Hangi fatura daha kabarık? Davos / Demirel ?

5 Şubat 2009 14:56 tsi
Sivilay Abla bu hafta Davos ile ilgili soruları cevaplandırmış.

Dr. Sivilay Genç / Taraftar

İçindeki insana sarıl, sana Davos'u anlatır

Bu hafta da sizden gelen elliden fazla sorunun tamamına yakını Başbakan’ın Davos olayıyla ilgiliydi. Bütün olaylar ya hafta sonu ya da hafta başı oluyor. Haftanın Sivilay Abla gününe gelinceye kadar konu bayatlıyor. Tabii bizim köşemizin amacı sizlerin sorularına cevap vermek olduğu için başka konulara da geçemiyorum. İşte bu haftanın soruları ve cevapları:

Soru: Sevgili Sivilay Abla, Başbakan’ın Davos’ta oturum başkanını ve Peres’i fırçalaması ilk başlarda hoşuma gitti ama sonradan serinkanlı bir şekilde yeniden değerlendirince diplomatik bir üslup takınsa daha mı iyi olurdu diye düşünmekten kendimi alamadım. Kaygılarımda haklı mıyım dersiniz? (Elvan Tütüncü – Paris)

Cevap: Sevgili Elvan, Türkiye’de temsili demokrasi var, iyi ki de var. Yani oylarımızla seçtiklerimiz halkın ortalama duygularını ve değerlendirmelerini yansıtmak için oradalar. Başbakanın diplomat gibi davranmasını isteseydik, başbakanı oylarımızla değil bir bilgi ve yetenek sınavı sonucunda seçerdik. Tabii bu sisteme göre tüm bakanlar ve hatta milletvekilleri için de çeşitli müsabakalar tertiplemek gerekecekti.

Halkın oylarıyla değil de, tabiri caizse bileğinin gücüyle iktidara gelmiş bir başbakan da kuvvetle muhtemel bizim canımızı okurdu. (Bakınız: Türkiye’de ve Dünyada askerî darbelerle iktidarı elde etmiş diktatörler)

Başbakan Davos’ta herhangi birimiz gibi davrandı. Keşke her zaman içindeki bu sıradan insanı dinlese ve ona göre davransa. Emin ol bu durumda çok daha az hata yapar.

Sen = You / Siz = You

Soru: Sevgili Sivilay Abla, Başbakanımız Recep Tayyip Erdoğan’ın sebebi her ne olursa olsun bir başka devlet başkanına “sen” diye hitap etmesini doğru bulmuyorum. Vereceğiniz hiç bir cevap beni ikna etmeye yetmeyecektir. (Sekine Özkan – Manisa)

Cevap: Sevgili Sekine, İngilizcede sen ve siz diye iki ayrı zamir yok. Sen için de siz için de ‘you’ kullanılıyor. Yani huysuz bir teyze, mahalle manavına “Sen hep ezikleri, çürükleri koydun torbaya körolasıca” derken de ‘you’ diyor, eski bir Türk filminde Belgin Doruk’a “Sizinle dans edebilir miyim efendim” diyen Zeki Müren de ‘you’ diye hitap ediyor. Sen mi siz mi dediğini ses tonundan, üslubundan ve cümlenin içeriğinden anlıyoruz.

İsrail Cumhurbaşkanı Şimon Peres, bizim Başbakan’a “Hüsnü Mübarek kadar bu işleri bilmiyorsun” derken de ‘you’ dedi. Peres’in üslubundan ‘siz’ demediği de aşikar, ancak simültane çevirmenler ‘siz’ diye çevirdiler. Erdoğan’ın muhatabının üslubu karşısında Peres’e ‘sen’ demesi çok normal.

Bence ikna oldun.

Davos’un Faturası

Soru: Ablacığım! Perşembe günlerini iple çekiyorum, her yazını en az iki kez okuyorum. Çünkü çok güzel yazıyorsun; neyse konuya gireyim: Süleyman Demirel, Başbakanın Davos’taki hareketinin bir faturasının olacağını söylemiş, bu bağlamda bir sorum olacak! Cevaplarsan çok sevinirim. Acaba Davos’taki o olaydan çıkan fatura, Türkiye Cumhuriyeti vatandaşları olarak Süleyman Demirel ve sülale fertlerine ödediğimiz faturadan fazla olur mu? (Zenga Sever – Siirt)

Cevap: Sevgili Zenga evladım. Her şeyin bir bedeli vardır mutlaka. Erdoğan’ın davranışının da bir faturası tabii ki olabilir. Bu fatura felekten bir gece çaldığın, acayip eğlendiğin, eve çakırkeyif döndüğün bir gecenin sonunda meyhaneciye ödediğin fatura gibidir. Bir haftalık yevmiye gitmiştir ama gecenin tadı damağında kalmıştır.

Süleyman Demirel’in bize ödettiği fatura ise batırdığı işlerden dolayı ailenin ortak mallarına haciz getiren hayırsız amcanın borçlarını ödemek gibi azap verici, Osmanlı’dan kalma Duyun-u Umumiye borçları gibi bitmek bilmeyen türdendir.

Bu haber 615 defa okundu.