Kürt Konferansı

28 Ocak 2009 21:23 tsi
Ana tema; "Türkiye'de değişim zamanı". Mekan alışıldığı üzere, Avrupa Parlamentosu. Can İzbul yazdı...

28-29 Ocak tarihlerinde Brüksel yine bir Uluslararası Kürt Konferansı’na ev sahipliği yapıyor.  Ana tema; ‘Türkiye’de değişim zamanı’. Mekan alışıldığı üzere, Avrupa Parlamentosu. Bu yıl beşincisi düzenlenen konferansın katılımcı listesi de oldukça kalabalık.
Birçok Avrupalı politikacı, uzman ve bürokratın yanı sıra Türkiye’den, Leyla Zana, Osman Baydemir, Ahmet Türk gibi siyasetçiler "AB, Türkiye ve Kürtler" başlığı altında görüşlerini açıklıyor olacak. Tabii Yaşar Kemal’in bir mesajla katılımcılara sesleneceğini de hatırlatmak gerekiyor.
Osman Baydemir, AP çatısı altında son yaptığı konuşmada çok çarpıcı mesajlar vermişti. Diyarbakır’ın, bölgedeki petrol yatakları ve barajlardan doğrudan gelir elde etmesi gerektiğini savunmuş, federal yapıyı getirecek öneriler sıralamıştı.
Şimdi, yerel seçimler için geri sayım yapılırken, Sayın Baydemir’den iki gün boyunca gelebilecek çok daha etkili, şaşırtıcı ve iddialı mesajlara hazırlıklı olmak gerekiyor.
Geçen yıllar içinde Kürt sorununun, en azından bazı çevreler nezninde, ‘yeni anayasa, kurucu unsurların yeniden tanımlanması, federalizme götürecek idari ve siyasi düzenlemeler’ eksenindeki gelişim eğilimi, Avrupa Birliği himayesindeki toplantıları daha da önemli kılıyor.
Avrupa Parlamentosu, yakın döneme ilişkin önemli mesaj ve beklentilerin seslendirildiği bir platform olarak dikkat çekiyor.

LOBİLERİN İTTİFAKI

Bu yıl, Kürt, Ermeni, Rum ve Süryani lobilerinin güçlerini birleştirdiği bir yıl olacak. Bunun ilk sinyalleri geçen yıl gelmeye başlamış ve bunları daha önceki bazı yazılarımızda konu etmiştik.
Dolayısıyla kısa ve orta vadede, Kürt lobisinin girişimlerine başta Avrupa Ermeni Federasyonu olmak üzere, diğer etnik grupları temsil eden çeşitli çatı kuruluşlarının faaliyetleri ve açıklamalarıyla verdiği destek de yoğunlaşacak.
Sıradan Türk vatandaşını çileden çıkartabilecek bazı sözler işitilebilir. Son Ermeni Konferansında Mustafa Kemal Atatürk’e açıkça hakaret eden bir Alman profesörün gündemi nasıl hareketlendirdiğini hatırlayın. Bu yıl, bunların çok daha ağırlarını yaşayabiliriz.
Ama galiba burada önemli olan, tekil açıklamalara odaklanıp kalmaktan çok, geniş resmi gerçekten görebilmek; Açılımlara devam ederken, provokasyonlara gelmemek ama ‘bir adım önde olacağım’ derken de tuzağa düşmemek.
Hükümetin, bürokrasinin, uzmanların işi çok zor.
Son günlerde Gazze gibi kritik konularda yapılan, kimisi çelişkili hatta anlaşılmaz hamleler, Türk yetkililerin bu tür zorlu bir ortamda etkili olup olamayacakları sorusunu da akıllara getiriyor. Gelişmelerin Türkiye’yi nereye götüreceğini bekleyip göreceğiz.
Bir sonraki bir yazımızda, konferansın detayları, perde arkası ve yorumlarıyla yine birlikte olmak dileğiyle…

HaberTürk

Bu haber 720 defa okundu.