CIA uzmanından Türkiye incileri | " /> CIA uzmanından Türkiye incileri | "/>

En Sıcak Konular

Eski CIA uzmanından Türkiye incileri

13 Şubat 2009 12:32 tsi
Eski CIA uzmanından Türkiye incileri 'Ben, Erdoğan'ın, İsrail'e yönelik tavrının bölgede olması gereken "normal" tavır olduğunu savunmaktayım - en azından ılımlı demokratik Müslüman hükümetler için.'

Tülin Daloğlu / HaberTürk

Amerikan Başkanı Barack Obama'nın Ortadoğu Özel Temsilcisi George Mitchell, Şubat sonu, bölgeye ikinci ziyaretini yapacak. Türkiye'nin bu ziyaret kapsamına alınıp alınmayacağını henüz bilmiyoruz. Ancak, Başbakan Erdoğan'ın, Davos'ta, Dünya Ekonomik Forumu toplantıları platformunda, Gazze ile ilgili yapılan bir oturumu büyük bir tepkiyle terk etmesinin ardından Türkiye'nin Ortadoğu'da ki rolü de gündeme taşındı.

Geçtiğimiz günlerde, Ortadoğu uzmanı Michael Rubin'in bu konuda ki görüşlerini almıştık.

Bugün ise, yine aynı konuda, Graham Fuller'ın görüşlerini dikkate getiriyoruz. Her iki Türkiye uzmanının olayları algılayış ve değerlendirişlerindeki çarpıcı farklılık, aynı zamanda, Türkiye'de görüş ayrışmalarının da bir yansıması.

Profesyonel kariyeri Amerikan istihbarat servisi CIA'de şekillenmiş olan Graham Fuller, on beş yıl Ortadoğu ve Asya ülkelerinde görev yaptıktan sonra, yine CIA'de Ulusal İstihbarat Konseyi'nin başkan yardımcılığını da yürütmüş bir yetkili. Washington'da ki etkin düşünce kuruluşlarından RAND'da çalıştığı yıllarda yazdığı Türkiye analizleri ise Fuller'ı, Türkiye'de bilindik bir isim yaptı. Halen Simon Fraser Universitesi tarih bölümünde ders veren Graham Fuller, Amerika'nın batı kıyısında Vancouver'dan gönderdiği elektronik postayla, Başbakan Erdoğan'ın Davos çıkışını ve Türkiye'nin bölgedeki rolünü değerlendirdi.

Fuller'ın yorumunu aynen aktarıyoruz:

"Türkiye'nin, Ortadoğu'da yeniden büyük bir oyuncu olarak belirmesi olağanüstü bir olaydır. Sadece son beş - on yıl içinde ki gelişmelerin perspektifinden değil, son yüzyıl içinde yaşanan değişimin gerektirdiği bir ihtiyaçtan haraketle değerlendirme yapmak gerekmektedir - Ortadoğu'da hayli
etkin Osmanlı İmparatorluğu'nun sona yaklaşması; Türkiye'nin, 1945 ve 1975 arasında akılalmaz anormal jeopolitik konumu sonucu Ortadoğu sahnesinden tamamen yokoluşu veya "Amerika'nın sadık müttefiki oluşu"; ve sonra, yavaşca, Kemalist değerlerin Türk politikası içinde daha normal bir seviyeye indirgenmesiyle Ortadoğu'ya kaçınılmaz mantiki bir geri dönüş yaşamasına bir bütün olarak bakıp, değerlendirmek gerekmektedir. (Doğrusu, bugünkü Türk politikası, Kemalist değerlerin indirgenmesinden başka birşey değildir. Yeni kitabım, "Yeni Türkiye Cumhuriyeti," Türkiye'nin Ortadoğu'da varoluşunu, sonra çekilişini, ve daha sonra tekrar dönüş döngüsünü anlatmaktadır.)

Ben, cüret edip, Türkiye'nin, İsrail'e yönelik pozisyonunun "normal" bir bakış açısı olduğunu söyleyecem. Keza Ortadoğu'da, çoğu Müslüman ülkenin, normal koşullarda, İsrail'e böyle yaklaşması beklenmektedir. Ama, tabii ki bugün koşullar normal değil. Aslında, hayli suni  rejimler öylesine kendilerine güvensizler ki hepsi Washington'a yaşam-hattına bağlılar - özellikle Mısır, Ürdün, Suudi Arabistan. Bu ülkelerin, Washington'a bağımlılıkları, İsrail'e karşı tahmin edilebilecek "normal" bir tavır almalarını engellemektedir. Ben, Erdoğan'ın, İsrail'e yönelik tavrının bölgede olması gereken "normal" tavır olduğunu savunmaktayım - en azından ılımlı demokratik Müslüman hükümetler için. Ve, tabii ki, aynı zamanda,Washington tarafından destek görmeyen diğer diktatörler de İsrail'e karşı radikal bir pozisyon alarak sorguya açık varlıklarını sağlamlaştırmak istemektedirler - mesela Suriye, İran, daha önceleri Saddam ve Kaddafi, ve hatta Yemen de dahil olmak üzere.

Eğer Ortadoğu gerçekten daha demokratik bir yönetime doğru yönelecek olursa - ki mutlaka bir gün olacaktır - İsrail çok daha açıksözlülükle eleştirilecektir. Gazze'de yaşanan toplu katliama karşı daha yüksek eleştirel ses duyulacaktır. Böyle bir olayın yaşandığı zamanda, İsrail'de elçiliği bulunan çoğu Müslüman ülkenin büyükelçilerinin görevlerini kesintiye uğramadan sürdürmüş olmalarını anlayabilmek mümkün değildir.

Özetle, Ortadoğu'ya demokrasi gelmesi, İsrail'in (ve Washington'un da) çıkarlarına aykırıdır. Demokrasi gelmesi demek Müslüman kamuoylarının İsrail'e daha sert bir tavır almasını gerektirecektir ve seçmenler de bu adımları atabilecek kişileri seçeceklerdir. Bu, illa da savaş anlamına gelmez. Ama doğal jeopolitik baskıların ve sınırlamaların sonucunda oluşacak bir bölgesel durumu ortaya çıkarır. Bu durumda, neredeyse herşeyin çarpıtıldığı ve jeopolitiğin normal çalışmasını askıya aldığı bir Washington'un prizmasından oynanmaz.

Dahası, bu olaya sadece Türkiye-İsrail dinamiği olarak değil, ama Ortadoğu-İsrail denkleminin bir parçası olarak bakmak gerekir. Olan, şu anda, sadece Türkiye'de, demokratik baskılara açık, ve gerçekten "normali" temsil eden, İsrail'e karşı - Gazze savaşında orantısız güç kullanımından
ortaya çıkan ölüm ve kana ve Filistin nüfusunu ezip geçmesine karşı belki biraz anlayışlı bir yaklaşım gösterebilen normal demokratik bir hükümet vardır,

Bu nedenle, dünya, böyle bir Türkiye'ye sahip olduğu için şanslıdır - öyle bir devlet ki bölgede yaşanan olaylara esaslı duygusal ani bir tepki verebiliyor, ama aynı zamanda büyük konuları perspektifte tutarak bölgesel bir çözüm için çalışmaya devam edebiliyor. İran bunu yapamaz, yalvaran Arap kralları ve ömür boyu devlet başkanlığı yapanlar cüret bile edemez - ama Türkler yapabilir. Normal demokratik Arap rejimleri - Mısır, Ürdün ve Suudi Arabistan'ın yaptığı gibi - kendi yönetimlerine karşı radikal güçlerin kitlesel popüler tepkiyi harekete geçirmesinden korkup   Hamas'ın karşısında titremezler. Normal demokratik Arap rejimleri, Türkiye gibi - Filistin halkının görüşünü temsil ettiği için - Hamas'la çalışırlar, ama bu güç sakinleştirilmeli, ılımlaştırılmalı, yönlendirilmeli ve müzakere edilebilmelidir.

Türkiye - bölgedeki gelişmeler giderek daha da çirkin bir hal aldıkça ve ihtilaflar ve taraflar birbirlerini kör bir şekilde inkar ettikçe - Batı'ya hayli çekici gelebilir.



Bu haber 724 defa okundu.


Yorumlar

 + Yorum Ekle 
    kapat

    Değerli okuyucumuz,
    Yazdığınız yorumlar editör denetiminden sonra onaylanır ve sitede yayınlanır.
    Yorum yazarken aşağıda maddeler halinde belirtilmiş hususları okumuş, anlamış, kabul etmiş sayılırsınız.
    · Türkiye Cumhuriyeti kanunlarında açıkça suç olarak belirtilmiş konular için suçu ya da suçluyu övücü ifadeler kullanılamayağını,
    · Kişi ya da kurumlar için eleştiri sınırları ötesinde küçük düşürücü ifadeler kullanılamayacağını,
    · Kişi ya da kurumlara karşı tehdit, saldırı ya da tahkir içerikli ifadeler kullanılamayacağını,
    · Kişi veya kurumların telif haklarına konu olan fikir ve/veya sanat eserlerine ait hiçbir içerik yayınlanamayacağını,
    · Kişi veya kurumların ticari sırlarının ifşaı edilemeyeceğini,
    · Genel ahlaka aykırı söz, ifade ya da yakıştırmaların yapılamayacağını,
    · Yasal bir takip durumda, yorum tarih ve saati ile yorumu yazdığım cihaza ait IP numarasının adli makamlara iletileceğini,
    · Yorumumdan kaynaklanan her türlü hukuki sorumluluğun tarafıma ait olduğunu,
    Bu formu gönderdiğimde kabul ediyorum.




    En Çok Okunan Haberler


    Haber Sistemi altyapısı ile çalışmaktadır.
    3,099 µs