Ergenekon'un hedefiyim | " /> Ergenekon'un hedefiyim | "/>

En Sıcak Konular

Fehmi Koru: Ergenekon'un hedefiyim

24 Ocak 2009 08:24 tsi
Fehmi Koru: Ergenekon'un hedefiyim 'Türkiye Ergenekon süreci başladığından buyana kitlesel altüst oluşlar ve siyasi suikastlar yaşamıyor' diyen Koru, neden tehdit altında olduğunu söyledi?

Fehmi Koru / Yeni Şafak

'Karanlık' buysa cinayetler işlenen ortam neydi?

Ergenekon süreci yeni gözaltı dalgalarıyla büyüyerek sürdükçe bazı çevrelerin sürece dönük eleştirileri de hızını artıyor. Devreye sokulan son klişe hayli bildik: “Korku imparatorluğu isteniyor...” Muhalefetin takdirine göre, Ergenekon süreci, iktidarın korku ve sindirme stratejisinin bir parçası...

Türkiye Ergenekon süreci başladığından buyana kitlesel altüst oluşlar ve siyasi suikastlar yaşamıyor; Danıştay baskını, Hrant Dink ve Malatya'daki misyoner cinayetleri sonrasında başladı Ergenekon süreci ve o gün bugündür kafamız daha rahat...

'Ergenekon hedefi' olan benim kafam rahat değil sadece, bu ülkede düşünen, düşündüğünü ifade eden, belli bir mücadele veren herkes kendisini daha rahat hissediyor. Benimle aynı görüşleri paylaşmayanlar da; hatta onlar daha da fazla olarak... Süreç başarıyla tamamlandığı taktirde, milletçe, huzur ve istikrarlı bir hayata kavuşacağımız kesin...

1990 yılının ilk ayında Prof. Muammer Aksoy'un kafasına sıkılan kurşunlarla ülke karanlık bir döneme girmişti. O günden 2007'nin ilk aylarına kadar hayatını siyasi suikastlar eliyle kaybedenlerin haddi hesabı yok. Çok değerli aydınları, gazetecileri, öğretim üyelerini, askerleri, ne uğruna olduğunu kimselerin tam bilemediği bir yapay ortamda kaybettik.

O günler Türkiye için 'karanlık' bir dönemdir.

Bahriye Üçok, Uğur Mumcu, Ahmet Taner Kışlalı öldürüldükten sonra sokaklara dökülen yüzbinlerce insanın haykırışlarını unutmayınız. Hepsi de çok sevdikleri ve kendilerine 'önder' seçtikleri insanlardan mahrum edilmelerini kabullenemiyorlardı. O gün bugündür o insanların beklentilerine cevap verilemedi; cinayetler hâlâ 'karanlık bir bölge' olmaya devam ediyor.

1993 yılının ortalarında yaşanan ve hepimizin başını öne eğik kılan Madımak Oteli kundaklanması ve 37 aydının hayatını kaybetmesi olayını da unutmuş değiliz. Sinsice kışkırtmalara kapılanlar yargılandılar, ama bütün olayı başından itibaren planlayıp sahneye koyanlar hâlâ saklandıkları inden çıkartılamadılar.

Siyasi cinayetler ve kışkırtılmış yığınları kullanarak gerçekleştirilen toplumsal eylemler de 'kapkara' bir gerçeğidir Türkiye'nin...

Şimdi ilk defa o karanlık dönemlere hafif de olsa ışık tutabilecek bir süreç devam ediyor. Zihinleri işgal eden sorular korkusuzca sorulabiliyor. Bir adım ileride, hayatlarını kaybeden insanlara kast edenlerle karşı karşıya gelinebileceği, hiç değilse varlıklarından haberdar olunabileceği umudumuz var. Umudumuz tetikçilerin ve onları kullanan kuklacıların kimler olduğunun öğrenilebilmesiyle de sınırlı değil; yargılanıp yaptıklarının cezasını görmelerini de umuyoruz.

Sanırım bu umudu taşıyan yalnızca ben değilimdir; haince suikatlarda ve toplumsal olaylarda hayatlarını kaybetmiş değerlerimizin aileleri, yakınları, sevenleri de aynı umuda sahiptirler. Umudun yerine gelmesi demek, Türkiye'nin geçmişindeki karanlık dönemlerin aydınlanması demektir...

Ergenekon'un yargılama sürecini karalamak için kullanıyor birileri 'karanlık' metaforunu; oysa süreçle birlikte başlayan siyasi suikastsız ve toplumsal altüst oluş yaşanmayan yeni dönemin getirdiği ferahlama 'karanlık' günleri geride bıraktığımızın muştusu gibi... Kıymetini her halükârda bilip elimizden kaçırmama çabası göstermemiz gereken bir dönemden geçiyoruz.

Bugünlerde ağzından 'karanlık' sözcüğü çok fazla çıkan bazılarının cümlelerindeki o sözcüğü her işitişimizde yerine 'aydınlık' sözcüğünü koymamız, 'karanlıklar imparatorluğu' beklentisini 'demokratik Türkiye' kavramıyla değiştirmemiz galiba daha isabetli olacak...



Bu haber 1,111 defa okundu.


Yorumlar

 + Yorum Ekle 
    kapat

    Değerli okuyucumuz,
    Yazdığınız yorumlar editör denetiminden sonra onaylanır ve sitede yayınlanır.
    Yorum yazarken aşağıda maddeler halinde belirtilmiş hususları okumuş, anlamış, kabul etmiş sayılırsınız.
    · Türkiye Cumhuriyeti kanunlarında açıkça suç olarak belirtilmiş konular için suçu ya da suçluyu övücü ifadeler kullanılamayağını,
    · Kişi ya da kurumlar için eleştiri sınırları ötesinde küçük düşürücü ifadeler kullanılamayacağını,
    · Kişi ya da kurumlara karşı tehdit, saldırı ya da tahkir içerikli ifadeler kullanılamayacağını,
    · Kişi veya kurumların telif haklarına konu olan fikir ve/veya sanat eserlerine ait hiçbir içerik yayınlanamayacağını,
    · Kişi veya kurumların ticari sırlarının ifşaı edilemeyeceğini,
    · Genel ahlaka aykırı söz, ifade ya da yakıştırmaların yapılamayacağını,
    · Yasal bir takip durumda, yorum tarih ve saati ile yorumu yazdığım cihaza ait IP numarasının adli makamlara iletileceğini,
    · Yorumumdan kaynaklanan her türlü hukuki sorumluluğun tarafıma ait olduğunu,
    Bu formu gönderdiğimde kabul ediyorum.




    En Çok Okunan Haberler


    Haber Sistemi altyapısı ile çalışmaktadır.
    8,347 µs