En Sıcak Konular

Futbolseverler militanlaşıyor

0 0 0000 00:00 tsi
Futbolseverler militanlaşıyor Futbol fanatikleri üzerine "iç”ten ve önemli bir kritik. Futbol yazarı Ercan Güven, bugünkü köşesinde siyasi oyunlarla futbol severlerin, nasıl “militan”laştırıldığını yazdı.

Milliyet Gazetesi spor yazarı Ercan Güven, futbol dünyası ile ilgili vurucu tespitler taşıyan bir yazı kaleme aldı. Güven'in yazısı yakın ilişki kurduğu yapısı futbol dünyasına "içten" yapılmış bir gözlem olduğu için oldukça önemli. Tespitlerinde futbol üzerinden birbirimizle hesaplaştığımıza dikkat çeken Güven; bölücülük, sınıfsal çatışma, rezillik, hile, şike; güç ve iktidar mücadelelerini en kaba şekilde futbol ile dışa vurduğumuzu belirtiyor. Ercan Güven'in şu cümleleri ise tüm oyunu özetler nitelikte: "Sen zavallı bir ülkenin talihsiz bir çocuğusun. Köşe dönebilmen için anaokulundan itibaren dilini öğreneceksin 'medeniyet'in! Onların mallarını tüketeceksin, onlara özeneceksin. Spor diye önüne konan 'futbol izleme' görevi'ni bir militan gibi yerine getirecek, başka sporla ilgilenmek istiyorsan NBA'e, Formula 1'e, odaklanacaksın. Tribünde oturmak fazla enerjini almıyorsa, kulübün için kavga et rahatla. İstersen ölebilirsin... Unutma; kredi kartıyla noel alışverişinde üç taksit ekstra"

İşte Ercan Güven'in çarpıcı açıklamaları:

Buna sadece "futbol bağımlılığı" denemez... Başka bir şey bu... Olay, "sevda" boyutlarını aşmış. "Tutku"yu geride bırakmış, gözümüzü karartmış resmen.
Hepsine tamam da...
Futbol üzerinden "hesaplaşma" yaşıyoruz cümleten.
Nefret, "tohum" olmaktan çıkmış "orman" olmuş, orman.
Bölücülük içinde... Sınıfsal çatışma içinde... Rezillik, hile, şike; güç ve iktidar mücadeleleri en kaba şekilde.
Futbol nedir ülkemizde?
Kavga ve çekişme... Küfür ve şiddet. Şehri, mahalleyi, sokağı, stadı bırakın, aile bağlarını bile geren bir bölünme aracı, değil mi?
Öyle bir hesaplaşma ki, Milli Güvenlik Kurulu toplantılarında terör ve irticanın önüne geçecek yakında.
Ulusal güvenliğimizi tehdit boyutlarında.
Yetmiyor... Yüreğimizde ne kadar iyi huy, sevgi, kardeşlik kırıntısı kalmışsa, onları da sporun "barış maskesi" altında koparıp alıyor bizden.
Neden?
"Kullanma kılavuzu"nu "karga"lar yazdığı için.
Kılavuz kargadan.
* * *
Tamam; futbolun yaşamımızda işgal ettiği alan, kendi tercihimiz. Lakin ele geçirilen bu alana taşıdığı olumsuzluklara ne demeli?
Sporun niyeti böyle mi?
Bakın; Celal Sandal ölüyor, tek sütun...
Ne yapsın medya?.. İnsanlar Kezman'ın tırnağındaki son pansumanı daha çok merak ediyor. Yeni nesilden Celal Sandal'ı tanıyan bile yoktur ki.
Çünkü eğitimlerindeki büyük plan budur!
"Sen zavallı bir ülkenin talihsiz bir çocuğusun. Köşe dönebilmen için ana okulundan itibaren dilini öğreneceksin 'medeniyet'in! Onların mallarını tüketeceksin, onlara özeneceksin. Spor diye önüne konan 'futbol izleme' görevi'ni bir militan gibi yerine getirecek, başka sporla ilgilenmek istiyorsan NBA'e, Formula 1'e, odaklanacaksın. Tribünde oturmak fazla enerjini almıyorsa, kulübün için kavga et rahatla. İstersen ölebilirsin... Unutma; kredi kartıyla noel alışverişinde üç taksit ekstra".
Futbol, bu eğitimin sinsi bir parçası olmuş bizim elimizde.
Güzel ve çirkin, iyi ve kötü yer değiştiriyor futbol sayesinde... Devre arasında kale değiştirmek kadar normal ve kolayca.
* * *
Celal Sandal ölmüş, Şeref Eroğlu saldırıya uğramış, Semih Saygıner çok rahatsızmış, Nasuh Mahruki seçimi kaybetmiş, kime ne?
Gecekonduda oturup, asgari ücretiyle yarı aç yarı tok yaşayan bir kalfanın, Tigana gönderilirse ödenecek milyonlarca Euro tazminat için hayıflanması, bağırması, gerekirse sokaklarda kavga etmesi nasıl bir komedinin son sahnesi, hiç düşündünüz mü?
Ya da bir ilkokul öğrencisinin Beckham'ı, Kazım Karabekir'den iyi tanıması?
Bizim hâlâ spor sandığımız atletizmle uğraşan "aptal" Anadolu gençlerinin üç öğün tarhana çorbası ile koşması ve onlara "yarım asırdır koşuyorsunuz bir şampiyon çıkaramadınız" sorgulaması, rezil bir yabancılaşma değildir de nedir?
Bu ülkeye ne kadar zarar verirsen o kadar ödüllendirildiğin şu günlerde Celal Sandal, Şeref Eroğlu, Semih Saygıner, Nasuh Mahruki, hatta Anadolu'daki atletler "provokatör" bile sayılabilir neredeyse.
Yok İstiklal Marşı çaldırmışlar, yok bayrağı göndere çektirmişler...
Futbolları nasıl, futbolları?



Bu haber 388 defa okundu.


Yorumlar

 + Yorum Ekle 
    kapat

    Değerli okuyucumuz,
    Yazdığınız yorumlar editör denetiminden sonra onaylanır ve sitede yayınlanır.
    Yorum yazarken aşağıda maddeler halinde belirtilmiş hususları okumuş, anlamış, kabul etmiş sayılırsınız.
    · Türkiye Cumhuriyeti kanunlarında açıkça suç olarak belirtilmiş konular için suçu ya da suçluyu övücü ifadeler kullanılamayağını,
    · Kişi ya da kurumlar için eleştiri sınırları ötesinde küçük düşürücü ifadeler kullanılamayacağını,
    · Kişi ya da kurumlara karşı tehdit, saldırı ya da tahkir içerikli ifadeler kullanılamayacağını,
    · Kişi veya kurumların telif haklarına konu olan fikir ve/veya sanat eserlerine ait hiçbir içerik yayınlanamayacağını,
    · Kişi veya kurumların ticari sırlarının ifşaı edilemeyeceğini,
    · Genel ahlaka aykırı söz, ifade ya da yakıştırmaların yapılamayacağını,
    · Yasal bir takip durumda, yorum tarih ve saati ile yorumu yazdığım cihaza ait IP numarasının adli makamlara iletileceğini,
    · Yorumumdan kaynaklanan her türlü hukuki sorumluluğun tarafıma ait olduğunu,
    Bu formu gönderdiğimde kabul ediyorum.




    En Çok Okunan Haberler


    Haber Sistemi altyapısı ile çalışmaktadır.
    4,658 µs