En Sıcak Konular

Ortadoğu'nun Truva Atı

3 Ocak 2009 10:49 tsi
Ortadoğu'nun Truva Atı Bu ülkelerin suskunluğunda bir iş var.

Cengiz Çandar / Radikal

Tayyip Erdoğan’ın Ortadoğu turu: Quo Vadis?

Başbakan’ın siyasi enerjisine diyecek yok. Yılın son gününü Suriye ve Ürdün’de geçirdi. Yeni yılın ilk saniyelerinde uçağının tekerlekleri Ankara havaalanının pistine henüz değmişti. Yılın ilk günü ise Mısır’daydı.
Araya partisinin Ankara belediye başkanı adayını açıkladığı basın toplantısını ve TRT’nin Kürtçe kanal açılış konuşmasını da sıkıştırdı. Bugün ise Suudi Arabistan’da.
Herşey Gazze’de akıtılan Filistinli kanını durdurmak için.
Başbakan’ın hayranlık verici bir dinamizmle sürdürdüğü diplomaside güttüğe hedef bu. Nitekim, Wall Street Journal gazetesi ‘Türkiye bölgesel barış arabulucusu olarak erken başa geçti’ diye başlık attı.
Kendi payıma tüm bölgenin ‘radar ekranı’ sayılan Beyrut ile temas kurup, Tayyip Erdoğan’ın Ortadoğu turunun nasıl algılandığına ilişkin bir mini-sondaj yaptım; ‘gayet iyi karşılandığı’ izlenimini edindim. Arap dünyası siyasi anlamda öylesine zayıf bir durumda ve bu zayıflık özellikle Mısır ile Suudi Arabistan’ın siyasi ve etki nüfuzlarını kaybetmiş olmasıyla öylesine doğrudan ilgili. Öyle ki, bir yönünde Şii İran’ın diğer yönünde ise Yahudi devleti İsrail’in ‘güçlü ve hasım merkezler’ olarak yükseldiği bir bölge sahnesinde ‘Sünni-laik’ Türkiye’nin -ki, Osmanlı mirasçısı- varlığını ortaya koyması, bölgenin Müslüman toplumlarında önemli beklentiler oluşturur.
Bütün bu işaretlere bakarak, Tayyip Erdoğan’ın geçen yılın son gününde başlattığı ve yılın ilk günlerine yayılan ‘aktivizmi’nin Gazze’ye ateşkes ve tüm bölgeye bir süre için ferahlama getirebileceğine ‘kefil’ olabilir miyiz? Bu ‘aktivizm’ başarıya ulaşacak ve Türkiye’nin ağırlığını artıracak mı? Türkiye’nin son iki gündür, iki yıllığına BM Güvenlik Konseyi üyesi olduğunu da unutmadan...
***
Türkiye’nin ‘oyun planı’nın parametreleri, Tayyip Erdoğan’ın önceki gün Kahire’de Hüsnü Mübarek ile yaptığı görüşmeden sonra çıktı. Türk (ya da Tayyip Erdoğan) ‘diplomatik aktivizmi’ iki noktada temerküz ediyor:
1. İsrail ile Hamas arasında Haziran 2008’deki ateşkesin yeniden bazı yeni ayarlamalarla sağlanması. O ateşkeste Mısır büyük rol oynamıştı. Şimdi yine Mısır’a önemli rol düşüyor. Türkiye, buna katkıda bulunmak için Suriye ve Hamas nezdinde her türlü çalışmayı yapmaya hazırdır.
2. İkinci aşamada ise Hamas ile Fetih arasında bir ‘uzlaşma’ sağlanması için çalışılmalıdır. Mahmut Abbas (Abu Mazen) ile Ürdün’de yapılan görüşmede Filistin seçim tarihleri konusu ele alındı. Bununla ilgili bir yapılanma olacaksa, Türkiye, yine gerek Suriye gerek Hamas nezdinde her türlü çalışmaya hazırdır.
Tayyip Erdoğan’ın ziyaret ettiği dört Arap ülkesinden üçü, Ortadoğu’nun Sünni merkezleri Ürdün, Mısır ve Suudi Arabistan. Her üçü de İran’dan rahatsız; her üçü de Hamas’ı ‘İran’ın Ortadoğu’daki Sünni Truva Atı’ olarak görüyorlar ve Hamas’ın tepelenmesinden pek de rahatsız gözükmüyorlar.
Bunların dışında kalan Suriye’nin ise, Tayyip Erdoğan için özelliği var. Bir kere Başkanı Başşar Esad ile özel dostluğa ve güven ilişkisine sahip. Ayrıca, Suriye, hem İran’ın müttefiki hem de Hamas’ın bir numarası Halit Meşal’in ikâmet ettiği yer.
Dolayısıyla, Tayyip Erdoğan, İsrail’in Gazze saldırısı üzerinden bir ‘diplomatik aktivizm’ibaşlattığı anda, kendiliğinden Suriye ve Hamas üzerine, Sünni Arap merkezlerinden daha etkili bir ‘Sünni bölge aktörü’ konumuyla denkleme giriyor.
Ne var ki, Suriye-İsrail barış müzakerelerini başlatma girişiminde de Türkiye’nin elinde gözüken ilk bakıştaki bu değerli ‘koz’un şimdi ne derece ‘konvertibl’ olabileceği şüpheli.
Zira, İsrail ‘Hamas’a ağır bir darbe indirmek niyetindeyse, ‘Hamas hamisi’ görüntüsündeki herhangi bir ‘siyasi aktör’ün girişimlerine ‘prim ödemek’ gibi bir yola girmez. Ayrıca unutmayalım ki, Türkiye’nin Suriye ile İsrail arasındaki arabuluculuk girişimi, ayağı çukurdaki Ehud Olmert’in iç politika hesaplarıyla yakından ilgiliydi. Yani, Tayyip Erdoğan, Olmert’in ‘yeşil ışığı’yla Şam üzerinde ‘nüfuz’ kullanmıştı. Şimdi Olmert gidici ve İsrail’in ‘üç siyasi baş aktörü’nün değişik hesapları var.
***
İsrail’de Gazze saldırısı sonrasına ilişkin üç senaryodan söz ediliyor.
1. Likud lideri ‘Bibi’ Netanyahu’nun teşne olduğu senaryo. Bu, Gazze’de bir ‘yeni düzen’ demek. İsrail’in Gazze’ye tekrar işgal etmesi, Hamas’ı devirmesi ve Gazze Şeridi’ni bir uluslararası güç veya bir pan-Arap gücü aracılığıyla nihai olarak Abu Mazen başkanlığındaki Filistin Yönetimi’ne devretmesi. Böyle bir senaryo, Hamas’tan ziyade Fetih ve Abu Mazen’in ölüm fermanı gibi bir şey. Ancak, Netanyahu’nun eğilimlerini göstermesi ve Türkiye’ye pek bir rol alanı bırakmaması bakımından dikkat çekici.
2. Şu andaki Savunma Bakanı ve İşçi Partisi lideri Ehud Barak’ın eğilimli olduğu senaryo ise, eli kolu bağlanmış ve epey darbe yemiş bir Hamas ile tekrar ateşkes uygulamasını öngörüyor. Barak’ın güç kullanımı ve caydırıcılığa düşkün olduğuna dikkati çekenler, kafasındaki ateşkes modelinin 2006’da Lübnan’da Hizbullah ile sağlanan ateşkesin biraz daha İsrail lehine olan versiyonu olduğunun altını çiziyorlar. Bu senaryo, ateşkesin İsrail’in Hamas üzerinde askeri ve ekonomik baskı kurarak sürdürülmesi ve günü gelince Hamas’ın içerden yıkılması hesabına dayanıyor. Bu senaryo da, Gazze üzerinde İsrail ekonomik ablukasının kaldırılmasını ‘düzeltilmiş Haziran 2008 ateşkes’ şartı olarak gören Tayyip Erdoğan’a fazla bir rol sunacak cinsten değil.
3. Şu andaki Dışişleri Bakanı ve Kadima lideri Tzipi Livni’nin yakın durduğu senaryo. Bu, Tayyip Erdoğan’ın girişimlerinin kendine en fazla yer bulabileceği türden. Çünkü, Tzipi Livni, İsrail’in Gazze’den sınırını mühürleyerek tümden elini ayağını çekeceği, sorumluluğu büyük ölçüde Mısır’ın üzerine yıkacağı ve Gazze’nin ekonomik durumunun uluslararası yardımlara bağlı kılacağı bir yaklaşım üzerinde duruyor. İsrail’e Gazze’den roket atışları tümüyle kesilecek. Buna karşılık, İsrail’de ekonomik ablukayı kaldıracak ama Gazze ile sınırlarını mühürleyerek kapatacağı için Gazze’ye ekonomik yardım, İsrail toprakları üzerinde olmaktan çıkıp uluslararası toplumun üzerine devrolacak. Gazze’nin Arap sorumluluğu da, İsrail’den gayrı tek sınır komşusu olan Mısır’ın üzerinde kalacak.
Ne var ki, bu da geniş İsrailli çevrelerce pek uygulanabilir ‘realist’ bir senaryo olarak gözükmüyor. Şu anda hemen herkesin üzerinde anlaştığı husus, İsrail’in bir ‘yeni Gazze stratejisi’ne ihtiyaç olduğu, bunu mevcut Olmert hükümetinin yapamayacağı ve ortaya çıkabilmesi için İsrail seçimlerinden sonra ortaya çıkacak yeni hükümetin beklenmesi gerektiği.
İsrail seçimleri 10 Şubat’ta. Unutmayalım, Barack Obama, 20 Ocak’ta Beyaz Saray’da. Nikola Sarkozy ise önümüzdeki günlerde bölgede.
Tayyip Erdoğan’ın birkaç gün içinde ‘Gazze’ye ateşkes’ getirebileceğini kimse ummasın. Kimse, onu bu girişiminden ötürü de elbette olumsuz eleştirilerin hedefi yapamaz.
Ancak, Gazze saldırısının başında içerde Türkiye’deki seçmen kitlesinde ve ‘aciz Arap sokağı’nda çok olumlu yankılanan ‘duygusal tepkisi’nin, yakında Türkiye’nin, örneğin, Suriye-İsrail arabuluculuğu rolünün iptaline yol açmasına da kimse şaşırmasın.
Dış politika, hele Ortadoğu’da, pek ‘duygusallık’ kaldırmıyor.



Bu haber 2,266 defa okundu.


Yorumlar

 + Yorum Ekle 
    kapat

    Değerli okuyucumuz,
    Yazdığınız yorumlar editör denetiminden sonra onaylanır ve sitede yayınlanır.
    Yorum yazarken aşağıda maddeler halinde belirtilmiş hususları okumuş, anlamış, kabul etmiş sayılırsınız.
    · Türkiye Cumhuriyeti kanunlarında açıkça suç olarak belirtilmiş konular için suçu ya da suçluyu övücü ifadeler kullanılamayağını,
    · Kişi ya da kurumlar için eleştiri sınırları ötesinde küçük düşürücü ifadeler kullanılamayacağını,
    · Kişi ya da kurumlara karşı tehdit, saldırı ya da tahkir içerikli ifadeler kullanılamayacağını,
    · Kişi veya kurumların telif haklarına konu olan fikir ve/veya sanat eserlerine ait hiçbir içerik yayınlanamayacağını,
    · Kişi veya kurumların ticari sırlarının ifşaı edilemeyeceğini,
    · Genel ahlaka aykırı söz, ifade ya da yakıştırmaların yapılamayacağını,
    · Yasal bir takip durumda, yorum tarih ve saati ile yorumu yazdığım cihaza ait IP numarasının adli makamlara iletileceğini,
    · Yorumumdan kaynaklanan her türlü hukuki sorumluluğun tarafıma ait olduğunu,
    Bu formu gönderdiğimde kabul ediyorum.




    En Çok Okunan Haberler


    Haber Sistemi altyapısı ile çalışmaktadır.
    6,234 µs