En Sıcak Konular

Borçluyu kurtarırken bankaları telef etmeyelim

28 Ocak 2009 16:40 tsi
Denizbank Finansal Hizmetler Grup Başkanı Hakan Ateş, bankacılık sektöründeki son gelişmeleri Melda Yücel'e değerlendirdi

DENİZBANK Finansal Hizmetler Grup Başkanı Hakan Ateş, bankaların reel sektöre neden kredi vermediklerini, sicil affının sonuçlarını HABERTÜRK'te Melda Yücel'in hazırlayıp sunduğu Ekonomi Gündemi'nde değerlendirdi.
ATEŞ'e göre bu yasa kara listedekileri kurtarırken bankaları telef edebilir. "Krizin 3.safhasını yaşıyoruz" diyen Hakan Ateş'e göre IMF ile anlaşma, eleştirilerin aksine yerel seçim öncesinde sağlanır.


M.Y: Köşk Sicil affını onayladı, BBDK'dan da vize çıktı, top şimdi siz bankacılarda. Başbakan, "bir bankanın görevi kredi vermektir" diyor. Kredi musluklarını açılacak mı?

H.A: Gayet tabi bankaların görevi bankacılık hizmeti sunmak genelde, bunun bir parçası da kredi vermek. Ancak diğer bir parçası da verdiğiniz krediyi geri almak. Çünkü dünyada bir tek esnaf vardır, sattığı malı geri isteyen bankacılık. Biz parayı satarız biz geri isteriz.
2001’de ve 1994’te Türkiye bunu çok acı yaşadık. Bu havaya giden paradır.
Uçan giden paradır. O nedenle bankacılık sektörümüzün bu kadar sağlam gitmesi ve yasal kondiridasyonuna hiç maruz kalmaması bankacılık sektörünün sağlamlılığıyla ilgili.

"KRİZİN 3.KISMINDAYIZ,TÜRKİYE DE İÇİNDE"

"Kamu maliyesinin de bir yedi yıl geçirmesiyle ilgili bir konu. Ama ileriye doğru baktığımızda üçüncü kısmı geldi krizin. Ekonomik yönden değişmeye başladı. Türkiye bunun dışında kalamaz. Kalamayacak kalmadı.
Bunun dışında bankacılık çok önemli. Toplar damarlar gibi düşünün. Vücutta böyle bu fonksiyon ne ise aslında parasal olarak  kalp ve atar damarlar gibidir. Sicil affına gelirsek, Türkiye aflar ülkesi unutalım diyoruz. Bir şeyin altını çizmeden geçemeyeceğim ben bir banka sektörü çalışanı olarak; borçluyu kurtaralım derken alacaklıları da telef etmeyelim. Yani alacak bir ticaretten oluşabilmesi için ticaret ahlakının mühesses olması lazım.
Bırakın kanunları hukuku bunun teamül olarak borç alan borç veren iş yapan mal alan mal satan arasında olması lazım. Bugün görüyoruz mahkemelerimiz çok sayıda iflas erteleme kararı veriyor.

Kanunun cevaz verdiği ölçülerde gerçekten mağdur olan bir kere iki kere çeki dönmüş kredi kartının borcunu eda edememiş vatandaşa biz zaten gerekli kolaylığı gösterdiğimiz düşünüyorum ama madem ki siyasilerimiz ve hükümetimiz böyle bir karar vermiş bu konuya bankacılıkta çok olumlu yaklaşacaktır.

M.Y: Yani, en kısa zamanda kredi muslukları açılacak mı?

H.A: Kredi muslukları dünyada henüz bu sistem bu çark dönmeye başlamadı.
Ülkemize geldiğimizde gerçekten kapıyı çaldığı günden şu geçtiğimiz güne kadar Türkiye’de 10 milyar YTL kredi azalma var. Toplam konuşuyorum, bireysel olsun toplam olsun. 5 milyar dolar kredi döviz kredisinde azalma var. Toplama baktığımızda aşağı yukarı 12 milyar dolar cinsinden bir azalma var. Her banka özelinde bu değişmekle birlikte bu çok büyük bir olasılıkla yatırımlarını ötelemesi birazcık yeni kredilerini çevirmek yerine yurtdışından yeni krediler getirmesiyle de ilgili. Ve bu tür dönemlerde karar vericiler yani kredi alıp da onu verip vermeme kararını verecek olanlar da tersine seçim diye bir şey vardır.


Bu dünyada da böyle. Adverse selection dedikleri, nedir o?
Derecesi iyi olan, iyi firmalara bütün finans kurumları kredi vermek için yarışır. Niye? Elinde likidite var ve eğer onu kullanamazsa benim için en büyük zarar 0’la gidip yatıracağım ben onu.

M.Y: Ama şu dönemde gerçekten iyi bir derecede olan firma kalmadı. Herkes yaşam savaşı veriyor, işçiden tasarrufa gidiyorlar, üretim yok, ihracat deseniz pazarlar tıkanmış durumda. Zaten bu pazarlar eriyor. Ne olacak yani, çıkış nerede? Mesela IMF parasına bir göz çevrilmişti. Burada IMF ile ilişkilerde bir on günlük ara mevzusu devreye girdi. Reel sektör nasıl yaşayacak? Aynı zamanda hem bankacı hem de bir ekonomist olarak bir de vatandaş olarak baktığınızda bu reel sektör nasıl yaşayacak?

H.A: İlk önce bankacılık perspektifinden bakalım. Biz asla ve asla kredi değerlendirmesi ve şirketlerin kredi değerlerinin ölçülmesi işinden vazgeçemeyiz. Vazgeçtiğimiz anda kendimizi inkar etmiş oluruz. Bu bakımdan bu sürecek. Şimdi bu sürdüğünde nedir o tersine seçim, iyi firmalar yatırımlarını erteliyor, veyahut da faaliyetlerini daraltıyor, kredi almıyor. Derecesi nispeten düşük olanlar çok kredi istediği ve hatta bırakın yatırım kredilerini özellikle işletme kredileri üzerinde durduğu halde bu sefer bankalar çekimser davranıyor. Neden? Problemli kredi oluşabilir diye. Bu böyle bir kilitlenme dönemi. Nasıl ki dünya hiçbir riske bakmadan şu 2007 ortalarına kadar subprime krizi ortaya çıkıp sonra da 2008’de Lehman da battıktan sonra bambaşka bir dünya yaşamaya başladı. Şimdi de onun tersine bir şey paradigma bu şekilde değişti. Şimdi nasıl bu işin içinden çıkılacak, bütün dünyanın, Davos’ta da sanıyorum konuşulan şey.

M.Y: Dip görülmedi haberleri, yorumları var mesela Davos’ta.

H.A: Dip görülmediği doğru. Şimdi herkes neye bakıyor? Amerika’daki ev kredilerine ve hacmine, alım satımına. İkinci elde hafif hareketlenme kıpırdanma başladı. Ancak geçmişe, 2 sene öncesine şöyle bir bakalım, dünyanın bir büyüme motoru var, o da Amerika. Pasifik’ti, Uzakdoğu’ydu, Avrupa’ydı bizim gibi ülkeler hep bunun bir türevi olarak bir üretim ve büyüme içerisindeydi. Şimdi bu durdu.
Bunu kabul edelim. Kendi ekonomilerini Obama’ya rağmen çalıştırıp çalıştıramayacakları belli değil. Dolayısıyla yeni bir motor bulmak zorunda dünya. Benim şahsi kanaatim bunun biraz Uzakdoğu’da oluşması.
Şimdi buna dair de çok fazla konuşma var. Çin’in kendi talebini yaratması, iç talebini yaratması ve Asya’da çok nüfuslu ülkelerin artık kendi içinde üretmesi ve paraları biraz hane halkına aktarması, hane halkından rejimini biraz değiştirerek tabii ki hane halkının aldığı paralarla tüketime dönmesi ve dünyadaki şeyin sürmesi.


"IMF İLE İMZA SEÇİM ÖNCESİNDE OLUR"

M.Y: IMF ile ilişkiler nasıl olur? Davos’tan bir haber gelir mi?

H.A: Davos biraz erken gibi geliyor. Seçimden önce IMF ile ilgili bir haber duyacağımızı düşünüyorum. Türkiye’nin hassasiyetlerini ve önceliklerini siyasilerimizin ortaya koyması ve savunması daha uzun bir sağlıklı bir anlaşma yapılması için önemli. IMF artık yapı anlamında değişip geleneksel yapısını bırakıp destek olmayı kabul etmeli diye düşünüyorum. Ama ayrıntıda ne tartışıyor bilmek lazım. Neleri dayatılıyor bilmek lazım. Onlar daha sonra öğreneceğimiz şeyler ama anlaşma yapılacaktır. Seçimden önce olacaktır.

 



Bu haber 770 defa okundu.


Yorumlar

 + Yorum Ekle 
    kapat

    Değerli okuyucumuz,
    Yazdığınız yorumlar editör denetiminden sonra onaylanır ve sitede yayınlanır.
    Yorum yazarken aşağıda maddeler halinde belirtilmiş hususları okumuş, anlamış, kabul etmiş sayılırsınız.
    · Türkiye Cumhuriyeti kanunlarında açıkça suç olarak belirtilmiş konular için suçu ya da suçluyu övücü ifadeler kullanılamayağını,
    · Kişi ya da kurumlar için eleştiri sınırları ötesinde küçük düşürücü ifadeler kullanılamayacağını,
    · Kişi ya da kurumlara karşı tehdit, saldırı ya da tahkir içerikli ifadeler kullanılamayacağını,
    · Kişi veya kurumların telif haklarına konu olan fikir ve/veya sanat eserlerine ait hiçbir içerik yayınlanamayacağını,
    · Kişi veya kurumların ticari sırlarının ifşaı edilemeyeceğini,
    · Genel ahlaka aykırı söz, ifade ya da yakıştırmaların yapılamayacağını,
    · Yasal bir takip durumda, yorum tarih ve saati ile yorumu yazdığım cihaza ait IP numarasının adli makamlara iletileceğini,
    · Yorumumdan kaynaklanan her türlü hukuki sorumluluğun tarafıma ait olduğunu,
    Bu formu gönderdiğimde kabul ediyorum.




    En Çok Okunan Haberler


    Haber Sistemi altyapısı ile çalışmaktadır.
    4,047 µs