Obama ile Ankara ayrı tellerden mi çalıyor? | " /> Obama ile Ankara ayrı tellerden mi çalıyor? | "/>

En Sıcak Konular

Obama ile Ankara ayrı tellerden mi çalıyor?

24 Ocak 2009 10:31 tsi
Obama ile Ankara ayrı tellerden mi çalıyor? Obama’nın Ortadoğu açılımı ile uyuşmama tehlikesi taşımasından ötürü Türkiye, Ortadoğu diplomasi kulvarlarının dışına kayar mı?

Cengiz Çandar / Radikal

Obama ile Ankara ayrı tellerden mi çalıyor?

Barack Obama çok hızlı girdi. Amerika’nın yüzüne son yıllardır leke çalmış olan Guantanamo’yu kapattı. İşkence türü sorgulamaları yasakladı.
Barack Obama, Filistin sorununa da beklenmedik kadar erken daldı. Ve, görünen
o ki, o erken dalış Türkiye ile ilk ‘politika farklılığı’nı yansıtacak nitelikte.
Başkan Obama, görevine başladıktan 24 saat geçmeden bir Ortadoğu Özel Temsilcisi atadı. Bu iddialı görevi Dennis Ross bekliyordu. Bush I ve Bill Clinton dönemlerinde o görevde olan Dennis Ross, Amerikan diplomasisinin Ortadoğu konusundaki en tecrübeli ismi kabul ediliyor. Obama, başka bir isme, George Mitchell’a yöneldi.
Dennis Ross, bir Yahudi ve ibresi İsrail’e dönük bir isim. Buna karşılık, George Mitchell, baba tarafından İrlandalı, ana tarafından Lübnanlı, yani Arap-Amerikalı olarak addediliyor.
Dahası, Mitchell, uzun yıllar Senato’nun en etkili isimlerinden biriydi. 1989-1995 arasında Senato’da Demokrat çoğunluğun lideriydi. Uluslararası sicili de hayli parlak. 1995’te Kuzey İrlanda Özel Temsilciliği’ne getirildi ve İrlanda sorununun çözümünün kapısını açan 1998 Good Friday Anlaşması’nın imzalanmasını sağlayacak kadar Kuzey İrlandalı çatışan tarafları uzlaştırabildi.
George Mitchell, Bill Clinton’un temsilcisi olarak Filistin-İsrail konusuyla da ilgilenmişti. Amerikalı devlet adamı, aralarında Süleyman Demirel’in de yer aldığı kendi adıyla anılan ‘Mitchell Komisyonu’nu oluşturmuştu. Mitchell Komisyonu’nun yayınladığı rapor, Filistin sorununun çözüm girişimleri içinde referans belgelerinden biri olageldi.
Barack Obama, Ortadoğu Özel Temsilcisi olarak George Mitchell tercihine yönelerek Arap dünyasına yaptığı jestin yanısıra, ABD Başkanı olarak ilk telefon görüşmesini de Filistin Yönetimi Başkanı Mahmut Abbas (Abu Mazen) ile yaptı.
Ortadoğu’nun Gazze’deki durum ile acil müdahale bekleyen en kangrenlenmiş sorununa gerçekten gayet hızlı bir girişle ve Amerika’nın geleneksel İsrail yanlısı tercihlerinden farklı bir profil çizen bir Amerikan Başkanı ile karşı karşıyayız.
***
Bütün bunlara bakarak, Obama ile Türkiye arasında ortaya çıkabilecek ‘ilk politika farklılığı’na nasıl hükmedilebilir?
Bunun ipuçlarını Obama’nın yine beklenmedik biçimde önceki gün ilan ettiği Filistin sorunu ve Gazze’deki duruma yaklaşım ‘parametreleri’ ortaya koyuyor.
Birkaç altı kalın çizilmesi gereken önemli nokta:
1. Obama, Gazze’de Hamas’ın silahlanmasının önlenmesi gerektiğini ama Gazze’nin ticarete, ilaç ve gıda yardımına açılması, bu amaçla sınır kapılarının uluslararası güçler, Mısır ve Filistin Yönetimi denetiminde açılmasını savundu. Filistin Yönetimi, içinden Hamas’ı ihraç etmiş olan Mahmut Abbas başkanlığındaki yapı.
2. Filistin sorununun çözümü için ‘iki devlet’ ilkesini tekrar gündeme getirdi. Uzun süredir İsrail’in yanıbaşında bir bağımsız Filistin devleti kurulması hedefinden uzaklaşılmakta olduğu izlenimi yaygınlaşıyordu.
3. Bütün bu açılımları Başkanlığa başlamasının ardından bir buçuk gün geçtikten sonra hızla yapan Barack Obama, dikkat çekici biçimde barış yolunda ‘Başkan
Mahmut Abbas ve Başbakan Fayyad ile birlikte çalışabileceklerini’ açıkladı.
Bu nokta özellikle çok önemli zira Başbakan Selim Fayyad, Gazze’ye 2007 Haziran ayında Hamas’ın el koyması ve Fetih’i sürmesi üzerine, Batı Şeria’da ve ‘geçici başkent’ Ramallah’da Hamas’ın Filistin Yönetimi’nden ihraç edilmesi üzerine hükümetin başına getirilmişti. Fayyad, Gazze karmaşasının ardından ‘Ne Fetih-Ne Hamas’ diyerek bir ‘Üçüncü Güç Merkezi’ oluşturmak isteyenlerin hesabındaki isim. Amerika ile iyi ilişkileri bulunan bir iktisatçı-teknokrat olarak tanınıyor.
Ortadoğu’da barış treninin kalkması, Filistinliler arasındaki derin Fetih-Hamas bölünmesinin giderilmesi ve bir ‘ulusal birlik hükümeti’ kurularak Filistin’in temsili konusunun halline bağlı.
Mısır, bu yönde gayretli. Mahmut Abbas da Hamas’ı Filistin ulusal birlik hükümetinin kurulmasına ve buna katılmaya çağırdı. Bir bağımsız Filistin devletini oluşturması tasarlanan Batı Şeria ile Gazze  şu anda birbirinden kopmuş ve neredeyse birbirine karşıt iki ayrı Filistinli grubun hükmettiği, dolayısıyla güçten düşmüş iki antite durumunda. Filistin ulusal birlik hükümeti, ‘iki devlet çözümü’ne gidecek barış müzakerelerinde İsrail’in karşısında tek Filistinli temsil için gerekli.
Obama, bu pozisyonu arkalıyor. Ancak, burada dikkat edilmesi gereken husus, Hamas’ın ulusal birlik hükümetine katılması. Hamas’ın yönetiminde bir Filistin temsilinden söz eden yok.
***
Türkiye, daha doğrusu Ak Parti hükümeti açısından Obama’nın beklenmedik bir hızla devreye girişinin ortaya çıkarttığı sorun tam da burada. Tayyip Erdoğan Gazze krizinin ilk gününden itibaren net biçimde ‘Hamas yanlısı’ bir görüntü sergiledi. Çatışmaların sürdüğü üç hafta süresince, dört Arap ülkesine gitti, İsrail’e ayak basmadı. Türkiye’ye üst düzeyde Arap yetkililer geldi, İsrail’den kimsenin gelmesine izin verilmedi.
Başbakan, Türkiye’nin BM Güvenlik Konseyi’nin üyesi olarak ilk performansını ‘Hamas’ın taleplerinin iletilmesi’ olarak tanımlayacak kadar net davrandı.
Gazze öncesi Türkiye’nin İsrail-Suriye arasında arabulucu görüntüsü verecek kadar öne çıkan profili, Gazze’deki savaşın son günlerinde Suriye’deki Hamas ile Mısır arasında ‘mekik diplomasisi’ni ‘sessiz diplomasi’ yoluyla yürüten ülkeye indirgendi.
Bu faaliyeti sürdürmüş olan Başbakan Başdanışmanı Ahmet Davutoğlu, Ortadoğu’dan sorumlu Dışişleri Müsteşar Yardımcısı Feridun Sinirlioğlu’yla birlikte birkaç gün önce benim de aralarında bulunduğum bir gruba uzun bir brifing verdi. Orada anlatılanlar, yukarıda değindiğim hususları teyid eder nitelikteydi.
Türkiye ‘Hamas’sız olmaz’ pozisyonunda ve bu pozisyonuyla en fazla uyuşacak aktör ironik biçimde Nicolas Sarkozy. ‘Hamas’sız olmaz’ pozisyonu kendi başına yanlış olmayabilir. Ancak, Tayyip Erdoğan hükümeti, ‘Başkan Mahmut Abbas ve Başbakan Selim Feyyad yönetimine Hamas’ın katılımı’ diyor mu?
Obama, bu açılımı yaptığı noktada, Türk hükümeti, ya Amerika ile eşgüdüm sağlamak veya Hamas’ın sözcülüğünü yapmak noktasında kendiliğinden açmaza girdi.
Obama, henüz Hamas’tan söz etmiyor. Şayet, Türkiye Hamas üzerinde nüfuzu varsa ve bunu ulusal birlik hükümetini katılması için kullanır ve bunu başarırsa ne ala. Obama, bunu kabullenecek.
Ama, Tayyip Erdoğan ve ekibi ‘önce Hamas sonra diğer Filistinliler’ gibi bir tutuma kayarsa, giderek Ortadoğu diplomasi kulvarlarının dışına kayar.
Sadece İsrail ile mesafenin Gazze’deki gelişmeler sırasında açılmış olmasından ötürü değil.
Asıl, Obama’nın Ortadoğu açılımı ile uyuşmama tehlikesi taşımasından ötürü...



Bu haber 487 defa okundu.


Yorumlar

 + Yorum Ekle 
    kapat

    Değerli okuyucumuz,
    Yazdığınız yorumlar editör denetiminden sonra onaylanır ve sitede yayınlanır.
    Yorum yazarken aşağıda maddeler halinde belirtilmiş hususları okumuş, anlamış, kabul etmiş sayılırsınız.
    · Türkiye Cumhuriyeti kanunlarında açıkça suç olarak belirtilmiş konular için suçu ya da suçluyu övücü ifadeler kullanılamayağını,
    · Kişi ya da kurumlar için eleştiri sınırları ötesinde küçük düşürücü ifadeler kullanılamayacağını,
    · Kişi ya da kurumlara karşı tehdit, saldırı ya da tahkir içerikli ifadeler kullanılamayacağını,
    · Kişi veya kurumların telif haklarına konu olan fikir ve/veya sanat eserlerine ait hiçbir içerik yayınlanamayacağını,
    · Kişi veya kurumların ticari sırlarının ifşaı edilemeyeceğini,
    · Genel ahlaka aykırı söz, ifade ya da yakıştırmaların yapılamayacağını,
    · Yasal bir takip durumda, yorum tarih ve saati ile yorumu yazdığım cihaza ait IP numarasının adli makamlara iletileceğini,
    · Yorumumdan kaynaklanan her türlü hukuki sorumluluğun tarafıma ait olduğunu,
    Bu formu gönderdiğimde kabul ediyorum.




    En Çok Okunan Haberler


    Haber Sistemi altyapısı ile çalışmaktadır.
    6,014 µs