'Korku imparatorluğu yaratmak istiyorlar'

26 Ocak 2009 15:06 tsi
‘Korku imparatorluğu yaratmak istiyorlar, iktidara karşı olan herkesi içeri alıyorlar’ türü lafları çok duyar olduk. Bu, tesadüfi bir söylem değil, bir mantığı var. İyibilgi deşifre ediyor: Yürüt

Ergenekon soruşturmasının son dalgaları, kendisini “Ergenekon’un avukatı” ilan eden partinin yetkililerince “korku imparatorluğu yaratmak istiyorlar” şeklinde yorumlandı, bu yönde iddialarla karşılandı.

Bazı yazar-çizer erbabının da aynı söylemi sürekli gündemde tuttukları görülüyor.

Malum siyasi çevre ve ona yakın duran medya erbabı, “korku imparatorluğu” söylemiyle belirli bir psikoloji yaratmak istiyorlar. Soruşturma kapsamında gözaltına alınıp serbest bırakılanlardan da bu yönde görüş beyan edenler oldu.

Bu anlamda bu söylemi çok da öylesine sarf edilmiş bir itiraz veya muhalefet politikası olarak anlamamak gerekiyor. Çünkü bir mantığı var…

“Korku imparatorluğu yaratmak istiyorlar” söylemiyle öne sürülen iddia şu: Siyasi iktidara muhalefet eden herkes, adı-sanı, pozisyonu-titri, saygınlığı-itibarı ne olursa olsun, Ergenekon soruşturmasına dahil olabilir, her an gözaltına alınabilir…

Hükümet yetkilileri, başta Başbakan Erdoğan olmak üzere, yaratılmak istenen bu psikolojinin ne kadar farkındadırlar, bilemiyoruz, ama son dönemlerde “yargı sürecine müdahale edilmemesi” yönünde açıklamalar yapmaları yerindedir.

Çünkü Ergenekon soruşturmasından şu veya bu nedenle muzdarip olanlar, bunu bir “AKP karşıtı muhalefet argümanı” olarak kullanmak istiyorlar. Yapay bir “korku” ve “bakalım bugün kim alınacak?” endişesi yaratarak, davanın kamuoyu nezdinde inandırıcılığını, meşruiyetini zedelemek istiyorlar.

Bu, demagojik ve tehlikeli bir “siyaset” tarzıdır.

Demagojiktir, çünkü, gerçeği yansıtmamaktadır. Kirli, gayrimeşru ilişki ve faaliyetler içerisinde olmayanların, sırf iktidara muhalefet ediyorlar diye gözaltına alındıkları, tutuklandıkları gibi bir durum yoktur. Biraz insaf ölçülerine sahip olan herkes bunu pekala görmekte, değerlendirmektedir…

Tehlikelidir, çünkü, bu şekilde sahte ve yapay bir “korku, endişe” psikolojisi yaratarak toplumda mesnetsiz bir kutuplaşmanın temellerini atmak istemektedirler. Toplumda Ergenekoncular ve Ergenekonculara karşı olanlar gibi bir kutuplaşma yaratılmasının Türkiye’ye bir şey kazandırmayacağı, aksine kaybettireceği çok açıktır…

Bunun yanında, gözden kaçırılamayacak bir başka husus da, yargı sürecine menfi etkide bulunmak çabasıdır.

Yıllarca, kendi siyasi kaygılarına uygun davalarda “yargıya müdahale etmemek lazım, yargıya güvenmek lazım, yargının işine karışmamak lazım” diyenlerin, bugün yargıyı yönlendirme ve yargıya gölge düşürme çabası içinde olmaları, hayli manidar bir tablo arz ediyor…

Asıl “korku imparatorluğu”, darbe tehdidi altında yaşamaktır. Suikast, bombalama eylemlerinin tozu dumanı içerisinde toplumda yapay kutuplaşmaların yaşanması ihtimalidir.

Asıl “korku imparatorluğu”, Türkiye’nin kriz, kaos, gerginlik ve gerilim siyasetine esir düşmesidir.

Ve bizler o “korku imparatorluğu”nu iyi biliyoruz: Çünkü yıllardır onu yaşıyoruz ve kurtulmaya çalışıyoruz…

Türkiye, artık sorunlarını çözmek istiyor. Bunun önündeki engelleri aşmaya çabalıyor. Ve Ergenekon davası, bu çabanın en anlamlı ifadesidir…

www.iyibilgi.com

Bu haber 712 defa okundu.