En Sıcak Konular

Mehmet Ağar'ın Türk Murdoch ile dirsek teması...

0 0 0000 00:00 tsi
Mehmet Ağar'ın Türk Murdoch ile dirsek teması... Bu haber inandırıcı gelmeyebilir. Özellikle Mehmet Ağar'ın son çıkışlarından rahatsız olan kişiler zihinlerinin arka planlarında bu tür ilişkiler kuruyor olabilir... Ancak bu haber yine de bize ilginç geldi. Yayınlıyoruz...

Ömer Sağlam'ın yazısı...   

Mehmet Ağar ve Türk Murdoch İttifakı

Önümde Sayın Mehmet Ağar ile ilgili olarak  iki haber var.

Haberlerden 6 Aralık günü yayınlanan “Ağar ve kurmayları, Aydın Doğan'ın evinde buluştu” başlıklı haberde Sayın Mehmet Ağar’ın kurmaylarından Celal Adan ve Orhan Keçeli ile birlikte Doğan Holding’in patronu Aydın Doğan’ın evinde bir toplantı yaptıklarından, dün yayınlanan “Ağar, enteresan üçlüden Akıl alıyor” başlıklı olanında ise Sayın Mehmet Ağar’ın kendisine Sırrı Sakık, Prof. Dr. Atilla Yayla ve Nihat Genç isimli kişilerden bir âkil adamlar grubu oluşturduğundan ve bu üçlüden sürekli akıl aldığından bahsediliyordu...

Eğer bu haberler doğruysa! Ortalıkta gerçekten de enteresan bir durum var demektir.

Yukarıdaki isimlerden Aydın Doğan’ı anlatmaya sanırım gerek yoktur. Çünkü Aydın Doğan’ı sadece Türkiye değil bütün dünya tanıyor artık. Çünkü hazret, Türkiye’nin Murdock’udur!

Yani Türkiye’nin basın imparatoru, medya kralı! Başta Star TV. olmak üzere; TMSF tarafından önce el konulup sonra da özelleştirilen Uzan Grubu’na ait yayın organlarını da satın alarak imparatorluğunun sınırlarını bir hayli genişletmiş bulunuyor. Ayrıca, Aydın Doğan, Türkiye’de bankacılıktan turizme, sigortacılıktan petrolcülüğe kadar uzanan çok geniş bir alanda iktisadi faaliyette bulunmakla tam bir Robert Murdock’tur!

Bilmeyenler için söyleyelim Robert Murdock, İngiliz kökenli olup, Dünyanın Medya imparatoru ve tıpkı George Soros gibi dünya çapında iş gören ve iş bitiren ünlü bir spekülatördür.

En son Işıkçıların Enver Abisi olan Enver Ören’e ait TGRT’yi satın alarak Türkiye’ye de el atmış bulunmaktadır. Robert Murdock! George Soros’un çeşitli vakıfları ve sivil toplum kuruluşlarını kullanarak Türkiye’yi düşürmeye çalıştığı gibi R. Murdock da medya vasıtasıyla Türkiye’yi düşürme gayretinde anlaşılan!

Medyada Murdock’un TGRT’den sonra CİNE-5’i de satın alacağı yönünde bilgiler bulunmaktadır (TGRT’nin satışı konusunda bazı RTÜK üyelerince satışın iptal edilmesi istemiyle dava açıldığı bilinmektedir)...

Neyse asıl konumuz bu değil. Esasen bu tür adamlar gerek yurtiçinde gerekse uluslar arası boyutta iktisadi sahada ekonominin kurallarına uygun olarak faaliyette bulundukları sürece bizim için herhangi bir sorun yoktur. Ancak bu adamlar ellerindeki ekonomik gücü ve medya gücünü kullanarak milletlerin ve devletlerin istikbaliyle oynamaya başladıklarında bizim için sorun olmaya başlarlar ve işte işin bu yönü, biz vatandaşların ilgi alanlarına girer.

“haberbu.com” haber sitesinin haberine göre; Sayın Mehmet Ağar’ın kendisine bir nevi danışman olarak atadığı üçlüye gelince;

Bunlardan Prof. Dr. Atilla Yayla’yı sanırım bütün Türkiye tanıdı. Kendisi çok yakın bir tarihte fikir hürriyeti ve akademik özgürlük adına Atatürk’e “bu adam” nitelemesinde bulunarak hakaret ettiği gerekçesiyle Gazi Üniversitesi’ndeki kürsüsünü kaybetti. Ders vermesi engellendi.

Yanlış hatırlamıyorsam kendisi, halen “Liberal Düşünce Derneği” isimli bir derneğin başkanlığını yürütüyor. Medyada çıkan haberlerden öğrendiğimiz kadarıyla bu dernek, AB fonlarından 450.000 EURO maddi destek almış. Ayrıca Hollanda’da, Katolik Kilisesi’ne bağlı olarak faaliyette bulunan bir kuruluş da Atilla Yayla’nın başkanlığını yaptığı derneğe 100.000 GULDEN (Hollanda Florini) yardımda bulunmuştur. “Gavurun ekmeğini yiyen gavurun kılıcını sallar” şeklindeki atasözünü hatırlayınca, Atilla Yayla’nın, Atatürk’e neden “BU ADAM” dediğini daha net değerlendirebiliyoruz. Çünkü AB’de, Atatürk’e “Bu Adam” diyerek, okullardan ve resmi kurumlardan Atatürk portrelerinin kaldırılmasını istiyor.

Aynı isteği vaktiyle AKP Adıyaman Milletvekili Hüsrev Kutlu’nun da dile getirdiğini lütfen hatırlayınız. Kendisi Atatürk’ün TBMM’de bulunan askeri üniformalı portresinin kaldırılmasını talep etmişti geçen senelerde...

“haberbu.com” haber portalınde yer alan ve Sayın Mehmet Ağar’ın âkil adamlar grubunda yer alan ikinci isim olan Sırrı Sakık’a gelince.

Kendisi vaktiyle SODEP ile seçim ittifakı kuran DEP’ten Muş Milletvekili seçilerek TBMM’ne girmişti. Elazığ-Bingöl karayolunda 40 civarında savunmasız erin şehit edilmesi emrini veren Parmaksız Zeki kod adlı Şemdin Sakık’ın kardeşi.

Galiba halen Ahmet Türk, Leyla Zana, Orhan Doğan ve Hatip Dicle gibi isimlerle birlikte hareket ediyor.

Âkil adamlar grubunun üçüncü üyesi Nihat Genç’e gelince; şahsen onu çok fazla tanımıyorum. Adı geçen haber portalında yer alan bilgilere göre Nihat Genç, Ulusalcı düşünceleriyle ön plana çıkan, Leman Gazetesi’nde yazarlık yapmakta. Ulusalcı (Milliyetçi solcu) olarak tanımlanan Nihat Genç yanılmıyorsam SKY Türk televizyon kanalında bir söyleşi programının da sürekli konuğu. Yetenekli ve cesur bir adama benziyor! Saçı sakalı birbirine karışmış vaziyette ekranlara çıkan Nihat Genç, bahsi geçen söyleşi programında hemen her konuda söz söyleme becerisine sahip! Cesur çıkışları var. Meselelere biraz yüzeysel yaklaşmakla birlikte saldırgan bir tavra sahip. Bir arkadaşım, bu cesur Trabzonlunun, Prof.Dr. Mümtazer Türköne ile de ilişkisinin olduğunu söyledi. Sayın Türköne’nin tavsiye ettiği bazı danışmanların Sayın Tansu Çiller’i ne hale getirdiğini düşünce; Sayın Mehmet Ağar’ın bu danışmanlarla işinin çok zor olduğunu açıklamadan geçemeyeceğim...

Sayın Mehmet Ağar’ın bütün milleti şoke edecek ve kendisinden beklenmeyecek biçimde dile getirdiği “Pkk dağda terör eylemleri yapacağına, düz ovaya insin siyaset yapsın” ve
“Bizim iktidarımızda askerler konuşamaz” şeklindeki söylemlerini dikkate aldığımızda; bu tür fikirleri kimlerden aldığı, galiba yavaş yavaş berraklaşıyor gibi.

Demek ki; yukarıda ismi geçen ve her biri bir diğerinden yetenekli danışmanlar grubu gayet etkili çalışıyor olmalılar....

Şimdi gelelim sadede.

Eğer bu haberler doğruysa (ki; doğru olduğu anlaşılıyor); Aydın Doğan'ın evinde toplanma fikri, sanırım Mehmet Ağar'ın değil, Aydın Doğan'ın ve âkil adamlar grubunun fikri olsa gerek.

En azından ben böyle düşünmek istiyorum. Zira Hürriyet Gazetesi'nin geçmişinde Türkiye'ye başbakan tayin etmek, DYP'nin geçmişinde de Hürriyet Gazetesi'nin gazıyla hükümet olmak gibi bir gelenek zaten vardır. Demek ki; her iki tarafta da aynı gelenek hala yaşatılıyor!...

Dağdakileri düz ovada siyaset yapmaya çağıran Sayın Ağar'ın, postu meydanlara ve halkın sinesine değil de Aydın Doğan'ın köşküne sermesi gayet ilginç ve hiç hoş değil! Üstelik böyle bir tavır Sayın Ağar'ın delikanlılığına da yakışmamaktadır! Ayrıca "Bizim iktidarımızda askerler konuşamaz" diyen Sayın Ağar'ın, kendi iktidarlarında kimlerin konuşmasına izin vereceği de ortaya çıkmış bulunuyor böylece!

Dedik ya yukarıda, Hürriyet Gazetesi'nin geçmişinde Türkiye'ye başbakan tayin etmek, DYP'nin geleneğinde de Hürriyet Gazetesi'nin gazıyla hükümet olmak gibi bir gelenek vardır diye. İsterseniz şimdi bu konuyu biraz açalım:

Galiba 1980'li yılların başıydı. O zamanlarda Hürriyet Gazetesi'nin sahibi Simavilerdi. Patron Erol Simavi çok ender yazdığı yazılardan birisinde (veya kendisiyle yapılan bir röportajda) şunlara benzer şeyler söylüyordu hatırladığım kadarıyla:

"Demireli biz AP Genel Başkanı ve başbakan yaptık. 1960 ihtilalini takip eden yıllarda kapatılan DP'nin yerine kurulan AP'nin Genel Başkanı emekli general Ragıp Gümüşpala'nın yerine sivil bir Genel Başkan aranıyordu. AP Genel Başkanlığı için iki Ispartalı aday olmuştu. Bunlardan birisi Koca Reis lakaplı Sadettin Bilgiç, diğeri DP iktidarının DSİ Genel Müdürü olan genç İnşaat Mühendisi Süleyman Demirel idi. O sırada 40 yaş civarında idi Demirel (1924 doğumlu). Sadettin Bilgiç, Demirel’e göre hem daha yaşlı (1920 doğumlu) hem de milliyetçilik yanı ağır basan birisiydi. Demirel ise daha liberal görüşlere sahipti. Biz Hürriyet olarak bu genç mühendisi tercih ettik. Gazetede her gün onunla ilgili yazılar yazıldı. Kendisini -Barajlar Kralı!- diye halka lanse ettik. Sürekli gaz verdik. Sonunda Süleyman Demirel önce AP Genel Başkanı, sonra da Başbakan oldu! Süleyman Demirel’e yapılan Barajlar Kralı yakıştırması bizim yakıştırmamızdır..."

Hürriyet Gazetesi'nin AP Genel Başkanlığı ve Başbakanlık için Sayın Süleyman Demirel'i tercih etmesinde Sayın Demirel ile Erol Simavi'nin bir yerlerden birader olmalarının etkisi de var mı bilinmez (olmadığını da herhalde hiç kimse iddia edemez) ama anlaşılacağı üzere; Hürriyet Gazetesi'nin Türkiye'ye Başbakan tayin etme konusundaki misyonu hala devam ediyor. Tabi DYP'nin de Hürriyet Gazetesi’ne dayanarak iktidar olma misyonu...

Günlerdir özellikle Star TV'nin AKP iktidarı aleyhine tavırlar sergilediği gözlenmektedir.

Anlaşılacağı üzere; Aydın Doğan, Star TV'yi AKP'ye saldırmak için satın almış bulunmaktadır! Neden Star TV derseniz, belki de Türk halkının çoğunluğu, Star TV’nin halen Uzanların elinde olduğunu sanıyor. Dolayısıyla halkın çoğunluğuna göre; Uzanlar ile AKP’nin arası halen bozuk ve Uzanların TV’si olan Star’ın iktidara saldırması gayet normal!

Oysa, Star şu anda Doğan Holdingin elinde ve İktidarın Uzanlarla, Cem Uzan ve Genç Parti ile uğraşmaya hiç niyeti yoktur bu aralar!

Neden derseniz, nedeni gayet açık! Ne de olsa önümüzdeki sene seçim yılı ve milliyetçi oyların parçalanması gerekir. Milliyetçi oyları parçalayacak en önemli faktör de yine GP olarak gözükmektedir. GP’nin 2002 seçimlerinden daha fazla oy alacağı ise kuvvetle muhtemeldir. Çünkü kararsızların yanı sıra tepki oyları ve partilerine küsenlerin/küstürülenlerin oyları da yine GP’ye gidecek gibi gözüküyor!

Bir pire için bir yorganı yakmakla maruf Türk insanının (özellikle de milliyetçilerin) sırf kendi partilerine ve bu partilerin mevcut yönetim kadrosuna gıcıklık olsun diye GP’ye oy verecekleri asla göz ardı edilmemelidir.

Bu da büyük ölçüde AKP’nin işine gelecektir. Bunun için AKP’nin muhatabı GP değildir ve belki de iktidar partisi, çeşitli manevralarla GP’ye destek bile olacaktır. Hazineden GP’ye para aktarılması konusunda hiçbir söz söylenmemesi, GP tarafından verilen reklamlara ve Cem Uzan tarafından yapılan çıkışlara genelde sessiz kalınması bunun en açık delilidir.

Doğan Holdingin, gün geçtikçe Uzan Grubu'nun düştüğü duruma düşüyor olmasıyla birlikte Doğan Grubu'na ait televizyon ve gazetelerde AKP iktidarı aleyhine olan yayınlarda gözle görülür bir artış yaşanmaktadır.

Şahsen biz, ne Doğan Grubu'nun ne de tüm teşkilatıyla AKP iktidarının sütten çıkmış ak kaşık olmadığına inananlardanız (Gerçi bunu bizatihi Sayın Başbakan da dile getirmektedir).

Hatta kısa sürede Türkiye'nin Robert Murdock'u haline gelen Aydın Doğan'ın bu denli hızlı yükselişine bir anlam da veremiyoruz ama demek ki derinlerde bir yerlerde fırtınalar kopuyor, girdaplar oluşuyor. Bu girdaba Doğan Holding mi düşecek, Sayın Mehmet Ağar mı düşecek, yoksa mevcut iktidar mı düşecek doğrusu merak etmiyor da değiliz...

Habere göre DYP'li kurmayların Aydın Doğan'ın yalısında toplanmalarından anlaşılacağı üzere; AKP'den iyice sıtkını sıyıran Doğan Holding, DYP'ne yönelmiş bulunmaktadır. Demek ki; 2007 genel seçimlerinde DYP'den çok şey bekliyor ve merkez sağda DYP'nin yükselişe geçeceğine inanıyor Doğan grubu. Gerçi pek haksız da sayılmazlar! MHP'nin içinde bulunduğu durum ve Türk Milliyetçilerinin bölünmüşlüğü ve lider arayışları DYP'ni güçlendirecek gibi gözüküyor. Günlerdir kara kara düşünen milliyetçi oylar, şimdiden "Acaba Ağar olabilir mi?" diye kağıt kalem hesap yapmaya başladılar bile!

Sayın Ağar ise, "Dağda terörist olacaklarına düz ovada siyaset yapsınlar" şeklindeki çıkışının Türk Milletçileri üzerinde yapmış olduğu olumsuz etkiyi "Yozgat'la Kerkük'ün kaderi aynı olacak!" ve Kerkük'ü kastederek "İnsan kendi topraklarına gümrüklü mal ihraç eder mi!?" şeklindeki çıkışlarla dağıtmaya çalışmaktadır.

Sayın Ağar, milliyetçi oylara daha çok göz kırpıp bu oylara daha çok oynarsa, sanırım “Ovada siyaset” gibi palavralarla Kürt kökenli oylar üzerine oynadığı oyundan çok daha karlı çıkacaktır.

Çünkü milliyetçiler, Sayın Ağar hakkında söylenen bir çok sözü ve rivayeti, onun

“Ne yaptıysam devlet ve millet için yaptım. Biz kendimizi devlete siper ettik...” türü söylemlerine bakarak zaten görmezden ve duymazdan geliyorlar ve kendisini bağırlarına basmaya hazır vaziyetteler.

Dolayısıyla Sayın Mehmet Ağar’ın, biraz daha dikkatli ve akıllı hareket etmesi gerekir. Yoksa Mehmet Ağar’ı herkes iyi tanıyor. Özellikle de Pkk ve bu örgütün legal uzantısı gibi çalışan parti ve diğer oluşumlar. Seçimlerde kendisine zırnık oy vermeyeceklerdir, bu da iyi biline...

Anlaşılan önümüzdeki günler çok şeylere gebe. Bakalım siyasi partiler arasında hangi seçim pazarlıkları yapılacak ve hangi ittifaklar kurulacak (Bu pazarlıkların merkezinde ise kesinlikle DYP olacaktır)? Doğan Grubu önümüzdeki seçimler için kimlere payandalık edecek ya da kimleri kendisine payanda yapacak? Sayın Mehmet Ağar hiç alışık olmadığımız şekilde daha ne tür çıkışlarda bulunacak? Ağar daha kimlerden akıl ve fikirler devşirecek?

Önümüzdeki günler gerçekten de çok şeylere gebe gözüküyor.
Tuuu, aha şuraya yazıyorum işte!...

NOT: “Çocuk Pornosu, Şırnak İntifadası ve Ölüm Cezası” başlıklı yazımızda isim vermeden demiştik ki;

“...Bununla birlikte, talan edilen ormanlarda 7 tane villası bulunan Orman Bakanlarına hiç ses çıkartılmasın mı? Ne münasebet efendim? Eğer burada bir istismar söz konusu ise bunun yolu zaten bellidir ve o yol direkt olarak Yüce Divan’a çıkar!...”

Dünkü (7 Aralık) Takvim Gazetesi’ndeki köşesinde bulunan “Yargısız İnfaz ve Şantaj” başlıklı yazısında Sayın Nazlı Ilıcak diyor ki;

“Orman yağması üzerinden siyaset yapmak yerine, kusurlu kişileri ve yanlışları teşhis edip, elbirliğiyle tabiatı korumaya çalışalım. 1991'de DYP'den Orman Bakanı olan Hasan Ekinci, Acarkent'teki villaları dolayısıyla suçlanıyor. Ama villaları alırken Orman Bakanı değildi. Buna mukabil, Hasan Ekinci 12 Eylül darbesi öncesinde de Orman Bakanı'ydı. Siyaseten yasaklanınca, Acarlar'ın ağırlıklı olarak hissedar bulunduğu Modaköy A.Ş.'nin Genel Müdürlüğü görevini üstlendi. Bu görevi karşılığında kendisine Serdaroğlu Özel Ormanı olarak bilinen arazinin % 11'lik hissesi verildi. Sonunda da hisseler villaya dönüştü. İsmet Acar'ın eski bir Orman Bakanı'nı Modaköy A.Ş.'nin Genel Müdürü yapmasında ve ücretle yetinmeyip % 11'lik hisse vermesinde, Ekinci'nin Orman Bakanlığı camiası ile yakın ilişkileri rol oynamış olabilir mi?”

Acikistihbarat



Bu haber 834 defa okundu.


Yorumlar

 + Yorum Ekle 
    kapat

    Değerli okuyucumuz,
    Yazdığınız yorumlar editör denetiminden sonra onaylanır ve sitede yayınlanır.
    Yorum yazarken aşağıda maddeler halinde belirtilmiş hususları okumuş, anlamış, kabul etmiş sayılırsınız.
    · Türkiye Cumhuriyeti kanunlarında açıkça suç olarak belirtilmiş konular için suçu ya da suçluyu övücü ifadeler kullanılamayağını,
    · Kişi ya da kurumlar için eleştiri sınırları ötesinde küçük düşürücü ifadeler kullanılamayacağını,
    · Kişi ya da kurumlara karşı tehdit, saldırı ya da tahkir içerikli ifadeler kullanılamayacağını,
    · Kişi veya kurumların telif haklarına konu olan fikir ve/veya sanat eserlerine ait hiçbir içerik yayınlanamayacağını,
    · Kişi veya kurumların ticari sırlarının ifşaı edilemeyeceğini,
    · Genel ahlaka aykırı söz, ifade ya da yakıştırmaların yapılamayacağını,
    · Yasal bir takip durumda, yorum tarih ve saati ile yorumu yazdığım cihaza ait IP numarasının adli makamlara iletileceğini,
    · Yorumumdan kaynaklanan her türlü hukuki sorumluluğun tarafıma ait olduğunu,
    Bu formu gönderdiğimde kabul ediyorum.




    En Çok Okunan Haberler


    Haber Sistemi altyapısı ile çalışmaktadır.
    6,643 µs