Bahçeli faktörü | " /> Bahçeli faktörü | "/>

En Sıcak Konular

MHP'de Bahçeli faktörü

10 Şubat 2009 12:09 tsi
MHP'de Bahçeli faktörü Türkeş’ten sonra Bahçeli, MHP’ye damgasını vuran ikinci lider oldu. Devlet Bahçeli çizgisinde MHP Türk siyasetinde nerede duruyor? Bahçeli MHP’yi nasıl reforme etti? MHP siyaseten tıkanmamak için ne yapmalı? MHP 40. yılında ne tür bir yo

Beğenirsiniz beğenmezsiniz, Türk siyasetinde bir Devlet Bahçeli faktörü olduğunu yadsıyamazsınız…

Devlet Bahçeli MHP’nin “mutfağında” yetişmiş bir isim. Birçok kritik olay karşısında “devlet adamı” ciddiyet ve sorumluluğu ile davrandı.

Ülkücü imajı
MHP’nin başına geçtiği zaman, ilk icraatlarından biri, kamuoyundaki “ülkücü” imajını değiştirmek için gösterdiği gayret idi.

12 Eylül öncesi “devleti komünizm tehlikesinden kurtarmak” ile kendini misyonlandırmış olan ülkücüler, birçok kanlı olaya karıştılar. Yargılandılar. 12 Eylül’ün idam ettiği ülkücü gençler oldu.

9 Işık Doktrini ile eğitilmiş ülkücülerin bu hassasiyetleri, artık açığa çıkmış bir gerçektir ki, bazı “derin” güçler tarafından da kullanıldı. 12 Eylül, MHP ve ülkücü camiada da ciddi bir kırılmaya yol açtı. “Bizler hapisteyiz ama fikirlerimiz iktidarda” sözü, bu kırılmayı ifade eden bir sitem idi ve 12 Eylül mahkemelerinde söylenmiştir.

Bu “kullanılma” durumu, 12 Eylül sonrası MHP ve ülkücü camianın en çok tartıştığı ve içerisinden çıkamadığı konulardan biriydi. Ama bu tartışmadan BBP adında bir parti çıktı.

Çıktı da ne oldu: BBP ile ilişkili önce Nizamı Alem Ülkü Ocakları sonra da Alperen Ülkü Ocakları adıyla örgütlenen gençlik organizasyonundaki bazı gençlerin ne tür ilişki ve eylemlere bulaştığını, Hrant Dink olayında gördük…

Ancak ülkücü camia, 12 Eylül’ün ortaya koyduğu dersi ne kadar bilince çıkardı sorusunun tek cevabı bu da değil. 1996’da Susurluk kazasında hayatını kaybeden Abdullah Çatlı, ülkücülerin kafasını karıştıran bir başka olay idi.

Dönemin başbakanı Tansu Çiller’in “Vatan için kurşun atan da kurşun yiyen de şereflidir” vecizi, Çatlı’yı anlatıyordu. Çatlı, 12 Eylül öncesi birçok olayla ilgili, hem de “katliam sanığı” olarak aranan biriydi. Daha doğrusu “arandığı” sanılıyordu. O “aranırken” aslında devletin bazı birimleriyle iç içe başka “vatan” hizmetleri görüyormuş. Bunlar içerisinde sonradan “efsane” olduğu ortaya çıkan ASALA’ya karşı eylemler ve Susurluk raporunun “gizli” sayfalarında yer aldığı artık herkes tarafından bilinen bazı Kürt işadamlarının kaçırılıp işkence edilerek öldürülmesi vardı…

1990’lı yıllar, Türkiye’nin gündeminde bu kez “bölücülük” tehdit ve tehlikesi vardı. “Bölücülüğe karşı mücadele” çok sayıda yasa ve hukuk dışı faaliyeti “perdeleyen” bir rol oynadı. Türkiye, şimdi, Ergenekon ve JİTEM olayları etrafında bu dönemle yüzleşiyor…

MHP ve ülkücüler bu konuda net bir muhasebe yapmış değiller. Ama Devlet Bahçeli’nin ülkücülerin imajından başlayıp, yasa ve hukuk zemininde kalmaya dönük bir hassasiyet sergileme gayretinde oluşunun da altı çizilmeli

1990’lı yıllarda kavramlaşan bir başka olay ise, “ülkücü mafya” idi. Bir takım mafyacılar kendilerini bu şekilde adlandırarak çek-senet ve başka yasadışı işler çeviriyorlardı. Devlet Bahçeli’nin hassasiyeti, bu tür suçlu kişilerin adlarının “ülkücülükle” birlikte anılmalarının önüne büyük ölçüde geçti.

Ergenekon ve MHP
Türkiye’nin önemli ve öncelikli gündemlerinden birinin Ergenekon olduğu bir gerçek. Mecliste anamuhalefet partisi CHP kendisini “Ergenekon avukatı” ilan edip, Ergenekon soruşturmalarını iktidara karşı muhalefet yapmanın aracı haline getirmeye çalışırken, Devlet Bahçeli ve MHP, yüksek sesle olmasa da Ergenekon soruşturmasını engelleyici bir tutumun içerisinde olmadı.

Darbecilik siyasetine karşı durdu. Bunu, belirttiğimiz şekilde, yüksek sesle yapmadı, ama Bahçeli konuyla ilgili her konuştuğunda demokrasi dışı seçeneklere kapılarını sıkı sıkıya kapattığını da deklare etti.

Geçmişinde “netameli” dönemler bulunması itibarıyla, MHP’nin demokrasiden yana tutum alması, herhangi bir partinin tutum almasından daha büyük önem taşıyor.

Ancak MHP’nin bu geçmişle ilgili kamuoyuna deklare edilmiş ciddi bir muhasebesi bulunmadığını da vurgulamak gerekir.

Aleviler, Kürt sorunu ve MHP
Örneğin Alevi toplumunda MHP’ye karşı büyük bir temkinlilik vardır. Bunun nedenlerinin 12 Eylül öncesi olaylarda kaynağını bulduğu biliniyor. Günümüzde MHP seçim hesap ve beklentileri olan bir parti olarak zaman zaman Alevilere yönelik mesajlar vermeyi de ihmal etmiyor.

Ancak bu mesajlar, bu haliyle etkili olmaktan uzak. Çünkü MHP geçmişteki politikalarını terk ettiğine dair ciddi ve inandırıcı bir muhasebe yaptığını deklare etmiş değil. Bu böyle olduğu müddetçe, o geçmiş, MHP’yi takip etmeyi sürdürecektir…

Diğer bir husus da Kürt sorunudur. MHP bu konuda “klasik” politikasını ısrarla sürdürmekte ve atılan veya atılmaya çalışılan adımlara “birlik-beraberlik, bölücülük” türü söylemlerle muhalefet etmektedir.

Halbuki artık iyi görülmektedir ki, gerçek manada birlik ve beraberlik, farklılıkları bir “bölünme unsuru” olarak görmekten vazgeçip bir zenginlik unsuru olarak görmeyi gerektirmektedir. Yok saymak veya inkar, birlik ve beraberliği tartışılır kılan etki ve sonuçlar yaratmaktadır.

MHP, milliyetçi söylem ve vurgularını hayatın gerçekleriyle test etmek durumunda. Yaşadığı olumlu dönüşüm sürecini bu şekilde sürdürebilir. Yoksa bir tıkanmayla yüz yüze gelmesi kaçınılmazdır.

Bütün bu nedenlerle MHP'nin bir yol ayrımında olduğu söylenebilir. Devlet Bahçeli'nin MHP'ye değişim adına çok şey kattığı yadsınamaz bir gerçek; ama öte yandan bu değişimin Türkiye'nin ihtiyaç duyduğu ölçüde bir değişim olmanın uzağında kaldığı da bir başka gerçektir... Yol ayrımından kastımız, ideolojisi ve politikalarını da kapsayacak biçimde daha çok çözümden yana bir parti olup olamayacağı meselesidir.

Hayat devam ediyor: Göreceğiz...

Hasan Soylu www.iyibilgi.com



Bu haber 670 defa okundu.


Yorumlar

 + Yorum Ekle 
    kapat

    Değerli okuyucumuz,
    Yazdığınız yorumlar editör denetiminden sonra onaylanır ve sitede yayınlanır.
    Yorum yazarken aşağıda maddeler halinde belirtilmiş hususları okumuş, anlamış, kabul etmiş sayılırsınız.
    · Türkiye Cumhuriyeti kanunlarında açıkça suç olarak belirtilmiş konular için suçu ya da suçluyu övücü ifadeler kullanılamayağını,
    · Kişi ya da kurumlar için eleştiri sınırları ötesinde küçük düşürücü ifadeler kullanılamayacağını,
    · Kişi ya da kurumlara karşı tehdit, saldırı ya da tahkir içerikli ifadeler kullanılamayacağını,
    · Kişi veya kurumların telif haklarına konu olan fikir ve/veya sanat eserlerine ait hiçbir içerik yayınlanamayacağını,
    · Kişi veya kurumların ticari sırlarının ifşaı edilemeyeceğini,
    · Genel ahlaka aykırı söz, ifade ya da yakıştırmaların yapılamayacağını,
    · Yasal bir takip durumda, yorum tarih ve saati ile yorumu yazdığım cihaza ait IP numarasının adli makamlara iletileceğini,
    · Yorumumdan kaynaklanan her türlü hukuki sorumluluğun tarafıma ait olduğunu,
    Bu formu gönderdiğimde kabul ediyorum.




    En Çok Okunan Haberler


    Haber Sistemi altyapısı ile çalışmaktadır.
    7,398 µs