En Sıcak Konular

Yeni Anayasa neden rafa kalktı?

23 Aralık 2008 12:12 tsi
Ulus­la­ra­ra­sı Tek­no­lo­jik Eko­no­mik ve Sos­yal Araş­tır­ma­lar Vak­fı’nın (UTE­SAV) Mer­ke­zi’nde, UTE­SAV Baş­ka­nı İs­ra­fil Ku­ra­lay yö­ne­ti­min­de dü­zen­le­nen haliç buluşmaları toplantılarının yedincisinde “Si­vil Ana­ya­sa

Yeni anayasa çalışmalarının askıya alınmasını değerlendiren Prof. Dr. Ergun Özbudun, “Anayasa projesinin ortaya atılması, Abdullah Gül’ün Cumhurbaşkanı seçilmesi ve Anayasanın onuncu ve kırkıncı maddelerindeki değişikliklerin yapılmasıyla birlikte laikçi elitlerde bir panik havası oluştu. Böyle bir hava içerisinde kapatma davası açıldı. Dolayısıyla Ak Parti bir bakıma var olma mücadelesi içerisine girdi. Neticede kapatılmadı ama öyle bir karar veril di ki, kapatılmaya eş değer diyebileceğimiz bir karar alındı. Bu süreçte, Ak Parti’yi saran kuşatma zihniyeti ülkeye zaman kaybettirirken, bu kuşatmanın içinde olmanın verdiği tereddüt, Ak Parti’yi bu projeyi kendi projesi olarak kamuoyuna sunmaktan alıkoydu” dedi.

 


Top­lan­tı­ya, Prof. Dr. Er­gun Öz­bu­dun, TGTV Başkanı Necati Ceylan, Hukukçular Derneği Başkanı Kamil Uğur Yaralı ve  çok sayıda davetli katıldı. Toplantıda UTESAV’ın hazırladığı “Si­vil Ana­ya­sa Ça­lış­ma­la­rı­nın Sür­dü­rül­me­si için Gö­rüş ve Öne­ri­ler” raporununda sunumu yapıldı. Raporda, yeni anayasa sürecinin tekrar hızlandırılması gerektiğine dikkat çekildi.


Toplantının açılış konuşmasını yapan UTESAV Başkanı İsrafil Kuralay,  “Olağanüstü dönemlerde yazılan anayasalar, normalleşme süreci ile toplumsal ihtiyaçları karşılayamaması nedeniyle yetersiz kalmaktadır.  Bu yüzden sivil, demokratik ve özgürlükçü bir anayasa Türkiye’nin en öncelikli meselesi olmaktadır” diye konuştu. Türkiye’nin ekonomik ve sosyal açıdan önemli bir değişim süreci geçirdiğini kaydeden İsrafil Kuralay, Bu değişim rüzgarının sivil bir anayasa oluşturulması düşüncesi ile çok önemli bir aşamaya geldiğini ve Bu değişim rüzgarının, iç ve dış siyasetin konjonktürel baskısı altında hızını düşürmek zorunda kaldığını ifade etti. Kuralay, Türkiye’de anayasal reformun gerçekleştirilmesine ilişkin toplumsal kesimlerde bir konsensüs olmasına rağmen, bu konuda siyasilerin gereken adımları atmamalarının, Türkiye’nin değişim rüzgarının önünü kestiğini belirtti.

“2009 Yılı Yeni Anayasa Yılı Olmalı”

Sivil toplum, Anayasa mahkemesinin kapatma davasının sonucunda aldığı kararı iyi okuyarak hükümeti yeni bir anayasa yapmak için harekete geçirmelidir diyen İsrafil kuralay, “Yerel seçimlerinin ardından TBMM’de yeni anayasa çalışmaları tekrar gündeme gelmeli ve 2009 yılı yeni anayasa yılı olmalıdır. 2010 yılına Türkiye sivil bir anayasa ile girmelidir. Sivil anayasa Türkiye’nin kronik sorunlarını çözebilecek bir toplumsal sözleşme olacaktır. Sivil toplum kuruluşlarının yeni anayasa için ortak çalışmalar yaparak geniş bir platform oluşturmalı ve tüm toplum kesimlerinin katılımını sağlayarak toplumsal mutabakatı oluşturmaya çalışmalıdırlar” şeklinde konuştu.

Kuralay’ın ardından konuşan Prof. Dr. Ergun Özbudun, Mevcut anayasanın üç beş maddesini değiştirerek bununla yetinilemeyeceğini ifade ederek şunları söyledi: “1982 anayasasından şu ana kadar 15 değişiklik yapılmıştır. 16’sı malum olduğu üzere Anayasa Mahkemesi tarafından iptal edilmiştir. Bunun neticesinde yaklaşık 1/3 oranında maddesi değişmiştir. Elbette değişikliklerin genel yönü Türkiye’nin belli ölçüde demokratikleşmesi ve liberalleşmesi istikametinde olmuştur. Bunu da teslim etmek gerekir. Fakat bu değişiklikler 1982 anayasasındaki otoriter ruhu, vesayetçi anlayışı tasviye etmekte yetersiz kalmıştır. Dolayısıyla bugün bazı kesimlerin bu anayasayı değiştirilmesine ihtiyaç yok zaten üçte biri değiştirildi, AB standartlarına geldi şeklinde yapılan beyanları oldukça hayretler içinde karşılıyorum. Çünkü aynı şahıslar geçmişte tümüyle yeni bir anayasa ihtiyacını vurgulayan pek çok konuşma yapmışlardır. Niye böyle bir ihtiyaç var? Türk anayasa tarihinde 1921 anayasası haricinde, milletin serbestçe seçilmiş temsilcilerinin tartışarak uzlaşarak, görüşerek milletin iradesini temsil edecek biçimde anayasa yapmalarının bir örneği yok. Özellikle siyasi haklar ve siyasi parti kurma ve faaliyette bulunma üzerindeki yasaklar herhangi bir batı demokrasisinde rastlanmayacak ölçüdedir. 1982 anayasasının yürürlükte olduğu 26 senelik süreç  içinde 18 partinin kapatılmış olması herhalde normal bir olay değildir. AK Parti hakkındaki dava gündeme geldiğinde bazı basın mensuplarının batı demokrasilerinde de parti kapatmalarının olduğunu savunmuştur. AB ülkelerinin anayasalarının bir bölümünde partilerin kapatılması ile ilgili hükümler vardır. Fakat ikinci dünya savaşından bu yana Avrupa kıtasında kapatılan parti sayısı üçten ibarettir. İşte bütün bu nedenlerden dolayı yeni bir anayasaya ihtiyaç kesindir. 1982 anayasasının şu ya da bu hükmünü bir parça tadil etmekle bu anayasayı gerçekten hürriyetçi gerçekten liberal gerçekten insan endeksli bir yörüngeye oturtmak mümkün değildir. Dolayısıyla  tümden yeni bir anayasa memleketin ihtiyacıdır. Bu eğer gerçekten bir ihtiyaçsa bunun gündemde tutacak sivil toplum faaliyetlerinin rolü büyüktür. Bir bireyin etkisi toplumda etkisi çok azdır. Fakat güçlü STK’lar bu ihtiyaca sahip çıktıkları zaman gündemde muhafaza ettikleri takdirde öyle zannediyorum ki iktidar partisi de bunu gerektiği şekliyle değerlendirecektir.”

Buradan Sonra Ne Olacak?

“Bu  aşamada STK’ların rolü çok önemli bunu gündemde canlı tutmak bu tartışmayı sürdürmek ve en azından ön yargılı olmayan toplum kesimlerine yeni bir anayasanın ne bakımdan bir ihtiyaç olduğu fikrini sabırla medeni bir şekilde anlatmak gerekiyor. Öyle zanediyorum ki toplumun büyük bir kesiminde böyle bir ihtiyacın var olduğuna dair inanç mevcuttur. Ama bu kesimleri organize etmek lazım. Fikren beslemek lazım. Burada da iş hepimize düşmektedir.”   

Anayasa Mahkemesi Üyelerinin Seçimi

Türkiye, anayasa mahkemesi üyelerinin seçimi sürecinde parlamento iradesinden tümüyle koparılmış olan tek batı demokrasisidir. Parlamentonun hiçbir şekilde bu seçimde rol oynamadığı bir ülke yoktur. Bir çok ülkede anayasa mahkemesi üyelerinin tümünü parlamento seçmektedir. Almanya, Polonya, Macaristanda bir kısmını parlamento ve hükümet ve ksımen yargı seçmektedir. 1982 anayasasını yapan güçler, sivil siyasete, TBMM’ye güvenmediği için yetkileri büyük ölçüde yargının kendisinde ve Cumhurbaşkanında toplayan bir sistemi tercih etmişleridir. Biz taslağı hazırlarken bununla yetinmedik. AB’den emsallerle karşılaştırarak bizde 17 üye düşündük. 8’ini TBMM, 9’unuda muhtelif yargı organlarının seçmesini öngören bir sistem önerdik.

“Yeni Anayasa TBMM Başkanı’nin İnsiyatifinde Yapılmalıdır”

Türkiye Gönüllü Teşekküller Vakfı Başkanı toplantıda yaptığı konuşmada şu görüşleri dile getirdi:  “Sistem bir noktada tıkandı ve bir çıkış noktası arıyor. İnsanımızın, ülkemizin önünün açılabilmesi ancak demokratik sivil bir anayasa ile olabilir. Yeni bir anayasanın yapılmasının önünde siyasi ve hukuki bir problem var. Bunun ortaya konulması gerekir. Anayasa mahkemesinin kararları, yargı kararları, maddelerin değerlendirilişini ve anayasanın ideolojik bir anayasa olup olmayacağı konusunu ortaya koymamız lazım. Çünkü dayatılan bir çok madde ideolojik veya siyasi anlamda yorumlar yapılarak dayatılıyor. Yeni yapılacak anayasanın temel hak ve özgürlükleri güvence altına alan bir anayasa olması şarttır. Bu yönden gönüllü kuruluşları, anayasanın yapımı sürecinde katkı sağlamalıdır.”

UTESAV’ın Raporunda, Yeni Anayasa Sürecinin Tekrar Hızlandırılması Gerektiğine Dikkat Çekildi

UTE­SAV’ın “Si­vil Ana­ya­sa Ça­lış­ma­la­rı­nın Sür­dü­rül­me­si için Gö­rüş ve Öne­ri­ler” raporunu hazırlayan Dr. İsmail Kapan raporda şu değerlendirmeleri yaptı: “Tür­ki­ye’nin bir “ya­rı de­mok­ra­si” ve­ya “kıs­men hür” bir ül­ke ol­ma­sı­nı kim­se­nin ka­bul ede­me­ye­ce­ği­ aşikardır. “Za­ten ül­ke­de ye­ni ana­ya­sa ih­ti­ya­cı­nı in­kâr eden her­han­gi bir ki­şi, grup ve­ya ke­sim de bu­lun­ma­mak­ta­dır. An­cak sü­re­cin yö­ne­til­me­sin­de ya­şa­nan sı­kın­tı­lar, tas­la­ğın ka­mu­oyun­da hak et­ti­ği il­gi­yi bu­la­ma­ma­sı­na yol aç­mış­tır. Ye­ni ana­ya­sa ha­zır­lan­ma­sı sü­re­ci tek­rar hız­lan­dı­rıl­ma­lı. Bu Tür­ki­ye’nin acil bir me­se­le­si­dir”



Bu haber 645 defa okundu.


Yorumlar

 + Yorum Ekle 
    kapat

    Değerli okuyucumuz,
    Yazdığınız yorumlar editör denetiminden sonra onaylanır ve sitede yayınlanır.
    Yorum yazarken aşağıda maddeler halinde belirtilmiş hususları okumuş, anlamış, kabul etmiş sayılırsınız.
    · Türkiye Cumhuriyeti kanunlarında açıkça suç olarak belirtilmiş konular için suçu ya da suçluyu övücü ifadeler kullanılamayağını,
    · Kişi ya da kurumlar için eleştiri sınırları ötesinde küçük düşürücü ifadeler kullanılamayacağını,
    · Kişi ya da kurumlara karşı tehdit, saldırı ya da tahkir içerikli ifadeler kullanılamayacağını,
    · Kişi veya kurumların telif haklarına konu olan fikir ve/veya sanat eserlerine ait hiçbir içerik yayınlanamayacağını,
    · Kişi veya kurumların ticari sırlarının ifşaı edilemeyeceğini,
    · Genel ahlaka aykırı söz, ifade ya da yakıştırmaların yapılamayacağını,
    · Yasal bir takip durumda, yorum tarih ve saati ile yorumu yazdığım cihaza ait IP numarasının adli makamlara iletileceğini,
    · Yorumumdan kaynaklanan her türlü hukuki sorumluluğun tarafıma ait olduğunu,
    Bu formu gönderdiğimde kabul ediyorum.




    En Çok Okunan Haberler


    Haber Sistemi altyapısı ile çalışmaktadır.
    3,101 µs