Türk operasyonu: '24'!

20 Ocak 2009 16:10 tsi
‘Ahmet’ dedi kendi kendine; “iyi iş yaptı ama bakalım yetişebilicek miyiz?” Sonra karşı koltukta dizüstü bilgisayarına gömülmüş danışmanına seslendi; ‘Ajanslar da birşey var mı?’.. 'Henüz yok ama uzun sürmez'! Güçlü m

Ajanslarda birşey yoktu ama bu kısa süreli olacaktı. Uçak kaltıktan kısa süre sonra bir elin parmaklarından daha az haber kaynağı, Hamas’ın ateşkes ilan ettiğine dair bazı duyumlar aldıklarını, ama teyit ettiremediklerini’ servis ediyordu abonelerine.

Haber daha bir kaç saat daha doğrulanamayacaktı. Aslında doğrulanmayacağını o uçaktaki bir kaç kişi biliyordu. Haberi yaratan zaten Ankara’ydı.

Mısır ve Fransa her ne kadar açık söylemlerinde, İsrail-Filistin arasındaki sorunun hallinde Türkiye’nin katkılarını sık söyleselerde,  konuyu yakından takip edenler açısından son gelişmeler, bu iki ülkenin Türkiye’nin biraz daha önüne geçtiğini okuyabiliyordu.

İsrail’in tek taraflı ateşkes ilan etmesinde bu iki ülkenin yoğun katkılarından bahsediliyordu. Gerçekte ise Gazze’ye yönelik operasyonun ne kadar süreceği, hatta aşağı-yukarı bitiş zamanı bile Tel Aviv tarafından günler öncesinden sızdırılmıştı.

Yeni Başkan Obama yemin etmeden önce bu iş bitecekti. Yani 20 Ocak’tan (bugünden) önce.

Ama diplomasi biraz da imaj meselesiydi ve şimdi hissedilen, Kahire ve Paris’in dosyada daha ön aldığı biçimindeydi. Kısa süreliğine.

Bölgede “mekik” dokuyan iki Türk’ün ise 18 ve 19 Ocak günlerinde başını kaşıyacak zamanları yoktu. Dışişleri Bakanlığı Müsteşar Yardımcısı Feridun Sinirlioğlu neredeyse soyadı ile müsemma bir kişilik haline gelmişti.

Telefonun ahizesi konuşmak terliyordu. Bir Dışişleri’nin bir Köşk’ün telefonlarına yetişmeye çalışıyordu. Başdanışman Davutoğlu’nun durumu da farklı değildi.

O bir yandan da Brüksel’e, Başbakan’a izahat veriyordu. Ama tüm bunlar yaptıkları işin ancat teferratıydı. Çünkü bu ikili öncelikle Hamas’ı ikna etmeye çalışıyordu.

Cumhurbaşkanı Gül’ün uçağı kalkmadan müjdeli haber Köşk’e ulaşmalıydı.

‘Tamam, ama biz açıklayalım!’

Türkiye’nin Hamas’tan istediği açıktı. İsrail ateşkes ilan etmişti ve şimdi sıra onlardaydı. Ateşkes ilan edeceklerdi. İşin doğrusu buydu. Yoksa herkes İsrail’i alkışlayacaktı, hatta başlamışlardı bile.

Kaldı ki Hamas’ın bundan uzak durması Ankara’yı da zor duruma sokabilirdi. İşin başından beri kendi Arap dostları da dahil olmak üzere Türkiye dışında pek az kimse Hamas’ın haklılığını savunmuştu.

Şimdi savaşmaya devam etmeleri Ankara’nın söylemini boşa çıkarabilirdi. Hamas ikna olmakta çok zorlanmadı.

Zaten kendileri de bunu istiyorlardı. İki Türk nihayet rahatlamışlardı ama masadan kalkarken son bir nasihatte bulundular. “Şimdilik aramızda kalsın. Bunu biz açıklayalım. Bunun için uygun bir platform var elimizde”!

Taş ve gedik!

O uygun platform Mısır’da gerçekleşecek Şarm el Şeyh zirvesi’ydi. Mısır, Fransa, Almanya, İngiltere, İspanya ve İtalya liderlerinin bir araya geleceği zirvede ne konuşulacağı Türkiye tarafından biliniyordu.

Elbette Hamas’ın da artık ateşkes ilan etmesi İsrail’in bunu yaptığı tekrar tekrar söylenecekti. Zaman ve zemin buydu işte.

Ankara’da, 364 rakımlı tepede ise yola çıkma hazırlıkları yapılıyordu. Uçağın kalkmasına az bir süre kalmıştı ve zırhlı makam araçları ile koruma arabaları “çıkış” yapılacak kapıya burunlarını çevirmişti.

Yani bir anlamıyla Cumhurbaşkanı “kapıda yakalandı”. Görüşme kısa oldu. “Tamam”!

İşte o henüz kalkmayan uçakta Cumhurbaşkanı Gül bunun için ajansları takip ediyordu. Toplantıya kadar mümkün olduğunda dışarı az bilgi sızmalıydı.

Uçak kalkarken kimse Hamas ateşkesinden bahsetmiyordu. Ama indiğinde gazetecilerin öyle kolay kolay atlatılamayacağı da belli oldu. Bir ateşkes dedikodusunun kokusu basın organlarına ulaşmıştı ama henüz kimse doğrulatamıyordu.

‘Sayın Cumhurbaşkanımız konuşacak’

Şarm El Şeyh Zirvesi saat 14.00’de başladı. Toplantıda söz alan-beklendiği gibi (!)-Almanya Başbakanı Angela Merkel ve BM Genel Sekreteri Ban Ki Moon, İsrail’in tek taraflı ateşkesine atıfta bulanarak, "Aynı tutumu Hamas’tan da bekliyoruz" dediler.

Daha diğer konuşmacıları örneğin Fransa ve Mısır’a söz gelmemişti ama onların bu konuyu daha da büyük harflerle işleyeceği belliydi. Öte yandan Hamas’ın kabul ettiği ateşkesin basına sızması da artık an meselesiydi.

Türk heyetinden bir diplomat, toplantının moderatörlüğünü üstlenen Mısır heyetinin yanına geldi ve “Sayın Cumhurbaşkanımız konuşacak” dedi.

Ve Türkiye konuştu: “Size şunu söyleyebilirim. Buraya gelmeden önce Türk heyeti, sabaha kadar süren görüşmelerde Hamas’ı ateşkese ikna etti. Bu nedenle size Hamas’ın da resmen ateşkes ilan ettiğini söylemek isterim".

Bu haber 2,295 defa okundu.