Mahir Kaynak'tan stratejik uyarı!

10 Şubat 2009 12:03 tsi
'Türkiye bu konuda politikasını oluştururken intikam duyguları yerine stratejik tercihlerine göre hareket etmelidir' derken Mahir Kaynak neye karşı uyardı?

Mahir Kaynak / Star

Fransa NATO'ya dönüyor

1966 yılında ABD’nin NATO üzerinden kurduğu egemenliğe karşı çıkan De Gaulle’ün Fransa’yı NATO’nun askeri kanadından çıkarmasından sonra Sarkozy dönüş için teşebbüse geçti. Bir ülkenin askeri ittifak araması ya da var olan ilişkiyi güçlendirmesi yeni bir tehdidin ortaya çıkmasına ve bunu tek başına bertaraf edemeyeceğini düşünmesine bağlıdır. Fransa için yeni bir askeri tehdidin ortaya çıkması bir yana hiçbir tehdit söz konusu değildir.

Fransa önümüzdeki dönemde tehdidin terör kaynaklı olacağını düşünüyor. Eğer bu nedenle NATO da, daha doğru bir ifadeyle ABD’nin öncülüğündeki bir yapının içinde olmak istiyorsa iki ihtimalden söz edilebilir: Birincisi terörle mücadelede ABD’nin desteğiyle bu mücadeleyi kazanacağını düşünmesi ikincisi terörün ABD tarafından yönlendirildiğini kabul edip birlikte olduğu zaman bu tehdidin kendisine yönelmeyeceğini hesaplaması. Bugüne kadar terörü kaynağına ulaşılamayan küçük örgütlerin yaptığı düşünüldü ve hiçbiri bertaraf edilemedi. Dünyanın kaderi bir avuç militanın eylemlerine bağlı gibi görünüyordu.

Konu başka bir açıdan incelenebilir. Fransa’nın NATO’dan uzaklaşması siyasi bir karardı ve Avrupa’nın bağımsız bir güç olması projesinin bir parçasıydı. Ancak AB siyasi bir bütün olamadı ve kendi askeri gücünü oluşturamadı. Son ekonomik krizin onun ekonomik gücünün de sanıldığı kadar bağımsız olmadığını göstereceği söylenebilir. Bu durumda bağımsız bir güç odağı olmak ve ABD ile Rusya’nın yanında üçüncü bir güç haline gelmek mümkün olmaz. Bunu gören Fransa bağımsız güç olma projesinden vazgeçmiş veya ertelemiş olabilir. Mücadeleden daha fazla zarar görmemenin kestirme yolu mücadele öncesi konuma dönmektir ve Fransa bunu denemektedir. ABD, eskiden olduğu gibi, askeri açıdan üstün ve belirleyici olacak, ekonomide de düzenleyici rolüne devam edecek. Bu, kriz sonrasında ABD ekonomisinin gücünü kaybetmeyeceği, buna karşılık AB ve Uzak doğu ülkelerinin onun yörüngesinde hareket etmek zorunda kalacakları öngörüsünün gerçekleşmesine bağlıdır.

AB bağımsız bir siyasi ve ekonomik yapıya kavuşamayacak, kendi askeri gücünü oluşturamayacak, adını ve bugünkü şeklini koruyacaktır. Güvenlik ABD’nin egemen olduğu NATO tarafından sağlanacak ve karşı güç, eskiden olduğu gibi, Rusya etrafında oluşacak güç olacaktır. Almanya’nın hangi tarafta olacağı henüz kesinleşmemiştir.

Türkiye’nin böyle bir AB’nin üyesi olması mümkündür. Ancak bu üyelikte AB’nin mi Türkiye’yi etkileyeceği yoksa Türkiye’nin AB’ni mi dizginleyeceği belirsizdir. Eğer petrol gelirlerinin oluşturduğu fonlar Türkiye’ye yönlendirilirse bölgede yeni bir güç odağı şekillenebilir ve Avrupa etkinliğini kaybeder. Bugünkü durumda bu konuda verilecek kararda en etkili gücün ABD olduğu söylenebilir.

Fransa’nın NATO’ya dönme kararı küresel sermayenin dünya için öngördüğü yönetim modelinin önemli bir fire verdiği anlamına gelir ve bu çözülmenin devam etmesi beklenir. Türkiye bu konuda politikasını oluştururken intikam duyguları yerine stratejik tercihlerine göre hareket etmelidir.

Bu haber 1,583 defa okundu.