Batı medyasında güven bunalımı

10 Şubat 2009 09:45 tsi
'Batı'nın olumlu imajını pekiştirecek medyatik yöntemlerle, Batı'nın her yaptığı doğru ve haklı gösteriliyor.'

Nihal Kemaloğlu / Akşam

Tarihe gömülen tarafsızlık: BBC

BBC, dünyanın en itibarlı, tarafsızlığını üst düzey koruyan bir yayın kuruluşu olarak bilinir.
Kamu yayıncılığının 'tartışmasız ismi' kabul edilir, ilkeli yayın politikasıyla büyük bir okuldur.
1922 yılında kurulan BBC, yönetim kurulu başkanını hükümet atamasına rağmen siyasi iktidarlara karşı etik mesafe koyabilen bir kurumdu.
Toplum yararını, toplumun haber alma özgürlüğünü koruyan ilkeleriyle, dünya medyasında güvenilirliği çok yüksektir.
15 gün önce, Gazze'ye yardım için hazırlanan iki dakikalık filmi yayımlamama kararı aldı.
Tarafsızlığına zarar getireceği gerekçesiyle yayımlamayı reddetti.
BBC'nin bu tavrı din adamlarının, hükümet yetkililerinin, yardım kuruluşlarının, izleyicilerin tepkisine neden oldu.
Yardım filminde, İsrail saldırılarıyla mağdur olan halka gıda, ilaç, battaniye alınması için yardım çağrısı yapılıyordu.
BBC yetkilileri, filmin başkaları tarafından hazırlanmış olduğunu ve haberlerde kullanılan görüntülerin yer aldığını belirtti.
Bu filmi yayımlamanın halkın siyasi tavrını etkileyeceğini açıkladı.
Anglikan Kilisesi Başpiskoposu Sentamu 'Bunun taraf olmakla, tarafsızlıkla ilgisi yok, bu bir insanlık meselesi' dedi.
Çağrının Hamas'a silah yardımı çağrısı olmadığını, BBC'nin ise reddederek 'taraf' olduğunu gösterdiğini söyledi.
Ama BBC kararını değiştirmedi, geri adım atmadı, filmi yayınlamadı.
BBC gerçekte tarafsızlığını mı koruyor?
Yoksa global medyanın bir parçası mı olmuştu?
Medya, teknololoji işbirliğiyle, yaygın iletişim ağlarıyla yerküreyi sarıp sarmaladı.
Medyadaki büyüme ve tekelleşme, medyayı tahakküm edici bir güç haline getirdi.

Amerikan ve Batı bu gücü çok etkin kullanıyor.
Dünyada olup bitenleri Amerikan-İngiliz medyasından takip ediyoruz.
Çok doğal olarak da sansürlenmiş olarak.
Çünkü Batı'nın olumlu imajını pekiştirecek medyatik yöntemlerle, Batı'nın her yaptığı doğru ve haklı gösteriliyor.
Medyanın işaret ettiği düşmanları ve doğruları gerçek zannediyoruz .
Aslında gerçek, iletilen görüntü ve informasyondan çok farklı bir şey.
Körfez Savaşı'yla birlikte medyanın bu yeni dönemi başladı.
Bu dönemde, gerek savaş algısıyla oynayarak, gerek dayatılan gerçeklik kurgusuyla Batı politikalarına uygun zemin yaratıldı.
Egemenlerin belirlediği dünya manzarası, bütün rötuş ve sansürlere karşın inandırıcı olamıyor.
BBC'nin tarafsızlık kaygısının altında da sonunda  'tarafını' seçmesi yatıyor.
Daha fazla direnemediği ortaya çıkıyor.
Birkaç Filistinli çocuk ve yıkık bina görüntüsünden çekinmesi aşırı etik ilkelliğini aşıyor.

Bu BBC'nin, Amerika ve Batı'nın hakim görüşlerine katıldığını gösteriyor.
Chomsky, Pentagon'un bombardıman etkilerini önlemek için bütün sivil uydu fotoğraflarını satın aldığını söylüyor, büyük basın kuruluşları dışında kalan medya ve muhalif seslere kulak verin tavsiyesinde bulunuyordu.
11 Eylül sonrası Chomsky, İkiz Kuleler'e olan saldırıyla ABD'nin 1998'de Sudan'daki El-Şifa ilaç fabrikasının bombalanmasını karşılaştırınca, Amerikan TV kanallarındaki sunucular Chomsky'i 'Faşizme karşı yumuşak' olmakla suçlayıp, hakaret etmişlerdi.
El-Şifa ilaç fabrikası, Sudan'da kinin ve parazit ilacı üreten tek fabrikaydı ve yerle bir edilmişti.

Sonra uygulanan ambargoyla da ilaç ithalatı engellendi.
Yıllarca ilaç girmeyen Sudan'da on binlerce insan sıtmadan öldü.
Sudan BM'ye başvurdu bu insafsız bombalama için ama Washington soruşturma açılmasını engelledi. 
Bunların hiçbiri Amerikan ve Batı medyasında yer almadı, Gazze'ye yardım filmi de bu tavrın son örneği.
Anlaşılan BBC de steril haberleriyle bu medyada yerini almış demek ki!

Bu haber 466 defa okundu.