faturayı polise kesti! | " /> faturayı polise kesti! | "/>

En Sıcak Konular

Adil Serdar Saçan faturayı polise kesti!

13 Şubat 2009 22:58 tsi
Adil Serdar Saçan faturayı polise kesti!
Ergenekon'dan Silivri Cezaevi'nde tutuklu bulunan Adil Serdar Saçan, mahkemeye verdiği dilekçede polise ağır ithamlarda bulundu.

Mahkeme tarafından Emniyete, Ergenekon Örgütü'ne ilişkin bilgi sorulduğunu, bilinmesine rağmen kasten yanıltmak amacıyla böyle bir kayda rastlanılmadığının belirtildiğini ileri süren Saçan, bu soruşturmanın "Veli Küçük ve grubu" koduyla kayıtlarda bulunduğunu iddia etti. Mahkeme, söz konusu iddialarla ilgili olarak Emniyet'tten bilgi istenmesine karar verdi.

Ergenekon davasının öğleden sonraki oturumunda tutuklu sanıklardan Behiç Gürcihan, tahliye olunca iki şeyi yapmayı planladığını söyledi. "Cumhuriyet Savcısı Yetiştirme Vakfı" kuracağını ve savcı olmak isteyen gençlere burs vereceğini, Ergenekon davasını anlatacağını söyledi. Gürcihan, yapmayı planladığı ikinci şeyin "Hayatının kadınını bulmuşken dışarı çıkar çıkmaz çocuk yapmak" olduğunu ve çocuğunu bir hukukçu olarak yetiştirmeyi düşündüğünü söyledi.

Kendi vicdan muhakemesinde mahkeme heyetini beraat ettirdiğini söyleyen Gürcihan, "mahkeme heyeti, 'Senin vicdan muhakemenin ne önemi var?' diye düşünebilir. Sizin Ergenekon Davası'yla ilgili gerekçeli kararınızın yıllar sonra okunma şansı, benim kitaplarımın okunması ihtimalinden daha az. Onun için benim vicdan muhakememin çok önemi var." dedi.

Gürcihan, çocuğuna mahkemeyi anlatırken ya da yazılarında mahkeme heyeti için, "İçine atıldıkları denge oyunu içinde pek çok hatalar yapsalar da herşeye rağmen sonunda düğümü çözmeyi başardılar" demeyi arzu ettiğini belirterek tahliye talebinde bulundu.

Tutuklu sanıklardan Sevgi Erenerol da daha önce yaptığı Bakırköy Kadın ve Çocuk Tutukevi'ne nakil talebinin Ceza ve Tevkif Evleri Genel Müdürlüğü tarafından reddedildiğini belirterek, zaman zaman koridordan geçerken erkek mahkumların rahatsız edici bakışlarına maruz kaldığını, can ve ırz güvenliğinden endişe duyduğunu, maksatlı olarak burada bırakıldığını savundu. Erenerol, tutuklu bulunduğu cezaevinin şartlarının yerinde tespit edilerek, Bakırköy Kadın ve Çocuk Tutukevi'ne naklinin sağlanmasını talep etti.

Gizli tanık Osman Yıldırım'ın ifadelerinin kendilerine parçalar halinde verildiğini belirten tutuklu sanık Muzaffer Tekin, bu ifadeleri incelediklerinde çelişkiler bulunduğunu tespit ettiklerini söyledi.

Tutuklu sanık Kemal Kerinçsiz de 9 No'lu gizli tanık olarak geçen Osman Yıldırım'ın 12 Mart 2008 tarihli ifade tutanağı incelendiğinde tanığın ifadesinin aynı gün içinde tamamlandığının görüldüğünü, ancak ifadenin bir yerinde Yıldırım'ın "İşte onların hepsini ben dün anlattım aslında" diyerek, savcıların bir gün önce cezaevine Yıldırım'la görüşmeye gelerek kayıtlara alınmayan bir görüşme yaptıklarının ortaya çıktığını savundu.

Kerinçsiz, "Yıldırım'a bir gün önce gelerek ifadesini dikte ettiriyorlar. Savcılığın tanığı nasıl yönlendirdiği inkar edilemez biçimde ortaya çıkmıştır. Bu görevin kötüye kullanılmasıdır. Mahkemenin bu çirkinlikler içinde yargılamayı bu savcılarla sürdürmesi mümkün değildir. Savcıların değiştirilmesi için Cumhuriyet Savcılığı'na müracaat edilmesini talep ediyorum." dedi.

Tutuklu sanık Kemal Kerinçsiz'in avukatı Tolga Akalın, soruşturma ve kovuşturmanın birlikte yürütüldüğünü, bunun yasalara ve uluslararası sözleşmelere aykırı olduğunu belirterek, basından takip ettikleri kadarıyla soruşturma sonunda 2. hatta 3. iddianamenin hazırlanmasının söz konusu olduğunu söyledi. İkinci iddianameyle açılarn davanın görülmekte olan dava ile birleştiğinde her iki davanın iddianamesinin yeniden sanıklara okunmasının gerekeceğini, kovuşturmanın başka aşamalarının da tekrarlanmasının gündeme geleceğini anlatan Akalın, "Bu durumda huzurunuzdaki sanıklar bitmeyecek, uzun yıllar sürecek bir yargılamayla karşı karşıyadır." iddiasında bulundu.

Bu gerekçelerle soruşturmanın sonlandırılmasının istenebileceğini, ancak mahkemenin buna yetkisi olmadığını belirten Akalın, kovuşturmanın durdurulup, sanıkların tahliye edilmesine karar verilmesini talep etti. Akalın, "Kıyas yolu ile durma kararı talebimiz, naip hakim çalışmasından sonra değerlendirilsin" diye konuştu.

Öte yandan avukat Mehmet Cengiz, soruşturma kapsamında Silivri Cezaevi'nde tutuklu bulunan Adil Serdar Saçan'ın mahkemeye bir dilekçe gönderdiğini söyledi. Ek iddianame hazırlandığı için duruşmalara katılamadığını belirten Saçan'ın, dilekçesinde bazı konularda mahkemenin kasten yanıltıldığını ve adalete yardımcı olmak için bazı hususları bildirmek istediğini söyledi.

Saçan, isminden sıkça bahsedilen Tuncay Güney'in 2001 yılında Asayiş Şube Müdürlüğü görevlilerince gözaltına alındığında Susurluk benzeri bir yapılanmadan bahsetmesi nedeniyle Organize Suçlar Şube Müdürlüğü'ne teslim edildiğini belirtti. Güney hakkında "Oto sahteciliği" ve "Çete" suçlamasıyla adli işlem yapıldığını belirten Saçan, "Gözaltındayken Veli Küçük ve örgütlenmesinden bahsettiği için konu DGM Başsavcılığı'na iletilmiş, Başsavcılıktan izin, Veli Küçük ve Grubu hakkında çalışma yapılmak üzere alınmıştır. Çünkü Organize Suçlar Şube Müdürlüğü, mafya örgütleriyle mücadele amacıyla kurulmuştur. Örgüt isimleri, liderlerinin isimleriyle anılmakta ve arşivlenmektedir. Başsavcılık da izni, Susurluk olayının soruşturma numarası üzerinden vermiştir." dedi.

2001 yılında Organize Suçlar Şube Müdürlüğü'nün teknik imkanları olmadığı ve Tuncay Güney'i İstihbarat Şube Müdürlüğü görevlilerinin 2000 yılı Kasım ayından 2001 yılı Mart ayına kadar telefon dinlemesi dahil, teknik takibe aldıklarını belirten Saçan dilekçesinde, bu nedenlerle Güney'in sorgusunu İstihbarat Şube Müdürlüğü görevlilerinin yaptığını söyledi. Saçan, İstihbarat görevlilerinin, daha sonra bu kasetlerden iki suretini Organize Suçlar Şube Müdürlüğü'ne gönderdiğini söyledi.

İznin Veli 'Küçük ve grubu' olarak alındığını belirten Saçan, İstanbul İstihbarat Şube ve Organize Suçlar Şube Müdürlüğü'nün kayıtlarına da bu şekilde geçtiğini söyledi. Emniyet Genel Müdürlüğü'ne Ergenekon terör örgütü adıyla bir yapılanmanın varlığından haberdar olup olunmadığının sorulduğunu hatırlatan Saçan dilekçesinde şu açıklamalara yer verdi: "Genel Müdürlük bu durumu bilmesine rağmen, salt mahkemenizin yazısı üzerinden arşiv taraması yaparak, bence kasten yanıltıcı yanıt verip, bu isimde bir örgüte rastlanamadığını belirtmiştir."

Adil Serdar Saçan, dilekçesinin sonunda gerçeklerin ortaya çıkması için mahkemeden bazı taleplerde bulundu:

"İstihbarat Hizmetleri Yönetmeliği gereği İstihbarat Şubesi'ne bildirilen 'Veli Küçük ve grubu' ile ilgili olarak İstihbarat Daire Başkanlığı'nın bilgilendirilip bilgilendirilmediği ve Veli Küçük ve grubuyla ilgili yapılan çalışma kapsamında Tuncay Güney ve Ümit Oğuztan isimli şahısların sorgu kasetlerinin orijinallerinin nerede olduğunun, kaset çözümlerinin arşivlerinde bulunup bulunmadığının ve bu şahıslarla ilgili arşivlerine intikal etmiş tüm belgelerin onaylı suretlerinin istenmesi halinde gerçekler ortaya çıkacaktır."

Avukat Mehmet Cengiz, bu doğrultuda Emniyet Genel Müdürlüğü İstihbarat Daire Başkanlığı ile İstanbul Cumhuriyet Başsavcılığı'ndan daha önce "Ergenekon örgütü" olarak sorulan sorunun "Veli Küçük ve grubu" olarak tekrar sorulmasını talep etti.

Mahkeme Başkanı Köksal Şengün, Adil Serdar Saçan'ın söz konusu dilekçesinin mahkemeye gelmediğini söylemesi üzerine Cengiz, Saçan'ın 'Şüpheli' olması nedeniyle dilekçenin soruşturma dosyasına gitmiş olabileceğini ifade etti.

Cumhuriyet Savcısı Mehmet Ali Pekgüzel, tutuklu sanıklardan Vatan Bölükbaşıoğlu'nun 5. kez tahliyesini istedi.

Dava dosyasına gelen belgeleri okuyan Mahkeme Heyeti Başkanı Şengün, Danıştay saldırısına ilişkin olarak tüm cerayim evrakının ve cenaze görüntülerinin mahkemeye gönderildiğini açıkladı.

Taleplerin ardından verilen ara sonunda mahkeme başkanı Şengün, avukat Mehmet Cengiz'in talebi doğrultusunda, Emniyet Genel Müdürlüğü İstihbarat Daire Başkanlığı'na yazı yazılarak, Adil Serdar Saçan'ın dilekçesinde belirtilen kişilerle ilgili ellerinde herhangi bir kaset olup olmadığının sorulmasına, var ise gönderilmesinin istenmesine karar verdiklerini açıkladı.

Sanık Sevgi Erenerol'da ele geçirildiği öne sürülen, kendilerine ait kişisel belgelerle ilgili profesör doktor Hüsamettin Erdem, Prof. Dr. Tacettin Uzun ve Yard. Doç. Dr. Hidayet Işık'ın talepleri doğrultusunda davaya müdahil olarak katılmaları karara bağlandı.

Tutuklu sanıklardan Sami Hoştan, Serhan Bolluk ve Abdulmuttalip Tonçer'in dosya kapsamı, suç vasıflarının değişme ihtimali ve tutuklulukta geçen süreler dikkate alınarak tahliyelerine karar verildi. Tahliye edilen 3 sanığa yurt dışı çıkış yasağı konuldu. Mevcut hallerinin sürdürülmesine dair verilen ara karara, 14. Ağır Ceza Mahkemesi'ne itiraz hakları bulunduğu konusunda sanıklar ve müdafilerine ihtarat yapılmasına karar verilen duruşma bu nedenle 23 Şubat 2009 günü saat 09:30'a bırakılmasına oy birliği ile karar verildi.

cihan

 



Bu haber 696 defa okundu.


Yorumlar

 + Yorum Ekle 
    kapat

    Değerli okuyucumuz,
    Yazdığınız yorumlar editör denetiminden sonra onaylanır ve sitede yayınlanır.
    Yorum yazarken aşağıda maddeler halinde belirtilmiş hususları okumuş, anlamış, kabul etmiş sayılırsınız.
    · Türkiye Cumhuriyeti kanunlarında açıkça suç olarak belirtilmiş konular için suçu ya da suçluyu övücü ifadeler kullanılamayağını,
    · Kişi ya da kurumlar için eleştiri sınırları ötesinde küçük düşürücü ifadeler kullanılamayacağını,
    · Kişi ya da kurumlara karşı tehdit, saldırı ya da tahkir içerikli ifadeler kullanılamayacağını,
    · Kişi veya kurumların telif haklarına konu olan fikir ve/veya sanat eserlerine ait hiçbir içerik yayınlanamayacağını,
    · Kişi veya kurumların ticari sırlarının ifşaı edilemeyeceğini,
    · Genel ahlaka aykırı söz, ifade ya da yakıştırmaların yapılamayacağını,
    · Yasal bir takip durumda, yorum tarih ve saati ile yorumu yazdığım cihaza ait IP numarasının adli makamlara iletileceğini,
    · Yorumumdan kaynaklanan her türlü hukuki sorumluluğun tarafıma ait olduğunu,
    Bu formu gönderdiğimde kabul ediyorum.




    En Çok Okunan Haberler


    Haber Sistemi altyapısı ile çalışmaktadır.
    8,253 µs