tez bu kez tutar mı? | " /> tez bu kez tutar mı? | "/>

En Sıcak Konular

Seçimlere dair tez bu kez tutar mı?

23 Aralık 2008 12:49 tsi
Seçimlere dair tez bu kez tutar mı? Taha Kıvanç'ın daha önce dile getirdiği ama kimsenin inanmadığı tez, bu kez niye el üstünde?

Taha Kıvanç / Yeni Şafak

Muhataralı bir yerel seçim

Eskiden -hani öyle çok eskiden değil sadece birkaç ay önce- aktardığımda müthiş tepki aldığım, bir defasında burada da işleyince hakkımda “Komplocu işte, ne olacak!” yakıştırması yapılan bir tezi son günlerde iki dost grubu üzerinde denedim. Tek bir kişi bile “Olacak şey mi?” demedi; derin düşünceye daldı.

Bu durumda bir dostuma ait olan tezi bir kez daha tekrarlamakta yarar görüyorum. Dostum 29 Mart 2009 tarihinde yapılacak yerel seçimin Ak Parti için bir 'dönüm noktası' ya da 'kader seçimi' olacağı kanaatinde: “Bütün hesaplar oyları 22 Temmuz 2007'de alınan yüzde 47'nin hayli altında bir yere düşürmek üzerine oturuyor. Bir de, en az bir-iki büyükşehir belediye başkanlığını kaybetmesi üzerine... Bunun için çok geniş bir ittifak oluşturuldu.”

Vaktiyle “Hadi canım sen de” denilen tez bu. Şimdilerde dile getirdiğimde herkes takkesini önüne koyup dinliyor aktardığım tezi...

Bu noktaya nereden geldiğimizi de hatırlatayım: Birkaç ay önce, Başbakan Tayyip Erdoğan, partisi yetkililerine “Diyarbakır'ı, İzmir'i ve Çankaya'yı istiyorum” demişti de, güvenilecek 'gözlemci' konumundaki pek çok kişi, “Olabilir, neden olmasın?” kabulünü seslendirmişti. Şimdi bırakın bu bölgeleri kazanmayı, 'seçileceği' düşünülerek kendisine teklif götürülenler, mahçup olabilecekleri endişesiyle, mazeret bildirip adaylığı kabul etmiyorlar...

Diyarbakır'da da, İzmir'de de, Ankara/Çankaya'da da durum bu...

Henüz önümüzde üç aydan daha fazla bir süre olduğu için bu tablo yeniden değişebilir; akıllıca yöntemler ve üzerinde iyi düşünülmüş bir kampanya stratejisiyle sandıktan büyük bir başarıyla da çıkabilir Ak Parti... Fakat şimdi durum iyi değil.

Sebeplerine girmeyeceğim, çünkü iki ayrı dost grubu üzerinde deneme yaparken hemen herkesin bu durumun nereden kaynaklandığı konusunda açık-seçik fikir sahibi olduğunu gördüm. Bugünün siyaseti böyle bir şey zaten; herkesin gözü önünde yapılıyor ve başarı mı başarısızlık mı getireceği daha kolay tahmin edilebiliyor.

Çankaya bir tarafa, Ankara tehlikeye düşebilir...

“Kılıçla gelen kılıçla gider” diye bir özdeyiş var ya, ben bunu nicedir “Televizyonla gelen televizyonla gider” biçimine çevirdim. Horoz döğüşü seyredecek vaktim olmadığı için tartışmada gerçekte kimin kazandığı kimin kaybettiği de umurumda olmadı. İçinizde izleyen olduysa gönül bile koyabilirim.

Ancak üçlü arasından Melih Gökçek'in onulmaz yaralar alarak döğüşü tamamlayacağına dair, daha ekrana çıkılmadan, bahse girebilirdim. Televizyonla fazla oynamaya gelmez, içine aldığını yiyip bitirebilir de...

Siz bazı kalemşorların kısa bir deneyim süreci sonrası televizyondan neden uzak durduğunu sanıyorsunuz? Pek çoğu ekranda görünmede ısrarcı olsaydı sütununu kaybedebilirdi; o yüzden kalemi elinden alınmışlar var yazarlar arasında...

Melih Gökçek Ankara Büyükşehir Belediye Başkanlığı koltuğuna o sırada (1994) yeni devreye girmiş özel televizyonları (özellikle Flash-TV'yi) iyi kullanarak seçilmeyi başarmıştı. O gün bugündür hep ekranda gördük kendisini...

Ak Parti Ankara'da Gökçek'i mi, yoksa bir başkasını mı aday gösterecek? Gökçek'li mi daha şanslıdır Ak Parti Ankara'da, yoksa bir başkasıyla mı? Bir kaynağım, “Her iki halde de Ankara zorda” dedi bana. Ekrana çıkmadan önce Gökçek'li formül bayağı şanslıyken, şansın fazla zorlanması yüzünden adaylığını ve Ak Parti'nin Ankara büyükşehiri kazanmasını Melih Bey'in, tehlikeye attığı anlaşılıyor...

“İstanbul'da Kadir Topbaş'la yola devam” doğru bir tercih. Keşke eş zamanlı olarak ilçe belediye başkan adayları da açıklansaydı. Her köşede bir başkan adayı var ve partililerin de bu yüzden kafası karışık. Adayların ilânı biraz daha gecikecek olursa, herkes yaralı-bereli hale gelecek...

Biri, “Bürokrasiden emekli kişiler kendilerini belediye başkan adaylığına lâyık görüyorlar; o kadar da çoklar ki!” dedi bana. Adını 'aday adayı' olarak ortalıkta dolaştırmanın da dayanılmaz bir câzibesi olduğu anlaşılıyor. Bazı ilçelerde onlarca kişinin adı 'aday' olarak geçmezdi yoksa. Bu arada, eli-kolu uzun olanlar, medyadaki dostlarını kullanıp, “Falanca olacak, filânca olmayacak” türü fal baktırıyorlar...

İstanbul/Üsküdar'da Mehmet Çakır ve Beykoz'da Muharrem Ergül basında isimlerinin üzeri çizildiği ileri sürülen başkanlardan; oysa her ikisinin de Tayyip Erdoğan'a ne kadar yakın olduklarını ve başında bulundukları belediyeleri sessiz-sakin ne kadar yetkin bir biçimde yönettiklerini bilen biliyor...

Seçime şunun şurasında üç aya yakın bir zaman kaldı. Bu süre içerisinde Ak Parti yeniden silkinir mi, ne dersiniz?



Bu haber 1,016 defa okundu.


Yorumlar

 + Yorum Ekle 
    kapat

    Değerli okuyucumuz,
    Yazdığınız yorumlar editör denetiminden sonra onaylanır ve sitede yayınlanır.
    Yorum yazarken aşağıda maddeler halinde belirtilmiş hususları okumuş, anlamış, kabul etmiş sayılırsınız.
    · Türkiye Cumhuriyeti kanunlarında açıkça suç olarak belirtilmiş konular için suçu ya da suçluyu övücü ifadeler kullanılamayağını,
    · Kişi ya da kurumlar için eleştiri sınırları ötesinde küçük düşürücü ifadeler kullanılamayacağını,
    · Kişi ya da kurumlara karşı tehdit, saldırı ya da tahkir içerikli ifadeler kullanılamayacağını,
    · Kişi veya kurumların telif haklarına konu olan fikir ve/veya sanat eserlerine ait hiçbir içerik yayınlanamayacağını,
    · Kişi veya kurumların ticari sırlarının ifşaı edilemeyeceğini,
    · Genel ahlaka aykırı söz, ifade ya da yakıştırmaların yapılamayacağını,
    · Yasal bir takip durumda, yorum tarih ve saati ile yorumu yazdığım cihaza ait IP numarasının adli makamlara iletileceğini,
    · Yorumumdan kaynaklanan her türlü hukuki sorumluluğun tarafıma ait olduğunu,
    Bu formu gönderdiğimde kabul ediyorum.




    En Çok Okunan Haberler


    Haber Sistemi altyapısı ile çalışmaktadır.
    8,071 µs