Ateşkes: Barış mı, savaş taktiği mi?

18 Ocak 2009 14:54 tsi
İsrail “amacımıza ulaştık” diyerek tek yanlı ateşkes ilan etti. Hamas da karşılık verdi. İsrail’in ne yapmak istediğini anlamak için, “amacının” ne olduğunu sorgulamak gerekiyor… Bu kritik sürecin rengini tayin edecek o

İsrail Gazze’deki askeri varlığını, yani işgalini sürdürecek şekilde “tek yanlı ateşkes” ilan etti. Hamas’tan gelen ilk tepkilerde “ateşkes kararının yetersiz olduğu” vurgulanarak direnişin devam edeceği belirtildi.

İsrail Başbakanı Olmert ve Milli Savunma Bakanı Barak, yürüttükleri operasyonda amaçlarına ulaştıklarını açıkladılar. Buradaki “amacın” oldukça tartışmalı olduğu açık. Eğer bu amaç, başından beri saldırılarını gerekçelendirdikleri haliyle “Hamas’ın saldırılarını durdurmak” ise, İsrail açısından amacın hasıl olduğunu söylemenin herhangi bir inandırıcılığı bulunmuyor.

Aksine, bunun tam tersi doğrudur denilebilir. Gazze’de çoğu sivil olmak üzere bini aşkın insan katledildi. Ama Hamas ve Filistin halkının İsrail’e karşı mücadele ve direniş azmi bu saldırılar sonucunda azalmadı, daha da arttı.

Siyasal ve psikolojik açıdan da İsrail ve koşulsuz destekçisi ABD’ye karşı sadece Ortadoğu’da değil, dünya ölçüsünde büyük bir kamuoyu tepkisi ortaya çıktı. Bu durum da dikkate alınacak olursa, Hamas’ın siyasal meşruiyeti ve direnişini sürdürme imkanları, İsrail saldırılarından öncesine göre daha da arttı dersek, sadece bir gerçeği dile getirmiş oluruz.

İsrail’in aldığı tek yanlı ateşkes kararını da bu realiteyle beraber doğru okumak ve anlamak mümkün.

Dünya devletlerinin iki yüzlü tutumu, BM Genel Sekreteri Ban Ki-moon’un etkisiz girişimleri, kerameti kendinden menkul ateşkes çağrılarının İsrail’i bu kararı almaya yönelttiğine inanmak için geçerli bir nedenimiz yok.

Ancak dünya kamuoyunun giderek kendi devlet ve hükümetlerinin politikalarını da sorgulayacak şekilde artan tepkisi, İsrail’in bu kararı almasında, diplomatik çabalardan daha fazla etken olan bir rol oynamıştır.

İsrail, sivillerin, çocukların ölümünden dolayı samimiyetten yoksun “özrü” ile elbette ki işlediği insanlık suçlarını unutturamayacaktır. Fakat ateşkes kararı ile hem tepkilerin tansiyonunu yatıştırmak, hem de daha kalıcı ve çift taraflı bir ateşkese gidilmesinin önünü almak istemiştir.

Nitekim Hamas sözcülerinden Fevzi Barhum da İsrail’in amacının “uluslararası ateşkes çabalarının önünü almak” olduğunu deklare etmiştir. Gerçek de, budur.

Saldırılara karşı artan tepkilerin İsrail ve ABD’yi bir ateşkes noktasına getirmesi, denilebilir ki, kaçınılmazdı. Ne var ki, “tek yanlı ateşkes ilan ediyoruz” denilerek, daha doğru, kalıcı ve mutlaka Hamas’ın da müdahil olduğu bir sürece girilmesi önlenmek isteniyor.

Son haberler, Hamas’ın da İsrail’e askerlerini bir hafta içinde geri çekmek, yani işgale son vermek kaydıyla ateşkes ilan ettiği yönünde. Hamas’ın attığı adımın, İsrail’in ateşkes taktiğini “test” etmek bakımından büyük önemi var.

Çünkü muhtemelen İsrail, Hamas’ın ateşkesi “tanımayacağını” açıklamasını bekliyordu.

İsrail “taktik” yapıyor. Oysa yol açtığı acılar ve işgal, sahici. Uluslararası toplum, İsrail’i işlediği insanlık suçları ve gerçek, kalıcı bir barış imkan ve olasılığını sabote eden politikası nedeniyle yargılayan net bir tutum almak zorundadır. Türkiye’nin de etkili bir şekilde bir parçasını oluşturduğu kamuoyu tepkisinin devam etmesi, sürecin ne tür bir nitelik kazanarak ilerleyeceği üzerinde doğrudan rol oynayacaktır.

Yoksa, çok da uzak olmayan bir gelecekte İsrail’in ölüm makineleri yeniden uykularımızı dahi kana boğacak.

İnsanlığımızı savunmadaki direncimizi kaybetmeyelim…

www.iyibilgi.com

Bu haber 568 defa okundu.