Yalçın Küçük deyip geçmeyin hemen...

1938 İskenderun doğumlu. Biyografisinde taşıdığı “profesör” titrinin yanı sıra, “yazar, ekonomist, tarihçi, sosyolog” ve bir de “isim bilimci” yazıyor. Bu “isim bilimci” olmak meselesi hayli tartışmalı tabii…

Küçük, uzun süre devlete kadro yetiştirmekle ünlenmiş Mülkiye’yi (Ankara SBF) 1960’da bitirdi. 27 Mayıs darbesinden sonra oluşturulan kurumlardan biri olan Devlet Planlama Teşkilatı’nda çalıştı. DPT’de çalıştığı dönem, sonradan Türk siyasetinin unutulmaz simalarından biri olan Turgut Özal da oradaydı.

1966’da ODTÜ’de öğretim üyesi idi. Yön, Emek, Ant gibi dönemin sol yayınlarında yazılar yazdı.

1971’de doçent oldu. 12 Mart darbesinden sonra görevinden alındı. 1973-76 yılları arasında Cumhuriyet gazetesinin ekonomi servisinde çalıştı. Aynı yıllarda Türkiye İşçi Partisi’nin (TİP) yeniden kuruluş çalışmaları içerisinde yer aldı. TİP’in yayın organı kabul edilen Yürüyüş gazetesinin editörlüğünü yaptı.

1978’de “parti disiplinine ve görüşlerine aykırı davranışları” nedeniyle TİP’ten ihraç edildi. Kendisiyle beraber ihraç edilenlerle Sosyalist İktidar isimli bir dergi çıkarmaya başladı. Aynı yıl Ankara İTİA’da öğretim üyesi oldu. 12 Eylül darbesinden sonra görevinden alındı. 1983’te “Yeni Bir Cumhuriyet İçin” isimli kitabı nedeniyle tutuklandı. Daha sonra aklandı. 1987’de Gazi Üniversitesi’nde profesör oldu, 1994’te emekli oldu.

Aziz Nesin’le birlikte Kenan Evren’e verilen “Aydınlar Dilekçesi” hareketini organize etti. Ardından Aziz Nesin’le sert polemiklere girdi.

1987-1992 yılları arasında Toplumsal Kurtuluş isimli aylık bir dergi çıkardı. Özgür Üniversite’nin kurucuları arasında yer aldı. PKK’ya yakınlığıyla bilinen Özgür Gündem gazetesinde çalıştı, yazılar yazdı. Bu yazıların bir çoğunda “Apo kardeşim” hitabıyla dikkat çekti.

1993’te “Süleyman Demirel’in Cumhurbaşkanı, Manukyan’ın vergi rekortmeni olduğu bir ülkede yaşamam” diyerek Fransa’ya gitti. Aynı yıl PKK lideri Abdullah Öcalan’la uzun bir görüşme yaptı. Bu görüşmeyi “Kürt Bahçesinde Sözleşi” adıyla kitaplaştırdı. Aynı kitabı, PKK’ya yakınlığıyla bilinen bir yayınevi de “Dirilişten Kurtuluşa” adıyla yayınladı.

1995’te Avrupa’da uydu yayınına başlayan Med-TV’de programlar yapmaya başladı. Bu programlarda “Türkiye ve Kürdistan devriminin sorunları” üzerine konuşmalar, değerlendirmeler yaptı.

1996’da, dönemin başbakanı Tansu Çiller’in talimatıyla Abdullah Öcalan’ın yok edilmesini hedefleyen bir operasyonu Mesut Yılmaz’dan “haber” aldığı ve PKK’yı bilgilendirdiği iddia edildi. Kendisi de bu iddiayı reddetmemektedir. (Bknz. İyibilgi, Bir Operasyonun Anatomisi)

Türkiye’de “28 Şubat Süreci” başladıktan sonra, 1998’de Türkiye’ye döndü. “Kürtçülük propagandası” yapmak suçlamasıyla 2 yıl hapis yattı, 2000 yılında tahliye oldu.

SKY Türk adlı televizyon kanalında “Kalemler ve Kılıçlar” adıyla bir program yapmaya başladı. Bu programda ulusalcı-Kemalist görüşleriyle dikkat çekti.

Daha sonra “isim bilim” araştırmalarına yöneldi. İsimler üzerinden çok sayıda kişinin “Sabetayist” olduğunu iddia etti.

7 Ocak 2009’da Ergenekon soruşturması kapsamında gözaltına alındı, evlerinde aramalar yapıldı. 11 Ocak’ta tutuklandı ve 23 Ocak’ta tahliye edildi.

Yolu kimlerle kesişti…
Şüphesiz Yalçın Küçük hoca bu ve bu kadar değil. Olamaz da. O, bir “derin” adam çünkü. Mesela hayat hikayesinde “enteresan” kesişmeler var.

Küçük, liseyi Kabataş Erkek Lisesi’nde okurken Edebiyat öğretmeni Behçet Kemal Çağlar, tarih öğretmeni İttihatçı geçmişiyle bilinen Galip Vardar’dı. Yalçın Küçük’ün sınıf arkadaşlarından biri de ilginçti; Sabih Kanadoğlu. Liseden sonra Kanadoğlu hukukçu, Küçük ise Mülkiyeli olacaktı.

Küçük, Menderes’e karşı gençlik hareketinin önde gelen isimlerindendi. (Kendisine sorsanız, o gençlik hareketleri kendisiyle başlamış, kendisiyle bitmiştir.) Fikir Kulüpleri Federasyonu’nun başkanlığını yaptığı dönemde, yardımcıları, Mustafa Özyürek ile Sönmez Köksal’dı. İlki halen CHP Genel Saymanı, ikincisi MİT’te müsteşarlık yaptı. Küçük’le burada yakın mesai yapanlardan biri de Hikmet Çetin idi.

Mülkiye’yi birincilikle bitirdi. DPT’de uzmanlık sınavlarını da birincilikle geçti. Askerliğini yedek subay olarak yaptı. Kıbrıs harekatından “gazi” olarak döndü.

1983’te tutuklandığında, şimdilerde otel olarak hizmet veren Sultanahmet Sıkıyönetim Cezaevi’nde kaldı. Birçok sol örgütün lider kadrolarıyla bu cezaevinde kaldı.

Kitaplarının sayısını kendisi de bilmiyor. Bunlar içerisinde beş ciltlik Türkiye Üzerine Tezler, beş ciltlik Aydın Üzerine Tezler, Küfür Romanları dikkat çekicidir. Son dönem kitapları içinde ise Tekelistan, Sırlar adlı kitaplarının adlarını anmak gerekir.

Türkiye’ye döndükten sonra Gebze ve Haymana’da hapis yattı. Gebze’deyken Doğu Perinçek’in Aydınlık dergisine “Gebze mektupları” adıyla yazılar yazdı. Haymana’da iki kişilik koğuşta Perinçek’le beraber hapis yattı. Beraber yaşamayı beceremedikleri için kavga ettikleri yönünde rivayetler oldu.

Dahası var: TİP’le yolları neden ayrıldı? Türkiye solunun “Celal Bayar’ı” olmak istiyordu… Küçük’ün PKK ilişkileri… “Küçük ajandır” diyen kimler? Ve meraklısına başka notlar… Yarını bekleyin…

Hasan Soylu www.iyibilgi.com