Şefkati Tuksal, fıkıh doçentidir, eserleri vardır, kızlık ve evlilik soyadıyla isim yaptı.
Zaman‘dan Haber Türk‘e geçen yazar Nihal Bengisu Karaca...
Kanal 7’nin editörü Semanur Sönmez Yaman, AKP kurucusu Fatma Bostan Ünsal...
Merhum âlim Abdulkadir Karahan’ın kızı akademisyen ve eski AKP milletvekili ‘muhafazakâr’ Zeynep Karahan Uslu...

Gardıroptan çıkmak
Ve Ayşe Böhürler... “Duvarların Arkasında, Müslüman Ülkelerde Kadın” belgeselinin yapımcısı, belgeselin adı mesajını veriyor zaten!
Ayşe Böhürler’i Londra’da buldum; “Avrupa Ülkelerinde Müslüman Kadın” belgeselini yapıyor şimdi. Böhürler AKP’de MKYK üyesidir ve parti otoritelerine “hayır” diyebilen az sayıdaki ‘babayiğit’lerden biridir Ayşe Hanım!
Örnekleri çoğaltmak mümkün. Herhalde bu özgür kadınlar “ortaçağ”ı istemiyor, aksine sorguluyorlar!
Türkiye’de “sosyal değişme”yi görmeyen sekter laiklik anlayışı, başörtülü kadınları AKP’ye adeta mahkûm etti maalesef. Hem birçok haksız yasaklar yarattı, hem geniş kitlelerle barışık sosyal demokrat bir muhalefetin gelişmesini engelledi.
CHP bunu nihayet görmüş olmalı ki, “açılmaya” çalışıyor! ‘Seçim taktiği’ de olsa iyi... Ben Nallıhanlı olsam, belediyede oyumu kesinlikle CHP’nin başörtülü adayı Meryem Bıçkıcı’ya verirdim.
Türkiye kılık kıyafet kavgasından, “gardıropçu” hurafelerden kurtulmalı; kadının sosyal, siyasi ve mesleki gelişmesinin önündeki engelleri kaldırmalı...
Türkiye ekonomiyi, eğitimi, toplumsal barışı, çevreyi vb. konuşan, yolsuzlukların üstüne giden bir toplum olmalı. Çağımızda çağdaşlığın ölçüsü budur, gardırop değil.

 

Bu haber 651 defa okundu.