Irak ordusu Kerkük'ü neden kuşattı?

26 Ocak 2009 11:34 tsi
Türkiye, yakın gelecekte Irak’ın kuzeyinde çok ciddi riskler ile karşılaşabilir.

Ardan Zentürk / Star

Kerkük’te askeri kuşatma

Türkiye, bir kez daha fena halde içine kapandı... Dünyadan akan ‘ekonomik kriz raporları’ hiç umut verici değil... Kendisiyle kavga etme kolaylığını yakalamış Türkiye’nin bir an önce silkinip, siyasal fay hatlarını dondurarak, bir ‘ekonomik seferberlik programı’ hazırlaması gerekiyor...

Çünkü önemli başkentlerde ‘sınır tanımadan derinleşen ekonomik krizin’ yaratacağı ‘kaos ortamından’ nasıl en az yara-bere ile sıyrılacağımız hayati önem taşımaya başladı...

2009’dan 2010’a uzanan süreçte ‘küresel köyün’ yaşaması beklenilen ‘ekonomik kaos’la birlikte gelen, ‘siyasal kaos’ ortamının da ‘sıcak bölgelerdeki savaşların beklenmedik ölçüde tırmanması’ tehditi doğurduğu açık gerçek...

Ortadoğu’nun tüm cepheleri, Pakistan-Afganistan-Hindistan hattına kadar uzanan çok geniş bir coğrafyada ‘yüksek kaynama noktasına’ doğru tırmanıyor...

Türkiye’nin bir yanda ‘dünya ekonomik krizini’ yakın takibe alırken, doğrudan sınırlarının hemen yakınındaki ‘savaş bölgelerine’ dönük kontrolünü de artırması gerekiyor...

Şakası olmayan bir dönem bu... Hata yapan ulusların canının çok ama çok yanacağı, insanlığın, ileride tarihçilerin üzerinde tartışacağı farklı bir sürecinden geçiyoruz...

Eğer, kendi içimizde yarattığımız ‘siyasal kutuplaşma’nın frenine basmayıp, demokrasinin normal çarklarının kilitlenmesine yol açabilecek tartışma üslubunda ısrar edecek olursak, ‘ithal edeceğimiz kaos’ karşısında çaresizlik yaşayacağımız kesindir...

Günümüz dünyasını şöyle tarif etmeyi tercih ederim: AIDS hastalığına yol açan HIV ile tanışmış beden gibi. Dışarıdan baktığınızda sağlıklı görünebilir ama tüm bağışıklık sisteminin bir gecede çökmesi mümkündür...

Irak’a dikkat!..

Toplumun yaşamakta olduğu ‘Gazze sendromu’nu anlamak mümkün... Türk kamuoyu, savaşın nerede olursa olsun, masum sivillere ulaşması karşısında -otomatik- olarak aynı tepkiyi veriyor. Bosna-Hersek, Kosova, Irak, Gazze veya Somali... Fark etmiyor...

Ama, Türkiye, ‘bir tek noktaya odaklanıp, dış politikasını tek cephede sürdürme’ lüksüne sahip bir devlet değil...

Bakın, biz Gazze için sokaklara dökülmüşken, hemen yanı başımızda, kuşkusuz bizler açısından Filistin’den daha stratejik bir noktada neler yaşanıyor... Kerkük ve çevresinde Irak ordusunun gerçekleştirdiği bir oldu-bitti belki de bu yıl başımızı çok ağrıtabilecek bir gelişmenin de habercisi oldu...

Gizli Arap planı mı...

Ne olduğunu özetleyelim:

1. Irak ordusunun 12’nci Tümeni, ani bir kararla Kerkük çevresinde yerleşmeye başladı. Kerkük’ün Irak’ın kuzeyindeki Kürt yönetiminin iki önemli kenti Erbil ve Süleymaniye ile bağlantı noktalarını kontrol altına aldı.

2. 12’nci Tümen 9.000 askerden oluşuyor. Yüzde 70’i Arap, Yüzde 20’si Kürt ve yüzde 10’u Türkmen. Gelişmeye sert tepki gösteren Celal Talabani liderliğindeki Kürdistan Yurtseverler Birliği’ne bağlı peşmerge güçlerinin komutanı Mustafa Çavraş, 12’nci Tümen komutanı Gen.Abdülemir Ridha’nın kendileri açısından ‘şaibeli’ bir isim olduğunu açıkladı.

3. Gen.Abdülemir Ridha, Saddam Hüseyin’in Baas rejimi sırasında da 12’nci Tümen komutanıydı. Kürtler ile savaştı, bu savaşlarda neden olduğu trajediler nedeniyle Baas rejimi yıkıldıktan sonra tutuklandı, dört ay cezaevinde yattı, sonra çıktı, şimdi -nasıl olduysa- aynı göreve geldi ve Kerkük’ü kuşattı.

4. Kerkük Arap askerlerinin doğrudan kuşatması altına girerken, 12’nci Tümen’e bağlı 9’ncu Tugay’ın Kürt asıllı komutanı Abdullah Dolajee’nin emrindeki Kürt askerleri ile birlikte Tikrit’e kaydırılması, aynı şekilde tamamı Kürt ve Türkmenler’den oluşan 2’nci Tabur’un da aynı bölgeye gönderilmesi dikkat çekti.

5. Irak ordusunun geçtiğimiz ağustos ayında yine Kürtler’in kontrolündeki Hanakin kentine dönük harekat gerçekleştirmiş, bunun sonucunda Kürt-Arap askeri gerginliği patlak vermişti. Irak ordusunun Kerkük kuşatması tansiyonu bir kez daha savaş noktasına tırmandırdı.

Bütün bu gelişmeler, Irak’taki Sünni ve Şii Araplar’ın, Amerikan askerlerinin ülkeden çekilmesi sürecinde Kürtler’e dönük gizli bir planları olduğunu işaret ediyor. Yani, Türkiye, yakın gelecekte Irak’ın kuzeyinde çok ciddi riskler ile karşılaşabilir., ...

Bugün, Gazze için içimiz yanarken, yarın, sınırımızın hemen öte yakasındaki masum insanları korumak gibi ‘ağır bir görev’ üstlenebiliriz...

Orta Asya: Nükleer denge...

Türkiye -nihayet- bir adet nükleer santral yapmaya çalışıyor ya, her kafadan ses çıkıyor...Geç kalınmış bir adımdır ülke açısından...Hemen rakamlardan söz edelim: Şu anda dünyada 30 adet nükleer santral inşaatı sürüyor, 2030 yılına kadar da tam 300 yeni nükleer santral yapılmış olacak!..Nükleer enerji sektörü şu anda yılda 55.000 ton uranyum işleyerek enerji üretimini sürdürüyor. Bu rakam, 2030’da yılda 100.000 tona çıkacak. Pekiyi, bu kadar uranyum nereden sağlanacak? Sıkı durun: Orta Asya’dan. Zaten, günümüzde, dünya nükleer enerji sektörünü besleyen üç ana ülke var: Kazakistan, Özbekistan ve Brezilya... Uranyuma artan talep, zengin yataklara sahip oldukları bilinen Kırgızistan ve Tacikistan’ın da devreye girmesine neden olacak. Yani...Günümüzde ‘dünya petrol dengelerinde’ ön plana çıkan bölge, çok kısa bir süre içinde ‘dünya nükleer dengelerinin stratejik zeminini’ oluşturacak. Türkiye açısından önemlidir...Bir yere not edin, üzerinde konuşmamız gerekecek...

Bu haber 803 defa okundu.