Bu şartlarda yeni anayasa olmaz

23 Şubat 2009 09:45 tsi
'Rejim kavgası çıkmasın diye 1, 2, 3, 4 ve 174'ün Türkçesine bile dokunmayalım diyoruz. Sorun aritmetik değil. Sorumluluk CHP'nindir!'

Deniz Güçer / Akşam

Başbakan Yardımıcısı ve Devlet Bakanı Cemil Çiçek, 'Seçmen hastalığı' olarak nitelendirdiği göz iltihabı nedeniyle 15 gündür tedavi görüyor. '302 şoförü gibi her gün bir hattayız. Seçmenle sürekli kucaklaşıyoruz' diyen Çiçek gündemi değerlendirdi.

İşte Çiçek'in sözleri:

ANAYASA: 1982 Anayasası güvenlik önceliklidir. 12 Eylül öncesinin sıkıntıları, soğuk savaşın devam etmesi nedeniyle güvenlik öne çıkınca hak ve özgürlükler biraz daha ikinci planda düzenlendi.
Biz 2007 seçimleri öncesinde toplumun bu talebini dikkate alıp yeni bir anayasa yapalım diye çalışma yaptık. Öncelikli parti olarak bu konuda hazırlıklı olmak için 6 öğretim üyesinden oluşan bilimsel bir komisyon kurduk. Onlara şunu böyle düzenleyin demedik.

HANGİSİNDEN HIR ÇIKAR DİYE BAKTILAR: Ama belli çevreler bunun içinden en çok hangi maddeler üzerinden hır çıkar, hangisinde alıştığımız usulde tartışma yapılır diye baktılar. Hemen konu başörtüsüne geldi, kilitlendi. AKP, bilim adamlarının hazırladığı bu anayasayı tartışmaksızın, altında 184 imzayla götürüp TBMM'ye vermedi. Gelen eleştirileri dikkate alarak en son şeklini vereceğiz dedik. Anayasayı değiştirecek olan TBMM'dir, hükümet işi değildir.

ÜZÜM YEMEKTEN YANAYIZ: TBMM Başkanlığı, komisyonlar kurulmasını istedi ama CHP buna evet demedi. Sadece tüzük iç komisyonuna üye verdi. Şu an gelinen noktada şahsen benim arzum bir bütünlük içinde yeni bir anayasanın yapılmasıdır. Değişmez ve değiştirilemez maddeler dışında, 1, 2, 3, 4 ve 174'ncü maddeler hariç, geri kalan maddelerin bütünlük içinde ve günün ihtiyaçlarına uygun, olabildiğince geniş katılımlı yani artık yapıldığının ertesi günü yeni baştan tartışmayacağımız bir anayasa yapılması gerek. Hangi usul belirlenecekse ona da varız. Çünkü üzüm yenmesinden yanayız. Bunun üzerinden tartışma çıksın, Türkiye'yi meşgul edelim istemeyiz. Ama görünen o ki böyle bir değişikliği yapma imkanı yani yeni bir anayasa yapma imkanı gözükmüyor.

Bunu ihtimal olarak değil, denedikten sonra görünmediğini tespit olarak söylüyorum. CHP, 'ben yokum' diyor. CHP, görüşlerimize itiraz ediyorsa kendisinin tartışılabilir metin ortaya koyması lazım. TBMM Başkanı'nın teklifine evet der, fikirlerini söyler, katılmadığı noktaları açıkça ifade eder. Uzlaşma komisyonunda her partiden eşit sayı var. CHP'nin itirazına bu manada bir anlam vermek mümkün değil.
Ancak bir kısım konular var ki, artık yeni bir anayasa yapılamayacaksa bile muhakkak surette küçük paketlerle değişikliklerin yapılması Türkiye'yi rahatlatacaktır. Nitekim bir iç tüzük hazırlığı var.

EKSİK DEMEK BAŞKA: Eleştiriler olabilir. Her eserde eksikler olur. Bunu kafadan reddetmek yerine neresinde ne eksik varsa oraya yoğunlaşılır. Bir şeyin eksikliğinin olması başkadır, bunu tümüyle reddetmek başkadır.
Anayasa değişikliğini Türkiye'nin parlamentosunun dışında yapacak bir güç yok. Türkiye için lüzumluysa, 'Öbür türlüsüne karşıyım ama bizim katkı vereceğimiz maddeler var' deyip herkesin bunu gündeme getirmesi lazım. Biz parti olarak hazırız. Elimizde tartışılabilir bir metnimiz var. Beğenmeyenler olabilir. Onların beğendiği metni koyarız.

HAMAS VE İSRAİL BİLE GÖRÜŞÜYOR: CHP'yle görüşme olamaz diye bir şey yok . Neticede bu ülkenin siyasi partileriyiz. Kimler kimlerle görüşüyor. Hamas ve İsrail bile dolaylı, Mısır üzerinden görüşüyor. Ben 50 defa giderim kendisiyle görüşmeye.  Parti kastetmiyorum ama Türkiye'de 'istemezuk' üslubu içerisinde bir muhalefet görevi yapılıyor.

Değişiklik takvimine TBMM Başkanlığı karar verecek. Nisan ayı başında Sayın Başkan bir defa daha partilerin görüşlerini almak isteyebilir. Ama biz ne kadar değişebilirse o kadar değişikliğin faydalı olacağını düşünüyoruz.

CHP'DE BİLE DİYET AÇILIMI VAR: Türkiye halen önyargılarından kurtularak konuyu tartışamıyor. Başörtüsünden dolayı mağduriyetin olduğunu herkes kabul ediyor. Nitekim CHP'de bile diyet açılımları var, tatlandırıcı cinsinden. Rozet de takıyor. Ama  29 Mart'a kadar tatlandırır bu, sonrasını bilemem.
Anayasa meselesi bir aritmetik çoğunluk meselesi değildir. Burada da en büyük sorumluluk CHP'ye düşüyor. Çünkü her defasında ben yokum diyor.

Doğru olmayan mahreme girmek
Turgut Bey, benim sevdiğim, beğendiğim bir arkadaşımız. Keçiören'e hakikaten çok büyük hizmetleri oldu. Fakat siyaset farklı dinamikleri olan, biraz da karmaşık bir iş. Günümüz siyasetinde ise ahlaki değerlerin aşınmış olduğu bir ortamda seçimler yapılıyor. Bildiğim kadarıyla düşünerek bu görevden çekilmiştir. Bana düşen iş saygı duymaktır. Benim nezdimdeki Altınok imajında bir değişiklik yapmaz. Başlangıcı olan her işin sonu vardır. Siyasette bu bazen aniden gelir. Çok yanlış bulduğum iş, siyaset yaparken insanın mahremine girerek özel hayatını zehir zemberek şeylerle karartmaktır. İnsanlarımızı bu kadar kolay karalamamalıyız. Ama maalesef teknolojideki gelişme iyiye kullanılacağına kötü yönde kullanılıyor.

Beyaz eşya yardımı
Bu bir lütuf değil, devletin yaptığı bir iş. Sosyal devlet olmanın gereği. Bugün bağırıp, çağıranların tamamı Ankara'nın dışına çıkmıyor. Bunlar yatan aslan. Ankara'nın doğusuna gitmeyince gündemi meşgul etmeleri lazım.   30 Mart gününün sabahının hesabını yaparak şimdiden mazeret raylarını döşüyorlar. Kazanacaktık da, iki kilo makarna dağıtıldı... Bunlar tembel mazeretidir. Mazeret terazisinin tartamayacağı hiçbir günah da yoktur. Ama bu lafları edenlerin günahlarını tartar mı tartmaz mı bilmiyorum.' Zaten muhalefet partilerinin seçim vaatleri aldı, başını gidiyor. Herhalde birkaç gün sonra hepimize cennetten birer parsel vaat ederler. İnşallah cennetteki parsel de yeşil saha çıkmaz. Her türlü vaatte bulunuyorlar.

Terörle mücadelede birinci yetkili İçişleri
Böyle bir yapılanmaya ihtiyaç var (İç güvenlik müsteşarlığı) kesin. Şu anda bilimsel anlamda araştırmalar yapılıyor. 24 saat bu konuyu takip edecek, stratejisini, planlamasını yapacak, dünyada olup bitenleri bu gözle değerlendirecek bir birime ihtiyaç var. Bunda mutabıkız. Bu birimin İçişleri Bakanlığı'nda olmasında sayısız fayda var. Dünyadaki örneklerinde de böyle. Uygulamayı ve planlamayı yapan aynı makama karşı sorumlu olmalıdır. Türkiye'de terörle, teröristle mücadelede birinci derece görevli, yetkili ve sorumlu olan İçişleri Bakanlığı'dır. Şehirlerde polis, kırsal kesimde jandarma. Bunda da bir sıkıntı yok. Şimdi bu iki eksen üzerinde bir çatı inşa edilecek.
Yeni yapıyı kurarken yürürlükte olan mevzuatla, bu görevlerin bir bölümünü kısmen yapan devletin başkaca birimleri var. Yeni düzenlemede o birimlerle olan irtibatını iyi koymak lazım. Onların görev alanına müdahale eden veya aynı anda hem onun, hem bunun görev yaptığı bir yapı ortaya çıkarsa o zaman işi yine ortada kalır. Mesela Güvenlik İşleri Genel Müdürlüğü var, sekretaryayı o yapıyor. İçişleri Bakanlığı'nda da benzer bir müsteşarlık var.

Bu haber 420 defa okundu.