Konuşmak iyidir...

15 Şubat 2009 19:07 tsi
Susurluk’a dikkat: Ergenekon Susurluk’u ve Susurluk da Ergenekon’u çözüyor. “Bazıları” için artık saklamanın ve saklanmanın bir gerekçesi kalmadı. Çünkü o “gerekçe” çöktü. Yaşar Öz’den sonra “konuşma&#

Ergenekon soruşturması, özellikle eski özel harekatçı İbrahim Şahin’in soruşturma kapsamına dahil edilmesi ve silahlar, bombalar bulunan “kazılarla”, çok net bir şekilde Susurluk olayıyla yakından bağlantılı bir mecraya girdi.

Eski JİTEM subaylarının soruşturma kapsamına dahil edilmesi, davayı, daha da “derinleştiren” bir etki yarattı.

Bu arada, dokunulmazlığı nedeniyle yargı önüne çıkarılamayan Mehmet Ağar, geçtiğimiz günlerde yargı önüne çıkarak, Susurluk olayı kapsamında ifade verdi.

Ağar’ın ifadesinde Yaşar Öz’le ilgili bir soruya cevap verirken, kumarhane işletmek ve diğer suçları nedeniyle halen Tekirdağ F Tipi Cezaevi’nde tutuklu bulunan Öz için “insan simsarı” demesi, Yaşar Öz’ün “konuşurum” diyen bir mektup yazmasına ilham verdi. (Bknz. O mektupta saklı şifreler/İyibilgi)

Hatırlanacaktır; geçen yıl eski özel harekatçı ve Susurluk hükümlülerinden biri olan Oğuz Yorulmaz’ın annesi, “Oğlumu kirli işlerinde kullandılar” yolunda bir açıklama yapmıştı. Ardından bir başka Susurluk hükümlüsü, Ayhan Çarkın da katıldığı bir TV programında “bin kişi öldürmüşüzdür” şeklinde dudak uçuklatan ifşaatlarda bulunmuştu.

İbrahim Şahin’in geçtiğimiz haftaya damgasını vuran ifadeleri ise, malum.

Bu tablonun ortaya koyduğu bir gerçek var: Susurluk, Ergenekon’un zayıf halkası…

Bu tespiti yapmamıza imkan veren hatırlattığımız gelişmelerin de bir nedeni var elbette. İçerisine girdikleri ilişki ağları çöken, kendilerine ve birbirlerine güvenlerini kaybedenler, kendilerinde sakladıkları gerçekleri daha fazla “saklamaları” için sahip oldukları gerekçeyi de yitirmiş oluyorlar.

Siz daha önce Yaşar Öz’ün Mehmet Ağar hakkında bu kadar tehditkar ifadelerle “konuşurum!” diyebileceğini düşünebilir miydiniz?

Ortaya çıkan bu “konuşma” eğilimi, hiç kuşkusuz Ergenekon savcılarının da dikkatini çekmiş olmalıdır. Bugünlerde Yaşar Öz’ün ifadesine başvurmalarına kimse şaşırmamalı.

Ergenekon sanığı Sami Hoştan’ın duruşmalardan birinde Abdullah Çatlı’nın “boş” çantasını gündeme getirmesi de manidar bir gelişmeydi. Hoştan mahkeme heyetine “Çatlı’nın çantası bende” dedikten sonra, “mahkeme karar verdiği gün, verilen karara göre bu çantayı açıklayacağım” demişti. Fakat her “ne” olduysa Hoştan, mahkemenin kararını beklemeden çantayı mahkeme heyetine teslim etmek istedi. “Boş” bir çantanın bu üslupla gündeme getirilmesi, acaba, “birilerine” verilen “konuşurum” mesajı mıydı?

Susurluk deyince, tabii, adı anılmadan geçilemeyecek bir başka isim de, Sedat Edip Bucak’tır. Susurluk hükümlüsü Bucak, uzun süre “hafızasını kaybettiği” için konuşmadı, kamuoyu önüne çıkmadı. Halen de gündeme gelmemeye büyük özen gösterdiği anlaşılıyor.

Sedat Edip Bucak’ın Ergenekon’la bağlantılı şekilde Susurluk olayının yeniden gündeme gelmesine dair söyleyecekleri yok mudur? Bir “konuşacağım” sürprizi de Bucak yaparsa, “karanlıktaki” birçok şey açığa çıkacak…

Konuşmak iyidir. Konuşanın vicdanını rahatlatır ve Türkiye’nin önünü, ufkunu açar…

Hasan Soylu www.iyibilgi.com

Bu haber 1,100 defa okundu.