Baykal'ın eli kolu neden bağlı?

24 Aralık 2008 09:07 tsi
Canan Arıtman'ın tepki toplayan konuşmaları devam ederken, Genel Merkez neden sessiz kalmaya devam ediyor?

Adem Yavuz Arslan / Bugün

Cananarıtmandanutanıyoruz.com

Böyle bir site dün akşam saatlerine kadar yoktu.

Ama 'pardon sözlerim kastı aştı, böyle demek istemedim' demek yerine sürekli konuşan, her konuşmasında daha da batan Canan Arıtman için herhalde böyle bir site yapılır. Ne de olsa bütün gürültü bir web sitesinden çıktı. Aslında Arıtman'ı tanıyanlar için bu sözleri çok da sürpriz sayılmaz. Türban tartışmalarının hararetli olduğu dönemde 'Sümerlerde fahişeler örtünürdü' gibi provokatif bir laf etmişti.

Yetmedi Başbakan Erdoğan'ın eşine mektup yazarak 'yurt dışı gezilerinizdeki giyim tarzınız Türk insanını rencide etmektedir' dedi. O da yetmedi 12 yaşındaki bir kız çocuğunu evlat edinmek isteyen Gül çifti için "Bu milletin çocuklarını Gül çiftine emanet etmek istemem" diyebildi.

Arıtman'ı bu da kesmedi tüm vekiller silahlarını teslim edip silahsızlanma kampanyasını teşvik ederken 'kovboy' pozları verdi. Arıtman'ın tavırları Meclis'te her zaman tartışma konusu olmuştu. Ama kabul etmek gerekir hiçbirisi 'Cumhurbaşkanı'nın annesi Ermeni' iddiası kadar 'pes' dedirtmemişti. İnsandır, dili sürçmüştür dedik ama o daha da ileri gitti DNA testi bile istedi.

Keşke Cumhurbaşkanı hiç muhatap olmasa ve 'velev ki Ermeni var ne olacak?' deyip ders verseydi. Ama Gül'ün açıklama yapmasını da yerel sebeplerden makul karşılamak gerekli. Arıtman'ın yaptığı neresinden bakarsanız bakın suç. Ermenileri aşağılama var, Cumhurbaşkanı'na saygısızlık var.

Dün Köşk'teki TUBİTAK resepsiyonunda Gül'e sormak istedik ama yüzü asıldı ve soruya hiç itibar etmedi. Rahatsız olduğu çok belliydi. Ama asıl sorulması -sorgulanması gereken konu CHP'nin tavrı. Siyasetteki herkes bilir ki bir vekil ne kadar aykırı olursa olsun genel başkanın ters bakması bile geri atmasına yeter. Oysa Arıtman bir haftadır konuşuyor.

Üstelik her konuşması ayrı bir skandal. Dün akşam saatlerine kadar Deniz Baykal'dan 'disiplin süreci' için bir talimat gitmemişti Genel Merkez'e. Parti'den edinilen bilgiye göre belki, savunması alınır ama bir ihraç olmaz. En fazla uyarı cezası verilir. Bu durum acaba CHP bu durumdan memnun mu sorusunu da gündeme getirmiyor değil!

Koordinatörlük başka bahara...

31 Ekim'de bu köşede 'koordinatörlük fare mi doğuracak?' diyerek, 4 Ekim'de 17 şehit verdiğimiz Aktütün saldırısı sonrasında kurulmasına karar verilen Terörle Mücadele Koordinatörlüğü ile ilgili düşündürücü sinyalleri anlatmıştık.

Özetle Terörle Mücadele Yüksek Kurulu 8 maddelik bir yol haritasıyla, terörle mücadele de sivil inisiyatif dönemini başlatacaktı. Emniyet müsteşarlığa dönüşecek, İçişleri Bakanı başbakan yardımcısı olacak, terörle mücadele eden birimler arasında etkin koordinasyon sağlanacak, istihbarat paylaşımı yapılacaktı. Sivil açılımlar gerçekleştirilecekti. Aktütün Saldırısı'nın neden olduğu travma da toplantı üstüne toplantı yapıldı.

14 Ekim'deki 6 saat 20 dakikalık toplantıdan sonra İçişleri Bakanlığı bünyesinde yeni bir yapılanma kararı alındı. Fakat bu yüksek motivasyon takip eden günlerde yerini sessizliğe bıraktı. Düzenlemelerin devlet dengelerini gözetmediği söylemi yayıldı ve müsteşarlıktan 'başkanlığa' dönüştürüldü.

Aradan iki ay geçti.Fakat gelinen noktada tarafların isteksiz olduğu dile getiriliyor. Kurban Bayramı'ndan önceki son istişare toplantısında iki bakan ve ilgili bürokratlar katıldı. Fakat yine somut kararlar alınmadı. 'Komisyona havale ederek çözümsüz bırakmak' metodu mu uygulanıyor bilinmez ama yaygın kanı yerel seçim öncesinde bu konuda bir atım atılmayacağı.

Bu haber 446 defa okundu.