CHP, Tuncay Özkan'dan ayrı yürüyecek!

Cumartesi günü Menemen’de Atatürkçü Düşünce Derneği bir açık hava toplantısı düzenliyor. “Şehit Kubilay’ı anma günü” olarak tertiplenen açık hava toplantısında gözde isim son günlerin tartışılan gazetecisi Tuncay Özkan olacak. Özkan, geçtiğimiz haftalarda otobüs üstünde yaptığına benzer bir şekilde kitleye seslenecek. Özkan’ın televizyonunda hükümete karşı dile getirdiği sert eleştirileri Menemen’de tekrarlaması bekleniyor. Ancak Erdoğan’ın Cumhurbaşkanlığını engellemek için “Çankaya’nın önüne barikat kurarız” diyen Özkan’ın muhalefetini ne kadar ileri götüreceği hem kaygı hem de soru unsuru.

Peki, korkulan olacak mı? Yani Cumartesi günü, toplumun huzuru ideolojik tartışmaların hedefi mi olacak. Bu soruyu Radikal gazetesi yazarı Avni Özgürel’e sorduk.

Bu eylemler tabansız!

Özgürel Cumartesi günü Menemen’de ciddi bir huzursuzluğun yaşanacağını düşünmediğini söylüyor. Zira Kubilay’ın şehit edilmesi kendi dönemi ve şartları içinde değerlendirilmesi gereken bir olay. Dolayısıyla Özgürel Menemen’den bir kitle hareketi çıkarmanın doğru olmadığını düşünüyor. Üstelik Özgürel’e göre bu girişim, Danıştay saldırısı sonrasında yaşananlar gibi biraz zorlama… Çünkü toplumda bir karşılığı yok. Bu kadar sivil toplum örgütü varken eylemin belli kesimlere hasredilmesi aslında temel sorunu ortaya koyuyor. O da şu: Bu eylemler tabansız.

Avni Özgürel böyle konuşunca aklımıza 120 STK’nın düzenlediği bir miting geliyor. Toplantıyı düzenleyen STK’ların sadece üçü 30 bin üyeye sahipken gösteri alanına 3 bin kişi gelmişti.

Avni Özgürel de benzer bir düşüncede. Dolayısıyla eklemeden edemiyor: Böylesi gösterilerde fayda var. En azından reaksiyonun ne büyüklükte olduğu anlaşılıyor. Özgürel biraz kapalı söylüyor ancak biz Türkçesini söyleyelim: Toplansınlar da sayılarının ne kadar az olduğu anlaşılsın.

“Özkan varsa tehlike yok”

Cumhurbaşkanı Sezer ile arasının iyi olduğu söylenen Özkan, aslında gün geçtikçe yalnız kalan bir isim. Zira DYP, ANAP ve diğer sağ partiler kendisinden olabildiğince uzak duruyor. Hatta CHP bile Cumartesi günü yapılacak anma etkinliklerinde “ayrı bir kortej” kuracağını açıkladı. Bu ne demek? CHP de Özkan’dan uzak görünmeyi seçimler öncesinde faydalı görüyor.

Peki, Tuncay Özkan ne yapmaya çalışıyor? Avni Özgürel ilk olarak şunu söylüyor: “Bir gazetecinin ya da gazetecilik iddiasında bulunan bir kişinin böyle bir organizasyonun ön safında yer almasını yadırgıyorum.” Avni Özgürel’in böyle düşünmek için oldukça güçlü dayanakları var. Özgürel’in kendisinden dinleyelim: “Bir tarafta gazetecilik mesleğinin bir konumu var. Bu demokrasi içerisinde ifade özgürlüğü demektir. Gazetecinin görevi halkın haber alma özgürlüğünü sağlamaktır. Bunun ötesinde de bir rol elbette vardır ancak çıkarsın bir siyasi parti kurarsın ya da birisine katılırsın. Burada istediğini istediğin üslupla söylersin. Taraftar bulursan sorun yok. Ancak ‘bunun önünü keseriz, şunu oraya çıkarırız’ tarzı doğru bir tavır değil.”

Peki, Özgürel ciddi bir reaksiyon bekliyor mu? Hayır. Çünkü Özgürel’e göre öncelikle “Türkiye’de rejimden kaygı duyanlar kendilerine Tuncay Özkan’ı buldularsa aslında bir tehlike yok demektir!” Bu ne demek? Tercüme edelim: Tuncay Özkan’ın “rejim tehlikedeymiş” gibi söyledikleri inandırıcı bulunmuyor. Ancak Özgürel, Özkan’ın hakkını vermeden de edemiyor: “Özkan’ı da küçümsemek istemem. Herkesin duyarlılığı olabilir. Ancak çok radikal şeyler söylüyor olmak bu radikal sözlerin toplumda karşılığı olduğu anlamına gelmez.”

Emin Çölaşan sabırsızlıkla bekliyor. Ancak Cumartesi günü gerçekleşecek toplantı neyi getirir bu soru işareti. Bu arada görüşüne başvurduklarımız “Kubilay gibi topluma mal olmuş bir şehidin belli ideolojik kazanımlar uğruna toplumun bütününe değil de bir kesime aitmiş gibi gösterilmesine” de karşı çıkıyor.