Dünya bunu konuşuyor: 'Türk Duruşu'

23 Şubat 2009 10:54 tsi
Artık herkes Türkiye’nin kapalı kapılar ardında farklı, dışarıda farklı konuşmadığını, çok ilkeli davrandığını, herkese mavi boncuk dağıtmadığını gördü. Onun için ‘Turkısh Stand’ diyorlar.

Şamil Tayyar / Star

Davos'taki Türk Duruşu

Son gezisinde eşlik ettiğimiz Bakan Babacan, oldukça keyifliydi. Özellikle Başbakan Erdoğan’ın Davos çıkışından sonra keyfi daha da artmış. Gittiği her ülkede geçmişe oranla daha yoğun bir ilgiyle karşılaştığını söylüyor.

BABACAN gözlemlerini şöyle özetledi: ‘Dünyanın her yerinde Türkiye lehine korkunç bir rüzgar esiyor. Sokakta yürüyemiyorsunuz. Kiminle konuşsanız ‘Başbakanınız Tayyip Bey’e selam söyleyin’ diyor. Sokakta sizi durduran kadınlar, ‘her fırsatta Tayyip Bey için, Türkiye için dua ediyoruz’ diyorlar. Başbakanın Davos’taki tavrına ‘Turkısh Stand’ yani ‘Türk Duruşu’ adını vermişler. Bu çok önemlidir.’

Dedim ki: ‘Bu ilgi sadece İslam ülkeleriyle mi sınırlı?’ Babacan, ‘Hayır’ deyip ekledi: ‘Batı’da da aynı tepkilerle karşılaştık, Litvanya’da bunu somut olarak gördük, Davos’u anlatıp duruyorlar. Yunanistan’da dahi aynı değerlendirmeler yapıldı?’

Peki, dünya böyle bir isyana neden özel misyon yüklemiş olabilir? Sadece, çarpık kentleşmenin ürünü olan ‘dolmuş’ ve ‘gecekondu’ gibi kavramları ihraç ettiğimiz uluslararası literatüre ‘Turkısh Stand’ gibi diplomatik bir kavramın monte edilmesini, sadece Davos’la açıklamak mümkün mü?

Babacan’ın yorumu şöyle oldu: ‘İnsanlık dramına hiç kimsenin sessiz kalması mümkün değildir. Başbakanın Davos’taki tepkisi çocuğunu Gazze’de kaybeden bir babanın tepkisinden farklı değildir. Siz doğru bildiğinizi samimiyetle yaparsanız, demokrasi, halk iradesi, uluslar arası hukuk, toprak bütünlüğü, egemenlik, temel hak ve özgürlükler noktasında tavrınızı net bir şekilde ortaya koyarsanız, gittiğiniz her ülkede aynı ilkeleri savunursanız, size güven duyarlar. Artık herkes Türkiye’nin kapalı kapılar ardında farklı, dışarıda farklı konuşmadığını, çok ilkeli davrandığını, herkese mavi boncuk dağıtmadığını gördü. Onun için ‘Turkısh Stand’ diyorlar. Yani bizim gizli gündemimiz yoktur.’

‘Livni’yi İsrail’in imajı için uyardım’

Bu süreç bir çok ülkede Türkiye’nin yelkenlerini şişirirken ABD ve İsrail ile ilişkileri nasıl etkiler?

Bakanın bu konudaki değerlendirmesi ise şöyle: ‘İsrail Gazze’de çok büyük hata yaptı. Gazze saldırısında 1300 insan öldü. Sonuçta ne oldu? İsrail ne kazandı? Sadece masum insanlar hayatlarını kaybettiler. Ancak anti-semitist yaklaşımlara da aynı şiddetle karşıyız. Bunu savunmak insanlık suçudur. Anti-semitist eğilimler öncelikle bizi karşılarında bulurlar. Ayrıca İsrail, Türkiye için stratejik perspektifi olan önemli bir ülkedir. Görüşmelerimiz sürüyor. ABD ile ilişkilerde ise yönetim düzeyinde herhangi bir sorun yoktur.’

Bu kaygılar İsrailli yöneticilerle daha önce paylaşıldı mı?

Babacan, İsrail Dışişleri Bakanı Livni ile arasında geçen bir görüşmeyi aktardı: ‘Sayın bakana ‘Dünyada İsrail’in imajının ne hale geldiğini görmüyor musunuz?’ diye sordum.’

Sarkozy HAMAS’a elçi gönderdi

Peki Hamas’la ilişkiler? En büyük tepki bu noktadan yükseliyor?

Bu konudaki tepkilerin haksız olduğunu anlatan Babacan, Hamas’ın AB terör listesinde olmasına rağmen Fransa Cumhurbaşkanı Nicolas Sarkozy’inin özel temsilcisini Hamas ile görüşmek üzere Şam’a gönderdiğini, Norveç’in de Hamas’la doğrudan temas kurduğunu anlattı.

Babacan, yakın geçmişte Türkiye’nin Suriye ile ilişkilerini geliştirmesine de tepki gösterildiğini hatırlatarak, şu ilginç örneği aktardı: ‘ABD yönetimi bugün Suriye ile ikili temas kuruyor. Bu ilişkileri daha ileriye nasıl taşıyacaklarını, nasıl iyileştireceklerini konuşuyorlar.’

Bu haber 943 defa okundu.