Yeni anayasa: Nasıl?

15 Şubat 2009 14:40 tsi
Erdoğan, bir gazetecinin değil ama bir öğrencinin sorusu üzerine açıkladı: Yeni anayasa Nisan’da. Yeni, sivil bir anayasa yapmanın önünde CHP gibi bir engel olmasına rağmen mi Nisan’da? Bizce evet. Çünkü bu “engel”i aşmak imkansız

Başbakan Erdoğan Sivas’a giderken bir öğrencinin sorusuyla karşılaştı: “Bizi darbe anayasasından ne zaman kurtaracaksınız?”

Erdoğan, öğrencinin sorusuna çok net bir cevap verdi ve Nisan ayını işaret etti. Yani 29 Mart yerel seçimlerinden hemen sonrasını...

Aslında AKP’nin yeni ve sivil bir anayasa yapma vaadi, 22 Temmuz seçimlerinde gündeme gelmişti. Seçimlerin ardından, sancılı cumhurbaşkanlığı seçimleri de tamamlandıktan sonra, AKP konuyu gündeme getirdi. Sivil toplumda da “nasıl bir anayasa” sorusuna cevaplar arayan tartışmalar, forumlar düzenlendi.

AKP’nin kapatılma davası, ülke gündemini bloke eden bir etki yarattı ve dolayısıyla yeni ve sivil bir anayasa konusu da gündemden düştü.

Kapatılma davasının bitmesinin ardından ise, yeni anayasa konusu yeniden gündeme getirildiğinde, anamuhalefet partisi “canla başla” meclisin konuyu ele almasına engel oldu. Baykal “bu meclis anayasa yapamaz” dedi. Açıkçası, AKP de konuyu gündemde tutmak adına çok da istekli davranmadı.

O gün bugündür “yeni anayasa” konusu ilk defa bu kadar açık ve net bir dille telaffuz edildi. Hem de tarih belirtilerek.

Bu konuda yeni anayasanın gerekli kıldığı bazı hassasiyetleri belirtmekte fayda var.

Birincisi, mecliste grubu bulunan partilerin yeni anayasanın oluşturulması sürecine kendilerini katmalarının sağlanması gereğidir.

CHP, MHP ve DTP’nin “nasıl bir anayasa” sorusuna cevaplarının, yeni anayasanın oluşturulmasında demokratik sürece katılmaları açısından önemi büyük.

Aksi durumda tek başına AKP’nin kendi gücüyle yaptığı bir anayasanın, Türkiye’yi 1982 darbe anayasasından kurtarmak adına olumlu olacağı söylenebilir, ama bugünden belli ki “AKP’nin anayasası” gibi bir ithamın gölgesinde kalacağı da açık.

CHP’nin “istemezük” tutumu bilindiğine göre bu mutabakat nasıl sağlanacak? Bu durumda TBMM Başkanı Köksal Toptan’ın rolünün önemi artıyor. Zaten Başbakan Erdoğan da “seçimden sonra meclis başkanı Toptan’ın arayışa gireceğini” belirtti.

Bu noktada ikinci hassasiyete dikkat çekmek gerekiyor: Yeni anayasa sürecine sivil toplumun katılımına önem vermek… Bu, öncelikle yeni anayasa ile toplumun her kesiminin ilgili olması gerektiğinden dolayı böyle. Eleştiriler, öneriler, katkılar, canlı bir tartışma ortamının yaratılması, anayasanın şekillenmesinde olabildiğince demokratik bir anlayışın hakim olmasını sağlayacaktır.

Öte yandan sivil toplum kuruluşlarının, meslek odalarının, sendikaların, demokratik kitle örgütlerinin, siyasi parti ve oluşumların konuyu duyarlılıkla sahiplenmeleri, CHP’nin engelleyici politikasını aşmada da önemli bir rol oynayabilir.

Sonuçta CHP ve MHP ile bir bütün olarak herkesin karar vermesi, tercihini netleştirmesi gereken husus şudur: Türkiye darbe döneminde yapılmış bir anayasa ile mi yoksa kendi sivil siyasi iradesiyle şekillendirdiği bir anayasa ile mi yönetilmelidir?

Türkiye, siyasi tarihi boyunca ilk defa sivil, siyasi iradesiyle bir anayasa yapma şans ve imkanına sahip olmuşken, CHP’nin darbe anayasasını “sonuna kadar” savunması mümkün olmayabilir.

En azından böyle düşünmek istiyoruz.

Yoksa CHP’yi bekleyen son, onu her seçimde eriye eriye barajın altına düşürecek olan bir sondur…

Bu konuyu sürdüreceğiz...

www.iyibilgi.com

Bu haber 693 defa okundu.