artık koktu! | " /> artık koktu! | "/>

En Sıcak Konular

Bu ayaklar artık koktu!

6 Şubat 2009 11:20 tsi
Bu ayaklar artık koktu! 'İşinize gelmediği zaman ‘irtica hortluyor’ tezine malzeme yapacaksınız, işinize geldiği zaman ‘irtica ile mücadele stratejisi’ diyeceksiniz. '

Şamil Tayyar / Star

Bu ayaklar artık koktu

Yıllar önce ANAP’ın kurucularından Şadi Pehlivanoğlu ile sohbet ediyoruz. O sıralarda hem kendi genel başkanına hem diğer liderlere bir hayli tepkili. Dedi ki: ‘Allah’tan Kuran’da çok açık bir hüküm var, Hz. Muhammed’in son peygamber olduğu yazılı. Yoksa bu liderlerin gözü doymaz, peygamberliğe de talip olurlardı.’

Bu sözlerin üzerinden çok geçmedi. 1994 yılı sonunda Yeni Demokrasi Hareketi’ni partileştiren Cem Boyner’e atfen yayılan şu söz tüm Türkiye’yi ayağa kaldırdı: ‘...Atatürk’ü hatta Hz. Muhammed’i aşmalıyız.’

CHP’nin bu son çarşaf ve kuran kursu açılımına tanıklık yaptıkça bu eski anekdotlar geldi aklıma. Boyner belki ‘ileri’ hedefine güçlü vurgu yapma kaygısındaydı ama maksadını aşan ifadenin altında kaldı.

Cumhuriyetimizin kurucusu da olsa bir devlet ve siyaset adamı olarak Atatürk’ü aşan bir lidere sahiplik hedefi, bir yerde ‘makul’ karşılanabilirdi. Ancak Kuran’a göre son peygamber olarak kabul ettiğimiz Hz. Muhammed’i aşmaya çalışmak, yaradan adına taahhütte bulunmaktan öte anlam taşımıyordu.

Şimdi...

Benzer bir cehalet veya saflık sarmalında dolaşıp duruyoruz.

Kazdıkları kuyuya düştüler

Çarşaf açılımını ‘doğru’ bulmakla birlikte CHP yönetiminin bu konuda samimi olmadığını belirtmiştik. Nitekim CHP, İstanbul İl Başkanı Gürsel Tekin’in çarşafına dolandı.

CHP Genel Başkanı Deniz Baykal’ın da desteklediği Kocaeli Belediye Başkan Sefa Sirmen’in ‘her mahalleye kuran kursu’ açılımı ise doğmadan öldü. Bir yerde kazdıkları kuyuya düştüler.

Malum, Ankara Büyükşehir Belediye Meclisi, 11 Ekim 2006 günü eğitime destek için Diyanet’e bağlı kuran kurslarına yardım kararı aldı. Dikkatinizi çekmek isterim, tarikatlara değil Diyanet’e bağlı...

CHP’li Belediye Meclis Üyesi Hüsamettin Öztürk ve arkadaşları koştur koştur İdare Mahkemesi’ne gittiler. Dediler ki, bu yardım kararının yasal dayanağı yoktur. Ankara 14. İdare Mahkemesi bu talebi yersiz bularak reddetti.

Konu Danıştay’a intikal ettirilince CHP’li üyelerin yüzü güldü. Danıştay 8. Dairesi, 11 Ekim 2008 günü talebi karara bağladı. Belediyeye ‘bu iş senin işin değil’ dedi, ayrıca kararda ‘kamu yararı’ bulmadı. Dolayısıyla ‘işlem hukuki değil’ deyip kararı iptal etti.

Kararın müsebbibi olan CHP’li Hüsamettin Öztürk’ü dün buldum. Konuyu aktarıp görüşmek istedim. ‘Demek bu konuyla ilgili aradınız’ deyip nezaketsiz bir şekilde telefonu kapattı. ‘Yamyam’ suçlamasını sinesine çeken bu zattan fazla nezaket beklemiyordum ama en azından bir iki kelam eder diye düşünüyordum.

Konumuza dönecek olursak...

Sirmen, kendi gibi CHP’li olan Öztürk’ün bu girişimi sonucunda istese bile bırakın kuran kursu açmayı yardım bile etmesi mümkün değil.

Üstelik CHP’nin memleketimize kazandırdığı (!) başka önemli bir karar daha var. Anayasa Mahkemesi, CHP’li milletvekillerinin başvurusu üzerine belediyelerin öğrencilere burs vermesine imkan tanıyan yasayı iptal etmişti.

Dolayısıyla Sirmen’in bu açılımın hiçbir hukuki hükmü yoktur. O da Boyner gibi maksadını aşan ifadesinin altında eziliyor.

İrtica numarası

CHP’nin hem çarşaf hem kuran kurslarıyla ilgili açıklaması karşısında yandaş medyanın genel tutumuna baktığımda, ‘meşrulaştırıcı’ ve ‘hak verici’ ifadelerin ağırlık kazandığını görüyoruz.

Bu öneriler AK Parti cephesinden gelseydi, muhtemeldir ki laiklik karşıtı eylemlerin odağı olduğu gerekçesiyle hakkında açılacak bir davanın gerekçeleri arasına eklenirdi.

Bu samimiyetsizlik, yani ‘sahibine göre kişneme’ politikası Türkiye’nin temel açmazlarından biridir.

Belki gençler hatırlamazlar. Necmettin Erbakan başkanlığındaki Refahyol hükümetini yıkıma götüren gerekçelerden biri, başbakanlık konutundaki kanaat önderlerine verilen o meşhur iftardı.

Milli Güvenlik Kurulu’nun askeri kanadı ve sivil uzantıları, ‘Tarikat liderlerinin başbakanlık konutunda ne işi vardı’ diyerek yürütülen psikolojik harekatı körüklediler.

Amaçlarına ulaştıktan kısa süre sonra, 30 Haziran 2001 tarihinde toplanan ve sözde irtica raporunu masaya yatıran Milli Güvenlik Kurulu, şu açıklamayı yaptı: ‘MGK toplantısına sunulan 3.5 sayfalık irticayla mücadele stratejisi raporunda ‘tarikat ve mezheplerin önde gelenleriyle kurulan diyaloglar sonucunda, bu grupların devlet ve hukuk sisteminin içine çekilmesi ve devletin yanında yer almaları’ konusunda önemli mesafe alındı.’

Dikkat çekici nokta, tarikat ve mezheplerin önde gelenleriyle diyalog kurulmasının, ‘irtica ile mücadele stratejisi’ olarak gösterilmesiydi. Oysa bu yaklaşım, yani başbakanın bu kesimle diyalogu, 28 Şubat’ın başlangıcı olarak gösterilmişti.

Aynı şekilde kuran kursları ve imam hatipler, o dönemin neredeyse ‘öcü kuruluşları’ idi. 1996-1997 öğretim yılında imam hatiplerde 476 bin 69 olan öğrenci sayısının 1 yıl sonra 356 bin 741’e inmesi ‘zafer’ olarak sunuldu.

O halde aradan geçen 12 yılda ne değişti?

İşinize gelmediği zaman ‘irtica hortluyor’ tezine malzeme yapacaksınız, işinize geldiği zaman ‘irtica ile mücadele stratejisi’ diyeceksiniz.

Kusura bakmayın, bu ayaklar artık koktu...



Bu haber 659 defa okundu.


Yorumlar

 + Yorum Ekle 
    kapat

    Değerli okuyucumuz,
    Yazdığınız yorumlar editör denetiminden sonra onaylanır ve sitede yayınlanır.
    Yorum yazarken aşağıda maddeler halinde belirtilmiş hususları okumuş, anlamış, kabul etmiş sayılırsınız.
    · Türkiye Cumhuriyeti kanunlarında açıkça suç olarak belirtilmiş konular için suçu ya da suçluyu övücü ifadeler kullanılamayağını,
    · Kişi ya da kurumlar için eleştiri sınırları ötesinde küçük düşürücü ifadeler kullanılamayacağını,
    · Kişi ya da kurumlara karşı tehdit, saldırı ya da tahkir içerikli ifadeler kullanılamayacağını,
    · Kişi veya kurumların telif haklarına konu olan fikir ve/veya sanat eserlerine ait hiçbir içerik yayınlanamayacağını,
    · Kişi veya kurumların ticari sırlarının ifşaı edilemeyeceğini,
    · Genel ahlaka aykırı söz, ifade ya da yakıştırmaların yapılamayacağını,
    · Yasal bir takip durumda, yorum tarih ve saati ile yorumu yazdığım cihaza ait IP numarasının adli makamlara iletileceğini,
    · Yorumumdan kaynaklanan her türlü hukuki sorumluluğun tarafıma ait olduğunu,
    Bu formu gönderdiğimde kabul ediyorum.




    En Çok Okunan Haberler


    Haber Sistemi altyapısı ile çalışmaktadır.
    4,516 µs