Ergenekon'da İP'liler gergin...

12 Şubat 2009 19:43 tsi
Ergenekon'un bugünkü duruşmasında mahkeme heyeti, çapraz sorgu esnasında savcının "bazı" soruları sormasını engelledi. İP'li Çiçek'in bir soruya cevabı ise Perinçek'i küplere bindirdi. Duruşmadan notlar...

Ergenekon davasının öğleden sonraki oturumunda tutuklu sanık Hikmet Çiçek'in çapraz sorgusunda sanık avukatları uyardı, mahkeme en kritik soruları yasakladı.   

Sanık avukatlarının itirazlarını haklı bulan Mahkeme Başkanı Köksal Şengün, Savcı Mehmet Ali Pekgüzel'in İşçi Partisi'nde ele geçirilen bilgisayar verilerinden elde edilen bilgilerle ilgili soru sorulmasına izin vermedi.

Ergenekon Terör Örgütü davasının bugünkü duruşmasına İstanbul 13. Ağır Ceza Mahkemesi'nde devam edildi. Duruşmanın öğleden sonraki oturumunda tutuklu sanık Hikmet Çiçek'in çapraz sorgusuna geçildi. Savcı Mehmet Ali Pekgüzel, İşçi Partisi'ndeki bilgisayarlar ve flash disklerdeki incelemenin tamamlandığını belirterek, soru yöneltmek istediğini söyledi.

Sanık avukatı Mehmet Cengiz'in, "Soruların delillerin tartışıldığı oturumda yöneltilmesi" yönündeki itirazı değerlendiren mahkeme heyeti, Savcı Pekgüzel'in konu hakkında soru yöneltmesine izin vermedi. Savcı Pekgüzel bu müdahalenin ardından,"Sorularımın iddianamede açılımları var. Bilgisayar, hard disk ve

flash bellek incelemesine ilişkin belgeler yeni geldi." dedi. Başkan Şengün ise, "O zaman ayrı bir soruşturma yaparsınız." cevabını verdi.

Bunun üzerine Savcı Pekgüzel diğer konularda soru yöneltmeye başladı. Tartışmanın ardından bu konularda soru sormaktan vazgeçen Pekgüzel, Çiçek'e "Ergenekon örgütünü ne zaman öğrendiniz? İrtibatınız ne zaman oldu" diye sordu. Çiçek, "Ergenekon örgütüyle bağlantım kast ediliyorsa bunu reddettiğimi söyledim. Ergenekon sözünü bir örgüt olarak ne zaman duyduğum soruluyorsa 30 yıl öncesine dayanıyor. 12 Mart 1971'de Türkiye'nin kamuoyunda kontrgerilla denilen oluşumlarla tanıştığımdan beri biliyorum. Bunun yapılmasının adı ne diye tartışılırsa 'Hayır kontrgerilla değil Ergenekondur'diyen insanlar çıktı. Şahsen ben Aydınlık dergisi, Türk tarihinde önemli destana hakaret anlamına gelen sözcük olduğu için 'Süper Nato, galdyo' dedik. Ama Ergenekon demedik." diye konuştu.

Pekgüzel, Çiçek'e Karargah evleri ile ilgili olarak "Bu belgeyi ne şekilde öğrendiniz. Kim getirdi" diye sordu. Çiçek, "Bu belgenin partinin genel merkezinde bulunduğunu tahmin ettiğini, savcılık ve emniyet ifadesinde bu belgeyle karşılaştığını. El koyma tutanaklarına göre Nusret Semem'in masasında bulunduğu belirtiliyor." dedi.

Bunun üzerine söz alan sanık Nusret Sanem, el koyma tutanaklarında böyle bir tespit olmadığını söyledi. Hrant Dink ve Sabancı Center suikastlarıyla ilgili Pekgüzel'in sorularına da itiraz edildi.

Savcı Nihat Taşkın'ın Türkiye'nin NATO'ya 60 yıldır üye olduğunu hatırlatarak "NATO konusunda ne düşünüyorsunuz" diye sordu. Avukatların itirazlarına rağmen konuşmayı tercih eden Hikmet Çiçek, "Türkiye'nin 60 yıldır başına kötü ne geliyorsa NATO üyesi olması nedeniyledir. 21-22 yaşında NATO karşıtı olarak yürüdüm. Bugün 40 yıl sonda gene aynı fikirdeyim. NATO benim düşmanımdır." dedi.

"ÇİÇEK'İN 'M.ULUSOY'U TANIMAM' SÖZÜ PERİNÇEK'İ KIZDIRDI"

Nihat Taşkın da, İşçi Partisi'nde ele geçirilen bilgisayar dökümanları ile ilgili soru yöneltmek istediğini ancak bunun engellendiğini belirterek, diğer sorularına geçti. Çiçek Taşkın'ın haber kaynağı ile ilgili sorusuna "Bu çok zor bir soru. Haber kaynağı ile haberci arasında etik ilişki vardır. Deşifre edilemez." şeklinde konuştu.

Savcı Nihat Taşkın'ın, "M. Ulusoy kimdir?" şeklindeki sorusuna Çiçek'in veridği "Tanımıyorum" cevabı İşçi Partisi Genel Başkanı Doğu Perinçek'i sinirlendirdi. Söz alan Perinçek sinirli bir ses tonuyla, "Teori Dergisi'nin Genel Yayın Yönetmeni Mehmet Ulusoy'u tanımıyor musunuz ?" diye sordu. Çiçek'in ise bu soruya cevap vermemesi dikkat çekti.

Sorgu ve avukat savunması bittikten sonra tutuklu sanıklardan Hayati Özcan'ın savunmasına geçildi. Devlete ait gizli verileri içeren CD bulundurmak ve kişisel verileri saklamak suçundan yargılandığını belirten Özcan, İşçi Partisi üyesi olduğunu, Ergenekon Örgütü Üyesi olmayı kendisine hakaret saydığını söyledi. Bahsedilen şekilde bir örgütü daha önce hiç duymadığını ve tanımadığını savunan Özcan, Gladyo ve Kontrgerilla'nın varlığından haberdar olduğunu söyledi. Özcan, "1979 yılında İşçi Partisi'ne üye oldum. Ve Gladyo ile mücadele halindeyim. İşçi Partisi saflarında belediye başkan ve milletvekili adayı oldum. İşçi Partisi dışında hiçbir disiplin tanımam. " diye konuştu.

İddianamede suç unsunu olduğu ileri sürülen CD'lerin el koyma tutanaklarında olmadığını ileri süren Özcan, "Sabotaj ve suikast planları yapmakla suçlanıyoruz. İşçi Partililere, Atatürkçülere, sabotaj yakışmaz. Birlik isteyen sabotaj yapamaz. Bu işler gladyoya yakışır. Kargaşadan biz faydalanmayız, yıkılırız." şeklinde konuştu.

Sanıklardan İlhan Selçuk ve Emin Gürses'i dava kapsamında tanıdığını belirten Hayati Özcan, "Keşke onları daha önceden tanısaydım. Aydın insanlar." dedi.

1985 yılında TİKB üyesi olmakla suçlandığının iddianamede belirtildiğini ifade eden Özcan, 1985 yılında böyle bir örgüt olmadığını, gözaltına alındığını ancak, hakkında takipsizlik kararı verildiğini söyledi.

PKK kamplarında çekilmiş fotoğraflarla ilgili olarak da fotoğraflarda kendisinin yer almadığını savundu.

Hayati Özcan'ın savunmasını tamamlamasının ardından polis ve savcılıkta verdiği ifadeler okundu. Mahkeme heyeti duruşmayı yarın 09.30'a erteledi.

cihan

Bu haber 747 defa okundu.