En Sıcak Konular

İsrail-İran denklemini çözen röportaj!

0 0 0000 00:00 tsi
İsrail-İran denklemini çözen röportaj! Ahmedinejad ABD’nin en önemli düşünce kuruluşu CFR’de bir röportaj verdi. Bu uzun röportajın çok kısa haberleri medya da duyuruldu. Fakat konuşmanın son derece kritik ve İran-İsrail denklemini açıklayan kısımlar sunulmadı.

İran Cumhurbaşkanı Ahmedinejad Ekim ayının 9’unda dünyaca ünlü ve hakkında sayısız spekülasyon bulunan, ABD’nin en önemli düşünce üretim kuruluşu CFR’da (Council on Foreign Relations) bir söylev-röportaj yaptı. Bu uzun konuşma ve karşılıklı soru-cevapların çok kısa haberleri medya da duyuruldu. Fakat bu konuşmanın aslında son derece kritik ve İran-İsrail denkleminin bugünkü parametrelerini gösteren tam metni sunulmadı. Esasen CFR üyeleriyle Ahmedinejad arasında geçen hararetli tartışmaların izdüşümleri bugün Ortadoğu’da yaşanıyor. Ahmedinejad’ın toplantı ardından yaptığı değerlendirmede bu çoklu görüşmenin aslında ne denli polemiğe dayandığını gösteriyor; “Ben bu toplantıda temel ve stratejik soruların sorulmasını bekliyordum. Fakat sorulan sorular düzeyi, gazetecilerin basın toplantılarında sordukları sorular sedyesini aşmadı. Benim edindiğim intiba’ya göre, Amerika devlet adamlarının iç ve uluslararası politikalar konusunda uğradıkları yenilgilerin nedeni, toplumsal ve uluslararası gerçeklerden uzak kalmaları ve yanlış siyasi bilgilerden etkilenmiş olmalarıdır.” Bu söyleşi şu sıralarda yapılmakta olan Yahudi soykırımına ilişkin gerçekleri tartışan dünyanın her yerinden İran’a gelmiş bilimadamlarının neden bu ülkede toplandığını da açıklıyor. İran’ın bu meselede “araştırmacıların söyleyecekleri yüzünden saldırıya uğrama ihtimalini başından kesme” stratejisi de gözlemleniyor. Bir başka yön İran’ın geleneksel diplomasiyi yorumlayış biçimi. Buna ilişkin ipuçları da bu  metinde yer buluyor. İran Cumhurbaşkanı’nın tüm Ortadoğu’yu okuyuş biçimi de analiz edilebiliyor ve Amerika ile ilgili yaklaşımları da ilginç. İşte bu çekişmeli platformun tam metni…

Ahmedinejad: Siz bağımsız ve sivil bir kuruluş olduğunuzu belirtiyorsunuz. Değindiğiniz meseleler özel ve değişik konuları içermektedir. Dünyada bir çok gelişme yaşanıyor. Bizlerse çalışmalarımızı bazı güçler ve partilerin istek ve çıkarlarıyla sınırlı tutmamalıyız. Bizler doğrudan dünya gelişmelerini izleyip değerlendirmeliyiz. Sizin açınızdan dünya şartlarının ne olduğunu bilmiyorum. Fakat bana göre 2. dünya savaşı sonrası kurulan düzen ve egemen şartlar değişmiştir ve artık devam ettirilemez. Elbette bazı kimseler kendi çıkarlarını temin etmek için mevcut statükonun devam etmesini isteyebilirler. Fakat bir çok kimse mevcut şartları kabul etmiyor. Pek az kimse dünyaya egemen mevcut şartları benimsiyor ve geleceğe ümitle bakabiliyor. Çünkü dünyada ayırımcılık, kriz ve nefret dalgaları yayılmakta. Nitekim Afganistan, Filistin ve Irak’ta durum iyiye gitmiyor. Afrika ile güney Amerika’da bir çok sorun yaşanıyor. Bazı güçlerin kullandıkları dil, tehdit ve zorbalık edebiyatıdır. Silahsızlanma pakt ve taahhütleri bulunduğu halde, nükleer silahlanma yarışı devam ediyor. Eğer 2. dünya savaşı sonrası mevcut yapıyla barış ve huzur sağlanmış olsaydı,  nükleer silahlanma son bulmuş olurdu. Fakat görüldüğü gibi, 2. ve 3. kuşak nükleer silah ve bombalar geliştiriliyor. Yani barış iddialarına rağmen endişe verici tehdit politikaları devam ediyor. Nitekim bazı güçlerin dünya ülkelerinin iç işlerine karışmaları tehlikeli boyutlar kazanmıştır. Irak ve Afganistan işgali devam ediyor. Demek ki son 60 yılda ideal bir noktaya ilerleyemedik. Bu yüzden beşeri toplum için üzülenler, böyle bir iddiada bulunanlar, yaptıklarını yeniden gözden geçirmeli ve yeni yollar aramalıdır. Çünkü ahlakın siyasetten ayrı tutulup soyutlanması, milletlerle devletlerarası münasebetlere ağır darbeler indirmiştir. Günümüzde diploması; aldatma, yalan ve adaletsizlik sahnesine dönüşmüştür. Nitekim iki politikacının birbirine açık ve sadakatle davranmasına pek az rastlanıyor. İki diplomat birbirine gülümsedikleri halde, karşı tarafı nasıl aldatıp yağmalayacaklarını düşünüyorlar. Bu yolun sonu nereye varır? Acaba böyle bir süreçle dünyanın barış ve huzura kavuşacağı söylenebilir mi? Dünya milletlerinin, özellikle Orta Doğu halklarının süper güçlere bağımlı hükümetlere karşı duydukları tepki, hayıra alamet değildir. Bu yüzden bizim asıl görevimiz, mevcut çarpık düzeni ıslah etmektir. Bir çok insanın inancına  göre, bazı güçlerin politikaları sonucu dünyaya kriz şartları dayatılmıştır. Söz konusu güçlerin kendi milli menfaatlerine ve milletlerine bile zarar verdikleri söylenebilir. Bazı güçler, milletlerin istek ve ihtiyaçlarına yabancıdırlar ve ne yapacaklarını bile bilemiyorlar. Çünkü bu güçler milletleri tanımadıkları gibi, çıkarcı hedefler doğrultusunda milletlerin siyasi ve toplumsal sahasına müdahale edip, akıl ve mantık kurallarını çiğneyerek ortamı gerginleştiriyorlar. Nitekim bu gerginlik ve kırılgan şartların Filistin, Irak, Afganistan ve Lübnan’a dayatıldığına tanık olmaktayız. Bazı güçler yaptıklarını gözden geçirmelidirler.

Özellikle Amerika bu gerçeği anlamalıdır. Çünkü Amerika hem kendi halkına hem de diğer milletlere ölümcül ve ağır darbeler indiriyor. Amerikanın Ortadoğu’da uyguladığı politika, bölge ülkeleri ve milletlerinin hınç ve öfkesini uyandırmış, bir milyarı aşkın İnsanın nefretini kazanmıştır. Amerikanın uyguladığı bölgesel politikalar yanlıştır. Çünkü mevcut şartlar 60 yıl önceki şartlara benzemez. 60 yıl önce yaşanan savaş dönemi artık kapanmıştır. O savaşı kazananlar, özel imtiyazlar elde edip, dünya toplumunu yönetme ayrıcalığına kavuştular. Fakat artık milletler en doğal ve temel haklarını aramaya başlamış bulunuyor. Bu yüzden eski politikaları mantıki ilkeler üzerinde yeniden gözden geçirme zamanının gelip çattığını söyleyebiliriz.

Eğer 60 yıl önceki bakış açılarımızla hareket eder ve sadece uygulanan yöntemleri gözden geçirirsek yine hiçbir değişiklik meydana gelmez. Günümüz dünyası, adalete ve ahlaki değerlere ihtiyaç duymaktadır. İnsan’ın şeref ve haysiyetini sağlayıp korumaya ihtiyaç duyulmaktadır. Hepimiz bu ilke ve değer ölçülerine inanmalı, onlara bağlı kalmalıyız.

Soru: Siz Holocoust’u inkar edip, bunun Yahudiler lehine türetilmiş bir efsane olarak tanımladınız. Ben bizzat orayı ziyaret edip, Yahudilerin katledildiklerine tanık oldum. Amerika milletinin Yahudi soykırımını inkar girişiminden büyük üzüntü duyduklarını anlamanızı ümit ediyorum.  Siz defalarca İsrail’in haritadan silinmesini istediniz. Bu sözleriniz büyük endişelere yol açmıştır. Sizin Yahudi düşmanı olduğunuz söyleniyor. Bunu niçin yapıyorsunuz?

Ahmedinejed: Ben bunu ret etmiyorum. Fakat sözlerinizi ispatlayacak  bazı bilgi ve belgelerin sunulması gereğine inanıyorum. Mutlaka sözlerinizi ispatlayacak deliller mevcuttur. Fakat onları gösteremediniz. Ben Amerikan halkından böyle sözler duymadım. İfadelerim açıktır. Maalesef düşünce özgürlüğünü savunduğunu ileri sürenlerden, sorduğum sorulara cevap bulamadım. Ben bir cumhurbaşkanı, bir vatandaş ve üniversitesi öğretim üyesi olarak birkaç soru sordum. Fakat tehditten başka bir şeyle karşılaşmadım. Benim sorularım açıktır. Soruduğum şudur; “İkinci dünya savaşı sırasında 60 milyon insan öldürüldü. Bunların yaklaşık iki milyonu asker ve geri kalanı sivil ve sıradan insanlardı. Bu insanların savaşla hiçbir bağlantısı bulunmadığı halde çeşitli olaylar sonucu öldürüldüler. Bu insanların hepsine saygı duyulmalı. Fakat sadece belirli bir kesim (Yahudiler) büyüteç altına alınıyor. Niçin? Diğer bir sorum, tarihi bir olayın araştırılmasına niçin izin verilmediği meselesidir. Niçin tarafsız bilginlerin bu konuda araştırma yapmasına izin verilmiyor. Niçin Avrupalı vatandaşlar, Holocoust  hakkında fikir yürüttükleri için egemen güçler tarafından tutuklanıp cezalandırılıyorlar? Halbuki bizler, alemin en kesin hakikatleri hakkında bile araştırma yapılmasına izin veriyoruz. Bizler Allah, peygamberler, insan hürriyeti ve demokrasi hakkında bile araştırma yapılmasına izin veriyoruz. Bazıları bu gerçekleri çiğneyip reddettikleri halde kimse onlara dokunmuyor. Fakat 60 yıl önce meydana gelen bir olay hakkında araştırma yapılmasına izin verilmiyor. Vaka gerçekse yapılacak araştırma olayı daha bir açıklığa kavuşmaz mı? Akla gelen bir diğer en önemli soru şudur; eğer Avrupa’da bir olay vuku bulmuşsa, niçin Filistin halkı onun bedelini ödemelidir? Filistin halkının suçu nedir? Filistinlilerin 2. Dünya Savaşı’nın meydana gelmesinde hiçbir rolü olmadığı halde, niçin 5 milyonu aşkın Filistinli 60 yıldan beri sürgün hayatı yaşıyor? Filistinlilerden iki insan kuşağı vatan özlemiyle hayatlarını kaybettiler. İşte bunun nedeni sorulmalıdır. Ben tarihi olaylar hakkında kesin bir hüküm verecek değilim. Fakat niçin tarafsız bir uzman grubun Holocost konusunda araştırma yapmasına ve olayı aydınlığa kavuşturmasına izin verilmiyor. Elbette bunun nedeni bellidir. Çünkü bu sorudan dolayı Siyonistler öfkeleniyor. Holocost bahanesiyle 5 milyon Filistinliyi ana yurtlarından süren ve ülkelerini işgal eden Siyonistlerin bu sorudan öfkelendiklerini görünce nasıl bir olayın meydana geldiğini anlayabiliriz. Filistin halkı ne dünya savaşının ne de Holocost’un faili olmadığı halde niçin ülkeleri işgal ediliyor? Niçin Holocost’un intikamına maruz bırakılıyor? Her gün Filistinlilerin üzerine bomba yağdırılıyor, evleri başlarına yıkılıyor ve kadınlarıyla gençleri öldürülüyor. İşlenen hangi suçtan dolayı Filistin milleti cezalandırılıyor? Filistinliler itiraz edip seslerini yükselttiklerinde, terörist olmakla suçlanıyorlar. Bir kimse kalkıp yapılanları sorguladığında, bu olaylarla irtibatlı olanlar (Cinayetler ve Katliamları yapanlar) sinirlenip, onu terörist ve Yahudi düşmanı olarak nitelendiriyorlar. Bizler Yahudi düşmanı insanlar değiliz. Nitekim İran’da Yahudi cemaati Müslümanlarla birlikte barış ve dayanışma içinde yaşamaktadırlar. Hatta nüfusları oranında hükümet işlerine katkıda bulunma hakkına da sahipler. Bizim sorduğumuz şey şu, 60 yıl önce (Yahudilere karşı) yapılan cinayetlere karşılık, niçin Filistin milleti intikam ve misillemeye maruz bırakılıyor? İşte ben bu sorunun mantıklı cevabını bekliyorum. Eğer bir kimsenin bu konuda açık bir delili varsa cevap versin.

Soru: Acaba savaşta askerlerin öldürülmesiyle sivil insanların soykırıma uğratılıp öldürülmesi arasında bir fark var mıdır?.

Ahmedinejad: Evet fark vardır. Filistin halkı şimdi sistematik olarak soykırıma uğratılmaktadır. Acaba Filistinlilerin kanıyla Yahudilerin kanı arasında bir fark mı var? Acaba dünyada iki tür İnsan mı var. Ben dostların Filistinlilerin öldürülmesi konusunda görüş belirttiklerine tanık olmadım.
 
Soru: Sayın Cumhurbaşkanı siz bizim sorumuza cevap vermediniz. Bizzat ben 2. dünya savaşı sırasında o toplama kampındaydım ve neler yapıldığına tanık oldum.

Ahmedinejad: Kaç yaşındasınız?

Soru: 81…

Ahmedinejad:  Kurtulduğunuz için sizi tebrik ederim.

Soru: Sayın Cumhurbaşkanı, mutlaka söz konusu olay vuku bulmuştur. Benim sizden sorduğum şey şudur ki Acaba Holocost’u inkar ediyor musunuz?.

Ahmedinejad: Benim sorduğum sorular apaçık ortadadır. Size göre eğer Holocost olayı gerçekten vuku bulmuşsa, Avrupalı devletlerden bu konuda araştırma yapılmasına izin vermelerini isteyin. Çünkü Holocost’u araştıran bazı araştırmacılar hapis cezasına mahkum edilmiş bulunuyorlar. Tarihçi birinin yaptığı araştırmalardan ötürü hapse mahkum edildiğine daha önce tanık olmadık. Acaba bu meselenin özel bir durumu bulunduğu sorusu aklınıza gelmiyor mu?

Soru: Sayın Cumhurbaşkanı sözlerinizden edindiğim intibaya göre, siz galiba olaylar hakkında pek bilgi sahibi değilsiniz. Sizin nereden bilgi edindiğinizi ben bilmiyorum. Fakat bu salonun iki katı kadar bir hacimde Holocost’u ispatlayacak bilgi ve belge vardır. Bizler o mekanları gezip inceledik ve facianın derinliğini tespit ettik. Acaba Filistin’de olup bitenlerin Holocost ile bağlantılı olduğuna mı inanıyorsunuz.? Filistin’de toprak, tarih ve din söz konusudur. Bu yüzden sorunun çözümü çok zordur. Her iki tarafın da kendine göre delilleri söz konusudur. Size göre acaba Filistin’deki çatışmaların nedeni Holocost’un intikamını almak mıdır? Kim size bu konuda bilgiler vermişse sizi kandırmaya çalışmıştır. Niçin  ısrarlı bir şekilde bu tarihi olayı inkar ediyorsunuz?. Nerede Holokost’u araştıran tarihçi ve bilginler hapis cezasına mahkum edilmişlerdir?

Ahmedinejad: Duygusal konuşmanızdan dolayı size teşekkür ediyorum. Eğer bir olay vuku bulmuşsa o olayı araştırmak isteyenler serbest bırakılıp sınırlandırılmamalıdır. Sizin inandığınız bir şeye başkalarının da mutlak bir şekilde inanmasını beklemeyin. Eğer birisi sizin sözlerinizi kabul etmezse onu terörist ve Yahudi düşmanı olmakla suçlamayın. Bir olayı araştırıp ikna olduğunuzda başkalarının da ikna olacağını beklemeyin. Çünkü bu boş bir beklenti sayılır. Acaba  böyle bir beklenti bir nevi bencillik sayılmıyor mu? Eğer batılı ülkelerin İşgalci (İsrail) rejimini destekleme bahanesi Holocost olayı değilse, niçin Holocoust’a ba kadar vurgu yapılıyor? Holocoust’u aşırı derecede savunmanın Filistin’de olup bitenlerden başka neye faydası var? Bizler her şeyde şeffaf davranmalı ve bakış açımızı düzeltmeliyiz. Çünkü gerçekleri gizlemek imkansızdır. Gerçek şu ki, Filistin milletine ait bir belde işgal edilip, dünyanın çeşitli noktalarından toplatılan kimselere bu topraklarda bir devlet kurdurulmuştur. Nitekim 60 yıl önceye ait bir mesele hakkında büyük bir hassasiyet gösterildiği halde, bir çok tarihi olay yeniden irdelenip  açığa çıkarılıyor ve onlara karşı her hangi bir hassasiyet gösterilmiyor. Bizim Holocost ile ilgili olarak aldığımız sonuçlar günümüzdeki gelişmeleri yakından ilgilendiriyor. Acaba Holocoust nelerle bağlantılıdır. Niçin bazıları Holocoust’un sorgulanmasından endişe duyuyor ve öfkeleniyor? Bu yüzden bakış açımızı ıslah etmeliyiz. Çünkü 60 yıl önceye ait olan üslupla dünya toplumunu yönetmek mümkün değildir. Bizler yeni bir bakış açısı geliştirmek zorundayız. Filistinli insanların neden öldürüldüklerini kendimize sormalıyız.  Bay Olmert’in (İsrail Başbakanı) babası nereliydi? Onlar Filistin’e nereden göç ettiler.? Niçin Filistinliler avare hayatı yaşıyorlar? Kaderlerini belirleme hakkına sahip değiller mi? Acaba dünyanın çeşitli bölgelerinden toplanıp Filistin’e gelenler mi sadece kendi kaderlerini belirleme hakkına sahip? Filistin halkının hayat hakkı olduğuna inanmıyor musunuz? Acaba son yıllarda Balkanlarda soykırım yaşanmadı mı? Kimler bu soykırımı gerçekleştirdi? Acaba yapılan araştırmaların sonuçları belli oldu mu? Acaba herkes kendi sonuçlarını açıklayamaz mı? Ben o toplama kampı hakkında görüş sahibi biriyim. Fakat bu konuda tartışmak istemiyorum. Ben bu olayın Filistin’le bağlantısı konusunda bana bilgi vermenizi istiyorum. Niçin bir CFR üyesi Filistin halkı lehine konuşma yapamıyor. Sizce Filistin halkı İnsan sayılmıyor mu?

Soru: Sayın Cumhurbaşkanı, “hangi ülkede Holocost’u araştıran bilginler tutuklanıp cezalandırılıyorlar” sorusuna cevap bekliyorum.

Ahnedinejad: Avusturya, Almanya ve Fransa’da. Elbette bana göre Holocost hakkında sorulan soru bir çok gerçeği aydınlattı ve de  bir çok kapasiteyi gözler önüne serdi. Bir kimse kalkıp Holocost’u sorguladığında bunca hücuma uğrayıp tehdit edildi. İşte bu tehditler Holocost’un sırrının ne olduğunu gündeme getirdi. Bu sorular ciddi sorulardır. Biz sizlere yakın ilgi duyuyor ve gerçekleri birlikte tespit etmeyi istiyoruz. Eğer bir kimse “Ahmedinejat tehdit edilirse artık Holocost’la ilgili sorular dünya halkının zihninden ve bilgi dağarcığından silinir” diye düşünüyorsa, büyük bir yanılgı içindedir. Çünkü halihazırda milyarlarca insan bu soruyu sormaktadırlar. Hatta Amerika halkı bile bu soruların peşindedir. Bizler bir grup bağımsız araştırmacı bilginin Amerika’da Holocost’la ilgili araştırma yapmalarına destek vermeye hazırız. Niçin 300 milyon Amerikalının Siyonistlerin taraftarı olduğu sanılıyor. Bana göre bu doğru bir yaklaşım değildir.

Soru: Sayın Cumhurbaşkanı sizin Holocost’la ilgili amacınız nedir? Acaba bilimsel bir araştırmaya mı yoksa siyasi bir amaca mı yöneliktir?. Eğer bilimsel bir araştırmaya yönelikse, size bolca bilgi ve belge sunup sizi aydınlatabiliriz. Siz en iyi bilginlerinizi Holocost konusunda araştırma yapmak için görevlendirebilirsiniz. Bizler de  dünyanın çeşitli noktalarında onlara yardımcı olabiliriz. Böylece siz olayın boyutlarıyla tanışmış olursunuz. Buna ilaveten eğer Filistin halkına acıyorsanız, niçin Filistin’de barışın sağlanmasına yardımcı olmuyorsunuz?. Niçin sürekli “Hamas ve İslami Cihad” gibi terör gruplarını destekliyorsunuz? Nitekim barış süreci iyi bir mesafe katetmişti. Fakat yaptıklarınızla  barış sürecini boşa çıkardınız. Acaba gerçekten Filistin halkına acıyor musunuz?.

Ahmedinejad: Teşekkür ederim. Siz galiba bu konuda bana kıyasla daha bilgili olduğunuza inanıyorsunuz. Elbette ben bu konuda sizlerle tartışmak istemiyorum. Fakat edindiğim bilgiler sizinkinden fazla olmasa da, daha az olmadığına güvenebilirsiniz. Benim sorduğum soru açık bir sorudur. O da şudur, “Niçin Holocost hakkında tarafsız ve bilimsel bir araştırma yapılmasına izin verilmiyor?” Eğer siz yardımcı olsanız ben çeşitli ülkelere mensup, “Uluslararası tarafsız bir bilginler grubunu” oluşturup, Holocost hakkında kapsamlı bir araştırma yapmalarını ve araştırma sonuçlarını dünya kamuoyuna sunmalarını sağlayabilirim. Fakat araştırma sonuçlarını açıklarlarsa, hücum ve saldırıya uğramayacaklarını garanti etmelisiniz. Tabi Filistin ile ilgili söylenecek çok şey var. Filistin'de başarısızlığın sebebinin İran olduğunu mu düşünüyorsunuz? Bu da sizin ikinci hatanız. Eğer bir krizi çözümlemek istiyorsak bu krizin köklerini çözmeliyiz. Sorunun üzerini kapatmak sorunu çözmez. Bizim önerimiz gayet nettir. Biz tüm Filistinliler kendi kaderlerini belirleme sürecine katılsın diyoruz. Kim Filistinli ise, ister Yahudi, ister Hıristiyan, ister Müslüman, tüm mülteciler kendi vatanlarına geri dönsün ve tüm Filistinliler karar versin. Bence planlarınızın yenilgiye uğramasının sebebi tek yanlı oluşlarıdır. Adaletin göz ardı edilmiş olmasıdır. Eğer sonuca varamama sebebini İran olarak görüyorsanız bu büyük bir hatadır ve asla Filistin'de etkili olamazsınız. Filistin meselesi İran meselesi değil ve bir kaç yıl öncesine kadar bütün müslümanların meselesiydi. Ama size şunu söylemem gerekir ki, bugün tüm beşeriyetin meselesidir. Zannetmeyin ki güney Amerika veya Afrika insanları Filistin konusunda hassas değiller. Çünkü orada insanlık kerameti yok olmuş ve yerine zorbalık mantığı egemen olmuştur. Biz adaletin yerine getirilmesini istiyoruz. Acaba siz adalete karşı mısınız? Acaba siz Filistin milletinin hür referandumuna karşı mısınız? Biz, “bırakın Filistin milleti kendi karar versin” diyoruz. Kim Kudüs'ü işgal eden rejimin depolarını lazer bombalarıyla doldurmuş durumda? Eğer birileri tüm gücü ile Filistin'i işgal edenlere yardım edip, sonra bölge ülkelerinin oturup seyredeceğini düşünüyorsa yanılıyor. Siz zannetmeyin ki Arap ülkeleri işgalci rejimin varlığından memnuniyet duyuyor. Biz Filistin ile ilgili sözde barış planlarına karşı sustuk.  Acaba siz Filistin halkını temsil edenlerin tutuklanmasının barış için iyi işaret olacağını mı düşünüyorsunuz? Acaba siz Lübnan'a saldırmanın barış için iyi bir işaret olduğunu mu düşünüyorsunuz? Acaba siz bölge halkının Filistin milletinin bastırılmasından barış mesajı aldığını mı düşünüyorsunuz? Yanılıyorsunuz. Ben gerçekten sizi bu yanılgıdan kurtarmak istiyorum. Eğer bu kafaya sahipseniz tüm planlarınız yenilgi ile sonuçlanacaktır. Çünkü gerçekleri gözardı ediyorsunuz. Filistin meselesi İran'ın meselesi değil bir milyarı aşkın insanın meselesidir. Araştırma ve mutaala ehli olduğunu söyleyen sizler meseleye derin bakmalısınız. Bu dostane bir nasihattir.


 
Soru: Siz Filistin halkının özgürlüğü için yürek yakarken İran'da özgürlükler ihlal ediliyor. Son yıllarda bir çok gazete kapatıldı ve ağır sansür uygulanıyor. Araştırmacılar hapse atılıyor ve Nobel ödülünü kazanan Şirin Ebadi'nin müessesesi kapatılıyor. Siz Filistin'de  hür seçimlerin öneminden söz ediyorsunuz, oysa İran'da Anayasayı Koruma Konseyi adayların salahiyetlerini reddediyor. Veya otobüs şoförleri greve gittiğinde elebaşları polis tarafından tutuklanıyor ve bazıları işten atılıyor. Siz bir yandan barıştan söz ederken Hizbullah'a verdiğiniz füzelerle Filistinlilerin ölmesine yardımcı oldunuz. Ben bu çelişkileri sormak istiyorum.
 
Ahmedinejad: İran milleti ve Filistin halkı adına yüreğinizin yanmasına teşekkür ederim. Biz insanlar nerede öldürülürse öldürülürsün rahatsız oluruz. İran çok büyük bir ülkedir ve tüm ülkelerde olduğu gibi içinde bir takım olaylar gelişir. Binlerce iyi olay ve bazı kötü olaylar. Bazı kötü olaylar yüzünden sorun çıkacağını düşünüyorsanız yanılıyorsunuz. Amerika'da 3 milyon mahkum var. Yanu halkın %1'i kadar. Bu rakam İran'da %0.2 kadardır. Yani Amerika'nın beşte biri. Bizim mahkumların %90'ına yakını uyuşturucu kaçakçılarıdır, yani biz Amerika ve Avrupa'ya uyuşturucu gitmesin diye para harcıyoruz. Şimdi siz söyleyin, şu sizdeki 3 milyon insan neden hapiste bulunuyor? Acaba sizin devletiniz onları sebepsiz yere mi hapsetmiş? Her ülkede yasalar vardır ve herkes bu yasalara uymak zorundadır. Özgürlük yasaların uygulanması sayesinde elde edilir. Bizim ülkemizde hiç kimse araştırma suçundan hapiste bulunmuyor. Evet, eğer biri bir başkasına hakaret eder ve hakkını ayaklar altına alırsa ve söz konusu kimse şikayette bulunursa, yargıç ve avukat huzurunda mahkemede yargılanır ve bu durum çok nettir. Bizim ülkemizde yasaların egemen olduğunu bilmeniz için söyleyeyim, devlete ait olan bir gazete yaptığı yanlış ve aleyhinde gündeme gelen şikayet üzerine yargılandı ve hala kapalı. Yanılmayın. Sizin için önemli olan bir çok mesele başkaları için önemli değil. Eğer biri herhangi bir gazeteden şikayet ederse basın jürisi huzurunda mahkemede yargılanması gerekir. Bunun anlamı kimin gazetesi olursa haklı, kimin yoksa haksız demek değildir. Veya medyası olan kimse başkalarının hakkını çiğneyemez. Biz  söylediklerimize göre uygulamaya hazırız ve bunu yapıyoruz da. Şimdi ben sizden soruyorum. Acaba şimdiye kadar iki egemen partiden başka hiç kimse Amerika başkanı seçilebildi mi? Siz benden daha iyi bilirsiniz ki Amerika'da iktidarın bütünü bu iki grubun elinde. Acaba Amerikan halkının zevki sadece bu iki kesimde mi özetleniyor? Acaba siz bu iki kesimin dışında hiç kimsenin başkan adayı olmasına izin verir misiniz? Acaba ona seçilme fırsatı tanır mısınız? Eğer sizin tarihinizde bir kere böyle olduysa bana söyleyin. Ama bizim ülkemizde özgürlük var. Yasalara göre bizim seçimlerde 8 kişi adaydı. Muhaliflerden tutun da serbest ekonomiye inananlar ve nizamı yüzde yüz kabul edenler, hepsi seçime katıldı. Eğer siz Cumhurbaşkanlığı için bin adayın iyi olacağını düşünüyorsanız lütfen izin verin de bu olay Amerika'da gerçekleşsin. Bu çok iyi olur, biz de öğrenmiş oluruz. Bizim ülkemizde yasalar egemendir. Lütfen izin verin de iç meselelere girmeyelim. Çünkü o zaman bir çok konu gündeme gelir ve lütfen İran milleti ile ilgili düşüncelerinizi düzeltin. Eğer birileri bu sözlerle bizim milletimizi etkileyebileceğini düşünüyorsa yanılıyor demektir. Biz en hür seçimleri yaşadık. Ben bir öğretmenim, halkla konuştum ve halk da seçti. İnsanlar bizzat kendiliğinden harekete geçti ve kendi paralarından harcayarak seçim kampanyalarını yürüttü. Bu asil ve öz bir demokrasidir. Sizin ülkenizde böyle bir şey imkansızdır, tekrar ediyorum imkansızdır. Şimdi hangi ülke daha hürdür hangisi daha demokratiktir? Bunu ayrı bir oturumda tartışmaya hazırız ve aynı zamanda söylediklerimizi her yerde uygulamaya da hazırız. Bırakın Filistin milleti kendi karar versin. Filistin milletinin haklarını çiğnememeliyiz. Unutmayın rüzgar ekenler fırtına biçer demişler. Biz böyle olmasını istemiyoruz. Biz Amerika'nın da bölgede halkla dost olmasını istiyoruz, kinlerin artacağı şekilde davranmasını istemiyoruz. Bir grup insanı bölgeye gönderin, insanların sizin devletinize karşı görüşlerini değerlendirsin. Hatta hükümeti sizin dostunuz olan Mısır'da veya Suudi Arabistan'da, Ürdün'de, Irak'ta, Fars körfezi ülkelerinde, Yemen, Sudan ve tüm ülkelerde  bakın halk sizin devletiniz hakkında ne düşünüyor? Bence o zaman çok şey değişecektir.
 
Soru: Sayın Cumhurbaşkanı, sizin gündeme getirdiğiniz hiçbir konu nükleer silahlar meselesi kadar önemli değil. Zenginleştirme, hem nükleer silah üretme, hem elektrik enerjisi üretme aracıdır. Sizin ülkeniz Amerika tarafından nükleer silah peşinde olmakla suçlanıyor ve siz barış amaçlı diyorsunuz. Eğer sizin barış amaçlı nükleer faaliyetler peşinde olduğunuzu kabul edersek ve size zenginleştirme izni verilirse, o zaman Mısır ve Suudi Arabistan gibi bölgenin diğer ülkeleri de böyle bir imkan isteyecektir. Acaba o zaman bölge sorunları daha da ağırlaşmaz mı? Acaba bu anlayışla nükleer silahsız bir dünya düşünebilir miyiz?

Ahmedinejad: Çok teşekkür ederim ki dostane bir tavsiyede bulunmaya çalıştınız. Benim size bir sorum olacak. Acaba başka milletlerin nükleer yakıt sirkülasyonundan yararlanmasına inanıyor musunuz? Acaba NPT başka milletlerin nükleer teknolojisi olmasına izin veriyor mu?
 
Soru: Evet, olabilir ve NPT buna izin veriyor.
 
Ahmedinejad: Nasıl? Amerika'nın izni ile mi? Yoksa ajansın kuralları çerçevesinde mi? Bakın eğer biz bir hakkı tanıyorsak uygulanmasına izin vermeliyiz. Eğer kaygılanıyorsak o zaman kimyasal ve biyolojik araştırmaları da durdurmalıyız. Acaba hangi akıllı insan böyle bir karar alır? Sırf başkaları da isteyebilir diye bir başka milletin hakkını yok sayabilir miyiz? Hızla yeni bombalar üretenler dünya için tehlike oluşturmuyor mu? Bizim bölgemizde  başkalarının silahı yok mu? Silahları var ama Amerikan yönetimi kaygı duymuyor, neden? Acaba gerçekten silaha karşı olduklarından mı? Nükleer mesele siyasi bir meseledir, hukuki değil. Acaba diğer ülkelere petrol araştırması yapmamalarını söyleyebilir miyiz? Acaba başkalarının hakkını yok sayabilir miyiz? Asla. Biz ajansın üyesiyiz, NPT'yi imzaladık ve bu anlaşmanın çerçevesinde çalışıyoruz. Tüm üyelerin haklarından yararlanmasında ne sakınca olabilir? Tüm milletler nükleer enerjiden yararlanıyorsa hepsinin bomba ürettiğini düşünmemiz mi gerekir? Bu yanlış. Başkalarına bir tavsiyede bulunan herhangi bir kimse önce kendi uymalıdır. Bence eğer bu 4 veya 5 ülke kendi bombalarını yok ederse hem kendilerinin gönlü rahatlar hem de başkalarından kuşku duymazlar. Bizim faaliyetlerimiz barışçıldır. Bundan o kadar eminim ki geçen sene Birleşmiş Milletler’de “herkes gelip bizim faaliyetlerimize ortak olsun” dedim. Biz o kadar eminiz ki kapılarımızı açtık ve gazetecileri götürüp tesisleri gezdirdik. Bunların tıp, enerji ve tarım hizmetinde olan teçhizat olduğunu anlattık. Neden bunların gizli ilan ediyorsunuz? ki sonra da sapmalar Herkes işini şeffaflaştırsın, Amerika ve İngiltere de şeffaflaştırsın. Geçen sene ben silahsızlanma komisyonu kurulsun dedim ve BMT genel kurulunda da oy getirdi ama onlar izin vermedi. Bu komisyon aktif hale gelsin. Gerçekten de silahı olan herkes gitsin silahlarını yok etsin, dünyayı da rahatlatsın. Biz zenginleştirme yolunun başındayız. Acaba bu kadar çok mu kaygı verici ki bunca gürültü koparıyorlar? Oysa bizim bölgede Amerika'nın nükleer silah ile donattığı kimseler var. Biz nükleer silah döneminin sona erdiğini düşünüyoruz ve kim bu alana yatırım yaparsa yanlış yapmıştır. Amerika da yanlış yapmıştır, çünkü bu silahları kullanma fırsatı yoktur ve etkisi de olamaz zaten. Artık milletler bombalara teslim olmuyor ve atom bombası da bir devleti koruyamaz. Eğer yapabilseydi Sovyetler Birliği’ni korurdu. Sovyetlerin nükleer başlık sayısı Amerika'dan fazlayda ama çöktü. Bu gün artık nükleer silah üstünlük getirmiyor.
Ama barış amaçlı nükleer enerji günümüzün zaruretidir. Sizi petrolün durumunu biliyorsunuz. Rezervler bitmek üzere ama enerji ihtiyacı her geçen gün artıyor ve temiz enerjilere ihtiyaç var. Hangi enerji nükleer enerjiden daha iyidir? Ben sistemi değiştirmek gerekir diye düşünüyorum. Ajansın tüm üyeleri bu enerjiye sahip olmalı. Ancak teftiş eden gruplar güçlü olmalı ve sapmaları önlemeli. Kimyasal ve biyolijik silahlar için de aynı şey geçerlidir. Çünkü onlar da ölümcül. Bilim ve teknolojiden mahrum bırakmakla bir şey elde edemeyiz. Gidip öğrenip doğru kullanmak gerekir ve bu da olacak bir şeydir.
 
Soru: Siz birinci bölümde bunun hakkınız olduğunu söylediniz. Bu doğru ama neden bu konu üzerinde bu kadar ısrarla duruyorsunuz ki? Dünyayı da bu sorunla karşı karşıya bırakıyorsunuz. Acaba siz zenginleştirmeden nükleer enerjiye sahip olmak istiyor musunuz? Bu imkan şu anda hazır ve zenginleştirmeden nükleer enerji sahibi olabilirsiniz. Siz bizimle açık konuşmuyorsunuz. Neden zenginleştirmekle dünyaya sorun yaratıyorsunuz?
 
Ahmedinejad: Çok teşekkür ederim. Ancak şu soru da gündemde ki neden bazıları bizim bu teknolojiye kavuşmamamızı istiyor? Oysa yasal olarak hakkımız olduğunu da söylüyorlar. Eğer bizim hakkımız ise neden bizde olmaması için ısrar ediyorsunuz? Neden?
 
Soru: Biz nükleer silahların yayılmasını istemiyoruz ve mesele sadece İran milleti değil. Biz zenginleştirmenin yaygınlaşmasını istemiyoruz.

 
Ahmedinejad: Ben sizin duygularınızı anlıyorum. Ama önce şöyle bir etrafınıza bakmanız gerekir diye düşünüyorum. Yani zenginleştirme yapanları engellemekten önce bomba imal edenlerin önüne geçmeliyiz, o zaman sorun kalmaz. Siz Amerika'da nükleer silah üretilmesini engellemek için ne yaptınız? Biliyorum  yapamıyorsunuz, çünkü sizin elinizde değil. Siz gücünüz güçlü olanlara yetmediği için bize baskı yapıyorsunuz. Bir çokları da sizin gibi. Siz tüm dünyanın kaygılı olduğunu söylediniz. Oysa böyle değil. Amerika tüm dünya değil. Hatta Amerika, Avrupa ile birlikte olsa bile tüm dünya değil. Biz geçen hafta Bağlantısızlar zirvesindeydik ve 118 ülke İran'ın hakkını savundu. Onlar da ülke ve dünya camiasının bir parçası. O zaman kaygı Amerika'da, yani Amerikan yönetiminde ve bir iki Avrupa devletinde. Neden kaygılanıyorsunuz? Kaygılanmayın. Ama yapmayalım da başkalarından satın alalım demenize gelince; acaba bu önerinin yasal olduğunu mu düşünüyorsunuz. Yyapmasını bilen birine, “yapma da başkasından satın al” diyorsunuz, neden? Ben kendim üretebiliyorum, buğday veya pirinç ürettiğim gibi. Acaba ben size petrol üretmeyin ben size satarım diyebilir miyim? Biz Avrupalılara zenginleştirmeyin, biz size petrol satalım diyoruz, acaba bunu kabul ederler mi dersiniz? Bu doğru olmaz ki, ben petrol üretmeyeyim ardından başkalarına yalvarayım, olur mu? Bu isteğin doğru olduğunu mu düşünüyorsunuz? Milletlerin yasal haklarından yararlanmasına izin vermek lazım. İzin verin size tarihi deneyimlerimi aktarayım. Biliyorsunuz bizim planlarımızda nükleer yakıt aracılığı ile 20 bin megavatlık elektrik üretimi öngörülüyor. Bizim bu güne dek batılılarla bir kaç yakıt üretme anlaşmamız oldu ki, hiç biri sonuca ulaşmadı ve onlar anlaşmaları çiğnediler, yükümlülüklerini yerine getirmediler. Amerika ile 50 yıl önce anlaşmamız vardı tek yanlı olarak feshetti. Almanya ile santral inşa etme anlaşmamız vardı ki tek yanlı feshetti, Fransa ile yakıt üretme anlaşmamız vardı, yıllarca bizim kaynaklarımızı bloke etti ve sonunda da sorumluluklarını yerine getirmedi. Kanada aynı. O zaman sizlere nasıl güvenebiliriz? Biz güvenmiyoruz, çünkü önümüzde duran anlaşmalar yerine getirilmedi. Nükleer meseleyi bırakın hatta helikopter ve uçakların yedek parçalarının alımı ile ilgili anlaşmalara da uymadılar. 25 yıldır Avrupa ülkeleri bize yolcu uçağı satmıyor. Hangi güvence ile bunların sözlerine uyalım? Oysa kendimiz üretebiliyoruz, yasalara da uyuyoruz ve ajans da bizi gözetliyor. Biz çok işbirliği yaptık. Dini açıdan da nükleer silah üretmeye yönelmemiz yasak. Biz dini bir devletiz ve bunu yapamayız. Buşehr Santrali’nin anlaşması var, kaç yıl uzadı? 30 yıl. Çünkü siyasi kararlardan etkileniyor ve biz ülkemizin kaderini siyasi kararlara bırakamayız. Biz ülkemizi kalkındırmalıyız ve kendimiz üretmeliyiz. Ben Amerika'nın nükleer yakıt sirkülasyonunu 5 yıllık bir süre içinde kapatmasını öneriyorum. Biz 5 yıl sonra Amerika'ya yakıt vermeye hazırız, %50 de indirim yaparız ve bunu garanti ediyoruz. Biz tüm yükümlülüklerimizi yerine getirmiş bir ülkeyiz ve hatta bir tane bile yerine getirilmedik sorumluluğumuz yok. Batılı dostlarımızın aksine hesabımız doğrudur.
 
Soru: Geçen gün BMT'de işgalcilerin Irak'ı terketmelerine vurgu yaptınız, oysa Irak güvenli değil. Siz Irak'ın güvenliği için ne yaptınız? Irak'ta güvensizliğin nedeninin siz olduğu söyleniyor. Sizin Irak ile ilgili politikanız nedir ve acaba Irak konusunda Amerika ile işbirliği yapmaya hazır mısınız?
 
Ahmedinejad: Amerikalı yöneticiler Irak meselesinin çözümünde şaşkınlık yaşıyor ve ne yapacağını bilemiyor. Bu yüzden de başkalarını suçluyor. Bizim Irak'da gücümüz yok. Amerika 160 bin askeri ve üssü bulunuyor. Biz Irak'ta güvenlik istiyoruz ve Irak hükümetini tam olarak destekliyoruz. Irak hükümeti halkın iradesinden bir hükümettir. Irak'ta güvensizlik bütün herkesin zararınadır. Bunun yanısıra Irak halkı bizimle bin yıldır bir arada yaşamış ve duygusal bağları vardır. Halkımızın bir çoğu ile akrabadırlar. Irak'ta biri yaralandığında bu İran'da da yankılanır. Irak'taki güvenlik sorunu bizim bazı kentlerimizde de güvensizliğe sebep oldu. Mutlaka Ahvaz bombalamalarını duymuşsunuzdur, bir kaç kişi hayatını kaybetti. Başka kentlerde de güvensizlik yaşadık. Biz Irak'ta güvenlikten yanayız. Amerikalılar Irak'a gelip Saddam'ı devrdiğinde bir çok insan Amerika'nın Saddam'a destek ve bölge halkına inat politikasından vaz geçtiğini düşündü ve 8 yıl dayatılan savaşın anılarını unutmak istedi. Ancak Saddam devrildikten sonra Amerika, “biz Irak'ta kalacağız” dedi. Sağlam ve büyük üssler inşa ediliyor. Acaba bunlar gitmek için mi kalmak için mi? Gitmek isteyen kimse iktidarı hızlı bir şekilde halkın seçtiği hükümete devreder, meclis veya hükümete baskı yapmaz. Birkaç ay önce Irak İçişleri Bakanı röportaj yaptı ve bir çok terör saldırısının ardında Amerikalı askerlerin olduğunu açıkladı. Yani Amerikalı askerler Irak'ta halkı öldürüyor, füze atıyor. Irak milleti sağlam bir millettir ve Amerikalıların varlığından memnun değiller. Bence Amerikalılar başkalarını suçlayacakları yerde şartları doğru tanımlamaya çalışmalı. Ben size dürüstlükle söylüyorum, Amerika'nın bölgeye yönelik politikaları Amerika'nın zararınadır. Siz insanları tanımıyorsunuz. Bir çok yerde İngilizler gibi arenaya ayak basıyorsunuz. İngilizler bir zamanlar insanları tanıyordu ama şimdi şartlar değişti ve neler olup bittiğini bilmiyorlar, yanlış bilgi veriyorlar. Sizin devletiniz de bu bilgilere göre karar veriyor ve şartlar her geçen gün daha da karmaşık hale geliyor. Saddam devrildiği gün herkes sevindi, Amerika düzeldi dediler ama Amerika'nın sonraki uygulamaları ümitleri ümitsizliğe çevirdi. Ben size söylüyorum, hükümetinizin davranışları bölgede kamuoyu duygularını şiddetle size karşı çeviriyor. Biz Irak'ın halkçı hükümetini takviye edecek ve Irak'ın kalkınmasına vesile olacak her türlü planla işbirliği yapmaya hazırız ve bunu defalarca söyledik.
 
Soru: İran ve Amerika arasında ilişki olmadığı için İran milletinin menfaatlerine bir çok zarar geliyor. Dün Bush nükleer elektriğin İran milletinin hakkı olduğunu anladığını söyledi. Ama sizin Amerika ile yüzyüze gelememeniz sizin sorunlarınızın devam etmesine neden oluyor. Neden Amerika ile ilişki kurmuyorsunuz? Acaba Amerikalı yetkililerle görüşmeye ve Amerika'nın Tahran büyükelçiliğini açmaya hazır mısınız?
 
Ahmedinejat: Çok teşekkür ederim İran halkının menfaatini düşündüğünüz için Belki benden daha çok İran milletini düşünüyorsunuz. Dış politikada temel, ilişki sahibi olmaktır. Bizim milletimiz devrim yaptığında ve zafere ulaştığında, rahmetli imam Humeyni açıkça-meşru olmayan İsrail hariç-tüm ülkelerle ilişki kurmaya hazır olduğunu belirtti ve hatta Amerika'nın 1953 darbesinden sonraki düşmanca hareketlerini bir kenara bıraktı. Ancak Amerikalı devlet adamları imamın bu yüceliğinin kıymetini bilmediler ve 27 yıldır ilişkilerini kestiler. Tabi biz de olumlu karşıladık ama ilişkileri biz kesmedik. Onlar 8 yıl bize karşı savaşta Saddam'ı desteklediler, neden? Biz ne dedik ki onlara? “Biz özgür olmak istiyoruz” dedik. “Biz diktatör istemiyoruz” dedik. “Biz özgür seçim istiyoruz” dedik. “Biz İslami yaşamak istiyoruz” dedik. Milletimizin %98.2'si İslam Cumhuriyeti’ne oy verdi. Maalesef sizin devlet adamlarınız buna saygı göstermedi. Bizim halkımız ve şahsiyetlerimiz suikaste uğradı ve teröristler Amerika Kongresi’nde desteklendi. Bunlar iyi davranışlar değil. Şimdi ABD nerede yenilirse İran'ı suçluyor. Bence bu davranışlarını gözden geçirmeli. İyi ilişki kurmak mümkün ama davranışlar biraz düzeltilmeli. Biz bu durumdan memnun değiliz. Ama onlar hiç bir zaman kendilerini düzeltmiyor. Kim bozduysa kendi düzeltsin, bunu yapabilirler. 

iyibilgi.com



Bu haber 1,361 defa okundu.


Yorumlar

 + Yorum Ekle 
    kapat

    Değerli okuyucumuz,
    Yazdığınız yorumlar editör denetiminden sonra onaylanır ve sitede yayınlanır.
    Yorum yazarken aşağıda maddeler halinde belirtilmiş hususları okumuş, anlamış, kabul etmiş sayılırsınız.
    · Türkiye Cumhuriyeti kanunlarında açıkça suç olarak belirtilmiş konular için suçu ya da suçluyu övücü ifadeler kullanılamayağını,
    · Kişi ya da kurumlar için eleştiri sınırları ötesinde küçük düşürücü ifadeler kullanılamayacağını,
    · Kişi ya da kurumlara karşı tehdit, saldırı ya da tahkir içerikli ifadeler kullanılamayacağını,
    · Kişi veya kurumların telif haklarına konu olan fikir ve/veya sanat eserlerine ait hiçbir içerik yayınlanamayacağını,
    · Kişi veya kurumların ticari sırlarının ifşaı edilemeyeceğini,
    · Genel ahlaka aykırı söz, ifade ya da yakıştırmaların yapılamayacağını,
    · Yasal bir takip durumda, yorum tarih ve saati ile yorumu yazdığım cihaza ait IP numarasının adli makamlara iletileceğini,
    · Yorumumdan kaynaklanan her türlü hukuki sorumluluğun tarafıma ait olduğunu,
    Bu formu gönderdiğimde kabul ediyorum.




    En Çok Okunan Haberler

    6,742 µs