Parmak sallamaca oyunu mu bu? | " /> Parmak sallamaca oyunu mu bu? | "/>

En Sıcak Konular

Parmak sallamaca oyunu mu bu?

5 Şubat 2009 10:20 tsi
Parmak sallamaca oyunu mu bu? İran uzaya bir uydu fırlattı. ABD ve İsrail’e kalsa dünya ayağa kalkmalıydı. Gündemdeki senaryolar: Savaş mı ‘kirli savaş’ mı? ‘ABD planlarına dahil olmak idam fermanını imzalamaktır’ diyen eski CIA yetkilisi kim? Parmak sall

İran “füze teknolojisi” konusundaki bilgi ve deneyimini geliştirdikçe, bu teknolojiyi kendi tekellerinde tutmakta ısrarlı olanların hop oturup hop kalkmalarına neden oluyor.

İran “bomba geliştirmeye niyetim yok” diyor, ama ABD ve İsrail’in kaygı ve endişesi, İran’ın nükleer yakıtı zenginleştirmede ulaştığı uzmanlık düzeyinin, “bir gün” nükleer bir patlama gerçekleştirecek duruma gelmesi. Uluslararası Atom Enerjisi Kurumu (UAEK), İran’ın nükleer zenginleştirme faaliyetlerinin kendi gözetimleri altında bulunduğunu açıklıyor, ama, bu da söz konusu kaygı ve endişeleri gidermeye yetmiyor tabii.

Nükleer alandaki gelişmeleri izleyen uzmanlar, İran’ın uzaya kendi füzesiyle uydu yollamasının, İran için “teknolojik bir ilerleme” olduğunda hem fikirler. İran, kendi devriminin 30. yıldönümünde attığı bu adımla, teknolojik alanda kendini ilerletme kararlılığını ortaya koymakla kalmadı, gözlerin üzerine çevrilmesine de neden oldu.

ABD’nin hedefinde İran var
Dün Weisbaden’de ABD öncülüğünde bir araya gelen ABD; İngiltere, Fransa, Almanya, Çin ve Rusya temsilcileri, İran’a karşı izleyecekleri strateji üzerinde tartıştılar. (ABD parmağını salladı! / iyibilgi) Gerçekte ise, ABD’nin İran planını dinlediler. Bu planın ne tür safhalardan oluştuğunu ve diğer ülkelerin üstlenmeleri muhtemel rollerin neler olduğunu yakında anlamamız mümkün olacak.

BBC yorumcularından Paul Reynolds, 3 Şubat günü BBC’de yayınlanan yorumunda, İran’ın şu an sahip olmasa bile nükleer silah geliştirebileceği “varsayımına” dayalı bir saldırıya girişilip girişilmemesinin, gündemdeki asıl soru olduğunu belirtmişti.

Muhtemelen Weisbaden’deki toplantıya benzer başka toplantılar da olacak. Zira İran’ın ne Irak, ne de Afganistan olmadığını konuyla ilgili herkes çok iyi biliyor. Bu nedenle ABD patentli olası bir saldırının geniş bir “koalisyona” mal edilmesi yönünde ciddi bir çaba içerisine girildiği görülüyor.

Kirli savaş…
ABD’nin, odağında askeri yöntemler bulunan bazı hazırlıklar içerisinde olduğunu anlamak için “kahin” olmak gerekmiyor. Ancak bu, klasik bir savaş ilanı ve işgale girişme şeklinde cereyan etmeyebilir.

Vietnam’da canı yandığından beri değişik ve “kirli” taktiklerle sonuca gitmeyi öncelikle tercih ettiğini biliyoruz. Ancak ne “klasik” ne de “farklı” özel savaş taktikleriyle İran’da rejimin devrilmesiyle sonuçlanacak bir stratejiyi uygulamak, bu niyet sahibi olanlar için kolay değildir.

İran’ın henüz uranyum zenginleştirme yönünde bir çalışmasının olmadığı yıllarda, Azeri ayaklanması yaratmak için hayli gayret sarf ettikleri, konuyla ilgili herkesin malumudur. Gönüllerinden geçirdikleri gibi bir Azeri ayaklanması çıkmadı, ama ABD karşıtı duygular daha da pekişti. Son yıllarda, PKK ve PJAK aracılığıyla İran Kürtlerini harekete geçirip istikrarsızlık yaratma heveslerinin de kayda değer bir sonuç vermediği anlaşılıyor.

Türkiye nasıl tavır alacak
Türkiye, tam da bu noktada önem kazanan bir ülke.

Son Davos çıkışının ardından Türkiye’nin Ortadoğu üzerinde kimsenin “hafife” almaması gereken bir etkileyiciliği olduğu görüşü yaygın olarak paylaşılmaya başladı.

CIA ve MOSSAD koridorlarında İran hedefli senaryolar oluşturulmaya çalışılırken Türkiye’nin olası planlamalar içerisindeki yeri konusunda çok da net olunmadığını öngörmemiz mümkün.

Türkiye “kişilikli” ve kendi gerçek çıkarlarını gözeten bir politika izledikçe, bölgede başka savaş ve çatışma konseptlerinin uygulayıcısı olmak şöyle dursun, engelleyicisi olur.

İran’a karşı açık ve dolaylı saldırgan bir tutum izlenmesinin, bölgede var olan istikrarsızlığı, daha da derinleştireceği, “hassas” denge durumunu sarsacağı kesindir.

Türkiye, kendi pozisyonunu almak ve bunu yaparken bölgenin gerçeklerini gözetmek durumundadır. Kendisine ait olmayan senaryolarda rol almak, sadece ve sadece felaket getirir.

Büyük Ortadoğu Projesi
Bir de “Büyük Ortadoğu Projesi” vardı, değil mi? Obama yönetiminin bu projeyi canlandırmak mı, unutturmak mı isteyeceğini pek yakında göreceğiz.

CIA’nın eski Ortadoğu direktörlerinden Graham Fuller’a göre BOP,  bir “felakete” dönüşmüştür. Fuller, Türkiye için, Ortadoğu’da Amerikan planlarına dahil olmanın “kendi idam fermanını imzalaması” anlamına geleceğini düşünüyor. (25 Kasım, bbc)

Olmadık “yakınlaşma” teorileri ortaya atmak, Amerika politikalarının bölgede bugüne kadar yol açtığından çok daha kapsamlı sorunlara neden olabileceği ihtimallerini küçümsemek ya da “ne olursa olsun, Batı’dan, ABD’den kopmayalım” demek, eğer bir abartılı iyi niyet değilse, gaflettir…

www.iyibilgi.com



Bu haber 746 defa okundu.


Yorumlar

 + Yorum Ekle 
    kapat

    Değerli okuyucumuz,
    Yazdığınız yorumlar editör denetiminden sonra onaylanır ve sitede yayınlanır.
    Yorum yazarken aşağıda maddeler halinde belirtilmiş hususları okumuş, anlamış, kabul etmiş sayılırsınız.
    · Türkiye Cumhuriyeti kanunlarında açıkça suç olarak belirtilmiş konular için suçu ya da suçluyu övücü ifadeler kullanılamayağını,
    · Kişi ya da kurumlar için eleştiri sınırları ötesinde küçük düşürücü ifadeler kullanılamayacağını,
    · Kişi ya da kurumlara karşı tehdit, saldırı ya da tahkir içerikli ifadeler kullanılamayacağını,
    · Kişi veya kurumların telif haklarına konu olan fikir ve/veya sanat eserlerine ait hiçbir içerik yayınlanamayacağını,
    · Kişi veya kurumların ticari sırlarının ifşaı edilemeyeceğini,
    · Genel ahlaka aykırı söz, ifade ya da yakıştırmaların yapılamayacağını,
    · Yasal bir takip durumda, yorum tarih ve saati ile yorumu yazdığım cihaza ait IP numarasının adli makamlara iletileceğini,
    · Yorumumdan kaynaklanan her türlü hukuki sorumluluğun tarafıma ait olduğunu,
    Bu formu gönderdiğimde kabul ediyorum.




    En Çok Okunan Haberler


    Haber Sistemi altyapısı ile çalışmaktadır.
    2,772 µs