En Sıcak Konular

Gazze ilk devrilen domino taşı

1 Ocak 2009 11:15 tsi
Gazze ilk devrilen domino taşı
Türkiye'nin dikkat çektiği 'domino teorisi' işliyor...

Şu anda Gazze’de yaşananlar bir şeyi özetliyor. Prof. Dr. Ahmet Davutoğlu ABD’yi tam da bu noktada uyarmıştı... İsrail saldırıları bölgeyi derinden etkilerken Türkiye’nin dikkat çektiği “domino teorisi” işliyor: Yeni ve korkutucu gelişmelere kapı aralayarak. iyibilgi özel


Şu anda Gazze tarihinin en acı günlerini yaşıyor. Aylardır süren ambargo nedeniyle 19 Aralık’ta altı aylık ateşkese son veren Hamas’ın roket saldırıları sonrasında İsrail son altmış yılın en acımasız hava saldırısını başlattı. Düşen bombaların biri bin para… Daha önce topluca cezalandırılan ve en temel insan hakkı olan beslenme ve tıbbi yardımdan uzak tutulan Gazzeliler bu kez de yine bir toplu cezalandırma sonucu en temel insan hakkı olan yaşamlarını gökten yağan “dökme kurşun”ların altında kaybediyor. Gazze’de kaybolan ve geriye gelmeyecek yaşamlar madalyonun bir yüzü… Madalyonun diğer yüzünde yerel, bölgesel ve küresel hesapların iç içe geçtiği, örtüyü kaldırdığınızda altından tüyler ürperten bir hesaplaşmanın çıktığı siyasi bir kavga bulunuyor.

Başbakanlık Başdanışmanı Ahmet Davutoğlu Washington Post’tan David Ignatius’a mealen şunları söylemişti: “Bölge 2009’un ilk yarısında seçimlere gidiyor. Sırasıyla İsrail, Filistin, Irak, İran ve Lübnan’daki seçimlerden Obama yönetimini zor durumda bırakacak sonuçlar çıkabilir. Dünya toplumunun, bu seçimlerin önemli olduğunu ve Obama Başkanlığını etkileyeceğini anlamasını istiyoruz.” Ignatius Davutoğlu’nun bu uyarısını “Türkiye’nin domino teorisi” başlığı altında sunmuştu. Elbette bölgedeki seçimlerin birbirini tetikleyen olumsuz sonuçlarını ima ederek.

Aslında şu anda Gazze’de yaşananlar yine bölgedeki seçimlerle yakından ilişkili domino taşlarından birisinin 10 Şubat’taki İsrail seçimlerini beklemeden devrildiğini ortaya koyuyor. Yani aslında Ankara endişesinde haklı çıkıyor. Belki bir zamanlama sorunundan bahsedilebilir. Nitekim Ankara’nın kötü senaryosu sandıktan barış sürecini olumsuz etkileyecek siyasi aktörlerin çıkması üzerineydi. Şimdiyse Gazze’de yaşananlar hem sandığı hem de bölgenin barış haritasını derinden sarsabilir.

Saldırılara gelen tepkiler kuşbakışı analiz edildiğinde ortaya çıkan siyasi tablo şu: Bölge ikiye bölünüyor. Bir yanda arkasında Filistinlilerin üçte birinin desteğini sağlayan ve Gazze’yi yöneten Hamas bulunuyor. Hamas uluslar arası tecritle yüz yüze… Filistin’deki Mahmut Abbas yönetimiyle sorun yaşıyor… İsrail tarafından aylardır süren ablukayla yüzleşiyor. Ocak ayında Filistin’in seçime gidip gitmeyeceği belirginleşecek... Zira Mahmut Abbas’ın görev süresi bir yıl uzatılmazsa ülke seçimlere gidecek... Olası seçimlerden Hamas mı Mahmut Abbas mı galip çıkacak? Filistin bu sorulara yanıt ararken Hamas ateşkesi uzatmıyor ve Gazze savaşı patlak veriyor... Diğer yandan artık insani sınırları aşan ve İsrailli insan hakları örgütleri tarafından Güney Afrika’daki ırkçı “Apartheid yöntemleriyle’ eşdeğer tutulan bu ablukanın bir ucundan da Mısır tutuyor. Saldırı sonrasında Filistin yönetimi lideri Mahmut Abbas ve Mısır Dışişleri Bakanı’nın yaptığı ortak açıklamadan ölümlerin sorumlusu olarak Hamas’ın gösterilmesi bölgedeki kamplaşma ile ilgili ilginç fikir veriyor.

Hamas’ın içeride ve dışarıda tecriti örgütü İran ile diyaloğa zorluyor. Sünni Hamas Şii İran’la stratejik ortaklığa gidiyor. Yani senin çıkarın benim çıkarım, benim tehdidim senin tehdidin anlayışı... Zira saldırılardan sonra İran dini lideri Ali Hamaney’in İsrail’e karşı fetva yayınlaması, Lübnan Hizbullah’ının alarma geçmesi ve Nasrallah’ın Mısır ile Mahmut Abbas yönetimini suçlaması İran ve Şii eksenin karşı kamp olarak bu çatışmada pozisyon aldığını ortaya koyuyor. Suriye ise artık kurtulmaya başladığı uluslararası tecrit nedeniyle suskunluğunu koruyor. Ancak İsrail ile artık görüşmeyeceğini duyurması Hamas’a bir destek olarak algılanabilir.

İsrail’in bölgedeki bu ayrışmanın farkında olduğu gözlerden kaçmamalı. Çünkü İsrail Gazze saldırısı öncesinde tüm jargonunu Hamas üzerine kurdu. Yani bölge ülkelerine, Mısır’a, Ürdün’e ve Filistin yönetimine “şahinleşmedim, operasyonum hepimize yarayacak” mesajı gönderdi. Bunun altında şu ima yatar: “Operasyonum İran’ın, Şii hilalin etkisini kıracak. Bundan hepimiz kazanacağız...”

Ancak İsrail şahinleşti... Çünkü 10 Şubat’ta ülke seçimlere gidiyor. “Büyük İsrail projesi bitti” diyen, yerleşim yerlerini boşaltmaya başlayan, Türkiye’nin arabuluculuğunda Suriye ile masaya oturmaktan çekinmeyen “güvercin” Ehud Olmert’ten eser kalmadı. Daha sonra ondan bayrağı devralan ve hükümeti “ılımlı” görüşleri nedeniyle sağ siyasetten tepki aldığı için kuramayan “Mossad’ın güvercini” Livni’den de eser kalmadı. Seçimler öncesinde aşırı sağcı Likud’un lideri Benyamin Netenyahu’nun aşırı politikaları savunduğu için güçlendiği gerçeğiyle yüzleşiyor İsrail’in ılımlıları.

Şimdi Türkiye yeni bir uyarıda bulunuyor. Hamas’ın daha fazla tecrit edilmemesi gerektiği vurgulanarak derhal karşılıklı çatışmaların durması gerektiğini, aksi takdirde durumun bölgeyi tehlikeli bir sürece sokacağını söylüyor. Ankara’nın saldırı öncesi ve sonrasında yaptığı uyarılar bölgedeki dinamikleri iyi okuduğunu ortaya koyuyor. Eğer Ankara’nın domino teorisi gerçekleşirse, Gazze savaşında geri adım atılmaması halinde bölge alev topuna dönebilir. Uzun bir süre sonra Endonezya’dan, İran’dan İsrail’e karşı savaşmak için gönüllülerin toplanması, İsrail ordusunun Lübnan sınırında alarma geçmesi, Hizbullah’ın her saldırıya karşılık vereceğini açıklaması... Bunların hepsi gelişmelerin Ankara’nın dikkat çektiği felaket senaryosuna doğru kaydığı endişesi uyandırıyor.

Yani Ortadoğu’da domino teorisi işliyor: Seçim kaygıları kanlı bir savaşı tetiklemişe benziyor. Bu durumda seçimlere giden ülkelerin ılımlı politikalara veda etmesi artık sürpriz olmayacak. İsrail’deki sandıklardan aşırı sağcı Netenyahu çıkabilir. Eğer Tzipi Livni çıkacaksa da şahinleşerek çıkacaktır. Filistin’de ise Hamas’ın popularitesini daha da yaygınlaştırması yüksek olasılık. Bu süreçten Haziran’da sandıkta hesap verecek olan İran lideri Ahmedinecad’ın da güçlenerek çıkacağı söylenebilir. Bu halde Ortadoğu barışıyla ilgili umutlar yitiriliyor demektir. Zira seçimler bölgesel gerilimleri de tetikleyecektir. Sözkonusu gerilimler genel bir tanımlamayla Sünni-Şii ayrışmasına tekabül ederken bu denklemin küresel boyutunu oluşan çok kutuplu dünya ve 20 Ocak’ı bekleyen Obama yönetimi oluşturuyor. Seçilmiş Başkan Barack Obama Hawaii’deki 9 milyon dolara kiraladığı lüks villasından gelişmeleri izleyedursun, batı medyasında yapılan analizler şu kehanette bulunuyor: Bu kriz devam ederse Obama’nın dışpolitika ilkeleri zarar görecektir. Obama’nın etrafında sessizce bekleyen şahinler etkinlik kazanacaktır. Her halde Davutoğlu’nun domino teorisinin son halkası da bu olmalı...

www.iyibilgi.com



Bu haber 1,736 defa okundu.


Yorumlar

 + Yorum Ekle 
    kapat

    Değerli okuyucumuz,
    Yazdığınız yorumlar editör denetiminden sonra onaylanır ve sitede yayınlanır.
    Yorum yazarken aşağıda maddeler halinde belirtilmiş hususları okumuş, anlamış, kabul etmiş sayılırsınız.
    · Türkiye Cumhuriyeti kanunlarında açıkça suç olarak belirtilmiş konular için suçu ya da suçluyu övücü ifadeler kullanılamayağını,
    · Kişi ya da kurumlar için eleştiri sınırları ötesinde küçük düşürücü ifadeler kullanılamayacağını,
    · Kişi ya da kurumlara karşı tehdit, saldırı ya da tahkir içerikli ifadeler kullanılamayacağını,
    · Kişi veya kurumların telif haklarına konu olan fikir ve/veya sanat eserlerine ait hiçbir içerik yayınlanamayacağını,
    · Kişi veya kurumların ticari sırlarının ifşaı edilemeyeceğini,
    · Genel ahlaka aykırı söz, ifade ya da yakıştırmaların yapılamayacağını,
    · Yasal bir takip durumda, yorum tarih ve saati ile yorumu yazdığım cihaza ait IP numarasının adli makamlara iletileceğini,
    · Yorumumdan kaynaklanan her türlü hukuki sorumluluğun tarafıma ait olduğunu,
    Bu formu gönderdiğimde kabul ediyorum.




    En Çok Okunan Haberler


    Haber Sistemi altyapısı ile çalışmaktadır.
    4,308 µs