Karargah çıktılarından manşet kotaranlar mı özgür basın?

21 Şubat 2009 08:52 tsi
'Parlamento sözkonusu olunca ‘eleştiri haklarını’ hatırlayan, cihet-i askeriye sözkonusu olunca dillerini yutanlar mı özgür basın?'

Ahmet Kekeç / Star

Adamın asabını bozmasınlar 

Lafı hiç dolandırmadan söyleyeceğim: Doğan Medya Grubu’na kesilen 826 milyon liralık ‘vergi cezası’ hoşuma gitmedi.

Meselenin ayrıntısını bilmiyorum.

Muhterem Aydın Doğan’ın sütten çıkmış ak kaşık olduğunu da söylemeye çalışmıyorum.

Hakkındaki yargı kararları bile, ne cinsten bir medya patronuyla karşı karşıya olduğumuzu anlatmaya yetiyor da, artıyor bile.

Porno yayıncılıktan mahkum olmuştu yanlış hatırlamıyorsam... Yargıtay 4. Dairesi’nin ‘zımni’ (ve dolaylı) kararıyla hükümete baskı uyguladığı tescillenmişti... Borsa’da manipülasyon yaptığı öne sürülmüştü... Kendi kurduğu paravan şirket üzerinden kağıt alımı gerçekleştirerek devletten vergi kaçırdığı iddia edilmişti...

Hilton’lar...

POAŞ’lar...

TEDAŞ’lar...

Devletten alınan ballı krediler...

Neler neler...

Bir sürü de ‘ağzı bozuk adam’ istihdam ediyor.

Bu adamların ortak özelliği, ‘demokrasi’ fikriyatından hazzetmemeleri, hálá birtakım darbeleri ve cuntaları desteklemeleri, ‘öteki’ne karşı kıyıcı tepkiler vermeleri ve düpedüz ‘pislik’ yaparak idame-i hayat etmeleri...

Mesela, ‘ağzı bozuk taifesi’nden biri, ikide bir ‘Çalık’ yazıları yazıyor.

Sabah gazetesi satın alınırken, devlet bankalarından kredi kullanılmış...

Bunu ‘suç’ olarak gösteriyor.

Kendisine (arkadaş olduğumuzu zannettiğim dönemlerde), Aydın Doğan’ın da POAŞ’ı alırken devlet bankalarından aynı miktarda, hatta aynı (ve daha iyi koşullarda) kredi kullandığını anlatmıştım. İlle hükümete vurmak istiyorsa, daha sağlam enstrümanlar bulması gerektiğini söylemiştim.

Kafa sallayarak dinlemiş, hak vermişti.

Gelgelelim, adamın tabiatında pislik var.

Hálá Çalık yazıları yazıyor, hálá meşru kredi ilişkilerini ‘suçmuş gibi’ gösteriyor.

Hiç yüzü kızarmıyor.

Kendi patronuna hak saydığı bir ‘şey’in, niçin başkalarında kabahate dönüştüğünü ise açıklamıyor, açıklayamıyor.

Neyse...

Başta da söylediğim gibi, Doğan Medya Grubu’na kesilen ‘vergi cezası’ hoşuma gitmedi.

Büyük bir para bu...

Ne türden ve hangi miktarlarda ‘ticari işlem’ yapılmış olabilir ki, bu büyüklükte bir ceza ortaya çıktı?

Bu bir ‘susturma’ ve ‘gözdağı’ operasyonuysa, hiç hoş değil.

İsteyen, istediği yalanı yazabilir.

İsteyen, istediği manipülasyonu yapabilir.

İsteyen, istediği kişiye ve odağa ‘yandaş’ yazılabilir.

Sonuçta ‘halkın vicdanı’ var.

Bu vicdan her defasında galebe çalmış, ‘hakikati’ ortaya çıkarmıştır. Bundan sonra da böyle olacaktır.

Evet, Doğan Medya Grubu’na kesilen cezayı eleştirelim...

Lafın tam da burasında bir Ertuğrul Özkök ‘ama’sı gerekiyor.

Eleştirelim, ama...

Bu grubu ‘özgür basın’ yerine koymaktan da vazgeçelim. Hele, ‘Özgür basın susturuluyor’ iddialarını hiç ciddiye almayalım. Bu grubun, sadece gazetecilik refleksleriyle kalkıştığı iddialarına gülüp geçelim...

Karargah çıktılarından manşet kotaranlar mı özgür basın?

Parlamento sözkonusu olunca ‘eleştiri haklarını’ hatırlayan, cihet-i askeriye sözkonusu olunca dillerini yutanlar mı özgür basın?

İşlerine gelince hukuka sarılan, işlerine gelmeyince ‘herşey hukuktan ibaret değildir’ diyenler mi özgür basın?

Gitsin yatsınlar, adamın asabını bozmasınlar...

Bu haber 954 defa okundu.