yaylım ateşi! | " /> yaylım ateşi! | "/>

En Sıcak Konular

JİTEM'ci Aygan'dan yaylım ateşi!

29 Ocak 2009 11:42 tsi
JİTEM'ci Aygan'dan yaylım ateşi! İtirafları sonrası hem Emekli JİTEM mensuplarının, hep Uğur Dündar ve Birand'ın hem de APO'nun hedefi olan JİTEM itirafçısı Abdülkadir Aygan, ağır cevaplar verdi.

Bir süredir Taraf Gazetesi'nden Neşe Düzel'e verdiği röportajlarla Türkiye'nin gündeminden düşmeyen PKK-JİTEM itirafçısı Abdülkadir Aygan hakkında çıkan eleştirilere yazdığı savunma yazısıyla cevap verdi.

Taraf'a verdiği röportajın yayına girmesini beklediği için kendisine yönelik suçlamaların cevaplarını ertelediğini belirten Abdülkadir Aygan açıklamalarında sert ifadler kullandı. Öcalan'a 'besleme' diyen JİTEM itirafçısı Uğu Dündar ve Mehmet Ali Birand'ı tetikçilikle suçladı.

Emekli Albay Abdülkerim Kırca'nın intiharına da değinen Aygan "Namus ve şereften bahseden Em. Albay Aziz Ergen, Astsubay Oğuz Yorulmaz'a da "kendini kullandırtma" dedi. Ancak en sert sözleri Öcalan'a yönelikti.

Abdülkadir Aygan'ın Nasname'ye yaptığı olay yaratacak açıklamalarından satır başları şöyle:

- Tartışmalı bir intiharın (Emekli Albay Abdülkerim Kırca) ardından Türkiye Gladio'sunun birer sürümleri olan Ergenekon Terör Örgütü, Doğan Medyası, Abdullah Öcalan ve Tarikatının ortaklaşa hedefi haline gelmiş durumdayım. Ancak, bu saldırıların temelinde geçmişi 1960'lı yılların sonuna kadar uzanan Öcalan- Devlet birlikteliğinin dışa vuruşuna sunduğum katkıdır. Başka bir değişle, bana yönelik saldırılarda kendisini ele veren bu birlikteliğin temelinde, Ergenekon soruşturmaları ile dışa vuran Öcalan ile Özel Harp Dairesi'nin geçmişe dayanan ilişkilerinin açığa çıkmasına sunduğum katkıdan kaynaklandığını çok iyi bilenlerdenim.

Dolayısıyla, Köy Koruculuk Sistemi gibi bir devlet projesi olan JİTEM'in içerisine zorla çektikleri benim gibi PKK ve JİTEM "İtirafçısı"nı hedef tahtasına yerleştirmiş olmaları çok anlamlıdır. Zira bu eli kanlı örgütün birer elemanı olan itirafçıların halen Genelkurmay'ın "Sivil Personel" statüsünde çalıştığı-çalıştırıldığı bilinmektedir. Genelkurmay'ın söz konusu itirafçılara ev sahipliği yaptığı uluorta konuşulduğuna-bilindiğine rağmen, Genelkurmay ve Öcalan neden eski meslektaşlarım olan ve halen ihanetlerine devam eden aktif itirafçılar yerine, her şeyi göze alıp kopan ve şer odaklarının tüm pisliklerini-ilişkilerini deşifre eden bana saldırıyorlar?

Yoksa içine sürüklenmiş olduğum ihanet çizgisini terk edip, onların danışıklı savaşlarının anlaşılmasına birazcık da olsa katkı sunduğumu mu içlerine sindiremiyorlar? Başka Aygan'ların önünü mü kesmek istiyorlar? Veya Ergenekon soruşturmasını mı sulandırmak istiyorlar? İhanet çizgisini devam ettirseydim, beni hiç anarlar mıydı?

Toplumsal gerginlik-çatışma yaratarak birbirlerini besleyen Türk ve Kürd parazitlerine yanıt vermenin artık bir zorunluluk olduğunu düşünüyorum.

İlk önce; haklarını teslim etmek gerekir ki, Doğan Medyası'ndan Mehmet Ali Birand ve Uğur Dündar gibi tetikçiler görevlerini başarıyla yerine getiriyorlar. Keza, Genelkurmay'ın başını çektiği bu koroya JİTEM ve ERGENEKON'UN orta halkasında yer alan "emekli" Albayların yanı sıra, Astsubaylar da katıldı. Bunlar yetmezmiş gibi, Kenya'dan paketlenip getirildiği gün, daha uçakta iken can havliyle görevlilere ''benim anam da Türk'tür, devlet bana bir görev verirse, seve seve hizmet etmeye hazırım'' diyen ve verdiği sözü tutan! Abdullah Öcalan da bu seremonide hemen yerini aldı.

Doğan Medyası, Genelkurmay ve "emekli" Ordu Mensupları'nın bana yönelmelerinde herhangi bir terslik görmüyorum. Ancak; Abdullah Öcalan'ın bana yönelik ve devlet ile aynılaşan saldırılarının nedenlerini, Kürd halkı mutlaka sorgulamalıdır diye düşünüyorum.

Em. Albay Aziz Ergene'ye Cevap

Ben Türkiye'de iken itiraflarda bulunan Ahmet Cem Ersever'i ensesinden kurşunlayanlar, senin teşkilatının içine yuvalanmış olanlar namus ve şereften nasiplerini almışlar mıydı? Beni geri zekâlı mı sandın Bay Albay! Siz de Kürdistan'da görev yaptınız değil mi? Hiç kuşkun olmasın! Bir gün "deli" bir Aygan daha çıkar ve sizin kirli icraatlarınızı ifşa eder, bundan da hiç kuşkunuz olmasın.

Benim gibi nice Kürd evladını Öcalan ile paslaşarak kullanan, işine geldiği zaman Devlet Memuru yapan ve sonra da cinayetlerine ortak edenler, işleri bitince de bir paspas gibi ortalığa atanlar mı namus ve şeref sahibiydi? Burdur'da zavallı köylülere yapılan işkenceyi mahkemeye açıkladığım için bana komplo kuran ve cezaevine attıran Albay Ali Sait Erduran ve savcı mı şerefliydi? Bizi ''sivil memur'' olarak işe alıp, kendi soyumuzdan insanların katli için kullananlar, yeri geldiği zaman da ''PKK'lıdır'' iddiasıyla; hukuk, kanun, insan hak ve özgürlükleri hiçe sayan bir şekilde işkence ederek, sonra da arazide kafalarına kurşun sıkmak mıdır namuslu ve şerefli olmak!

Yapılan zalimane işlerin gerçek sorumlularını korumak ve cezaevine düşmemek için, dinimize göre de büyük günahlardan sayılan intihar etmek midir ''kahramanlık'' ve namuslu olmak.? ''kolu bacağı kopmuş terörist görmediğini'' belirtiyor Bay Albay!

Ben anlatayım o zaman Bay Albay!

1985 Haziran-Temmuz aylarında Bitlis'in Mutki yaylasında Jandarma Özel Timleri'nin yaptığı bir operasyonda öldürülen beş PKK'li gerillanın yere dökülen beynini ben topladım. Operasyonu yöneten Mümin Binbaşı bu manzaraya dayanamayıp sonra istifa etti. 1985 Haziran'ında Güçlükonak yakınlarındaki derede Feride kod adlı bayan gerillayı öldürdükten sonra çırılçıplak soyan meslektaşlarınız mı şerefliydi? Basında da çıkan fotoğraflarda; öldürülen gerillaların ''kelle''lerini ellerine alıp cesetlerin başında poz veren askerlerin, sizin gibi komutanları mı şerefliydi? Geç Bay Albay geç bu '' namus '' ve "şeref'' gibi kutsal değerleri. Bu değerleri yersiz, alakasız ve zamansız kullanmak yerine, bizleri maşa olarak kullanıp, sonra da ortalığa atanlara söyleyin. Yönetim merkezi Genelkurmay Karargâhı olan kirli bir savaşın Türk ve Kürd ayaklarını aklayarak, akıtılan tüm kanın vebalini ''itirafçılar''a yüklemek ahlaki olmadığı gibi gerçekçi de değildir. Bay Albay! Zekâ özürlü olmayan herkes bilir ki; omzu apoletliler görev vermezse, destek vermezse ''itirafçılar'' veya alt rütbedekiler bir halt işleyemez. Bu gerçeği ne sizin açıklamanız ne de beslemeniz Öcalan değiştirebilir.

ÖCALAN'A AĞIR SÖZLER

Şimdi gelelim benim eski ''serok''uma; benim için ''ilginç bir tip'' diyor. APO ve türevlerine göre ilginç bir tip olduğum doğrudur ve bundan gurur duyuyorum. İtiraflarıyla dünya rekorları kıran "Serok Apo" daha da ileri giderek, ''JİTEM'in beni onu infaz etmek amacıyla gönderdiğini biliyormuş" vs.vs. Her şeye maydanoz olmak zorunda mısın be adam?

"Kürd Halk Önderi"ni rahatsız eden olaya gelince: Kürdistan'daki uygulamalarından dolayı mahkeme önünde hesap vermekten ve cezaevine düşmekten korkan Ergenekon Terör Örgütü mensubu bir Kürd katili ''intihar'' ediyor. ''intihar''a sebep olarak benim basındaki açıklamalarım gösteriliyor ve bütün askeri bürokratik elit cenaze törenine katılarak, Kürdlerin yanı sıra tüm demokrasi güçlerine gözdağı veriyor ve ardından da Ergenekon medyasında ben top atışına tutuluyorum. Olay bu! Diğer yandan eski liderim Öcalan da ulakları aracılığıyla Ergenekon soruşturmasını sulandırmak için ifşaatlarımı boşa çıkarmayı temel alan ve asker tarafından dikte ettirildiği sırıtan bana ilişkin abuk sabuk açıklamalarda bulunuyor.

Tam da kamuoyunun gündemine Ergenekon düşmüşken, neden Abdullah Öcalan şahsıma ilişkin bu temelsiz açıklamaya ihtiyaç duydu dersiniz? Nasname okuyucuları bu sorunun yanıtına odaklana dursun! Ben de eski "Serok"umun merakını gidereyim. Neden olmasın?

1975-1985 yılları arasında karınca kararınca ülkemin kurtuluşu uğruna askeri ve siyasi faaliyet yürüttüm. Sen canını kurtarmak için Suriye'ye kaçarken, biz; Faşistlerle çatışıyorduk. Sakın yalan deme! Zira canlı tarih var, PKK arşivi var. 1978-1980 yılları arasında Nizip Askeri Alan Sorumluluğu görevinde bulundum. 22 Şubat 1980 günü polis baskınıyla yakalandım. Ağır işkencelere direndim. (Bu duruma o zaman ki arkadaşlarım ve resmi evraklar tanıktır.) Tutuklanarak Gaziantep 5. Zırhlı Tugay Askeri Ceza ve Tutukevine konuldum. PKK'li arkadaşlarımla yönetimde yer aldım. Tüm direnişlere katıldım.12 Eylül Kenan Evren Faşist Cuntasını cezaevinde karşıladım. İşkencelere rağmen hiçbir örgütsel suçumu kabullenmediğimden dolayı, sadece üzerimde yakalanan silah ve daha önce hakkımda gıyabi tutuklama kararı çıkarılmasına sebep olan, Nizip Ülkü Ocakları 2. Başkanı Mustafa Baykuş'un yaralanması eyleminden dolayı sivil Mahkemeye sevk edildim. Haliyle sivil cezaevlerine nakledildim. 1981 yılının sonbaharında; ''dışarıdan mahkeme olmak kaydıyla tahliye'' edildim. ( Örgüt benim için bir avukat dahi tutmadı. Babam oturduğu evi satarak iki avukat tuttu. Senin gibi halkın malını aileme değil, ailemin malını halkım için harcadım, Serokum (!))

Cezaevinden çıkınca ortalıkta hiç kimsenin kalmadığını gördüm. Kardeşim dahi tutuklanmıştı. Bu durumda dışarıda dolaşmamın sakıncalı olabileceğini söyleyen eş-dosta inanarak askere gittim. (Askerlik zamanım geçmişti zaten.) Acemi piyade er eğitimimi Manisa Batı Kışla'da tamamladım. Fırsatını bulunca yurt dışına çıkmak maksadıyla Kıbrıs'a gönderilmek üzere seçilen kafileye kendimi gönüllü olarak dâhil ettim. Yaklaşık olarak 1,5 ay sonra fırsatını bulup, gece nöbet yerimden silah ve tesisatımla Kıbrıs Rum Kesimi'ne geçtim. Siyasi sığınma talebinde bulundum. Kıbrıs Cumhuriyeti istihbaratınca Yunanistan'a gönderildim.

Benim esas amacım; Almanya'daki arkadaşımın yanına gitmekti. PKK'ye tekrar katılmak diye bir düşüncem yoktu. Kıbrıs Devleti'nden almış olduğum Lesse passe ve Yunan makamlarından aldığım maddi yardımla Almanya'ya gitmek üzere yola çıktım. Ancak; Avusturya'nın Salzburg şehrinde polislerce yakalandım ve tekrar Yunanistan'a gönderildim. Yunanistan'a mecburen iltica edip, LAVRİON Mülteci Kampı'na konuldum. Burada PKK'li mültecilerle kaldım. Bazı sorumluluklar ve görevler aldım.

Ben Lavrion Mülteci Kampı'nda iken siz (Abdullah Öcalan) beni telefonla aradınız ve Şam'a gelmemi istediniz. Ben ve Muşlu Memet arkadaşım Şam'a uçakla geldik. Havaalanından rahmetli hemşerim Ethem Akcan (M.Sait) bizi aldı. Beni, senin (APO) kaldığın eve yakın bir eve getirdi. Diğer arkadaşı da başka bir mahalleye götürdü Ethem. İki buçuk ay senin gölgen gibi yanı başındaydım. Bazen belime silah takıp senin yürüyüş yapma anlarında sana muhafızlık yaptım. Diğer Türkiyeli sol örgütlerin de katıldığı ''Faşizme Karşı Birleşik Direniş Cephesi'' toplantısına sekiz gün boyunca kapıda nöbet tuttum. Elimde kaleşinkof vardı. Eğer ben senin iddia ettiğin gibi; ''ajan'' olsaydım. Hepinizi imha ederdim. Değil mi ama? "Serok"um! Madem ki, bugün benim eskiden ''ajan'' olduğumu iddia ediyorsun! Adama sormazlar mı? Aygan seni imha edemedi, sen niye onu imha etmedin? Geç bunları APO yemezler!.. Kürd halkı eskisi gibi değildir, seni tanımaya başladı. Yoksa patronların bu gelişmeyi sana aktarmıyor mu?

Şu an niçin böylesi saçma bir iddiayı ortaya attığını tahmin ediyorum. Genelkurmay seni avucuna almış. Sana bazı görevler veriyor. Senin de (canın çok kıymetli ya Serok (!) yaşayabilmek için onların dediğini yerine getiriyorsun. Diğer bir önemli konu da, Ergenekoncu kanat seni ve örgütü taşeron olarak kullanıyor. Yoksa bilmiyor musun?

Şimdilik bu kadar ile yetiniyor, değerlendirmeyi Türk ve Kürd halklarının takdirine bırakıyorum.

Sonuç olarak da eski Astsubay Hüseyin Oğuz'a seslenmek istiyorum. Omzu apoletlilere bu saatten sonra kendini kullandırtma! Kendince onurlu bir hayat seçmişsin. Buna saygı duyarım. Fakat bu asil davranışına leke sürdürmemeni tavsiye ederim. Seni, beni ve İntihar eden Abdülkerim Kırca'yı bu duruma düşürenler utansın. Tabii ki onlarda utanma ve insanlık varsa. Size bir dost tavsiyesi; hiç de güvende değilsiniz. Zira benim gibi sen de, şer odaklarının çıkarına dokundun! Fırsatını buldular mı seni buharlaştırırlar. Tedbirini al derim!

taraf

İlgili haber;

Bu itiraflar kanınızı donduracak!



Bu haber 1,387 defa okundu.


Yorumlar

 + Yorum Ekle 
    kapat

    Değerli okuyucumuz,
    Yazdığınız yorumlar editör denetiminden sonra onaylanır ve sitede yayınlanır.
    Yorum yazarken aşağıda maddeler halinde belirtilmiş hususları okumuş, anlamış, kabul etmiş sayılırsınız.
    · Türkiye Cumhuriyeti kanunlarında açıkça suç olarak belirtilmiş konular için suçu ya da suçluyu övücü ifadeler kullanılamayağını,
    · Kişi ya da kurumlar için eleştiri sınırları ötesinde küçük düşürücü ifadeler kullanılamayacağını,
    · Kişi ya da kurumlara karşı tehdit, saldırı ya da tahkir içerikli ifadeler kullanılamayacağını,
    · Kişi veya kurumların telif haklarına konu olan fikir ve/veya sanat eserlerine ait hiçbir içerik yayınlanamayacağını,
    · Kişi veya kurumların ticari sırlarının ifşaı edilemeyeceğini,
    · Genel ahlaka aykırı söz, ifade ya da yakıştırmaların yapılamayacağını,
    · Yasal bir takip durumda, yorum tarih ve saati ile yorumu yazdığım cihaza ait IP numarasının adli makamlara iletileceğini,
    · Yorumumdan kaynaklanan her türlü hukuki sorumluluğun tarafıma ait olduğunu,
    Bu formu gönderdiğimde kabul ediyorum.




    En Çok Okunan Haberler


    Haber Sistemi altyapısı ile çalışmaktadır.
    3,070 µs