İsrail-Türkiye: Bir ihtimal daha var?

16 Şubat 2009 16:25 tsi
İsrail Kara Kuvvetleri Komutanı’nın açıklamasının çözümlenmesi çok yapıldı. En akla yakın gelenler söylendi. Özne Türkiye olduğu için, doğal olarak üzerimize aldık. Bu doğru. Ama Avi Mizrahi ‘psikolojik operasyon’ uzmanı. ‘Talî' m

Geçtiğimiz bir kaç günün en önemli olayı kuşkusuz, İsrail Kara Kuvvetleri Komutanı Avi Mizrahi’nin Türkiye’ye yönelik sözleriydi.

Davos’ta yaşananlardan sonra iki ülke arasındaki ilişkilerin, “yavaş yavaş soğusun” diye üzerinden geçilmemeye başlanmıştı. Daha doğrusu o sürecin başındayken, Mizrahi uluslararası bir toplantıda, Başbakan Erdoğan'ın İsrail Cumhurbaşkanı Perez'e yönelttiği “Siz öldürmeyi iyi bilirsiniz" sözlerine gönderme yaparak, “Erdoğan aynaya baksın" dedi.

Ondan sonra da Türkiye’nin hassas olduğu ne kadar konu varsa açtı ağzını yumdu gözünü. Konuşmayı aynen tekrarlamayalım ama temelde şu üç konuya gönderme yaptı. 1) Kürt meselesi, 2) Kıbrıs meselesi, 3) Ermeni meselesi.

Doğal olarak, yani bu üç maddenin bu şekilde ifade edilmesinin Türkiye’nin kanını beynine çıkarması normaldi.

Bu sözlerin Ankara’dan karşılık bulmaması imkansızdı ve ilgili tüm kurumlardan da yanıt aldı. Bunlardan biri de, Türk Silahlı Kuvvetleri’ydi. O da gerekli yanıtı verdi.

“Gerçekleri saptıran, maksadını aşan, talihsiz, hiçbir şekilde kabul edilemez, bulunduğu görevin yetki ve sorumluluklarıyla bağdaşmayan ifadeler” dendi.

Ama birşey daha söylendi, “en önemlisi de iki ülke arasındaki milli menfaatlere zarar verebilecek boyutta ifadeler”!

Davos olayından sonra Genelkurmay’ın Cuma günleri yaptığı ilk basın toplantısında gazeteciler Davos’u da sormuşlardı. Genelkurmay da, mealen, “ülkeler arasındaki ilişkiler devletlerin milli menfaatlerine dayanır” şeklinde yanıtlamıştı.

Şimdi görülüyor ki İsrailli komutanın söylemleri işi artık o noktaya kadar işi götürüyor.

Fakat daha garip daha doğrusu iyice komik olan, İsrail ordusunun yaptığı açıklama oldu. İsrail ordu sözcülüğü, İsrail Kara Kuvvetleri Komutanı Tümgeneral Avi Mizrahi'nin Türkiye ile ilgili görüşlerinin İsrail Silahlı Kuvvetleri'ne ait olmadığını ve orduyu bağlamadığını, kendileriyle ilgisi olmadığını açıkladı.

Şimdi böylesi bir açıklama neresinden tutsanız elde kalır. Eğer öyle ise, yani hakikaten Kara Kuvvetleri Komutanı’nın böylesi bir açıklaması yüksek komutanlığı bağlamıyor ise İsrail ordusunun disiplini üzerinde iyice düşünmek gerekiyor.

Buna inanılsa bile, açıklamadan sonra Türk Dışişleri’ne çağrılan İsrail’in Ankara Büyükelçisi de benzer bir yanıt verdi. “İsrail’in resmi görüşü değil” dendi.

Buradan da anlaşılıyor ki, İsrail Kara Kuvvetleri Komutanı ne kendi Genelkurmay’ını tanıyor ne de resmi hükümetini. Tabii dediğimiz gibi buna inanmak neredeyse imkansız.

Ama bir an için doğru olduğu kabul edilirse, işin rengi daha da değişiyor. Bu durumda bu önemli açıklamanın izahı; ancak İsrail derin devletinin işi olabilir fikriyle yapılabilir.

Mümkün mü? Çok değil ama, bu fikrî insicamın varacağı son nokta, İsrail’de bazılarının Türkiye ile İsrail ilişkilerinin bozulmasını arzu ettikleri.

Zor. Ama bir ihtimal. Yani açıklamada zikredilen konuların okuması yapıldığında, Türkiye’ye aba altından sopa göstedildiği fikri ilk akla gelendi. Ama bu yönü de var ise, yani İsrail derin devletinin girişimi söz konusu ise, olaya biraz da İsrail iç politikası bağlamında bakmak gerekiyor.

İsrail’de yeni biten seçimlerin ardından ortaya çıkan tablo, tek partili bir hükümetin kurulmasına, hatta iki partili bir hükümetin kurulmasına bile ihtimal vermiyor.

Livni ile Netenyahu arasında Başbakanlık kavgası başlamış durumda. Her iki lider de kendi partisinin Başbakanlığı almasını istediği gibi, başkaca bir formüle de yeşil ışık yakmıyor.

Bu da sertlik yanlısı ve şahin bir hükümetin kurulma ihtimalini yükseltiyor. İşte İsrail Kara Kuvvetleri Komutanı ve “psikolojik operasyonlar uzmanı” Mirzahi’nin açıklaması böylesi bir iç dinamik denklemine denk düşüyor!

www.iyibilgi.com

Bu haber 1,383 defa okundu.