Güçlükonak katliamını kim yaptı? | " /> Güçlükonak katliamını kim yaptı? | "/>

En Sıcak Konular

Güçlükonak katliamını kim yaptı?

8 Şubat 2009 15:12 tsi
Güçlükonak katliamını kim yaptı? 11 köylünün kurşunladığı, yakıldığı Güçlükonak Katliamı 1996'da çok tartışılmış, insan hakları örgütleri raporlar hazırlamıştı. Yıllar sonra Güçlükonak Katliamı yine gündemde. Dönemin bakanı Adnan Ekmen olayı aydınlatan açıklamalar yaptı...

11 köylünün kurşunlanıp yakıldığı 1996'daki Güçlükonak katliamının ardından JİTEM çıktı. İşte dönemin bakanı Adnan Ekmen'in şok iddiaları...
 
1996'daki Güçlükonak katliamını PKK'nın değil, devletin yaptığını söyleyen dönemin bakanı Adnan Ekmen: Ergenekon davası Fırat'ın ötesine geçmeli.

PKK YAPMADI, SÖYLEYEMEDİK

PKK ateşkesi sürerken Güçlükonak'ta 11 köylünün kurşunlanıp yakılması konusunda ilk kez Yeni Aktüel'e konuşan Ekmen, ayrıntıları Taraf'a anlattı: PKK'nın değil JİTEM'in işiydi, söyleyemedik.

SAVCIYA ANLATMAYA HAZIRIM

Katliamda yakılanların kimliklerinin askerden çıktığını açıklayan Ekmen, "Araştırınca arkasından devlet çıktı. Tanıklar korkunca biz de üzerine gidemedik. Ergenekon Savcısı'na anlatırım" diyor.

1996'da İnsan Haklarından Sorumlu Devlet Bakanı olan Adnan Ekmen, 11 kişinin öldürüldüğü Güçlükonak katliamı ile ilgili konuştu: Çaresizdik, gereğini yapmadık. Dosya Ergenekon soruşturmasına dahil edilmeli.

Şırnak'ın Güçlükonak ilçesinde 11 köylünün kurşunlanarak ve yakılarak öldürüldüğü katliam, 13 yıl sonra dönemin İnsan Haklarından Sorumlu Devlet Bakanı Adnan Ekmen'in JİTEM ve Ergenekon'u işaret eden çarpıcı açıklamalarıyla yeniden gündeme geldi. Ekmen "Katliamı PKK yapmadı, bunu o bölgedeki korucubaşı da bize söyledi. Ama o dönem çaresizdik üstüne gidemedik" dediği katliam dosyasının Ergenekon soruşturmasına dahil edilmesini isteyip, çağrılırsa kendi bildiklerini de anlatacağını belirtti. Güçlükonak gerçeğini yerinde tanıklarla görüşüp raporlaştıran ve bu nedenle suç duyuruları yaptıkları halde kendileri yargılannan gazeteci-yazar Celal Başlangıç ve sanatçı Şanar Yurdatapan ise Ekmen'in açıklamalarından sonra soruşturmanın yeniden açılmasının şart olduğunda birleşirken, katliamın PKK'nın o dönem ikinci tek taraflı ateşkesinin sürdüğü daha önemlisi Avrupa Parlamentosu'nun da bu konuyu görüşmeye hazırlandığı dönemde gerçekleştirilmesine dikkat çekti.

Güçlükonak'ta ne oldu?

Güçlükonak'a bağlı Koçyurdu köyünden dördü korucu 11 kişi bulundukları minibüste önce ağır silahlarla taranarak öldürülmüş, ardından da minibüs ateşe verilerek yakılmıştı. Yetkililer hiçbir araştırma yapmadan olayı PKK'nın yaptığını açıkladı.

PKK üstlenmedi

Genelkurmay belki de ilk kez yabancı basın mensuplarını da alarak olay yerine gezi düzenleyip, "PKK yaptı" tezini işledi, ancak PKK saldırıyı üstlenmedi. Üstelik o tarihte PKK'nın tek taraflı ilan ettiği ateşkes sürüyordu.

Evlerinden alındılar

Ancak olayın ardından İHD'nin de aralarında bulunduğu Barış İçin Aydınlar Grubu bölgede köylülerle de görüşerek bir rapor hazırladı. Öldürülen 11 kişiden bir kısmının üç gün önce evlerinden gözaltına alındığı ve o tarihe kadar taburda tutuldukları, bir kısmının da olay günü yine evlerinden askerler tarafından göreve çıkarıldığı bu raporda yer aldı.

Her şey yandı kimlikler sağlam

11 kişinin PKK tarafından öldürülmediğine en güç kanıtlardan biri de vücutları elbiseleri üzerlerindeki hesap makinası vb. tüm malzemeler yanarak kül olan bu kişilerin tümünün kimliklerinin sapa sağlam ve askerin elinde çıkmasıydı. Heyetin görüştüğü kimi korucular ile köylüler de katliamın PKK değil, güvenlik görevlilerince işlendiği kanaatini dile getirmişti.

 


----------------------------------------------------------------------------

Konuyla ilgili Ahmet Altan'ın yazısı...

Pazar cinayetleri

Aslında yazıişleri masasının başına "hadi bir Pazar gazetesi yapalım" isteğiyle oturduk.

"Pazar gazetesi" denilen şeyin ne olduğunu biliyorsunuz değil mi?

Bu gazetenin özelliğini anlayabilmek için önce bütün ailenin başında oturduğu bir kahvaltı masası düşüneceksiniz.

Ya da çoluk çocuk, yakın dostlar birlikte toplanılmış geniş bir kahvaltı masası.

Masanın üstünde kesenize ve keyfinize göre kahvaltılıklar.

Sucuklu yumurta da olur, yağda pastırma da...

Ama içine biraz limon sıkılmış mis gibi zeytinyağın içinde zeytin, evde yapılmış reçel, beyaz peynir, taze ekmek mutlaka olsun.

İnce belli bardaklarda demli çay.

Mutfak pencerelerinde çay demliğinin fıkırdayan suyundan çıkan buhar.

Herkes keyifli.

Kimsenin acelesi yok.

İster kahvaltı masasında, ister kahvaltıdan sonra gazeteler açılacak.

Hem okuyup, hem de yanındakilere anlatacağın eğlenceli haberler.

Pazar sabahının rehavetine uygun, insanı germeyen haberler.

Biz de böyle bir gazete yapmak istedik.

Gel de yap.

Bak bakalım Türkiye'de böyle "Pazar gazetesi" yapabiliyor musun.

Burası, gerçekleri görmek isteyenler için korkunç bir ülke.

Devletin hukuktan uzaklaştığı, rahatça cinayet işleyebildiği, yasadışı gizli teşkilatlar kurabildiği bir ülke.

Bu ülkede yaşayan insanların canlarını kurtarabilmek, onlara gerçekten güzel bir gelecek sağlayabilmek, mutlu kahvaltı sofraları

kurulabilmesine yardımcı olabilmek için gerçekleri bulup anlatmak zorundasınız.

Ve gerçekler, "Pazar gazetelerine" uygun değil.

Eski bakanlardan Adnan Ekmen'i iyi bir gazetecilik yaparak önce Yeni Aktüel dergisi bulmuş.

Daha sonra da biz kendisini bulup konuştuk.

Eski bakan, on bir köylünün öldürülüp bir minibüsün içinde yakıldığı korkunç katliamın içyüzünü anlatıyor.

Bu olay yaşandığında bu ülkenin medyası bunu "PKK'nın işi olarak" vermiş.

Ekmen diyor ki, "o katliamı PKK değil devlet yaptı."

Bununla ilgili bilgilerini ve kuşkularını dile getiriyor.

On biri de yakılmış olan cesetlere ait hüviyetler, oradaki bir çavuşun cebinden çıkmış.

"PKK tarafından tümüyle yakılmış cesetlerin hüviyetleri çavuşun cebine ne zaman ve nasıl girmiş?"

Olayı soruşturmaya gelen savcıyı korkutmuşlar.

Ekmen, "tümüyle güvenlik güçlerinin denetiminde bulunan bölgede yapılan bu katliamın" sorumlusunun JİTEM olduğunu söylüyor.

O günlerde PKK "tek taraflı" ateşkes ilan etmiş.

Bu korkunç olayla birlikte "ateşkese" aldıran olmamış tabii.

Savaş yeniden kızışmış.

Eski bakan, "Ergenekon davasını soruşturan savcılar Fırat'ın öbür yanına baksınlar" diyor.

Kendisinin bu olayla ilgili Ergenekon davasında "tanıklık" etmeye hazır olduğunu söylüyor.

Güneydoğu'da işlenen cinayetlere bakmadan Ergenekon'un gerçek derinliğine ulaşmak mümkün değil.

Orada, Ergenekon'un "nüvesi" gibi gözüken JİTEM çok adam öldürmüş.

JİTEM dediğiniz, devletin Jandarma kuvvetleri içinde kurulmuş bir örgüt.

Cinayetler, doğrudan devlet görevlileri tarafından işleniyor.

Gözlerini kırpmadan öldürüyorlar, boğuyorlar, yakıyorlar.

Bunları ortaya çıkarmadan, devleti temizlemeden bu ülke yoluna nasıl devam edecek?

Temizlemek de o kadar kolay gözükmüyor.

Ergenekon davasıyla ilgili olarak tutuklanan "orgenerallere" Genelkurmay'dan "ziyaretçi" gönderiliyor.

Bakıyorsunuz, orgeneraller tahliye edilmiş.

Bu insanların "tutuklu bulunması" için bir neden yoksa neden tutukladınız?

Nedensiz tutuklamak ne demek?

Böyle bir haksızlık nasıl yapılır?

Yok, bu insanların tutuklanması için geçerli nedenler varsa neden serbest bıraktınız?

Tabii, Genelkurmay ziyaretleri bu "serbest bırakılışları" epeyce şaibeli bir hale getiriyor.

Geçen hafta Sezgin Tanrıkulu Neşe Düzel'e, "JİTEM'le ilgili soruşturmaların yolunun Genelkurmay tarafından kesildiğini" anlatmıştı.

Bu generallerin bırakılması doğrusu bu yaklaşımı güçlendiriyor.

Her "ateşkes"te bir katliam yaşanmış neredeyse bu ülkede.

Bir ateşkeste 33 asker kurşuna dizilmiş.

Bir ateşkeste on bir köylü yakılmış.

Bu iki olayın da dışardan görüldüğü, medyanın anlattığı gibi olmadığı artık anlaşılıyor.

İki katliamda da devletin parmağı var.

Bu işler soruşturulmadan, devlet katillerden temizlenmeden nasıl yaşayacağız bu ülkede?

Adnan Ekmen, "ben tanıklık ederim" diyor.

Ergenekon savcıları çağırsınlar bu eski bakanı.

Bir dinlesinler.

Ergenekon'un Güneydoğu'daki cinayetlerinin izine düşsünler.

Bu ülkeyi ve bu devleti katillerden temizleyelim.

Biz okuyamasak da çocuklarımız güzel "Pazar gazeteleri" okusunlar.

Bugünkü "Pazar gazetemiz" içinizi acıttıysa eğer, bunu çocuklarınızın geleceği için yaptığınız bir fedakârlık olarak görün.

Bunlar yazılmazsa, çocuklarınız o bir bardak çayı hiçbir zaman huzurla içemeyecek çünkü.

taraf



Bu haber 1,181 defa okundu.


Yorumlar

 + Yorum Ekle 
    kapat

    Değerli okuyucumuz,
    Yazdığınız yorumlar editör denetiminden sonra onaylanır ve sitede yayınlanır.
    Yorum yazarken aşağıda maddeler halinde belirtilmiş hususları okumuş, anlamış, kabul etmiş sayılırsınız.
    · Türkiye Cumhuriyeti kanunlarında açıkça suç olarak belirtilmiş konular için suçu ya da suçluyu övücü ifadeler kullanılamayağını,
    · Kişi ya da kurumlar için eleştiri sınırları ötesinde küçük düşürücü ifadeler kullanılamayacağını,
    · Kişi ya da kurumlara karşı tehdit, saldırı ya da tahkir içerikli ifadeler kullanılamayacağını,
    · Kişi veya kurumların telif haklarına konu olan fikir ve/veya sanat eserlerine ait hiçbir içerik yayınlanamayacağını,
    · Kişi veya kurumların ticari sırlarının ifşaı edilemeyeceğini,
    · Genel ahlaka aykırı söz, ifade ya da yakıştırmaların yapılamayacağını,
    · Yasal bir takip durumda, yorum tarih ve saati ile yorumu yazdığım cihaza ait IP numarasının adli makamlara iletileceğini,
    · Yorumumdan kaynaklanan her türlü hukuki sorumluluğun tarafıma ait olduğunu,
    Bu formu gönderdiğimde kabul ediyorum.




    En Çok Okunan Haberler


    Haber Sistemi altyapısı ile çalışmaktadır.
    3,679 µs