Taraf yazarından Başbakan'a açık mektup

19 Şubat 2009 14:56 tsi
'Sayın Başbakan, bir yandan “1915 sorunu iki tarafın üzerinde henüz fikir birliğine varamadığı bir konudur, tarafsız tarihçilerce incelensin, ortak tarih komisyonu kurulsun” deyip, diğer yandan artık ırkçılığın dibine vurmuş bir yalanı gerçek

Markar Esayan / Taraf

Başbakan’a Sarı Gelin mektubu

Sayın Erdoğan,

Yaşım ya on üç, ya on dörttü. Bizim cemaatin Milli Eğitim’e bağlı bir okuluna gidiyordum. İl Milli Eğitim Müdürlüğü’nden talimat gelmiş. Cağaloğlu bilmem ne müzesinde Ermenilerin Türklere yaptığı mezalimin fotoğraf sergisi varmış, “devlet”, Ermeni liselerinde okuyan tüm öğrenciler bu sergiyi gezsin, tarihleriyle yüzleşsin emri vermiş. Talih bu ya, okulun en munis, en demokrat hocasını da başımıza vermişler, zavallı bizden daha tedirgin, ne yapacağını, nasıl davranacağını bir türlü kestiremiyor. Hangi hastalıklı zihniyet böyle bir şeyi akıl eder, hangi vicdanla buna onay verir akıl erecek gibi değil. Birkaç arkadaş itiraz ettik, girmedik sergiye. Hoca gammazlasaydı bizi, büyük bir ihtimalle eğitim hayatımız sona erecekti.

Buna benzer hisleri sizin de yaşadığınıza eminim; bu ülkelerin üvey evlatları olarak.

Bahsettiğim olayın üzerinden çeyrek asır geçti. Ülke değişiyor diye ümitlenirken, şimdi de Sarı Gelin-Ermeni Sorununun İç Yüzü diye bir belgesel belası çıktı başımıza. Tüm okullarda gösterilmesi için 17. MGK toplantısında “Asılsız Ermeni İddialarıyla Mücadele” kapsamında Genelkurmay tarafından “kamuoyunu bilgilendirmek maksadıyla” önerilmiş, daha sonra da parası yine bizzat Genelkurmay’ca ödenerek 56.388 tane satın alınmış. O DVD’ler Talim ve Terbiye Kurulu Başkanlığı’nca tüm okullara öğrencilere izlettirilmek üzere gönderilmiş. Tarih 10/1/2008. Geçen yıl boyunca da belli ki pek çok okulda gösterilmiş. Ama yine belli ki, “Ne oldu bu belgesel işi” diye okulları tekrar uyarma ihtiyacı hissedilmiş ve gösterimlerin “sonuç raporları” okullardan Bakanlık’ça talep edilmiş.

Eğitim sisteminin düştüğü duruma mı üzülürsün, askerin bu işlerde ne işi var diye mi düşünürsün, hadi Ermenileri düşünmedin, bunca çocuğun psikolojilerinin ne kadar zarar göreceğine mi yanarsın?

Siz sözde belgeseli izlediniz mi, Eğitim Bakanınız izledi mi Sayın Başbakan?

Alay eder gibi de, belgeselin adını Sarı Gelin koymuşlar. Zalimliğe bakar mısınız? Bizi birleştiren kutsallarımızla nasıl alay ediyorlar! O türkü bizim ortak tarihimizin özeti. Orada birlikte çektiğimiz tüm acıların tınısı var. Sevgili Hrant’ı andığımız günde Agos’un önünde o türkü çalıyor, Ermenice, Türkçe, Kürtçe... Böyle bir vicdansızlık olabilir mi? Buna izin veren bir “devlet” uygar ve demokratik olabilir mi?

Gelelim sözde belgeselin içeriğine... Sayın Erdoğan, şundan emin olunuz ki, bu belgeseli seyredenler, bırakın çocukları, aklı başına ermiş olgun insanlar dahi olsa Ermenilere düşman olacak, hatta intikam hırsıyla dolacaktır. Sözde objektiflik adına yer verdikleri birkaç Ermeniye bile tahammül edemeyip görüşlerini kesip biçmişler, kendi tezlerini doğrular hale getirip montajlamışlar. Bunu da o kadar pespaye yapmışlar ki, insan bu zihniyetin ardında beliren o çirkin siluetin cüretinden ürküyor. Düşünün, 15 milyon öğrenci, hem de çoğu daha iyi-kötü, doğru-yanlış ayrımını yapamayacak, kendini koruyamayacak yaştaki küçük çocuklar, sakallı bir dedenin Ermenilerin bir çocuğun kafasını babasının gözü önünde nasıl kestiklerini ağlaya ağlaya anlatışını izleyecekler. Bilim insanı sıfatındaki kişilerden –her bölümde defaten tekrarlanmak üzere- “İnsanlık tarihinin en karanlık sayfalarını yazan Ermeniler”, “Din Ermenilerde her zaman teröre hizmet etmiştir”, “Ermeniler kimliklerini suikastlarla kazanmışlardır”, “Ermenilerin tarihi Türklere yapılmış katliamlarla doludur”, “Ermenilerde suikast ve terör geleneği vardır”, “İnsanlık tarihinin en karanlık sayfalarını yazan Ermeniler”, “Ermeniler Nazi subayı olarak Yahudi soykırımının ön saflarında yer almışlardır” gibi “bilimsel” cümleler duyacaklar.

Belgeselden çıkan tek sonuç, Ermenilerin bu dünyadan derhal tehcir edilmesi gereken şeytani varlıklar olduğudur. Bu açıkça ırkçılıktır, cinayete, baskıya, pogroma zemin hazırlamaktır. Sadece Ermenilere karşı değil, hepimize karşı işlenmiş bir suçtur. Sayın Başbakan, bir yandan “1915 sorunu iki tarafın üzerinde henüz fikir birliğine varamadığı bir konudur, tarafsız tarihçilerce incelensin, ortak tarih komisyonu kurulsun” deyip, diğer yandan artık ırkçılığın dibine vurmuş bir yalanı gerçek diye el kadar çocuklara seyrettirilmesine göz yumamazsınız. Bu ahlaki olmadığı gibi, siyaset olarak da Türkiye’yi küçük düşüren bir yanlıştır.

Sayın Erdoğan, işte bu zihniyetle zehirlenen gençler bu ülkede karanlık güçlerin maşası olup cinayetler işlediler. Hrant Dink’i vuran çocuk “Ermeniyi öldürdüm” diye bağırdı, hatırlayınız. Bu ülkenin karakolunda katil zanlısının bayrak önünde kahramanlık fotoğrafları çekildi. Malatya’da üç günahsız insan Hıristiyan olduğu için boğazlandı, Rahip Santoro 17 yaşında bir çocuğa öldürtüldü. Bunların hiçbiri rastlantı değildi. Bu belgesellerle bebeklerden katiller yaratan bir karanlık besleniyor.

Sayın Başbakan, bu belgeselin sadece Ermeni okullarından değil, tüm okullardan geri çekilmesini talep ediyoruz sizden. Sadece bu da değil, madem Milli Eğitim Bakanı Çelik belgeselle ilgili bir genelge yayımlamadıklarını söylüyor, o zaman nasıl olup da Bakanlığın izni ve haberi olmadan böyle zararlı bir belgeselin tüm okullarda gösterilebildiğini soruşturmak da hükümetinize düşüyor.

Yanılıyor muyum?

Bu haber 824 defa okundu.