En Sıcak Konular

Dolar daha da değer kaybedecek

3 Şubat 2009 12:46 tsi
Dolar daha da değer kaybedecek Columbia Üniversitesi Profesörlerinden Joseph Stigtliz, Habertürk Ekonomi Müdürü Özlem Dalga'ya konuştu

Columbia Üniversitesi Profesörlerinden Joseph Stigtliz, Davos’ta Habertürk Ekonomi Müdürü Özlem Dalga’nın soruların yanıtladı…


Ö.D: Columbia Üniversitesi Profesörlerinden Joseph Stigtliz ile beraberiz. Forum nasıl gidiyor sizce çünkü birçok uzman bu forumun tarihteki en önemli forumlardan biri olduğunu söylüyor.

J.S: Ben ne kadar doğru bunu bilmiyorum ama geçen senelere baktığımızda çok daha farklı bir tona sahip olan bir forum olduğunu söyleyebilirim. Daha önceki senelerde aslında daha iyimser bir hava vardı, küreselleşmeden bahsediyorduk, yeni ekonomilerden bahsediyorduk. Ve bu yeni ekonomiyle birlikte hayatımızı nasıl daha iyi hale getiririz diye konuşuyorduk fakat bu seneye baktığımız zaman soru sorduğumuz soru bu kriz ne kadar derin, ne kadar sürer ve ne kadar acaba tahribata yol açtı ve bundan sonra açacak özellikle küreselleşme bağlamında ve tahribatları aslında bu anlamda çözmeye çalışıyoruz.

Ö.D: Biz Roubini’yle daha önce konuştuk aslında onun iyimser senaryosuysa L şeklinde bir resesyondu. Peki forumda uzmanlar neler söylüyorlar krizde, özellikle resesyon konusunda neler söylersiniz?

J.S: Sanırım Profesör Roubini’nin biraz daha kötümser olduğunu söyleyebilirim birçok insana göre fakat tabi foruma katılan birçok kötümser insanlarda var bu anlamda. Asıl burada enteresan olan konuysa geçen sene forumda ve ondan önceki sene de hatta ondan öncedeki sene de Roubini, ben, Bob Scheler ve bazı uzmanlar biz daha iyimser olduğumuzu söyleyebilirdik. İnsanlara bir problem olduğunu ve bunun geleceğini ve bunun sürdürülebilir olamayacağını söyleyebilecektik. Ne kadar para getirmesi gerekiyordu, finansal piyasaların riski yönetmelerinden çok risk yarattıklarını anlatmaya çalışıyorduk.
Aslında biz birkaç senedir bunu anlatmaya çalışıyorduk ve maalesef biz haklı çıktık. Ve yine maalesef çok az insan bizi dinledi, çok fazla kulak vermediklerini söyleyebilirim. Ve bizim aslında söylediğimiz, yaptığımız uyarılar gerçekti fakat birçok insan buna kulak vermeyince para kaybetti.

Ö.D: Peki sizce ne zaman acaba düzelecek bu durum?

J.S: Bence her düşüş her yavaşlamanın bir sonu vardır. Şu anda bir tahmin yapmak veya buna bir cevap vermek zor çünkü hükümetlerin neler yapacağını bilmiyoruz. Şu ana kadar gözlemlediklerimize bakacak olursak, yeteri kadar iyi önlemler alınmadı, kötü yönetimler yapıldı ve sonuç olarak da sonuca baktığımız zaman özellikle Amerika Birleşik Devletleri’nde korkunç ta bir hale geldi ve kötüye de gitmeye devam ediyor. Maalesef Başkanımız gitti bu kriz başlamadan önce aslında hiçbir şey yapmamaya başladı o yüzden ekonomi düşmeye başladı, krize girdik ve asıl problemin çekirdeğinde olan ülke de tabiî ki Amerika Birleşik Devletleri ki onun uyguladığı mali politikaların ne kadar yanlış olduğunu söyledik. Zik-zak yapıyordu bu politikalar World Street için biraz işe yarıyordu bu politikalar ama Amerika’nın sokaklarında yaşayan insanlar için işe yaramayan politikalardı bunlar. Bunlar sadece Amerika değil bütün dünyayı da etkiledi.


Ö.D: Peki 2009 için ekonomiye dair görüşleriniz nelerdir? 2009 kayıp bir yıl mı olacak?

J.S: Evet kayıp bir yıl olacak. Çok kötü olacağını söyleyebilirim. Global anlamda baktığımız zaman eksi büyümeler olacak ve buradaki ekonomistler ne kadar negatif olacağını düşünüyoruz artık, ne kadar ne kadar negatif olabilir diye konuşuyoruz. Burada mutabakat sağlanan asıl konularda bu sene seneye bu zamanlarda her şey aslında şu ana göre çok kötü olacağı konusunda bir mutabakat var. Fakat sormamız lazım acaba bu krizden yukarı çıkma şansımız var mı yoksa hala aşağı doğru kaymaya devam edecek miyiz? Eğer kaymaya devam edersek ya da düzelmeye çalışırsak diyelim ki düzeldik, Japon tarzı bir politika mı izleyeceğiz nasıl yapmamız gerekiyor, buradaki genel bakış açısına göre Japon modeline dönmeyeceğimiz.

Ö.D: Beklentileriniz neler?

S.J: Bizde çok yavaş yavaş, yavaş büyüme olacak özellikle ekonomide. Üzerimizde borçlar var, üzerimizde yükler olacak ve tabi ki güven de zedelendi bu anlamda ve bu girişimcilerinde isteği kırıldı bu anlamda diyebiliriz. Ben aslında daha kötümser bir tarafta olduğumu söyleyebilirim size. Çok güven de duymuyorum önümüzdeki 8 senede.


Ö.D: Peki Japon tipi bir resesyon mu olacak?

J.S: Evet çok yavaş büyüme olacak. En kötüsü geldikten sonra Japon stiline dönebiliriz, o zaman resesyon gelebilir bu yüzden L şeklinde bir resesyon bekliyoruz.

Ö.D: Peki ne zaman en kötüyü göreceğiz? Bunun bir sinyali olacak mı? Neler bunu etkileyecek, göstergeler neler olacak?


J.S: En iyi alacağımız sinyal aslında gayri safi milli hasıla. Çünkü bu tamamen iş ve işçi istihdam sayısıyla ilgili. Eğer gayri safi milli hasıla yükselirse daha fazla istihdam sağlanabilir ama istihdam sağlanması abaca toplanma anlamına gelir mi toparlanma anlamına gelir mi. İşçiler bu anlamda biraz hasar görecekler tabi.

Ö.D: Peki hükümetler neler yapmalı şu ana kadar neler yapmıştı bunun derin bir resesyona dönmemesi için neler yapılması gerekiyor?

J.S: 3 şey yapılması gerekiyor aslında ve şimdiye kadar da hiç biri hayata geçirilmiş değil bunu söyleyebilirim. Birincisi ekonomiyi canlandırmak, teşvik etmemiz gerekiyor. Obama yönetiminin verdiği özellikle tasarı çok daha önemli ki Bush yönetiminden çok daha iyi. Çünkü Bush yönetimi hiç bir şey yapmamıştı. Obama çok fazla vergi indirimine gidiyor fakat bu şu an itibariyle bilânçolara baktığımızda çok fazla teşvik edecek çok fazla canlandırıcı olacağını düşünmüyorum. Kurtarma planı eğer işe yaramazsa çok daha fazla kötümserlik olacaktır Amerika Birleşik Devletlerinde. İkinci olarak insanlara yardım etmemiz gerekiyor, bir şeyler yapmamız gerekiyor insanlar için, ekonomiyi canlandırmamız gerekiyor. Milyonlarca insan işlerini kaybediyor. Bu sosyal bir felaket diyebiliriz, efektif anlamda hiçbir şey yapmadık insanlar için.

Ö.D: Peki Obama’ya tavsiyeniz nedir?

J.S: Ben şunu tabiî ki tavsiye etmek isterdim Başkan Obama’ya ev sahiplerine yardım etmeleri ve çünkü şu an itibariyle sadece zenginlere yardım ediyoruz. Özellikle vergi indirimleriyle, bu anlamda zengin bankalara para vermek gerekiyor, gerekirken sıradan ev sahiplerine biraz parayı kaydırmamız gerektiğini düşünüyorum. Tekrar borçları yapılandırmamız gerekiyor ve bunun için de ev sahiplerinin teşvik planları ortaya atılması lazım. İkincisi ise finansal ve bankacılık sisteminin tekrar regüle edilmesi, düzenlenmemesi.

Ö.D: Peki ne yapılması gerektiği konusunda birçok konuşmalar var. Diğer bankaların borçlarını toplayan diğer bankalar sisteminden söz ediliyor.

J.S: Bence diğer bankalar kötü bir fikirdir onlara fazla dokunmamak lazım. Hükümetler, diğer bölgelerdeki hükümetler çöplüğü devralmak gibi düşünüyorlar. Bu çöplüğü geri almanın çok bir mantığı yok. Buradaki asıl fikir eski fikirleri, eski politikaları ki bunun için nakit eşittir çöplük anlamına geliyordur. Ne kadar insanların neye ne kadar ödeyeceğini öncelikle tespit etmesi gerekiyor, fazla ödemelerden kaçınması gerekiyor çünkü ulusal borçlar var. Eğer adil şekilde ödemeler yaparsak bankalar batıyordur. Bunları kurtarmaya çalışırsak o zaman daha fazla para vermemiz gerekiyor. Bence şimdi Amerikalılar maalesef ulusallaşmaya aslında gelecekler bu yolun sonunda.

Ö.D: Merkez bankası faiz oranlarını sıfırda tutmaya devam ediyor ne söylemek istersiniz?

J.S: bu ekonomik durumda mevcut para politikaları işe yaramaz, sıfır faiz politikası son 75 yıldır işe yaramıyor ve bunu da biliyoruz. Fed böyle bir problemin içine girdi ve bizi de kurtaracak durumu pek yok. Asıl endişe ise bu zamana kadar inanılmaz derecede güvenilir olarak görülmesi ve büyük riskler almasıydı. Yaklaşık 2-3 trilyon dolar civarında bir büyüme kaydetti. Ve sonunda bir çöplüğe dönüştü hem merkez bankasını hem de vergi mükelleflerini riske soktu. Son derece kötü yönetilmiş bu süreçte cevabı fed de aramamız doğru olmaz. Çünkü fed bile durumu artık idrak etti.

Ö.D: Peki avrupa merkez bankası konusunda ne söylemek istersiniz? Amb başkanı Trişe mart ayındaki toplantının çok önemli olduğunu söyledi.

J.S: Aslında avrupa merkez bankası faiz oranlarını düşürmede biraz yavaş davrandı. Fakat yine şınu söylemek istiyorum faiz oranlarını aşağı çekmek sadace işlerin daha da kötüye gitmemesini sağlar, avrupa ekonomisinin yeniden eski şaşasına döndüremez. Şöyle yardımcı olabilir, eğer faiz oranlarını düşürse, euro'nun değer kaybeder. Ve tabiiki avrupa ihracatı da bundan etkilenir ve amerika için işler daha da zor bir hal alır.

Ö.D: Dolar konusunda ne söylemek isterseniz? Dolar üzerine bir oturum yapılacak. Sizce dolar 2009 yılında euro'dan daha mı değerli olacak?

J.S: dolar aslında bazı geçici değer kazanımları elde ediyor. Çünkü gelişmekte olan ülkerlerin parası abd'ye aktı. Çünkü abd'nin çok ciddi garantileri var ama bu garanti amerikanın garantili olması anlamına gelmez zaten bu da küreselleşmenin adil olmayan bir çok yönünden sadece bir tanesi. Biliyorsunuz g-20 ülkeleri bir araya geldiler ve korumacılığa çok bağlı kalmayalım dediler. Bu bu toplantıdan çıktıktan sonra korumacılığı kamu borçları ve yeni garantilerle  desteklemeye çalıştılar. Fakat uzun vadede bakacak olursak dolar daha da değer kaybedecek.

Ö.D: Fakat dolar yine de rezerv para olmaya devam edecek gibi.
S: bugünlerde dolardan biraz uzak durma konusunda ciddi tartısmalar var. Ve bana göre de gerçekten mantıklı bir tartışma bu çünkü doların durumu stabil değil. Bu durumda asıl aranan istikrarını koruyabilen bir kur sistemi. Bu nedenle de bence global bir rezerv kurunun yaratılması gerek. Euro-dolar kuru, dolar rezerv sisteminden çok daha istikrarlı olabilir.

Ö.D: Son sorum türkiye ekonomisine yönelik. Bazı uzmanlar Türkiyeyi eleştiriyor ve onu Ukrayna ile mukayese ediyor. Sizce bu haklı bir mukayese mi_?

J.S: Hayır. Türkiyenin canlı dinamik bir ekonomisi var. Türkiyedeki özel sektör çok hareketli. Girişimciler de öyle ve türk bankacılık sistemi de oldukça güçlü, tabii bunu dünyadaki diğer bankacılık sistemlerine bakarak söylüyorum. Bundan bir kaç sene önce yeni bankacılık reformlarını hayata geçiren bir maliye bakanınız vardı ve bu anlamda çok şanslı olduğunuzu söyleyebilirim. Aynı zamanda bazı problemleriniz olduğunu tabiî ki biliyoruz. Özellikle ticaret açığı var, cari açık var. Ve birçok insan da Türkiye’nin durumuna baktığınız da belki çok iyi yönetilememiş olabilir ama asıl Türk Ekonomisi’ni bir araya getiren elementler gerçekten çok kuvvetli.

Ö.D: Türkiye için en kötü senaryonun siyasi riskler olduğunu söylüyorlar özellikle siyasi risklerin ekonomik risklerin önüne geçeceğini söylüyorlar ki bu da bizi borçlanma konusundaki bir krize sokacağını düşünüyorum. Siz ne dersiniz?

J.S: Bu konuda bir beklentim yok açıkçası. Siyasi riskler her yerde var özellikle Ortadoğu’daki siyasi riskler çok fazla. Türkiye tabi ki kendi yerini seçmedi ve komşularınızı da siz seçmediniz ve bazı bu anlamda komşularınız da çok istikrarlı olmadığınızı söyleyebiliriz. Bu bir gerçek. Bu anlamda da Türkiye’nin makul bir şekilde bu işte başarılı olduğunu söyleyebilirim. İşte bu yüzden de Türkiye’ye geçmişte olan olaylara baktığımız zaman daha iyi olacağını düşünüyorum. Mesela Obama’nın özellikle dış politika konusunda dışa mukayese ettiğimizde çok farklı olacağını düşünüyorum ve bu anlamda da Ortadoğu’da ve Türkiye civarında daha da büyük istikrar sağlanacağı konusunda iyimser olduğumu söyleyebilirim. En azından umuyorum ama Bush yönetiminden daha da kötü olabileceğini düşünmüyorum.

Ö.D: Peki Türkiye bu krizden çıkabilecek ilk ülkelerden biri olur mu siz neler söylersiniz?

J.S: Finansal sistemlerinde büyük sorunlar yaşayan bazı ülkelere baktığımız zaman en fazla acıyı çeken ülkeler olduğunu görüyoruz. İzlanda mesela, İrlanda buna örnek olarak verilebiliyor. Ve tabiî ki İngiltere’yi de buna örnek olarak verebiliriz. ABD tabiî ki en başta. Ve bu anlamda Türkiye o kadar da kredi ekonomisine bağlı bir ülke değil. Sadece belki biraz büyümesini düşürebiliyor ama uzun vadede baktığımız zaman Türkiye’ye iyi anlamda geri dönecek.

Ö.D: IMF ile bir anlaşma yapılırsa özellikle seçimlerden sonra acaba biraz geç kalınmış olur mu? Bir zararları olmuş olabilir mi?

J.S: IMF şimdi eskiye nazaran daha iyi olduğunu söyleyebilirim IMF’nin fakat IMF programları birçok ülkede korkunç felaket sonuçları olmuştur. Fakat bazı durumlarda da faydalı olduğunu görüyoruz. İşte bu yüzden burada cevap detaylarda gizli diye düşünüyorum. İzlanda da Ukrayna da ve Litvanya daki IMF programları bu ülkelerin ekonomilerini çok kötü bir hale getirdi. Çok fazla faiz oranları çıktı, enflasyon çıktı. Ve tabiî ki kimse bunlarla karşılaşmak istemezdi. ABD’DE Keynescilikten bahsediliyor artık ama Wahington’da basit temel anlamda bu ekonomiyi öğrenememiş olduğunu görüyoruz.

Ö.D: Peki IMF den uzak mı durmalıyız, çalışmalı mıyız ne dersiniz?

J.S: Eğer IMF ile çalışırsanız çok ihtiyatlı bir şekilde yaklaşmanız gerektiğini söyleyebilirim IMF ye. Diğer ülkeler belki bundan kaçabilirler bu da bir risk oluşturabilir ve Türkiye’nin sizin de söylediğiniz gibi siyasi riskleri var resesyon riski var Türkiye’de. Ve tabiî ki Avrupa’da da var bu. Ben bu şekilde böyle bir riski almazdım dolayısıyla IMF ile bir anlaşma yapardım.

 



Bu haber 769 defa okundu.


Yorumlar

 + Yorum Ekle 
    kapat

    Değerli okuyucumuz,
    Yazdığınız yorumlar editör denetiminden sonra onaylanır ve sitede yayınlanır.
    Yorum yazarken aşağıda maddeler halinde belirtilmiş hususları okumuş, anlamış, kabul etmiş sayılırsınız.
    · Türkiye Cumhuriyeti kanunlarında açıkça suç olarak belirtilmiş konular için suçu ya da suçluyu övücü ifadeler kullanılamayağını,
    · Kişi ya da kurumlar için eleştiri sınırları ötesinde küçük düşürücü ifadeler kullanılamayacağını,
    · Kişi ya da kurumlara karşı tehdit, saldırı ya da tahkir içerikli ifadeler kullanılamayacağını,
    · Kişi veya kurumların telif haklarına konu olan fikir ve/veya sanat eserlerine ait hiçbir içerik yayınlanamayacağını,
    · Kişi veya kurumların ticari sırlarının ifşaı edilemeyeceğini,
    · Genel ahlaka aykırı söz, ifade ya da yakıştırmaların yapılamayacağını,
    · Yasal bir takip durumda, yorum tarih ve saati ile yorumu yazdığım cihaza ait IP numarasının adli makamlara iletileceğini,
    · Yorumumdan kaynaklanan her türlü hukuki sorumluluğun tarafıma ait olduğunu,
    Bu formu gönderdiğimde kabul ediyorum.




    En Çok Okunan Haberler


    Haber Sistemi altyapısı ile çalışmaktadır.
    4,373 µs