En Sıcak Konular

Bundan daha büyük suç olur mu?

12 Şubat 2009 15:57 tsi
Hüseyin Öztürk,bir kısım medyanın bir anda Türkiye gündemine oturttuğu Tunceli Valisi'ne karşı yürütülen çirkin kampanyanın perde arkasını yazdı.

Hüseyin Öztürk / Vakit

Tunceli Valisi’ni tanır mısınız?


“Tunceli Valisi’ni tanır mısınız?” sorusu, valinin üzerine gidenleredir. Valiyi birebir ben de tanımam. “İnsan tanımadığının düşmanı” derler ya, işte valinin üzerine “sarhoş naralarıyla” gidenler, valiyi tanımadıkları için gitmektedirler.

Gidiş sebepleri elbet sadece tanımadıklarına besledikleri düşmanlıklarından dolayı değildir. Bu mayada olan insanlar genelde; “iyi, güzel ve doğru” adına ne varsa, her şeye düşmandırlar ve öfkelerini kusmadan rahat edemezler.

İşte Tunceli Valisi Mustafa Yaman da böyle bir düşmanlar güruhunun saldırısına uğramış vaziyettedir. Yukarıda “Valiyi birebir ben de tanımam” dedim ve hakkında bir araştırma yaptım, “Kimdir ve nasıl bir insandır” diye.

Öğrendiğim bilgiler çerçevesinde valiye savaş açanların haklı olduğunu gördüm. Çünkü Mustafa Yaman dünyaya geldiğinde “sağ kulağına ezan, sol kulağına kamet getirilmiş bir Müslüman aile çocuğu.” Tanımaya gerek var mı, esas suçu burada başlıyor.

Mustafa Yaman’a anası besmelesiz süt emzirmemiş, babası da helal ekmek yemesi için çalışıp çabalamış. Mustafa Yaman’ın hayatında topluma zarar verebilecek en ufak bir şeye rastlamak mümkün değilmiş. Tam bir milletsever ve vatansevermiş.

Öyle ümit ederiz ki, İçişleri Bakanlığı Mustafa Yaman hakkında yapılan aleyhte haberlerden dolayı herhangi bir işlem yapıp, milletin devlete olan güvenini sarsmaz. Doğru olan halkın validen şikâyet etmesidir. Gerisi teferruattır.

Allah’tan korkmaz ve kuldan utanmaz hayır düşmanlarına sormak lazım. Cumhuriyet tarihi boyunca Tunceli’de ilk defa bir vali, halka elini uzatmış, halkın ne yediğine ne içtiğine bakmış, nasıl geçindiğini görmüş, neye ihtiyacı olduğunu tespit etmiş ve kendi yetkisini kullanarak, devlet millet kaynaşmasını sağlamak için birtakım icraatlarda bulunmuş.

Bu “şikâyetçiyan”lara göre vali dediğin, belli bayramlarda meydana çıkar, onda da halka en yakın mesafesi 700 metredir. Kara gözlükleri ve kara elbisesiyle ağır ağabey edasında yürüyerek halkı uzaktan asık suratla selamlar. Sonra yerine oturur ve “döverim ha” (hâlbuki sabah karısından bir ton fırça yemiştir ama olsun) havasında yine aynı suratla çıkar gider. Onlara göre vali dediğin böyle olmalıdır.
Şükürler olsun ki, şimdilerde pek çok valimiz bu “şikâyetçiyan”ların özlediği valilerden değildir. Milletin özlediği vali ve kaymakamlarımızın sayısı bir hayli fazladır. Halkımız, omzuna eli değen bir vali ve kaymakama hasret bir halktır. Tunceli Valisi Mustafa Yaman da elini vatandaşın omzuna koyan biridir ve halkın sevgisini kazanmıştır.

Devleti halka sevdiren, devlet millet kaynaşmasını sağlayan taraf, devleti temsil eden taraftır. Zaten millet devlet taraftarıdır. Vergisiyle, askerliğiyle, vatandaşlık görevleriyle, toprağı işlemesiyle, pazara çıkmasıyla, sanayiye katkıda bulunmasıyla, alın teriyle, emeğiyle devleti ayakta tutan en önemli ve tek unsurdur. Millet olmadan devlet olunmaz.

Esas olan bu önemli unsura devletin şefkat elini uzatmasıdır. Mustafa Yaman da devlet adına bunu yapmıştır. Tunceli’de yapılan yardımların “şikâyetçiyan”lara ne zararı var? Vali onların cebinden kuruş mu istemiştir? Yalvarıp yakarıp; “Ne olur siz de bu işe bir el atın” mı demiştir? Ve bu “şikâyetçiyan”lar şimdiye kadar milletin hangi yaralı parmağına merhem olmuşlardır da devlet adına merhem olan insana böylesine ateş püskürmektedirler?

Herkes biliyor ki, Tunceli teröre destek veren bir ildir ve teröristlerin de en çok destek aldığı bir yerdir. Teröristlere destek veren kesimler bellidir ve onları devlet bilmektedir. Eğer bu yardımlar, teröristlere destek veren kesimlere gitmişse, o zaman şikâyet eden herkes, yerden göğe kadar haklıdır. Lakin yardımların hiçbirisi terör yanlılarına gitmemiştir.

Eğer öyle bir şey olsaydı o zaman terör örgütü PKK’nın siyasi kanadı olan DTP’lilerin vekili çıkıp, yardımlara itiraz etmez ve diğer “şikâyetçiyan”lar da bu kadar rahatsız olmazdı. Çünkü Vali, kandırılan gençlerin PKK’ya giden dağ yolunu kesmiştir. Malum medya ve çevrelere göre bundan daha büyük suç olur mu?

İşte istenilen oldu ve şikâyetler üzerine yardımlar durdu. Devlet millet kaynaşmasına ters bir durum varsa devletin hâkimi var, savcısı var, adalet gereğini yapar. “Şikayetçiyan”ların hâkimliğe ve savcılığa soyunmasına gerek yoktur.

 



Bu haber 740 defa okundu.


Yorumlar

 + Yorum Ekle 
    kapat

    Değerli okuyucumuz,
    Yazdığınız yorumlar editör denetiminden sonra onaylanır ve sitede yayınlanır.
    Yorum yazarken aşağıda maddeler halinde belirtilmiş hususları okumuş, anlamış, kabul etmiş sayılırsınız.
    · Türkiye Cumhuriyeti kanunlarında açıkça suç olarak belirtilmiş konular için suçu ya da suçluyu övücü ifadeler kullanılamayağını,
    · Kişi ya da kurumlar için eleştiri sınırları ötesinde küçük düşürücü ifadeler kullanılamayacağını,
    · Kişi ya da kurumlara karşı tehdit, saldırı ya da tahkir içerikli ifadeler kullanılamayacağını,
    · Kişi veya kurumların telif haklarına konu olan fikir ve/veya sanat eserlerine ait hiçbir içerik yayınlanamayacağını,
    · Kişi veya kurumların ticari sırlarının ifşaı edilemeyeceğini,
    · Genel ahlaka aykırı söz, ifade ya da yakıştırmaların yapılamayacağını,
    · Yasal bir takip durumda, yorum tarih ve saati ile yorumu yazdığım cihaza ait IP numarasının adli makamlara iletileceğini,
    · Yorumumdan kaynaklanan her türlü hukuki sorumluluğun tarafıma ait olduğunu,
    Bu formu gönderdiğimde kabul ediyorum.




    En Çok Okunan Haberler


    Haber Sistemi altyapısı ile çalışmaktadır.
    3,560 µs