çağrının düşündürdükleri | " /> çağrının düşündürdükleri | "/>

En Sıcak Konular

Bir çağrının düşündürdükleri

16 Şubat 2009 12:42 tsi
Bir çağrının düşündürdükleri Erbil’de bir toplantı düzenleniyor. Bu toplantıda yapılan bir çağrı, “tam da zamanıdır” dedirtiyor. Bunun için korku ve kaygılardan uzak, kendine güvenli davranmak yeter. Üstelik Türkiye’nin çıkarlarının gereği de bu. Neden mi?

Abant Platformu, “Barışı ve Geleceği Birlikte Aramak” başlıklı toplantısını, bazen “Kuzey Irak”, bazen “Irak’ın kuzeyi”, daha seyrek olarak “Kuzey Irak’taki Bölgesel Kürt Yönetimi” olarak isimlendirilen, ama resmiyetteki adı doğrudan “Kürdistan” olan bölgesel Kürt yönetiminin başkenti Erbil’de yapıyor.

 

Erbil’de toplantı yapmak…
Abant Platformu, daha önce de Kürt sorununun ele alındığı birçok toplantıya imza atmıştı. Toplantının Erbil’de yapılmasının başlı başına anlamlı olduğunu baştan belirtmek gerek.

 

Bu tür toplumsal sorunların ele alındığı toplantıların üniversite veya otel odalarında yapılmasını küçümsüyor değilim, ama sorunun bizatihi yerinde yapılması, her açıdan daha önemli.

 

Öncelikle katılımcıların görüş ve düşüncelerini etkileyecek bir öneme sahip. Söz konusu olan Kürt sorunu olunca, birçok akademisyenin, yazarın, her gün memleket meseleleri üzerine görüş beyan eden insanlarımızın Ankara’dan öteye adım dahi atmamış olması, üzerinden atlanamayacak bir eksiklik değil midir?

 

Öte yandan sorunun sıcak olarak yaşandığı yerden verilecek olan mesaj da, aynı mesajın İstanbul’da veya Ankara’da verilmesinden daha güçlü bir etki yaratmasına neden olmaz mı?

Bu nedenle “Barışı ve Geleceği Birlikte Aramak” adını taşıyan bir toplantının Erbil’de yapılıyor olmasını başlı başına önemsemek gerekiyor.

 

‘Ezber bozma’ çağrısı
Devam eden toplantıda, Diyarbakır Sanayi ve Ticaret Odası Başkanı Galip Ensarioğlu bir konuşma yaptı. Ensarioğlu konuşmasında Cumhurbaşkanı Abdullah Gül’e bir çağrıda bulundu.

 

Ensarioğlu konuşmasında ve Cumhurbaşkanı Gül’e yönelik çağrısını dile getirirken, “Kuzey Irak” mı, “Irak’ın kuzeyi” mi veya bir başka “yer” mi olduğuna bir türlü karar veremediğimiz bölge için doğrudan “Kürdistan” dedi.

 

Ensarioğlu konuşmasında şu görüşlere yer verdi:

 

"İlk kez bir ekonomi tebliği sunacağım. Bu bölgenin tamamı Osmanlı’dan ortaya çıkan ülkeler olduğu için ticaretle siyaseti birbirinden ayıramıyoruz. Dünyada ticaret siyasi ilişkilere yön verirken maalesef bizde siyasi yaklaşımlar, her şeye yön veriyor. Kürt bölgesindeki malların yüzde 80’i Türkiye’den giderken bu rakam şimdilerde yüzde 50’ler düzeyine inmiş bulunuyor. İnşaat işkolunun yüzde 95’ini Türk firmaları yapmaya devam ediyor.”

 

Ensarioğlu bu bilgileri verdikten sonra; “Şanlıurfa’dan Habur’a otoyol yapılmalı. Türkiye Cumhurbaşkanı Gül, Ermenistan’a yaptığı ziyaretin bir benzerini bu bölgeye yaparak ezberleri bozmalı. Bu yapılırsa sınırlar kağıt üzerinde kalır. Türkiye ile Kürdistan arasında Benelüx ülkeleri arasındaki bir ilişki kurmalı” dedi.

 

Ensarioğlu’nun şu kıyaslaması da oldukça dikkat çekici:

 

“12 Avrupa ülkesi Erbil’de konsolosluk açtı. İran açtığı 2 konsoloslukla ticaretinde patlama yaptı. Türkiye ise ticari ataşesi bile yok. En çok aranan ve satılan mallar Türk malı olmasına rağmen Türkiye’nin gündeminde konsolosluk yok. Türkiye komşuluk ve akrabalık bağlarına rağmen bölgenin Arap bölgesine bağlanmasını istemesi, bölgenin olmadığı gibi Türkiye’nin de menfaatlerine değil. Türkiye'nin Ortadoğu'ya açılan kapısı Kürdistan, Küdistan'ın Batı'ya açılan kapısı ise Türkiye'dir.”

Cumhurbaşkanı Gül’ün bir spor müsabakası vesilesiyle Erivan’ı ziyaret etmesi, gerçek bir “ezber bozma” etkisi yaratmıştı.

 

Neredeyse bütün dünya güçlerinin, güç odaklarının gözlerini dikmiş olduğu bir bölgede Türkiye’nin bir konsolosluğunun dahi olmaması nasıl izah edilebilir?

 

Bunun nedenini elbette ki biliyoruz. Ama o “neden”i aşmanın zamanı çoktan geldi.

 

Ticaretten gündelik yaşama kadar, “orada” yaşayan insanların gözleri Türkiye’dedir. Bölge ile uzun bir sınırımız vardır. Bölgenin Türkiye’ye karşı faaliyetlerin “odak” noktalarından biri olmaktan çıkarılması, sanıldığı kadar zor değildir.

 

Türkiye’nin “Kuzey Irak” konusunda çıkarlarını gözeterek geliştireceği yeni bir yaklaşım, Cumhurbaşkanı Gül’ün Erivan ziyaretinden çok daha güçlü bir “ezber bozan” etki yaratacaktır.

 

Hasan Soylu www.iyibilgi.com



Bu haber 796 defa okundu.


Yorumlar

 + Yorum Ekle 
    kapat

    Değerli okuyucumuz,
    Yazdığınız yorumlar editör denetiminden sonra onaylanır ve sitede yayınlanır.
    Yorum yazarken aşağıda maddeler halinde belirtilmiş hususları okumuş, anlamış, kabul etmiş sayılırsınız.
    · Türkiye Cumhuriyeti kanunlarında açıkça suç olarak belirtilmiş konular için suçu ya da suçluyu övücü ifadeler kullanılamayağını,
    · Kişi ya da kurumlar için eleştiri sınırları ötesinde küçük düşürücü ifadeler kullanılamayacağını,
    · Kişi ya da kurumlara karşı tehdit, saldırı ya da tahkir içerikli ifadeler kullanılamayacağını,
    · Kişi veya kurumların telif haklarına konu olan fikir ve/veya sanat eserlerine ait hiçbir içerik yayınlanamayacağını,
    · Kişi veya kurumların ticari sırlarının ifşaı edilemeyeceğini,
    · Genel ahlaka aykırı söz, ifade ya da yakıştırmaların yapılamayacağını,
    · Yasal bir takip durumda, yorum tarih ve saati ile yorumu yazdığım cihaza ait IP numarasının adli makamlara iletileceğini,
    · Yorumumdan kaynaklanan her türlü hukuki sorumluluğun tarafıma ait olduğunu,
    Bu formu gönderdiğimde kabul ediyorum.




    En Çok Okunan Haberler


    Haber Sistemi altyapısı ile çalışmaktadır.
    10,495 µs